Donald Trump’ın en tehlikeli miraslarından biri, artan ırkçılık. Amerika’da ırkçılık her zaman var olmuş olsa da Trump’ın Beyaz olmayan toplumlara karşı açıkça dile getirdiği küçümseyici ve nefret dolu beyanları, her daim hissettirdiği ayrımcı bakış açısı, destekçilerini dolaylı olarak kin ve nefrete yöneltici provokatif tutumu, pandemi sürecinde farklı bir boyut aldı. Bu dönemde dikkatini Asyalı toplumlara çeviren Trump, Çin’i küçümsemesi ve COVID-19’dan bahsederken ırkçı etiketlerle onu “Çin virüsü” veya “Kung Flu” (“Kung Gribi”) diye adlandırması Asya kökenlilere karşı ırkçılığı ülke genelinde daha da güçlendirdi. Ocak 2021 de ABD’ye gelen yeni yönetimin dahi Amerikan halkının asırlardır sistemine işlemiş ve yerleşmiş olan ırkçı bakış açısına bir çözüm getiremediğini görüyoruz.
Asyalı-Amerikalılara Karşı Nefret Suçları Artıyor
San Francisco’da yaşayan 84 yaşındaki Tayland kökenli Vicha Ratanapakdee, yere itildikten sonra öldü. Kurbanın ailesinin ırkı ve yaşı nedeniyle saldırıya uğradığı bildirildi. Oakland’ın Chinatown semtinde ise bir 55 yaşında bir kadın, 91 ve 60 yaşında iki adamı yere yuvarlayarak yaralanmalarına sebep oldu. New York’ta yine 52 yaşındaki Çin kökenli Amerikalı bir kadın, alışveriş yaptığı fırının önünde saldırıya uğradı. Kurbanın kızı Facebook’ta “O kadar kuvvetle itti ki kafasını betona vurdu ve bayıldı.” açıklamasında bulundu. Zanlı, üçüncü derecede saldırı ve ikinci derece tacizden suçlu bulunurken iddianamede kin ve nefrete ilişkin bir ifadeye yer verilmedi. Aylardır süren Asyalı-Amerikalılara karşı bu ve benzeri nefret içerikli girişimlere rağmen daha bir sene önce imajlarını geliştirmek için #BLM (Black Lives Matter) ile siyah kare fotoğraf paylaşan ve destekçilerini sosyal sorunları konuşmaya teşvik eden lüks sektöründeki çoğu kilit oyuncunun halen sessizliğini bozmaması dikkat çekiyor.
Asya’nın Lüks Sektöründeki Payına Rağmen, Çoğu Marka Sessizliğini Koruyor
Trump’ın Çin’e karşı olan ırkçı söylemlerine rağmen virüsü kontrol altına almayı başaran Asya ülkeleri, Batı ülkelerinden daha hızlı ve efektif bir şekilde normale dönüşe başlamıştı. Bu ülkelerin vatandaşları, mağazaların açılması ile beraber kendilerini alışverişe vererek finansal anlamda zor günler geçiren lüks sektörüne büyük katkı sağladı. Somut bir örnek vermek gerekirse Hermes’in Guangzhou’daki mağazasının, karantina döneminden sonraki ilk açılış gününde 2,7 milyon dolarlık satış yapmasına yönelik bazı uzmanlar bunun normale dönme isteği ile intikam dürtüsü kaynaklı bir harcama ve aynı zamanda da Asya toplumunun lükse olan aşkının göstergesi olduğunu belirtmişti.
Los Angeles Times, Amerika Moda Tasarımcıları Konseyi’nin 477 üyesinden 48’inin Asyalı olduğu, güçlü bir Asya ve Asyalı-Amerikalı toplumu içerdiğini bildirdi. Bunun üzerine, Çin global lüks satışlarının %35’ini gerçekleştirirken lüks sektör devlerinin bu konuda sessiz kaldığını görmek şaşırtıcı oldu.
Hangi Markalar Duruş Sergiledi?
Kozmetik ve makyaj markaları, Asya kökenlilere yönelik nefret içerikli tutum ve saldırıları kınayan bir duruş sergileme konusunda liderlik ediyor. Valentino, Oscar De La Renta, Nike, Converse, Under Armour, Tommy Hillfiger, Tory Burch, Kate Spade, Calvin Klein, Adidas ve Carolina Herrera gibi markalar bu konuda seslerini duyururken LVMH gibi bir dev henüz bir girişimde bulunmadı. Geçtiğimiz günlerde Kering, Balenciaga, Saint Laurent, Gucci, Alexander McQueen ve Pomellato gibi markaları adına genel Instagram hesabından Asyalılara karşı yönlendirilen nefret suçlarını kınadığını belirtti. Ancak platformda milyonlarca takipçiye sahip olan bu markalar, kendi hesaplarından herhangi bir paylaşımda bulunmadı.
Instagram’daki @dietprada’ya göre Asya’da medyada yer verilmeyen bu nefret suçları haberleri, lüks markaları “Asya tüketicileri etkilenmiyorsa, bizim de bir duruş sergilememiz için sebep yok” sonucuna yöneltmiş olabilir.
