İklim Değişikliği Sizi Nasıl Öldürebilir?

İklim Değişikliği Sizi Nasıl Öldürebilir?

Güncelleme Tarihi: 25 Eylül 2021

İklim değişikliği, iklim krizi, küresel ısınma ya da yeni ve güncellenmiş haliyle küresel ısıtma… Bu terimleri duymaya başlayalı artık on yıllar oluyor. Her birimiz 2000’li yılların başından itibaren bu kavramlarla tanıştık, almamız gereken önlemleri dinledik, bizi bekleyen tehlikeler hakkında bilgilendirildik. Kutuplarda hayatları tehlikede olan kutup ayılarına üzüldük, deodorantlarımızı sprey ürünler yerine roll-on’lardan tercih etmeye çalıştık. Yalnızca bu kadar… 

Çünkü ikna olmadık… İkna olmadığımız için değişmedik… Değişmediğimiz için de ölüyoruz.

İklim değişikliği kavramı hayatımıza girdiğinde, “Ozon tabakası deliniyormuş…” gibi somut sonuçlardan uzakta, kafamızda canlandırmakta zorlandığımız tehlikelerle bilgilendirildik. Halbuki insan, her ne kadar milyonlarca yıl boyunca evrimleşmiş bir canlı olsa da en temel hayvani dürtülerini korumaya devam ediyor. Tehlikede olan canı olmadığı sürece, harekete geçmek için pek de acele etmiyor.

Fakat insanoğlunun bu akıllanmaz tavrına karşı doğanın da bir cevabı var… 

Doğa, yani gezegenimiz, aslında bir bakıma tam da şöyle diyor: 

“Madem ‘ozon tabakasının delinmesi’ gibi sonuçlar sana yeterince somut gelmedi, madem ‘kutup ayılarının neslinin tükenmesi’ senin yeteri kadar umursamanı sağlamadı, o halde daha net bir tehditle geleyim: Öleceksin!”

Evet, biraz iç karartıcı bir konu ama maalesef bu bir gerçek ve bu gerçekle yüzleşmediğimiz her an, bu gerçeği değiştirmek için biraz daha geç kalıyoruz. İklim değişikliği sizi, bizi, hepimizi öldürebilir ve bunu yapabilmek için pek çok farklı yönteme sahip.

O halde düşmanımızı daha yakından tanımaya ne dersiniz? Hem bizim hem de gezegenimizdeki tüm canlı türlerinin yaşamının devamlılığındaki en büyük tehlike olan iklim değişikliği bizi nasıl öldürebilir?

Orman Yangınları

iklim değişikliği orman yangınlarına sebep oluyor

Fotoğraf: Michael Held

Lafı fazla uzatmadan herkesin -gündem dolayısıyla- ilk aklına gelen cevabı önden verelim. Orman yangınları, iklim değişikliğinin yarattığı en büyük tehlikelerden bir tanesi. Doğa koruma kuruluşlarının “1 buçuk derece!” diye yakınmalarının en net sonuçlarından birini orman yangınları ile görüyoruz. Kıtalar ısınıyor ve ısınan hava, orman yangınlarının daha önce hiç olmadığı kadar sık ve güçlü bir şekilde yaşanmasına neden oluyor. Bu konuyla ilgili çok fazla detay vermemize gerek olmadığının farkındayız. Eğer ülkemizin güney veya batı bölgelerinde yaşıyorsanız tam şu sıralarda (Ağustos, 2021) camdan dışarı bakıp kafanızı ormanlık alanlara çevirmeniz yeterli. Bu ölüm tehdidinin ne kadar gerçek olduğunu oradaki ağaçlar size anlatacaktır…

Susuzluk

iklim değişikliği susuzluğa sebep oluyor

Fotoğraf: Alexander Schimmeck

Ormanlık alanlardan uzakta, metropollerde mi yaşıyorsunuz? Kendinizi ‘iklim değişikliği’ isimli bu katilden kurtulmuş zannetmeyin! Sizin için de bir planı var: Susuzluk!

Halihazırda yakın gelecekte bizi bekleyen en büyük küresel sorunlardan bir tanesinin global çapta yaşanacak susuzluk olduğu biliniyor. “Su, petrolden daha değerli olacak!” gibi ifadeler, o kadar sık tekrarlandı ki bir klişe haline geldi bile… 

Zaten mevcut olan susuzluk sorunu bir de iklim değişikliğinin etkileriyle birleştiğinde, beklenenden çok daha vahim bir tabloyla karşılaşabiliriz. Hava sıcaklıklarındaki değişiklikler, birçok su kaynağının kurumasına ya da kullanılamaz duruma gelmesine neden olabilir. Bölgesel çapta yaşanan hava sıcaklıkları, gezegenimizdeki birçok noktanın yaşanamaz hale gelmesine neden olarak zorunlu göçler doğurabilir. Bu göçlerin neticesinde belirli bölgelerde nüfus yoğunlukları olağanüstü boyutlara ulaşabilir ve zaten kıt olan su kaynakları hızla tükenebilir. Yani kısacası su tükenirse bizim de tükenmemiz işten bile değil!

Salgın Hastalıklar

iklim krizi ve salgın hastalıklar

Fotoğraf: Vladimir Fedotov

Bu maddeyi bundan iki buçuk yıl kadar önce söylemiş olsaydık muhtemelen hepimize yaşanması uzak bir ihtimal gibi gelecekti. Fakat 2020’lerin başından itibaren bu gezegende yaşamına devam eden her insan biliyor ki salgın hastalık, öyle çok da hafife alınacak bir şey değilmiş.

“İklim değişikliğinin salgın hastalıklarla ne ilgisi var?” diyorsanız açıklayalım. Evet, salgın hastalıklar doğal dengenin bir parçası. Bundan yüzyıllar önce de yaşanıyor ve aslında gezegendeki yaşamın belirli bir döngüde ilerlemesine katkıda bulunuyordu. Ancak günümüzde durum birazcık değişmeye başladı. İklim değişikliğinin etkileriyle pek çok canlı türü, aslında doğal düzende hiç karşılaşmaması gereken canlılarla etkileşime girmeye başladı. Yaşam alanlarını giderek kısıtladığımız pek çok hayvan, şehirlere veya doğal yaşam bölgelerinden uzaklara göç etmeye başladı. Türler arasındaki etkileşim arttı ve doğal olarak hastalıkların geçişi de kolaylaştı.

İklim değişikliği, pek çok açıdan doğal dengeyi bozuyor ve doğadaki canlılar da bu beklenmeyen değişim karşısında hayatta kalmaya çalışıyor. Kimileri bu yeni duruma hızlıca uyum sağlayarak evrimleşiyor ve bu evrimleşmeyle birlikte yepyeni virüsler, bakteriler ortaya çıkıyor. Kısacası gezegenimiz değişiyor ve bu kapsamlı değişim içerisinde daha önce hiç tanışmadığımız hastalıklarla karşılaşmamız çok daha olası.

Hava Kirliliği 

iklim krizi hava kirliliği

Fotoğraf: Amir Hosseini

ABD Hastalık Koruma ve Kontrol Merkezi CDC’nin yaptığı araştırmaya göre önümüzdeki 20 yılda hava kirliliği kaynaklı ölümlerin %80 oranında artması bekleniyor. Peki bu radikal artışın sebebi ne olabilir? Tabii ki seri katil iklim değişikliği!

İklim değişikliğinin etkileri sonucunda gezegenimizde zaten mevcut olan kirli hava yani karbondioksit, hava sıcaklıklarındaki artışın etkisiyle daha da yoğunlaşıyor. Ayrıca ozon tabakasındaki incelme neticesinde nitrojen oksitlerin ve uçucu organik bileşiklerin Güneş ışınlarıyla olan reaksiyonu artış gösteriyor. Bu reaksiyon sonrasında ortaya çıkan gazların ise akciğer sağlığı için son derece tehlikeli olduğu biliniyor.

Kıtlık

iklim değişikliği kıtlığa sebep olabilir

Fotoğraf: Mick Haupt

Susuzluk tehlikesinin yanında canlıların yaşamı için büyük bir tehdit oluşturan başka bir benzer problem daha var: Besin kıtlığı!

“İklim değişikliğinin sonuçları neler olur?” diye sorsak “kuraklık” ilk akla gelen cevaplardan biri olur diye düşünüyoruz. “Peki kuraklık ne doğurur?” diye sorduğunuzda ise “verimsizlik” yanıtına ulaşmak çok zor değil.

Gezegenimizdeki hava sıcaklıklarının artması, halihazırda verimli bir şekilde tarım faaliyetlerinin gerçekleştirildiği pek çok bölgenin kullanılamaz hale gelmesine neden olabilir. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nün araştırmasına göre 2100 yılına kadar 60’tan fazla ülke, mevcut tarım bölgelerinin en az yüzde 15’ini kaybedecek.

İklim krizi, yalnızca tarım bölgelerini vurmakla kalmıyor ne yazık ki. Yine 2021 yazında Marmara Denizi’ni aylarca işgal eden müsilajdan da anlayacağımız üzere denizlerdeki yaşam da çok büyük bir tehlike altında. Mavi sulardaki canlıların yaşamlarının tehlikede olması, balıkçılık ile beslenen pek çok coğrafyanın da kıtlık sorunuyla karşı karşıya olması anlamına geliyor. 

Yani bir diğer deyişle iklim değişikliği, aynı anda tüm besin kaynaklarımızı ele geçirmeyi başarıyor…

İklim Değişikliğini Durdurmak Elimizde!

iklim değişikliğine engel olabiliriz

Fotoğraf: Markus Spiske

Susuzluk, salgın hastalıklar, orman yangınları, kıtlık veya hava kirliliği… Bunlar, yakın gelecekte hem türümüz hem de gezegenimizdeki tüm canlılar için “yolun sonu” anlamına gelebilecek olan iklim krizinin silahlarından yalnızca bazıları. Göçler nedeniyle yaşanabilecek savaşlar, vahşi hayvanların şehirlere inmesiyle oluşabilecek hayvan saldırıları ya da en basit şekilde artan sıcaklıklar nedeniyle yaşanacak can kayıplarını saymıyoruz bile…

Ancak neyse ki katilimizi tanıyoruz; çünkü onu biz yarattık! 

Şimdi bu katili ortadan kaldırmak için elimizde son bir şans var ve bu son şansı çok iyi değerlendirmekten başka çaremiz yok. Geri dönüşümden atık yönetimine, karbon ayak izinin azaltılmasından sürdürülebilir tüketim alışkanlıklarına kadar tüm silahlarımızı kullanmalıyız.

İnsanoğlu ve gezegenimizdeki tüm canlıların geleceği bizim ellerimizde…

Kapak Fotoğrafı: Comfreak