Ben bu yazıyı, yangınların dokuzuncu gününde yazıyorum. Tam dokuz gündür yanıyoruz…
Ormanları yuva edinmiş canlılar, kaçmak için nereye bassalar ateşle karşılaşıyor. İnsanlar isyan ediyor, evleri gözlerinin önünde yananlar, yangına kovalarla su taşıyanlar, yetkililere seslerini duyurmaya çalışanlar…
Sosyal medya; isyan, öfke, itham, keder dolu! Normal değil mi? Kimi birbirini umursamazlıkla, kimi gösteriş yapmakla itham ediyor, kimi okumaya, öğrenmeye çalışıyor, kimi yardım çağrılarında bulunuyor. Fakat herkesin ortak bir dileği var: Artık dinsin bu yangınlar! Artık bitsin, artık dursun, sönsün…
Yangınların bu kadar yayılmasının nedenleri var elbet, ancak yangınlara dair bilgi kirliliği de pek çok. Uzmanlardan okuduklarım ve dinlediklerimle, en çok sorulan sorulara yanıt vermeye çalıştım, kaynakları ise yazının bitiminde paylaştım.
Yangınlar Hakkında Uzman Görüşleri
Fotoğraf: Michael Held
Doğru soruları sormak, sorunların kaynağını ve sorunları ortaya çıkaran koşulları anlamamızı sağlar. Dolayısıyla gerçek çözümlere dair bir fikrimiz de olur ve onları uygulayabilir, talep edebiliriz.
1) Yangını kim çıkardı? Terör örgütleri mi, kundakçılar mı?
Yangınları kimin çıkardığı, kimin başlattığı önemli; fakat doğru soru bu değil. TC Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre ülkemizde çıkan orman yangınlarının %87’si insan kaynaklı. Bu, yangınların tamamına yakınının insanlar ve ihmalsizlik nedeniyle başladığını ortaya koyuyor. Demek ki sorumlu insan. Söndürülmeden etrafa atılan sigara izmaritleri, pikniklerden sonra kor halde bırakılan ateş, doğaya atılan plastik ve cam çöpler… İşte bunlar yangın nedeni…
Bir de iklim krizi… İklim krizinden en çok etkilenecek bölgelerden biri Akdeniz. Akdeniz ormanları, iklim krizinden en çok etkilenecek ormanlar arasında ve bu bölge, iklim krizinin etkisiyle her yıl daha fazla ve daha uzun sıcak hava dalgalarına maruz kalıyor. Sıcak hava dalgaları ve kuru rüzgarlar, yangınların başlama sıklığını, yanan alanların miktarını ve yangınların yayılma hızını doğrudan etkiliyor.
Kısacası, yangınların sorumlusu insan. Sen, ben, biz…
2) Bu mevsimde ormanlar her sene yanar, bu normal değil mi?
Bu soruyu doğru şekilde sormak için yangın ekolojisini ve yangınları anlamak gerekiyor. Yangın Ekoloğu Çağatay Tavşanoğlu, yangının doğal bir süreç olduğunu söylüyor ancak yangınlardaki insan ve iklim krizi etkisini vurguluyor.
Doğada yangınlar her zaman olmuştur. Doğal yangınların nedeni, örneğin yıldırımlar ve volkan patlamaları olabilir. Yıldırımlardan sonra genelde yağmur gelir ve yangını durdurur.
Doğal kaynaklı ve küçük yangınlar, ekosistemin kendini yeniden canlandırması için faydalı olabiliyor. Bu yangınlar, ormanda birikmiş kuru ot ve yaprakları temizliyor, yeni filizlerin çıkabilmesi için olanak sağlıyor ve ormanın, yangınlara karşı bağışıklık ve direnç kazanmasını, güçlenmesini, adaptasyon göstermesini sağlıyor.
Bu mevsimde yangınların gerçekleşmesi normal mi? Yangın, rejiminin değiştiğinin göstergesi. Eğer mevsim normallerine, yangınların süresine, yanan alan büyüklüğüne, yangınların yayılma hızına bakarsak ve verilere göre bu yangının, ülkemizin kayıtlı yangın tarihinde görülen en büyük yangın olduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak ülkemizin Akdeniz kuşağının yeni bir yangın rejimine girdiğini görürüz.
Neye “Normal” dediğimiz önemli. İklim krizi kaynaklı yoğun sıcak hava dalgaları ve kurak rüzgarlar arttıkça, tedbirsizlik ve yanlış uygulamalar devam ettikçe bu yangınlar sıklaşacak, yayılma hızları ve yanan alan miktarı artacak.
3) “Yanan alanlara hemen ağaç dikelim!” talebi doğru mu?
Pek çok uzmanın da söylediği gibi orman, bir sürü ağaç değildir sadece… Hatta ağaç, ormanın son halidir. Orman, pek çok canlının bir arada ördüğü bir ekosistemdir, bir ekolojik ilişkiler yumağıdır. Orman toprağı canlıdır, içinde milyonlarca mikroorganizma yaşar ve bu canlılar, orman toprağını bir floraya can verebilecek verimliliğe getirir.
Ormanlarda kuşlar, mantarlar, memeliler, endemik bitkiler bir arada var olur. Yani ormanda ağaçlar da vardır ama orman sadece ağaç demek değildir. Dolayısıyla yanan alana ağaçlandırma çalışması yapılabilir ancak yangınlardan sonra yanan alanın kendini yeniden iyileştirmesi ve ormanlaştırması yüzlerce yıl sürebilir.
Yanan alana “hemen” ağaç dikilmez. Toprağın iyileşmesine, soğumasına, bölgede yaşayabilecek türlerin ağaç türlerinin belirlenmesine izin vermek, zaman vermek gerekir. Dolayısıyla ağaç dikmekten önce, ormanları canımız gibi korumamız gerekiyor ki ağaçlarla birlikte endemik bitkiler, tehdit altındaki hayvanlar da yok olmasın. Çünkü onları geri getirmek mümkün olamayabiliyor.
4) Yanan alanlar imara açılabilir mi?
Anayasamızın 169. maddesine göre Devlet, yanan orman alanlarını korumak ve yeniden ağaçlandırmakla yükümlü. Hatta kanuna göre bu bölgelerde değil imar planı, tarım ve hayvancılık dahi yapılamaz. Turizm için önem taşıyan yerlerin tespit ve ilan edilmesi ise bakanlığın önerisi ile ve Bakanlar Kurulu bu öneriyi kabul ederse gerçekleşebilir.
Ancak 28 Temmuz’da resmi gazetede yayımlanan değişikliğe göre kamu yararı görülmesi durumunda ormanlar dahil devlet yönetimindeki tüm arazileri turizm merkezi ilan etme yetkisi sadece Cumhurbaşkanına verildi. Bizler, vatandaş olarak imara açılan alanların takipçisi olabilir, anayasal haklarımızı kullanarak doğal alanların imara açılmasına itiraz edebiliriz.
5) Yangınların neden önüne geçilemedi?
Orman yangınlarının yayılmasının ve büyümesinin önüne geçilebilmesi için havadan söndürme, helikopter ve uçak müdahalesi şart. Yangınlar yayılmaya, rüzgarın da etkisiyle hızlanmaya ve büyümeye başladıktan sonra hortumlarla müdahale, yangınların kontrol altına alınmasını çok zorlaştırıyor. Yangınların önüne geçilememesinin en büyük nedeni önlemsizlik ve ihmal ile birleşen iklim krizidir.
6) Yanan alanlara kızılçam ekmek yangına davetiye mi çıkarıyor?
Akdeniz uygarlığın beşiğidir! Kızılçam da öyle… İnsanlık, binlerce yıldır Akdeniz havzasında faaliyetlerde bulunmuş; kızılçam bu alanda yaşamaya başladıktan yıllar sonra yani…
Kızılçam, insandan daha eskidir ve Yıldıray Lise’nin deyişiyle hepimizden daha Akdenizlidir, Akdeniz ormanlarına ait bir türdür. Yanar ve yenilenir, binlerce yıldır da yangınlara adapte olmuştur, kozalaklarını çok uzun süre kapalı tutabilir ve yangınlardan sonra bu kozalakların içindeki tohumlarla yeniden doğar. Akdeniz’de yanan alana dikildiği zaman da hızlıca büyür. Üstelik Akdeniz ormanlarını oluşturan tüm ağaçlar kolay yanan türlerdir ve kolayca kendilerini yenileyebilirler. Böylece yangınlardan sonra aynı bitki örtüsü oluşabilir.
Kaynaklar:
- Çağatay Tavşanoğlu: https://www.youtube.com/watch?v=Ed5jWeAVHWQ&t=3995s
- Doğanay Tolunay: https://www.instagram.com/p/CSCzN6TgJum/
- İsmail Bekar: https://www.instagram.com/p/CR9kd2pgMik/
Cevaplar için tıklayın!
Kapak Fotoğrafı: Matt Howard