İklim Krizi ile Sellerin Sıklığı Artacak

İklim Krizi ile Sellerin Sıklığı Artacak

Güncelleme Tarihi: 2 Ekim 2021

Temmuz ayında yaşanan yoğun yağışlar ülkemizin Artvin, Rize ve Van illerinde dere taşması ve sel felaketlerine sebep oldu. Kısa sürede düşen sağanak yağışlarda bölgede yaşayan yerlilerin evleri ve tarım arazileri hasar görürken, birçok hayvan sele kapılarak yaşamını yitirdi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan 2020 yılına ait Meteorolojik Afetler raporuna göre her geçen yıl sel ve su baskını afeti sayısı artıyor ve artmaya devam edecek. Rapora göre yalnızca 2020 yılında 297 sel olayı meydana geldi. 

Sel felaketi haberleri yalnızca ülkemizden değil, dünyanın dört bir yanından geliyor. Sadece temmuz ayı içerisinde Çin, İngiltere, Almanya, Belçika, Hollanda başta olmak üzere sayısız sel haberi gündeme geldi ve maalesef bu felaketler kayıplarla sonuçlanıyor. Geçtiğimiz ay Afganistan’da aşırı yağıştan oluşan selde 40, Belçika’da 38, Almanya’da ise sel felaketinden dolayı 180’den fazla kişi yaşamını yitirdi. 

Evlerin ve yolların sular altında kalmasıyla insanlar kayboluyor, yardım ulaştırmak imkansız hale geliyor, araçlar hasar görüyor; tüm bu felaketler hem maddi hem manevi hasara yol açılıyor. Almanya, Belçika ve Hollanda’yı etkileyen selde alınan hasarın kaç ayda toparlanacağı ve ne kadar tutacağı henüz bilinmiyor. Benzer durum, Karadeniz’de yaşanan felaketler için de geçerli. 

Aşırı Hava Olayları, İklim Krizinin Sonuçlarından Biri

iklim krizi sel felaketini tetikliyor

Fotoğraf: Jean Beller

Kısa sürede rekor seviyede düşen yağmur, iklim krizine bağlı yaşanan ve yaşanmaya devam edecek ekstrem hava olaylarına örnek teşkil ediyor. Paris Anlaşmasına uyulmadığı veya ülkelerin kendi kapasiteleri yönünde önlem almaya başlamadığı takdirde özellikle yazın meydana gelecek bu aşırı hava olayları önümüzdeki yıllarda sıklığını ve gücünü artıracak. 

Mevsimsel yağışların aşırı yağışlara dönüşmesi ve sel felaketleri, binlerce insanın evini ve geçim kaynağını kaybetmesine neden oluyor. Örneğin, Nijerya’nın Lagos kentinde kontrolsüz kentleşme ve deniz seviyesinin yükselmesi kenti sağanak yağışlara ve kaçınılmaz sel felaketine hassas hale getirirken, 14 milyon insanın yaşadığı şehrin yüz yıl sonuna kadar sular altında kalacağı öngörülüyor. Benzer senaryo, yoğun nüfusa sahip Endonezya ve Bangladeş gibi ülkeler için de tehlikesini koruyor. 

İklim krizi adına harekete geçmediğimiz her bir yıl aşırı doğal afetlerin sıklığı artacak ve evini kaybeden tüm bu insanlar iklim mültecileri olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Tüm bu hayatların sığınacak yeni bir eve, gıdaya, okula, geçimini sağlayacağı bir işe ihtiyacı olacak. Küçük hane sayısına sahip yaşam yerlerinde evlerin boşaltılması ve alanın yaşanamaz hale gelmesi durumun ciddiyetini yeterince gözler önüne seriyor. Yarın benzer felaketler nüfusun daha yoğun olduğu kalabalık şehirleri etkilemeye başladığında bu bir insanlık sorunu haline gelecek. Dünya Bankası, bu durumun 2030 yılına kadar 132 milyon insanı yoksulluğa iteceğini düşünüyor. 

Doğaya karşı aşırı bir müdahale halindeyiz. Madencilik aramaları, yeterince hesaplanmayan yol ve yaşam alanı açma çalışmaları, ağaç ve orman tahribatı, dere ıslahının hatalı yapılması gibi nedenler sel, heyelan, erozyon gibi tehditleri de beraberinde getiriyor. Çözüm, doğaya saygılı yerleşim planlamasından geçiyor. 

Uzun vadede çözüme ulaşmak ise bugünün enerji ve altyapı yatırımlarını iklim odaklı değiştirmekten ve iklim krizi ile mücadeleye katılmaya verilen çabanın artmasıyla mümkün. Her bir ülkenin kendi zayıf noktalarını tespit ederek aşırı sıcaklar ve sel gibi felaketlere adapte olabilecek şehirler planlaması gerekiyor.

Kapak Fotoğrafı: Almanya, Temmuz 2021. Rhein Erft Kreis Bezirksregierung Köln