İklim Krizinin Çözümü Güneş Enerjisi Mi?

İklim Krizinin Çözümü Güneş Enerjisi Mi?

Güncelleme Tarihi: 25 Eylül 2021

İklim krizinin en büyük sebeplerinden biri, enerji üretiminde ortaya çıkan sera gazı emisyonu. Sera gazı salınımı yapmadan enerji üretmek için ise yenilenebilir kaynaklara başvuruluyor. Bunlardan biri de gezegenimizin en büyük ısı kaynağı olan Güneş. 2018 yılında yapılan bir tahmine göre tüm dünyadaki güneş panelleri toplam 3700 km2’lik alanı kaplıyor. Enerji üretiminde güneş panellerinin payı her geçen gün artarken, güneş enerjisinin iklim değişikliğine etkisini ve sürdürülebilirlik seviyesini inceledik.

Güneş Panellerinin Avantajları

güneş enerjisi için güneş panellerinin avantajları

Güneş panellerinin çevre açısından en önemli artısı, elbette ki karbon emisyonu üretmemeleri. Ayrıca Güneş gibi tükenmeyen bir kaynaktan enerji ürettikleri için asla ölmeyecek, hatta daha da gelişecek bir teknoloji. Bu açıdan Güneş panelleri, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmada oldukça verimli bir sistem.

Biraz daha detaya inecek olursak, Güneş enerjisinin takas edilebilen bir meta olduğuna değinmek gerek. Güneş ışınlarından üretilen elektriğin alınıp satılabildiği blockchain platformlarını anlatan yazımıza buradan ulaşabilirsiniz. Ek olarak, özel mülkünde kendi elektriğini üretenlerden vergi alınmaması da büyük bir avantaj. Bu tarz teşviklerin de yaygınlaşması iklim krizini yönetebilmek açısından önemli. Güneş panellerine sahip olan ev ve iş yerlerinin değerlerinin yükselmesi de bir başka avantaj. Kendine yetecek enerjiyi üretebilen konutlar ciddi rağbet görüyor.

Yeterlilik ve Tehlikeler

güneş enerjisi

Güneş panellerinden elektrik üretiminin genel verimlilik ortalaması %15 civarlarında. Bu oldukça düşük bir oran. Örneğin 1 GigaWatt kapasiteli bir nükleer santral düşünelim. Bu santral, ham madde arzı bulunduğu sürece bu elektriği üretmeye devam edecektir. Aynı kapasiteli bir güneş paneli tarlası için her biri 1000 Watt üretecek 1 milyon adet güneş paneli gerekir. Bu da çok büyük bir alanı kaplayacaktır. Ayrıca havanın güneşli olmadığı günlerde bu panellerden alınan verim daha da düşmekte. Geceleri zaten enerji üretimi yok. Bu yüzden mevcut teknolojiyle Güneş panellerinin gezegendeki ana enerji kaynağı olması mümkün değil. Ancak Güneş enerjisi gelişime çok açık bir alan olduğu için belki de bu plan, gelecekte mümkün olabilir.

Güneş panelleriyle ilgili çekincelerden bir diğeri de üretimlerinde kullanılan ağır kanserojen metaller. Ana ham maddesi cam ve alüminyum olan panellerin üretiminde kullanılan çeşitli kimyasal maddeler insan sağlığı ve çevre için büyük tehlike arz ediyor. Galyum, kurşun, arsenik gibi zehirli olarak nitelendirilebilecek bu ağır metaller ciddi tehdit oluşturduğu için güneş panellerinin üretimi esnasında koruyucu elbiseler giyiliyor. Aksi halde böbrekler ve kemikler zarar görüyor ve hatta kanser hastalıkları ortaya çıkabiliyor.

Bu panellerin aynı zamanda 20 yıllık bir süre zarfından sonra değiştirilmesi gerekiyor. Bu nedenle üretim sürmek zorunda ve bu ağır metaller kullanılmaya mecbur. Paneller doğal afetlerden zarar gördüğünde içlerindeki zehirli kimyasallar toprağa karışacağından çevredeki ekoloji için da çok büyük tehdit mevcut. Ayrıca hurdaya çıkan panellerin yeni bir atık sorununu doğurması da çok muhtemel.

Gelecekte çok daha büyük alanları kaplaması beklenen güneş panellerini bu tehlikeli kimyasallardan arındırmak için yapılan çalışmalar henüz kayda değer sonuç vermiş değil. Sadece kurşun kullanımının yasaklanmasının bile yüksek fayda sağlayacağı tahmin ediliyor.

Tüm bunları göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapacak olursak, mevcut güneş panellerinin çok da avantajlı olduğunu söylemek pek mümkün değil. Bu teknoloji üzerine daha fazla çalışılması ve tehlikelerin giderilmesi için çaba harcanması gerekiyor. Aksi halde güneş panellerinin yeşil olduğunu iddia etmek zor.