Kuraklıktan Hayvanlar da Etkileniyor: Susuzluk ve Yaşam Alanlarının Kaybı

Güncelleme Tarihi: 25 Eylül 2021

Son 10 yılın en kurak sonbaharını ve aralık ayını geçirdik. Mevsim normallerinin çok altında olan yağışlar, yağmakta geciken kar, önümüzdeki aylarda -evet yıllarda değil- ve hatta günlerde yüzleşmemiz gereken büyük bir sorun olacak. Biz, kuraklıktan sadece biz etkileniyoruz sanıyoruz, kuraklık, barajlardaki su oranı ile ölçülüyor ve tek kötü tarafı barajlarımızın dolmaması sanıyoruz. Ne yazık ki kuraklık dediğimiz şey bundan çok daha büyük…

Kuraklık, yağmur ve kar yoksunluğu nedeniyle, yer altı sularının tükenmesi ve toprağın beslenememesi demek. Sulak alanların, yani göllerin, nehirlerin kuruması ya da ekosistem özelliğini yitirmesi demek. Ördeklerin, tilkilerin, leyleklerin, kurtların, ayıların, tavşanların, içecek su bulamaması, her zaman ihtiyaçlarını giderdikleri su kaynaklarının kuruması demek. Ülkemizin bazı kentlerinde su kullanımında kısıtlamalar başladı ancak kuraklığın çözümü, barajlara hapsettiğimiz azıcık suyu tasarruflu kullanmak değil. İnsan eliyle yarattığımız iklim krizi kaynaklı kuraklık, sadece bizim olduğunu, sadece bizim kullanmamız için olduğunu sandığımız su kaynaklarını yok ediyor ve bundan tüm canlılar etkileniyor.

Kuruyan Sulak Alanlar

Fotoğraf: Johannes Plenio

Sulak alanlar; nehirleri, gölleri, lagünleri ve bu yerlerin etrafında şekillenen ekosistemleri ifade eder. Dünyadaki bitki ve hayvan türlerinin %40’ı sulak alanlarda yaşar. Özellikle göller ve lagünler, pek çok göçmen kuş ve başka hayvan türünün beslenme, barınma, konaklama, yavru büyütme alanıdır. 

Son 50 yılda, yanlış arazi kullanım yöntemleri, sondajlama çalışmaları ve kirlilik gibi nedenlerden, sulak alanlarımızın yarısını kaybettik. Kimi kurudu, kimi zehirlendi, kimi bozuldu. Ekosistem özelliğini yitirmiş bir sulak alan, yağan şiddetli yağmurları bir sünger gibi emer, dibindeki sağlıklı toprak ile filtreler ve yer altına geçirir, böylece yağan yağmur toprak altında döner. Aksi durumda, yağan yağmur toprak altına geçemez, sel olup altındaki her şeyi sürükleyerek akar ve kuraklık ile sel aynı anda yaşanır. 

Ülkemizdeki sulak alanların kaybedilmesi, yine ülkemize endemik olan pek çok bitki türünü ve bu alanlarda barınan hayvanları hem yaşam alanlarının kaybı hem de susuzluk anlamında olumsuz etkiliyor. Sadece bize ait olmayan bu kaynaklarda onların da payı var. 

Yaban Hayatı ve Kuraklık

Fotoğraf: Wynand Uys


Su, her şeyin yaşam kaynağıdır. Hayvanlar doğadaki su kaynaklarından su içerler. Bazı kuşlar sulak alanlarda, örneğin sazlıklarda yuva yaparlar. Bazı göçmen kuşlar ise örneğin turnalar ve flamingolar, kış ve yaz mevsimini sulak alanlarda geçirirler. Bu dönem, kuzeyden gelen turnaların, yaban ördeklerinin, yaban kazlarının barınma, beslenme, su içme, yavru büyütme gibi ihtiyaçlarını karşılamak için suya ve sulak alanlara ihtiyaç duydukları bir dönem. Kurtlar, yaban domuzları, tilkiler, kirpiler beslenme ve su içme ihtiyaçlarını sulak alanlardan karşılıyorlar. Dolayısıyla kuraklığa bağlı olarak, otçul hayvanların besin kaynağı olan bitkiler yetişmediğinde, su kaynakları yok olduğunda, bu türler yer değiştirmek, farklı beslenme, barınma, yavru bekleme, yavru büyütme alanları aramak zorunda kalıyorlar ki bu hiç kolay değil. 

Turnaları hayal edin. Yavrularıyla birlikte bu kış koşullarında yüzlerce kilometre uçup göç etmişler ve yıllardır bildikleri bir lagünde dinlenme, beslenme ihtiyaçlarını karşılayacaklar. Bir bakıyorlar ki bu lagün kurumuş! Beslenemeseler bile dinlenmek için yere inmek zorundalar. İnecekleri yerin, avcı türlere karşı koruma sağlayabilecek bir yer olması gerekecek ve aramaya, beslenemeden ya da su içemeden uçmaya devam edecekler. 

Hayvanlar, su kaynakları yok olduğunda yeni su kaynakları aramak için yer değiştirirler. Bu yer değiştirme sırasında ise pek çok tehlike ile karşı karşıya kalırlar.

Kuraklık, barajlardaki su oranına indirgenecek bir sorunun çok ötesindedir. Bugün yüzleşmekte olduğumuz kuraklık, doğanın su döngüsünün artık işleyemeyecek kadar tahrip edildiğinin bir göstergesidir. Su, sadece bizim için değil, tüm canlılar için yaşam kaynağı. Onu korumak ve muhafaza etmek için ise barajlar bir çözüm değil. Su döngüsünün sağlıkla gerçekleşmesini sağlayan doğal kaynakların ve alanların korunması gerekiyor.