Aman Avcı Vurma Beni: Yakalı Toyun Hikayesi

Güncelleme Tarihi: 2 Ekim 2021

Ülkemiz dünyanın en bereketli coğrafyalarından bir tanesi. 4 mevsim, 3 farklı bitki örtüsü kuşağı ve kıtalar arası geçiş niteliğindeki konumu, Anadolu’yu bereketli topraklar, doğal yaşlı ormanlar, binlerce canlı türü ile dünyanın en renkli yerlerinden biri haline getirmiş. Pek çok tür, doğal göçleri sırasında ülkemizden geçiyor.  Bu durum, küresel çapta nesli tehlike altındaki türler Anadolu’dan geçerken bizlere bir sorumluluk yüklüyor: Onlara ev sahipliği yapmak ve göçleri sırasında zarar görmelerini önlemek.

Yakalı Toyun Yolculuğunda Acı Son

20 Ekim’de Trabzon’da görülen yakalı toy (Chlamydotis macqueenii) bu türlerden biri… Yakalı toy, nesli küresel ölçekte tehdit altında olan bir kuş. Kanatlarını açtığında 150-160 cm genişliğe erişen bu ihtişamlı kuş, 7 yıl sonra ilk kez görüldü Anadolu’da. Yıllık göçü sırasında 23 gün önce Trabzon’a geldi. Bilim insanları, kuş gözlemcileri ve doğaseverler bu yorgun yolcuyu, yeniden yola çıkmaya hazır olana kadar koruma altına aldılar ve sonra doğaya salıverdiler. 7 yıl sonra ilk kez ülkemize gelen bu güzel kuşun hayatta olup olmadığını ve rotası boyunca nerelerden geçtiğini anlayabilmek için radyo sinyallerini takip ettiler ve her gün, gelen her sinyalle “Yaşıyor!” diye sevindiler. Ta ki düne kadar… 

Trabzon’dan yola çıktıktan 600 kilometre ve 22 gün sonra dün, Yozgat’tan yakalı toyun ölüm haberi geldi. Ölüm nedeni: Avcılık. Yozgat’ta bir avcının hedefi olmuş Anadolu’yu 7 yıl sonra ilk kez ziyaret eden yakalı toy. 

Turnalar Gökyüzünden Eksik Olmasın

Fotoğraf: Santiago Lacarta

Ülkemizden her yıl pek çok göçmen tür geçiyor. Her kış, kış mevsimini ülkemizde geçirmek için Karadeniz’in kuzeyinden gelen turnaların (Grus grus) çoğunluğu, kışı Adana’da Akyatan Lagünü’nde geçiriyor. Bu durum, Akyatan Lagünü hala ekosistem özelliklerini yitirmediği, korunduğu ve bu nedenle de turnalara hala beslenme ve barınma imkanı sağlayabildiği için mümkün oluyor.

Efsane Geri Mi Döndü?

Fotoğraf: Mike Van Den Bos

Yine yıllardır ülkemizde görülmeyen ama eskiden Anadolu’da görüldüğünü bildiğimiz Kafkasya leoparı, bir diğer adıyla Anadolu Parsı (Panthera pardus saxicolor) bu yıl Tunceli’de görüldü.  Ülkemize güneydoğu sınırlarımızdan geçerek geldiği tahmin edildi ve bu tahmin, sınırlar arasında bu yırtıcı türün geçişine imkan verebilecek ekolojik koridorların hala varlığını koruduğunu bizlere gösterdi. Avcılığa kurban gitmemesi ve ülkemizdeki göçünü kuzeye doğru tamamlayabilmesi için yeri ve rotası tahmin edilse de, bilim insanları bu bilgiyi kimseyle paylaşmadılar. Umarız herhangi bir avcı görmemiştir o güzel gözleri.

Doğayı tahrip eden ve canlı türlerini yok eden pek çok neden var elbette. Ancak bu nedenlerin hepsinin ortak noktası; insan davranışları. Dolaylı olarak günlük eylemlerimizin doğa üstünde zaten bir etkisi var. Ancak avcılık bunların en kabul edilemez olanı! Bir geyiği, yakalı toyu, leoparı, dağ keçisini, gözlerinin içine bakıp, o gözlerdeki yaşam kıvılcımını görerek öldürmek nasıl bir motivasyondur, asla anlamak istemiyoruz! Bizden milyonlarca yıl önce bu gezegende yaşamaya başlamış ve doğada varlığını sürdürmüş bu canların, en az biz insanlar kadar yaşam hakkı var. Yaban hayvanlarını korumaya avcılığı yasaklayarak başlamak ne kadar yerinde olurdu… 

Avcılığı yasaklamak için ülkemizde 234 sivil toplum kuruluşu bir araya geldi ve ülkemizde avcılığın tamamen yasaklanması için bir imza kampanyası başlattı. Bizimle aynı duyguları paylaşanlar, bu kampanyayı destekleyebilirler: change.org/vurmabeni