2025 dünyayı hem hızlandıran hem de durup yeniden düşünmeye zorlayan bir yıl oldu. Küresel krizler, aşırı hava olayları ve ekonomik belirsizlikler gündemin arka planını oluştururken; bireysel düzeyde iyi yaşam, zihinsel sağlık, aidiyet ve anlam arayışı daha yüksek sesle konuşuldu. 2025 trendleri incelendiğinde, yapay zeka gündelik hayatın neredeyse tamamına sızdı, kültür ve sanat politik meselelerle daha iç içe geçti, popüler kültür yalnızca eğlendirmekle kalmayıp yön veren bir güce dönüştü. Moda, gastronomi, seyahat ve teknoloji alanlarında sürdürülebilirlik artık yalnız bir trend değil, bir zorunluluk haline geldi. İnsanlar daha yavaş, daha bilinçli ve daha kişisel yaşam biçimlerine yönelirken; küçük nesneler, yeni kelimeler ve dijital alışkanlıklar büyük dönüşümlerin sembollerine dönüştü. 2025’te neler konuşuldu sorusu aslında nasıl bir dünyada yaşamak istediğimiz dair bir gözlem ortaya koyuyor diyebiliriz.
2025 Moda Trendleri

Moda dünyasında 2025’te neler konuşuldu diye göz atarken, “dünya yanarken biz bir yandan parlamaya devam mı ediyoruz?” sorusu ile başlayalım. Bir yanda boom boom fashion vardı: 80’ler diskosunun mirası, New York gece hayatı, parıltılar, bodycon elbiseler, sahne ışığına göre seçilen el yapımı takılar… Diğer yanda ise puantiyelerin geri dönüşüyle polka dots nostalji butonuna bastı; büyük puantiyeli elbiseler, takım setler ve fırfırlı etekler “anneannemin fotoğraf albümü ama TikTok filtresiyle” havası yarattı.
2025 moda trendleri konusunda sokak tarafına baktığımızda ise, gardıroplar “sadece şık” olmaktan çıkarak “aynı zamanda işe yarar” olmaya doğru kaydı. Fisherman görünümler ile balıkçı kazaklar, yağmurluklar, kalın çoraplar ve lastik botlar şehirde dolaştı; sanki herkes her an rüzgarlı bir limana kaçacakmış gibiydi.
Kargo pantolonlar artık gerçekten şehir üniformasına dönüştü: her cebinde ayrı bir hayat taşıyan, üstüne basit bir t-shirt veya balıkçı yaka ile giyildiğinde cool mesajı veren yeni bir klasik. Bu fonksiyonel yaklaşımın tam karşısına ise balletcore çıktı: tütü etekler, wrap hırkalar, balerin ayakkabılar sokakları adeta prova odasına dönüştürdü.
Özel günler tarafında romantizm ön planda. Gelinliklerde tül ve hacim patlaması yaşandı; etekten taşan kat kat tüller, katedral uzunluğunda duvaklar, dev fiyonklar… Zaten dev fiyonklar sadece düğünde değil; saçta, omuzda, göğüs ortasında, çantada, nerede durabilirse oraya yerleşip “ben statement’ım” diye bağırdı.
Moda dünyasında 2025’te neler konuşuldu diyorsak, en ilginç noktalardan biri “giysi olarak hatırla” fikri. Patchwork modası eski gömleklerden, masa örtülerinden, vintage tül ve dantellerden yapılmış tasarımlarla hem sürdürülebilirliği hem de duygusal arşivciliği sahneye çıkardı.
Her şey minimalleşirken ayakkabılar adeta birer heykel; topuklar sadece yükselmekle kalmadı, kıvrımlı heykelsi formuyla dalga, spiral veya mantar biçimine bürünerek bir sanat objesine dönüştü. Ve elbette jelly shoes… Şeffaf, jelimsi plastikten yapılan, bir zamanlar çocukluğumuza eşlik eden modeller kırmızı halıdan sokak stiline kadar her yerde belirdi.
Moda Haftaları

2025 moda trendleri elbette moda haftaları etrafında şekillendi. Geçtiğimiz yılın moda haftaları modanın sadece estetik değil; sürdürülebilirlik, teknoloji, kültürel miras ve mega iş birlikleri üzerinden konuşulduğu bir döneme işaret ediyor. Her şehir kendi kimliğini daha da keskinleştirdi diyebiliriz.
Yılın en çok konuşulan moda haftası tartışmasız Kopenhag Moda Haftası oldu. “Sustainability Requirements” kriterleri daha da sertleşti. Hayvansal deri tamamen yasaklandı, karbon ayak izi raporlaması zorunlu hale geldi, uzun ömürlülük kriterleri önem kazanırken koleksiyonlarda minimum %60 deadstock veya dönüştürülmüş materyal kullanımı zorunlu kılındı. 2025 trend raporu içinde görüyoruz ki, moda artık sadece “trend” değil, iklim krizine karşı sorumluluk sahibi bir disiplin olarak ele alınıyor.
2025 Paris Moda Haftası, couture’ün geleceğini teknolojiyle harmanlayan bir yapıya dönüştü. Dijital avatarlarla sunulan kapsül koleksiyonlar, AI ile oluşturulmuş couture prototipleri, arşiv koleksiyonlarının yeniden yorumlanması… 2025 trendleri arasındaki “Moda müzeleşiyor” dalgası Paris’ten yükseldi. Büyük evler defile dışında sergiler ve immersive deneyimler düzenledi. Schiaparelli, Mugler, Dior gibi evler 2025’te modayı sahneden ziyade “galeri deneyimi” olarak kurgulamaya başladı.
Sessiz lüksün artık daha dokulu, daha el işçiliği ağırlıklı olduğu Milano Moda Haftası’nda karşımıza çıktı. Handmade luxury yükselişe geçti, sürdürülebilir deri alternatiflerinin tanıtımı yapıldı.
Londra Moda Haftası Gen Z’nin dijital doğallığını ortaya koydu: jelly ayakkabılar, aktivist koleksiyonlar, tamamen upcycled parçalardan oluşan tematik defileler 2025’in en çok konuşulanları arasına girdi.
NYFW 2025 ise Amerika’nın “pragmatik şıklık” felsefesini yeniden tanımladı. Kargo pantolonlar, balletcore etkisi, spor markaları ile lüks evler arasındaki iş birlikleri dikkat çekti.
Tokyo Moda Haftası modanın geleceğini temsil eden bir vitrin gibiydi. 2025 trendleri içinde öne çıkan ısıya tepki veren yüzeyler veya ışık yansıtıcı fiberler gibi akıllı kumaşlar, cyberpunk estetikleri moda haftasının en çok konuşulan noktaları oldu.
2025 İş Birlikleri
Moda sektöründe 2025’te neler konuşuldu diye göz atarken iş birliklerinden bahsetmeden olmaz. 2025 moda trendleri sadece kumaşlarla değil, kültür, iş birlikleri, teknolojiyle yazılan bir hikayeye dönüştü. Louis Vuitton x Takashi Murakami re-edition koleksiyonu, Murakami’nin neşeli renkli çiçekleriyle monogramın hiper-pop bir patlamaya dönüşmesi 2025’in en çok konuşulanları arasındaydı.
Aynı çizgide Louis Vuitton ile Pharrell Williams ve Nigo ile Paris Moda Haftası’nın sunduğu East-meets-West koleksiyonu hip-hop ile Japon tasarım geleneğini Louvre’un avlusuna taşıyarak kültürel füzyonu bir anda moda şovunun ötesine bir anıt haline getirdi. Haute couture tarafında Balenciaga x Britney Spears kapsül koleksiyonu, Y2K nostaljisini avangart bir kostüm sanatına dönüştürdü.
2025 moda trendleri içinde kültürel patlamanın göbeğinde elbette teknoloji de var. Büyük moda evleri yapay zekayı yalnız üretim aşamasında değil, deneyimin kendisinde de kullanıyor. Ralph Lauren’in “Ask Ralph” tarzı yapay zeka stil asistanları, müşteriye kişisel lookbook’lar hazırlıyor; bazı markalar AI ile kişiye özel mini koleksiyonlar tasarlamaya başladı bile. 2025 trend raporunda moda sadece “tasarımcının fikri” olmaktan çıkıp, kullanıcı ve algoritmanın ortak yarattığı bir sahneye dönüştü.
Modanın Müzeleşmesi
“Modanın müzeleşmesi” 2025’in en çok konuşulanları arasına girdi ve 2025 trendleri içinde öne çıktı. Modanın müze salonlarında bu kadar güçlü bir yer edinmesi tesadüf değil; artık giysi yalnızca giyilen bir şey değil, okunan, izlenen, tartışılan bir kültürel nesne.
Louvre, tarihinde ilk kez modayı ele aldığı Louvre Couture sergisi ile karşımıza çıktı. Müzenin “Dekoratif Sanatlar” bölümüne ait başyapıtlar, 1960’lardan 2025’e kadar Dior’dan Balenciaga’ya, Versace’den Alexander McQueen’e en ikonik moda tasarımlar müzenin geneline yayılarak sergilendi.
Virgil Abloh: The Codes, Grand Palais’de Virgil Abloh’un mirasını tasarım kodları üzerinden ele alarak büyük bir sergiye ev sahipliği yaptı. 2025 moda trendleri içinde sokak kültürünün lüksü nasıl dönüştürdüğünü titizlikle ortaya koydu.
Dünyanın öbür ucunda Melbourne’da NGV, Vivienne Westwood ile Rei Kawakubo’nun radikal estetiklerini yan yana getirerek, iki farklı isyan biçiminin çağdaş sanat diliyle nasıl kesiştiğini gösteren bir program sundu.
2025’te neler konuşuldu göz atarken, moda sergilerini de ele alırsak, 2025 trendleri içinde moda yalnız “trend” olarak kalmadı; sanat tarihiyle konuşan, politikayla çatışan, teknolojiyle dönüşen disipline doğru ilerlediğini ortaya koydu. Moda artık defilelerde tüketilen bir an değil; müzelerde korunması, tartışılması ve geleceğe aktarılması gereken bir kültürel arşiv olarak yeniden tanımlanıyor.
2025 Güzellik Trendleri
2025 trendleri içinde güzellik dünyası bilimin, doğanın ve estetik kaosun iç içe geçtiği bir dönüşüm yılı oldu. Sürdürülebilirlik bir etik seçeneğin ötesinde, tüm sektörün çerçevesini belirleyen ana tema.
Sürdürülebilir Yaklaşımlar

Rujlar, parfümler ve deodorantlar yeniden doldurulabilen sistemlere geçerken, banyo raflarında doğal saç sabunları, katı yüz temizleyiciler ve duş jelleri hem gezegen dostu olmaları hem de seyahat kolaylığı nedeniyle yılı ele geçirdi. Formüllerde ise doğanın atıkları bile değerliydi: kahve posası, üzüm çekirdeği, nar kabuğu gibi upcycled içerikler artık yeni nesil temiz güzelliğin yıldızları.
2025 trend raporu içinde denizlerin korunması da önemli bir gündem maddesi. Blue Beauty akımıyla okyanus dostu formüller, reef-safe SPF’ler ve mikroplastiksiz ürünler daha görünür hale geldi. Nitelim cruelty-free de artık “bir özellik” değil, sektörün yazılı olmayan standardı olarak kabul ediliyor.
2025 trendleri içinde ürün taraflarında pratiklik ve çok amaçlılık sahneye çıktı. Lip-cheek balm’lar, all-in-one stick’ler gibi çoklu kullanım ürünleri hem makyaj çantalarını sadeleştirdi hem de günlük ritüelleri kolaylaştırdı.
Bilim tarafında yenilikler hız kesmedi: salmon DNA, algae oil serumlar, hücresel yenilenmeyi destekleyen aktif içerikler ve çevresel stres faktörlerine karşı geliştirilen formüller cilt bakımının “yüksek teknoloji” kanadını güçlendirdi. Ekran karşısında geçirilen saatler hepimiz için arttığı için blue light koruması içeren ürünler günlük hayatın içine sızdı.
Tüm bunların üstüne bir de teknoloji dokunuşu var: evde kullanılan high-tech güzellik cihazları, ciltteki ihtiyaçları saniyeler içinde okuyan AI cilt analizi ve hatta kişiye özel koku öneren algoritmalar… 2025 güzellik anlayışı hem gezegene duyarlı hem de bilimsel, kişisel ve bir o kadar da duyusal.
Yeni Güzellik Felsefeleri

Cilt bakımında 2025’in en çok konuşulanları arasında bir kavram öne çıktı: cilt bariyeri. Niasinamid, seramid ve panthenol gibi bariyer güçlendirici içerikler temel ritüellerin omurgasını oluşturdu. Minimal bakım anlayışı ise yeni bir versiyon kazandı: Skinimalism 2.0, daha az ürünle ama daha etkili içerik kombinasyonlarıyla cildi destekleme yaklaşımını yeniden tanımladı.
2025 trendleri içinde fermantasyon yeniden yükseldi; fermente bakım ürünleri, mikrobiyom dostu formüller ve hatta üçüncü dalga salyangoz mucin cildin ekosistemiyle uyumlu bakımın önemini pekiştirdi. Adaptogen’ler ise klasik bitkisel destek olmaktan çıkıp bilimsel içeriklerle birleşerek hem cildi hem zihni destekleyen modern formüllere dönüştü.
2025’te neler konuşuldu diye bahsederken güzellik sektöründe “zihinsel” boyutun yükselişiyle ortaya çıkan yeni bir alandan da bahsetmek gerek: neurocosmetics. Cilt-beyin eksenini merkeze alan bu yaklaşım, bakım ürünlerinin yalnızca görünümü değil, ruh halini de etkileyebileceğini savunarak 2025’in en çok konuşuları haline geldi.
Estetik trendlerin, 2025 trend raporu içinde dramatik bir dönüşüm geçirdiğini görüyoruz. Clean girl yerini daha kaotik, daha eğlenceli ve daha kişisel bir güzellik anlayışına bıraktı: kitsch messy. Yüzlerde soft-grunge pembeliği hakimken saçlarda deneysel kesimler öne çıktı. Jellyfish haircut sosyal medyanın yıldızı oldu, makyajda fake freckle/çil dövmesi trendi cilde gençlik ve tazelik algısı kattı.
Botoks ve dolgu gibi hızlı çözümler yerini yumuşak bir felsefeye bıraktı: yavaş yaş alma. Gua sha, lenf drenaj masajı, yüz yogası, düzenli bakım ritüelleri hem doğal sonuçları hem de meditatif etkileri nedeniyle büyük ilgi gördü. Maskelerde doğaya dönüş sürdü: yosun maskeleri, deniz mineral içerikleri ile cildi dolgunlaştırma vaadiyle viral oldu.
2025 trendleri incelendiğinde “tek bir imza koku” devrinin yavaşça kapandığını görüyoruz. Fragrance wardrobe yani parfüm gardırobu kavramı ruh haline, mekana, mevsime ve sosyal role göre seçilmeye başlandı ve bu çok sesli parfüm koleksiyonu yeni lüks anlayışını şekillendirdi. Vegan parfümler, doğal esanslar ve yapay zeka ile oluşturulan kişiye özel kokular bu yaklaşımın yükselişinde etkili oldu.
Yaşam & Wellness
2025 trend raporu içinde yaşam kültürü, “iyi oluş” halinin yalnızca bireysel bir hedef olmaktan çıkıp sosyal, duygusal ve hatta ekonomik bir zemine oturduğu yeni bir döneme girdi. İş-yaşam dengesi yeniden tanımlandı, ilişkiler daha açık konuşulur hale geldi ve wellness kavramı ilk kez “kolektif” bir boyut kazandı.
Yeni Çalışma ve Yaşam Modelleri

2025’in en çok konuşulanları içinde iş sektöründe 4 günlük iş haftasının dünya genelinde daha fazla kabul görmesi öne çıkıyor. Daha az çalışmak değil; daha verimli, daha dengeli ve daha yaratıcı çalışmak odağa yerleşti. Bu yeni paradigma, ulaşım alışkanlıklarına dahi yansıdı: mindful commuting akımıyla insanlar işe gidip gelirken nefes egzersizleri yapıyor, sosyal medyada dolaşmak yerine kitap okuyor, hatta toplu taşımada mini meditasyon uygulamaları kullanıyor.
2025 trend raporu içinde aile yapılarının değişimi de gündem maddelerinden. Geçtiğimiz yıl NAMD families yani geleneksel olmayan aile modelleri (seçilmiş aileler, queer aileler, tek ebeveynli yapılar) geniş ailelerin bir arada oluşturduğu yeni aile formlarına dikkat çekti.
Değişimin bir parçası olarak 2025’te köpeklerin aile üyesi kabul edilmesi belirgin şekilde güçlendi. Pet-friendly alanların artması, evcil hayvan izinlerinin genişletilmesi ve sosyal hayatın tüylü dostlarımızla birlikte kurgulanması, evcil hayvan sahipliğini yalnızca bir sorumluluk değil, aile kurmanın modern bir biçimi haline getirdi. Özellikle New York gibi metropollerde, köpeklerin ev hayatında “çocuk statüsünde” görülmesi şaşırtıcı değil, tamamen normaldi.
2025’te neler konuşuldu diyorsak, modern yalnızlık kavramı, ilişkilerdeki kırılganlıklar ile birlikte daha çok konuşuldu. İnsanlar yalnızlığın utanç değil bir gerçeklik olduğunu kabul etmeye başlayınca, ilişkiler üzerinde daha açık, daha dürüst içerikler üretilmeye başladı. Bunun yansıması olarak da friendship retreats yani arkadaşlık odaklı inziva tatilleri yükselişe geçti. İnsanlar romantik ilişkiler kadar dostluklarını da “bakım isteyen bir bağ” olarak yeniden tanımladı.
Beyin Odaklı Wellness ve Günlük Rutinler

2025 trend raporu içinde wellness, beden merkezli yaklaşımlarından zihinsel iyiliği önceleyen bir döneme kaydı. Beyin odaklı wellness uygulamaları hızlı yaygınlaşarak uyku optimizasyonu, hafıza güçlendirme ve odak arttırma programları günlük hayatın parçası haline geldi.
Life OS uygulamaları, alışkanlık takibinden duygu günlüğüne kadar pek çok işlevi tek bir çatı altında toplayarak kişisel yaşamı düzenleyen güçlü araçlara dönüştü. 2025’te birçok kişi kendi yaşamının CEO’su gibi davranmayı bu uygulamalarla öğrendi.
Günlük ritüellerin ruhunu mini journaling belirledi. Bir dakikalık duygu boşaltma notları, 3 dakikalık sabah niyetleri, akşam kapanış cümleleri yoğun yaşam temposunda terapi etkisi yaratarak yılın en kapsayıcı trendlerinden biri oldu.
Evde sakinlik arayanlar için houseplant parenting yeniden yükseldi. Bitkiler yalnızca dekor değil; düzenli bakım gerektiren, yaşam alanına ritim ve farkındalık katan sessiz arkadaşlar olarak konumlandı. Sulama günleri, yaprak temizleme ritüelleri ve bitki günlükleri özellikle şehir hayatından bunalanlara meditatif bir alan sundu.
2025 yılında spor kültürü hiç olmadığı kadar erişilebilir ve kapsayıcı hale gelirken, kısa ama yüksek etkili micro workouts 2025 trendleri içinde spor felsefesini belirledi. Spor artık bir etkinlik değil, günün içine serpiştirilen küçük enerji patlamaları olarak tanımlanıyor. Breathwork uygulamaları da nefesle stres yönetimi ve odaklanmayı destekleyerek popülerlik kazandı.
2025’in en çok konuşulanları arasında wellness mekanlarında yaşanan dönüşüm bulunuyor. Infrared sauna, cold plunge ve sauna socials kombinasyonu adeta sosyal bir ritüele dönüştü. İnsanlar artık saunada tanışıyor, soğuk suya birlikte dalıyor, ardından zihinsel netlik üzerine sohbet ediyor.
“Topluluk hissi” running club kültürü ile de karşımıza çıkıyor. Büyük şehirlerde her akşam koşu toplulukları organize olurken, spor yalnızca kondisyon değil, sosyal bir bağ kurma yolu haline geldi. Buna paralel olarak maratonlar, bisiklet rotaları, doğa koşuları gibi spor turizmi 2025’in en hızlı büyüyen sektörlerinden biri olarak öne çıktı.
2025 kadın sporunun büyük yükseliş yılı oldu. Futbol, basketbol ve dövüş sporlarında görünürlük artarken yatırımlar, yayın anlaşmaları ve taraftar ilgisi kadın sporunu yeni bir ekonomik ve kültürel güç haline getirdi.
2025 Seyahat Trendleri

2025 trend raporu içind seyahat alışkanlıklarını incelediğimizde, birçok değişim görüyoruz. Bleisure (business + leisure) artık bir ayrıcalık değil, modern çalışma kültürünün doğal uzantısı haline geldi. İnsanlar iş toplantılarının hemen ardından sahil kasabalarında mini tatillere geçiyor ya da şehir merkezlerinde kültür gezileri ekliyor.
Pop kültürünün etkisi turizmi yeniden yönlendirdi. Set-jetting yani dizi ve film çekim mekanlarına yapılan yolculuklar, hem genç kitlelerin hem de kültür meraklılarının favori seyahat biçimi oldu. Birçok destinasyon, popüler yapımlarla anılmanın ekonomik etkisini fark ederek bu talebe özel rotalar oluşturdu.
Wellness odaklı seyahatlerde “yavaşlama” teması öne çıktı. Slow travel, spiritüel yürüyüş rotaları, doğanın içinde sessiz inziva kampları ve yazın boğucu sıcaklarından kaçmak isteyenler için serin iklim destinasyonları popülerliğini katladı ve seyahat alanında 2025’in en çok konuşulanları arasında yerini aldı.
Evcil hayvan sahipleri için 2025 tam bir dönüm noktasıydı. 2025 trendleri içinde pet travel yükselişe geçti; köpek dostu oteller, pet-friendly restoranlar, hatta evcil hayvana özel menüler bile seyahat deneyimine eklendi. Havayolları yeni kurallar genişleterek evcil hayvanla seyahati daha erişilebilir hale getirdi.
Kültürü merkeze alan gezginler heritage tourismin derinliğini keşfetti. Yerel festivaller, gastronomi etkinlikleri, açık hava sergileri ve büyük ölçekli sanat bienalleri uluslararası ziyaretçi akınına uğradı. Bir şehri anlamanın en iyi yolu, artık onun kültürel ritmini yerinde deneyimlemekten geçiyor.
2025’te Gastronomide Öne Çıkanlar

2025’te neler konuşuldu derken gastronomiye de göz atalım. 2025 trend raporu içinde gastronomi dünyası deneysel, sürdürülebilir ve bitki bazlı yenilikleri aynı masada buluşturdu. Sofralar bu yıl hem bilimsel hem duygusal, hem minimal hem de maksimalist bir karakter taşıyor; mutfak kültürü her zamankinden daha “oyunbaz”.
Butter candle, sofrada eriyerek sos haline gelen tereyağı mumları, sosyal medyada “her restoranda görmek istiyoruz” dedirten bir virale dönüştü. Mocktail furyası yükselerek alkol tüketiminin azaldığı bir dönemde aromatik infüzyonları ve ot bazlı karışımları menülerin yıldızı yaptı.
Elbette matcha… 2025’te sadece latte’de değil, makarnada, tatlıda, salata sosunda ve waffle hamurunda karşımıza çıktı. Hatta matcha’nın yükselişiyle, “yeni yeşiller” olarak bilinen spirulina, chlorella ve taro bazlı içecekler de büyük çıkış yakaladı.
Lüks mutfaklarda caviar bumps 2.0 geri döndü; bu kez trüf yağlı, bottarga ve fermente ikamelerle daha deneysel bir versiyon olarak. Aynı anda bitkisel protein devriminin yeni aşaması konuşuldu: bezelye ve soya ötesinde yosun bazlı protein gastronominin merak edilen oyuncularından oldu.
Mantar ve yosun mutfağı yükseldi; shiitake bacon, kombu soslar ve enoki crisp’ler menülerin aranan parçaları oldu. Yosun bazlı karides, bitkisel kalamar halkaları, vegan tarama gibi bitki bazlı deniz ürünleri piyasaya güçlü bir giriş yaptı.
2025 trendleri içinde dünyanın dört bir yanında regional fusion patlaması yaşandı. Balkan tacos, Anadolu ramen, Karayip mezeleri… En dikkat çekici örneklerden biri Londra’daki Jurkish; kurucu Naz’ın Jamaika ve Türk köklerini birleştiren modern mutfağıyla kült bir takipçi kitlesi yarattı, hatta İngiltere’de 2025’in en çok konuşulanları arasında yerini aldı.
Brunch kültürü küresel bir fenomene dönüşürken çılbır, menemen, şakşuka dünya trend listelerinde zirveye tırmandı. Aromatik yağlar ve infüzyonlar brunch sofralarını yaratıcı alana dönüştürdü.
Ev mutfakları da elbette boş durmadı. Evde fine dining akımı, şef menülerini ev ortamına taşıyan deneyim kitleriyle büyüdü. Buna karşılık duygusal mutfaklarda newstalgia öne çıktı; banana pudding, krem karamel, mozaik pasta gibi eski tatlar modern tekniklerle geri döndü.
Tüketim kültürünün en keyifli alt dalı ise kuşkusuz fisherman/sardinecore oldu. Konserve sardalya kapakları, tinned fish board sunumları ve tasarım teneke koleksiyonları gastronominin popüler ikonlarına dönüştü.
2025 Kültür & Sanat Özeti

2025 trendleri içinde kültür ve sanat dünyası, küresel krizlerin gölgesinde şekillenen yeni bir estetik ve politik bilinçle hareket etti. Bienaller, müzeler ve edebiyat sahnesi artık sadece sanat üretiminde değil; gezegenin, kimliğin, göçün ve teknolojinin tartışıldığı büyük bir düşünsel alan haline geldi.
2025’in en çok konuşulanları arasında Biennale Architetture 2025 oldu. Ana teması “Burning World” olan bienal, yangın metaforu üzerinden iklim krizi, kaybolan ekosistemler ve insan sonrası dünya tahayyülerini masaya yatırdı. Paralel sergilerde ise “Zeki Şehirler” teması öne çıktı. Yapay zekayla yönetilen kentlerin geleceği, algoritmik mimarlık ve dijital vatandaşlık tartışmaları sanat üzerinden yeniden düşünüldü.
Dijital sanat sergileri de dünya genelinde ivme kazandı; yapay zeka ile üretilen işlerin, VR deneyimlerinin ve blockchain tabanlı arşivlerin daha fazla kuruma girmesiyle “dijital müze” kavramı kalıcı hale geldi. Aynı zamanda pek çok ülkede kolektif üretim projeleri arttı. Özellikle göçmen toplulukların yerel sanatçılarla ortak işler ürettiği, çok kültürlü hikayeleri sanat yoluyla görünür kılan projeler 2025’in en çok konuşulanları arasında yerini aldı.
Medya tarafında true crime, skandal belgeselleri ve ünlü biyografi dosyaları hala en çok izlenen tür. Bunun yanında yerel yapımların küreselleşmesi 2025 trendleri arasıdna büyük bir patlama yaşadı. K-drama, İspanyol yapımları ve Türk dizileri dünya platformlarında ana akım haline geldi.
Edebiyat sahnesi benzer ölçüde hareketliydi. Biyografik romanlarda belirgin bir yükseliş görülürken, kısa format hikaye anlatıcılığı, özellikle journaling estetiğinden beslenen mini anlatılar okurla güçlü bir bağ kurdu. Türkiye’den Kürk Mantolu Madonna’nın İngiltere’de çok satanlara girmesi, hatta Aşk ve Gurur satışlarını geçmesi yılın kültürel sürprizlerinden biri oldu.
Booker Prize 2025 kazananı David Szalay, bedene, erkekliğe ve sınır deneyimlerine odaklanan romanıyla büyük övgü topladı. Nobel Edebiyat Ödülü ise apokaliptik korku atmosferi içinde sanatı savunan eserleriyle László Krasznahorkai’ye verildi.
Sosyal Davranışlar & Yaşam Kültürü
2025’te sosyal davranış biçimleri, ilişkiler ve günlük yaşam alışkanlıkları büyük bir kültürel kırılma yaşadı. İnsanların dünyayı algılama biçimi, ilişkiler kurma şekli ve hatta eğlence yöntemleri önceki yıllara kıyasla çok daha bilinçli, duygusal olarak daha açık ve dijital kültürle iç içe. Yapay zekanın gündelik hayata yerleşmesi, yalnız yaşamın normalleşmesi ve yeni topluluk modellerinin ortaya çıkması, sosyal hayatın tüm dinamiklerini yeniden şekillendiriyor.
2025 Yılın Kelimeleri

Yılın kelimeleri değişimi özetler nitelikte. Oxford, Cambridge, Merriam-Webster gibi sözlüklerin belirlediği 2025 yılın kelimeleri arasında “post-pandemic identity“, “rizz“, “enshittification“, “deinfluencing” ve “parasocial” gibi kelimeleri öne çıkarırken, sosyal medya kendi sözlüğünü oluşturdu.
“Delulu is the solulu” mottosu, hayal kurmanın ayıp olmaktan çıkıp kolektif bir meme’e dönüşmesini sağladı; ilişkiler dünyasında ise 2024’te yükselen situationship, soft launch, hard launch terimleri iyice günlük dile yerleşti. Dijital kültürün eğlenceli ama acı gerçeklerini yansıtan shreklenme, yani güven açısından ilişkide beklentinin düşmesi/partneri zamanla ‘çekicilik filtresinden’ kaybetme algısı 2025’in en çok konuşulanları arasında oldu.
Bu dil değişimi romantik ilişkiler kadar dostluk anlayışını da etkiledi. Friend dating kavramı, sağlıklı, uyumlu arkadaş bulmak için bilinçli çaba harcama özellikle büyük şehirlerde yeni bir sosyal ritüele dönüştü.
Çalışma kültürü kendi mizahi ama acı dolu kavramlarını üretti. 2025 yılın kelimeleri arasında fail-watching, iş yerinde başkalarının hatalarını pasif şekilde izleyip ders çıkarmayı ve hatta kimi zaman durumla eğlenmeyi ifade eden yeni bir kolektif davranış biçimi. Work catfishing ise LinkedIn’de, CV’de veya toplantılarda olduğundan daha yetkin görünme halini tamamlıyor.
- Buna ek olarak “ghost quitting” (işten fiilen ayrılmadan tüm motivasyonu bırakmak),
- “productivity doomscrolling” (verimlilik videoları izleyerek hiçbir şey yapmamak)
- ve “meeting fatigue” (günde 6–7 toplantı sonrası yaratıcılığın tamamen çökmesi) 2025 yılın kelimeleri arasında konuşulan davranış modelleri oldu.
Dijital çağın yan etkisi olarak parasosyal ilişkiler derinleşti; influencerlar ile kurulan tek taraflı duygusal bağlar sosyal psikolojinin en çok tartışıldığı konulardan oldu. Buna paralel şekilde yalnız yaşamın romantize edilmesi de yükseldi: solo travel, solo dates, tek başına sinema akımları özgüvenli bir yaşamın parçası.
İlişki Kültürü

2025 ilişki anlayışı daha güvenli, daha yumuşak ve daha dürüst bir zemine taşındı. Soft dating, beklentilerin düşük tutulduğu, sürecin yavaş ilerlediği, iki tarafın da duygusal güvenliğini önceleyen yeni bir yaklaşım olarak yaygınlaştı. Micro-romantizm, büyük jestler yerine küçük ama anlamlı dokunuşların ilişkilerde en güçlü bağlayıcı unsur haline gelmesiyle öne çıktı.
Dating uygulamaları yeni davranışlara göre şekillendi. Daha niş topluluklara hitap eden uygulamalar (koşucular, veganlar, gezginler gibi.) “compatibility test” algoritmaları ve güvenlik odaklı profiller 2025 trendleri arasında öne çıkan yenilikleriydi. Ayrıca video profiller ve mini date özellikleri kısa sürede kullanıcıların favorisi oldu.
Aile dinamikleri 2025’te çeşitlendi. Geç evlilik, childfree yaşam, step families, nomad families gibi modeller normalleşirken, evcil hayvanların aile üyesi kabul edildiği pet parenthood geniş kitlelerce benimsendi.
Küresel Pop Kültür

2025’te pop kültürün en güçlü damgası tartışmasız Taylor Swift. The Eras Tour bir konser turnesi olmaktan çıkarak küresel ekonomiyi hareketlendiren bir fenomen haline geldi ve Taylor Swift 2025’in en çok konuşulanları arasında ilk sıralarda yer aldı. New York ve Tokyo’da turizmi %30’a kadar artırması, bilet gelirleriyle ulusal GDP’den daha fazla hacim yaratması ve fan ekonomisinin moda, gastronomi ve seyahate bile yön vermesi “Swiftonomics” adıyla anılıyor.
Sosyal medyadaki BookTok ise, kitap satışlarının kaderini belirlemeye 2025 yılında da devam etti. Viral olan kitaplar sadece trend değil; film ve dizi uyarlamalarını tetikliyor; hatta bazı destinasyonlarda film turizmi gibi kitap uyarlamalarının çekildiği mekanlara akın eden genç kitlelerle yeni bir ekonomik hareket yaratıyor.
Marka iş birliklerinde sporcuların influencer statüsüne yükselmesi 2025 trend raporu arasında en net dönüşümlerden. Nike ve Adidas’ın kadın futbolcularla yaptığı global kampanyalar, Puma’nın koşu influencer’larıyla başlattığı içerik serileri ve Lululemon’un yoga atletlerini marka yüzü yapması bu trendin en görünür örneklerinden oldu.
Topluluklar

Topluluk davranışlarında 2025 büyük dönüşüm yaşadı. Kitap kulüpleri büyük patlama yaşıyor; birçok ünlü kendi book club’ını kurdu. 2025’te neler konuşuldu derken ünlülerin kitap kulüplerinden bahsetmemek olmaz. Reese Witherspoon’un Hello Sunshine Book Club’ı, Dua Lipa’nın Service95 Book Club’ı, Emma Watson’ın Our Shared Shelf kitap kulüpleri okuma alışkanlığını genç kitlelerde yeniden canlandırdı.
Aynı zamanda online hobiler, yaratıcı yazım odaları ve çevrimiçi günlük paylaşım grupları sosyal bağ kurmanın yeni yollarına dönüştü. İnsanlar artık fiziksel buluşmalar kadar dijital topluluklardan da duygusal destek alıyor.
2025 Skandalları, Davalar ve Kolektif Hesaplaşma

2025 medya gündemi yalnızca eğlence değil; aynı zamanda toplumsal hesaplaşmalarla da doluydu. Hollywood’daki taciz davaları yeniden gündeme gelirken, İngiltere’de ünlü sunucularla ilgili skandallar, Fransa’da sanat dünyasındaki istismar iddiaları büyük yankı uyandırdı.
Türkiye’de 2025’te neler konuşuldu dersek; yaz aylarında hızla yükselen Türkiye’de ifşa kültürü ve MeToo hareketi, medya, müzik ve yaratıcı sektörlerde önemli isimlerin ifşa edilmesiyle büyük bir kültürel tartışma başlattı. Bu dalga sadece bireysel hikayeler değil; iş yerinde güvenlik, güç dengeleri ve kadınların görünürlüğü hakkında geniş bir toplumsal farkındalık yarattı.
2025’te Teknolojik Gelişmeler

2025 teknolojisi artık yalnızca hayatı kolaylaştırmakla kalmıyor; kişisel sınırlarımızı, yaratıcılığımızı ve dijital kimliğimizi yeniden tanımlıyor. Dijital dönüşümün merkezinde hiper-kişiselleşme var. Yapay zeka destekli kişisel asistanlar, kullanıcıların alışkanlıklarını, ritimlerini, ihtiyaçlarını ve duygusal durumlarını öğrenerek neredeyse “ikinci beyin” gibi çalışıyor.
2025 moda trendleri tarafında AI stylist uygulamaları, vücut tipine, mevcut dolaba, etkinlik takvimine ve hatta bütçeye göre kombin önerisi sunuyor. Buna paralel olarak AI companion akımı 2025’in yükselenlerinden. Sohbet eden, günlük tutmaya yardım eden, motivasyon sağlayan ve bazı durumlarda duygusal destek görevi gören dijital arkadaşlar milyonlarca kullanıcıya ulaştı.
Yaratıcı dünyada ise yapay zeka artık rakip değil, ortak. Tasarım, yazarlık, müzik ve video üretiminde AI destekli araçların kullanımı sayesinde bireysel yaratıcılık ölçeklendi. Dil öğreniminde yapay zeka eşliğinde konuşma simülasyonları eğitim modelini kökten değiştirdi.
Bu ilerlemenin gölgesinde daha karanlık bir taraf da var: deepfake riskleri ciddi bir güvenlik sorunu haline gelerek, etik tartışmasını yeniden alevlendirdi; 2025’in en çok konuşulanları olarak dikkat çekti. Sosyal platformlar, yüz doğrulama ve içerik etiketleme teknolojilerini hızla güncellemek zorunda kaldı.
2025’in sosyal dönüşümlerinden biri büyük platformlardan kopan kullanıcıların küçük dijital topluluklarla bir araya gelmesiyle oluşan microverse kültürü. Niş ilgi alanlarına sahip kapalı gruplar, bugün yeni sosyal medyanın temelini oluşturuyor. Aynı dönemde sanal influencerlar ve avatar temelli içerik üreticileri markalarla gerçek kampanyalar yaparak pazarlamayı bambaşka bir estetik düzleme taşıdı.
Kullanıcı tarafında kişisel blog dönüşü dikkat çekti; Substack ve kişisel siteler, sosyal medya kalabalığından kaçanların yeni ifade alanı oldu. Sağlık teknolojilerinde ölçüm yapan takılar, stres seviyesinden uyku verisine kadar tüm biyometrik bilgileri anlık olarak analiz ediyor. Buna eşlik eden akıllı kıyafetler ve akıllı termostatlar, enerji tasarruflu prizler, otomasyon sistemleri gibi Smart Home 2.0 ekosistemi ev teknolojisini yeni bir standarta taşıdı.
2025 Sürdürülebilirlik Özeti

2025 sürdürülebilrilik trendleri incelendiğinde, görüyoruz ki sürdürülebilirlik artık bir hayatta kalma stratejisi. Küresel iklim göstergeleri alarm veriyor: aşırı muson yağmurları artık mevsimsel bir döngü olmaktan çıkıp felaket düzeyine ulaştı; yaz ayları rekor sıcaklıklarla geçerken, sel, fırtına ve orman yangınlarının sıklığı tarihin en yüksek seviyesine çıktı.
Dünya Meteoroloji Örgütü’nün raporlarına göre gezegen, 1.5°C eşiğine tehlikeli biçimde yaklaşmış durumda. Bu kriz yalnızca doğayı değil, ekonomiyi de etkiliyor. ABD ve Avustralya başta olmak üzere birçok ülkede sigorta şirketleri aşırı hava olayları yüzünden riskli bölgelerden çekilmeye başladı; bazı kıyı bölgeleri “sigortalanamaz” kategorisine alınarak yeni bir ekonomik eşitsizlik dönemi doğurdu.
Moda tarafında sürdürülebilirlik artık bir trend değil, standart. 2025 trendleri içinde slow fashion markaları büyürken, hızlı modanın atık yükü Afrika’nın ve Güneydoğu Asya’nın belirli bölgelerinde adeta atık kolonileri yaratarak küresel adaletsizlik tartışmalarını derinleştirdi. Buna karşılık tüketici davranışı değişti: yeniden dolum istasyonları, yeniden kullanılabilir ambalajlar, kıyafet bağış konteynırları ve ikinci el pazarlarının büyümesiyle döngüsel ekonomi görünür hale geldi.
Şehirlerde ise sürdürülebilirlik topluluk temelli bir harekete dönüştü. Community garden projeleri, yerel gıda üretimini ve karbon ayak izini azaltmanın yanı sıra sosyal bağları güçlendirdi. New York Bronx Greenmarket, şehir içi tarımın okullara entegrasyonunu başlattı; Berlin Prinzessinnengarten göçmen toplulukların birlikte üretim yaptığı ekolojik öğrenme alanına dönüştü.
Bütün bu hareketlerin yanında 2025’in en güçlü sosyal eğilimlerinden biri onarım kültürünün geri dönüşü oldu. “Throwaway culture” yerini tamir etmeye, dönüştürmeye, yeniden kullanmaya bıraktı. TikTok ve YouTube’da milyonlarca izlenen DIY tamir videoları, ayakkabı boyama, kıyafet onarma, mobilya yenileme ve elektronik tamiri gibi pratikler genç kuşak tarafından benimsenen yeni bir yaşam becerisine dönüştü.

2025 Yılın Nesneleri

2025, gündelik hayatımızı şekillendiren küçük ama sembolik nesnelerin yılı oldu. Bu objeler yalnızca işlevleriyle değil, temsil ettikleri yaşam tarzlarıyla öne çıktı. Bir termos, bir oyuncak ya da bir lamba; hepsi yeni kültürel anlatının parçası haline geldi.
2025 yılın nesneleri zirvesinde Stanley Cup var. Bu dev termos, iyi yaşam, kendine bakım ve estetik hidrasyonun sembolü oldu. Onu takip eden travel cup’lar ve pastel tonlardaki kişisel mataralar, dışarıda geçirilen uzun günlerin vazgeçilmezine dönüştü. Aynı şekilde, çantalara takılan tiny fan’lar ve her an kayıt almaya hazır mini tripod’lar 2025’in mobil yaşam reflekslerini yansıttı.
2025 yılın nesneleri, dekorasyon tarafında mantar lambalar, krom lambalar ve eriyen tereyağı estetiğiyle sofralara giren butter candle’lar öne çıktı. Evler daha yumuşak, daha bulutumsu bir hal aldı; cloud couch estetiği Pantone 2026 yılın rengi Cloud Dancer’ın tanıtımında dahi kendine yer buldu. Aroma diffuser’lar mekanları birer mini inziva alanına dönüştürdü.
Moda ve nostalji cephesinde jelly ayakkabı geri dönerken, analog kameralara dönüş dijital yorgunluğa karşı bilinçli bir tercih olarak öne çıktı. Aynı nostaljik duyguyu soft toy koleksiyonları da besledi; yetişkinler için oyuncaklar artık bir “comfort object” olarak yeniden tanımlandı. Bu çizginin en viral örneği ise çirkin ama tatlı estetiğiyle Labubu oldu. Koleksiyoncuların sıra beklediği, sosyal medyada statü nesnesine dönüşen bir figür…
2025 trend raporu içinde teknoloji cephesinde hayatı sadeleştiren araçlar dikkat çekti. AI not defteri uygulamaları, dağınık düşünceleri organize ederken; smart ring’ler uygu, stres ve aktivite takibini görünmez bir şekilde hayatımıza entegre etti. Evcil hayvanlar için geliştirilen pet kameralar, otomatik ödül dağıtan cihazlar ve pet backpack’ler ise pet parenthood kültürünün ne kadar derinleştiğini gösterdi.










