Son yıllarda en fazla duyduğumuz ifadelerden biri iklim değişikliği. Önceleri “küresel ısınma” şeklinde kullandığımız bu tabir, aslında tarihteki doğal sıcaklık değişikliği ile karıştırıldığı için artık yerini iklim değişikliğine bıraktı. Küresel ve yerel çapta insan kaynaklı nedenlerle ortaya çıkan bazı doğa olayları, canlı yaşamını olumsuz etkilediği ve artık kritik boyutlarda olduğu için bu durum iklim krizi olarak da adlandırılıyor.
Peki, iklim değişikliği nedir? Nasıl ortaya çıktı ve sonuçları neler olacak? Merak edilen tüm sorunların cevaplarını sizin için derledik.
İklim Değişikliği Nedir?
İklim değişikliği kısaca, insan faaliyetleri sonucu ortaya çıkan sera gazlarının atmosferdeki yoğunluğunun artması ve buna bağlı olarak gezegenimizdeki iklim olaylarında dengesizlikler meydana gelmesi olarak tanımlanabilir.
İklim değişikliği ile ilgili bilgiler, genellikle yaşadığımız bazı sonuçlar çerçevesinde ele alınıyor. Çünkü biz, gerçekleştirdiğimiz eylemlerin sonuçlarını farklı şekillerde görüyoruz. Bu sonuçları yaşarken aslında önlemek için yapmamız gerekenleri ise pek fazla konuşmuyoruz. İklimin dengesini korumak için öncelikle hangi eylemlerle nasıl etkiler oluşturduğumuzu ayrıntılı bir şekilde ele almamız gerekli.
Küresel iklim değişikliği konusuna gelmeden önce hepimizin bildiği bir teoriden bahsedelim…
‘Kelebek Etkisi’ olarak isimlendirilen teoriye göre sistemde gerçekleşen ufak bir değişiklik, büyük ve öngörülemez sonuçlara neden olabilir. Edward N. Lorenz’in “Amazon Ormanları’nda bir kelebeğin kanat çırpması, Amerika’da bir kasırgaya yol açabilir.” cümlesiyle örneklendirdiği teori, iklim krizi nedir sorusunu cevaplandırmamız konusunda oldukça önemli.
Tıpkı teorideki kelebek gibi hayatta bizim de yaptığımız her eylem, ardımızda bir iz bırakmamıza neden oluyor ve buna karbon ayak izi deniyor.
- Kullandığımız her elektronik aletin, ulaşım aracının, ısınmak için seçtiğimiz yöntemlerin, tüketim alışkanlıklarımızın doğaya bir etkisi var. Bu etki ise bizim seçimlerimizi yaparken tercih ettiğimiz yöntemlere göre büyüyor veya küçülüyor.
- Bireysel karbon ayak izi büyüdükçe, atmosferde biriken karbondioksit oranı da artıyor. Atmosferin dengesindeki gaz oranı değişimi ise karbondioksitin bir sera etkisi oluşturmasına neden oluyor.
- Böylece doğanın dengesi bozularak küresel iklim değişiklikleri meydana geliyor.
Karbon ayak izi ilgili daha detaylı bilgi almak için aşağıdaki yazımızı okuyabilirsiniz:
Küresel İklim Değişikliği Nasıl Ortaya Çıktı?
Küresel ısınma nedir ve sonuçları nelerdir konusuna değinmeden önce binlerce yıllık insanlık tarihinde bu dönemin farklı olmasına neden olan sebeplere bakmamız gerekir. Tarihi değiştiren birçok olay gördük. Savaşlar, keşifler, bilimsel gelişmeler ve daha birçok şey, bugüne ulaşmamızda etkili oldu. Fakat birçok tarihçiye göre toplumların gelişiminde önemli bir sıçrama olarak tanımlanan Sanayi Devrimi, iyi etkilerinin yanı sıra iklim değişikliğine sebep olan faktörler arasında da ilk sırada yer alıyor.
- Sanayi Devrimi, ilk olarak makinelerin buharla çalışma yönteminin bulunması ile başladı. Özellikle ticaret ve üretim alanına hız kazandıran bu buluş, buharın bir süre sonra yeterli olmaması nedeniyle güç kaynaklarının çeşitlendirilmesi ihtiyacını doğurdu. Böylece buhar, yerini kısa bir sürede fosil yakıtlara bıraktı.
- Fosil yakıtların kullanılmaya başlanması ise önce üretimi, daha sonra da kaynak ihtiyacını artırdı. Bu gelişim ve ihtiyaç döngüsü ise zamanla katlanarak büyüdü. Elbette başlarda fosil yakıt tüketiminin etkilerini bilmek imkansızdı. Fakat ortaya çıkan karbondioksit miktarı arttıkça gezegenimize olan etkileri de gün yüzüne çıkmaya başladı.
Bugün, geçmişe dönüp baktığımızda yaşadığımı tüm değişikliklerin başlangıç noktası olduğu için iklim değişikliğinin asıl sebebi Sanayi Devrimi olarak görülüyor.
İklim Değişikliğinin Nedenleri Neler?
İklim değişikliği nedenleri arasında birçok unsur bulunuyor. Her ne kadar farklı büyüklükte etkileri olduğunu düşünsek de gerçekleştirdiğimiz tüm eylemler, küresel ısınma sebepleri arasında önemli bir rol oynuyor. Bu konudaki etkilerine değinmeden önce öne çıkan sebeplere yakından bir bakalım.
- Fosil yakıt tüketiminin artması
- Doğal alanların tahrip edilmesi
- Çarpık kentleşme
- Ormansızlaşma
- Araba, uçak gibi ulaşım araçlarının kullanımının artması
- Su kaynaklarının ihtiyaçtan fazla kullanılması
- Hızlı tüketim kültürünün yaygınlaşması
- İhtiyaçtan fazla tüketim ve israf
Bu listeye baktığınızda ilk ve en önemli etken olarak fosil yakıt tüketimini görüyorsunuz. Kömür, petrol ve doğal gaz olarak ayrışan bu yakıtlar, daha çok büyük fabrikalar tarafından kullanıldığı için iklim değişikliğinin sorumlusu olarak da genellikle bu fabrikalar gösteriliyor. Bu görüşün yanlış olduğunu söyleyemeyiz, fakat eksik…
Üretimin artmasındaki en önemli sebeplerden biri, bizim tüketim alışkanlıklarımızın değişmesi ve daha çok talebin ortaya çıkması. Yani her ne kadar yakıtı kullanan bir fabrika olsa da o yakıtın kullanım miktarını belirleyen de bizim isteklerimiz…
Benzer bir şekilde su kaynakları moda sektöründe çok fazla kullanılıyor olsa da biz, milyonlarca insan her gün evde bulaşıkları sudan geçirerek, dişlerimizi fırçalarken musluğu açık bırakarak veya ihtiyacımız olmadığı halde yüksek miktarda su kullanılarak üretilen kıyafetleri alarak bu israfa ve dolayısıyla iklim değişikliğinin ortaya çıkmasına neden oluyoruz.
İklim Değişikliğinin Sonuçları Neler Olacak?
Eğer etkili önlemler alınmazsa küresel ısınma sonuçları yıkıcı boyutlara ulaşabilir. Bu etkiler, yalnızca doğal alanlarla sınırlı kalamaz…
Tüm canlılar, yaşamak için doğaya bağımlı. Bu nedenle doğa ve iklim ile ilgili dengesizlikler, canlıların yaşamlarını da tehdit edecek boyutlara ulaşabilir.
Aşırı hava olayları ve buzulların erimesi, ilerleyen dönemde birçok yaşam alanının sular altında kalma riskini artırıyor. Bu da belki de milyonlarca insanın yaşam alanlarını kaybetmesi anlamına geliyor. Elbette bu durum sadece yaşam alanları ile sınırlı değil. Gıda açısından oldukça önemli olan tarım arazilerinin yok olması veya bazı ürünlerin artık yeteri kadar yetiştirilememesi, ileride iklim krizi kaynaklı açlık sorununun da büyüyebileceğini gösteriyor.
Ekonomik ve sosyal etkilerinin yanı sıra aslında iklim krizi, ekolojik denge açısından da büyük bir risk oluşturuyor. Böcekler, balıklar, memeliler, mantarlar ve daha pek çok canlı türü, doğada belirli bir denge oluşturuyor. Milyonlarca canlının oluşturduğu bu ekosistemde bazı türlerin yok olması, başka canlıların popülasyonlarının artmasına neden olabilir. Bu da bize yaşam için gerekli kaynakları sunan doğanın, artık gerekli besinleri yetiştirmek için uygun şartlara sahip olmaması anlamına gelebilir.
Kısacası iklim krizi, yalnızca havaların biraz daha fazla ısınmasından veya karın daha geç yağmasından çok daha büyük ve etkili sonuçlar doğurabilir.
Bu sonuçları genel hatlarıyla aşağıdaki başlıklar altında toplayabiliriz.
- Aşırı hava olayları
- Kuraklık
- Doğal kaynakların azalması ve kıtlık
- Orman yangınlarında artış
- Deniz suyu seviyesinin yükselmesi
- İklim göçleri
- Ekonomik dengesizlikler ve fakirlik
- Salgınların artması
- Ekosistem değişikliği ve canlı popülasyonunda dengesizlik
İklim değişikliğinin yaratacağı sonuçlar hakkında detaylı bilgi için aşağıdaki yazımıza göz atabilirsiniz…
Türkiye’de İklim Değişikliğinin Etkileri
Tüm dünyada olduğu gibi biz de Türkiye’de iklim değişikliği etkilerini görmeye başladık. Bu etkiler arasında en fazla gözümüze çarpan ise hava olaylarındaki farklılıklar…
Son birkaç senedir yazları aniden bastıran sağanak yağmurlar ve dolularla karşılaşıyoruz. Bunun dışında kış aylarının geç gelmesi, kar yağmaması veya bazı bölgelerde çok fazla yağması, denizlerdeki sıcaklık artışından kaynaklanan müsilaj gibi olaylar ve sıcaklık rekorlarının kırılması artık iklim krizi yaşadığımızı gösteriyor.
Hava olaylarının yanı sıra Türkiye, ileride sosyolojik açıdan da iklim krizi sonuçlarını en fazla yaşayacak ülkeler arasında. Konumu gereği kuraklıktan en fazla etkilenecek ülkeler ile nispeten etkileri daha az hissedecek ülkeler arasında bir köprü olduğu için yaşanacak iklim göçü, Türkiye’yi de etkileyecek gibi görünüyor.
Tüm bunların yanı sıra denizlerdeki sıcaklığın artışı, özellikle Akdeniz’de istilacı türlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu türler, güneyden Türkiye kıyılarına gelerek buradaki balık popülasyonunu değiştirdi. Bu durum, şimdilik kısa süreli bir azalmaya yol açmasına rağmen uzun vadede Akdeniz’deki ekolojik dengenin tamamen değişebileceği düşünülüyor.
İklim değişikliğinin Türkiye’ye etkilerini kısaca şu şekilde sıralayabiliriz;
- Sıcak hava dalgaları ve aşırı hava olayları
- Denizlerdeki dengenin bozulması
- Yağış miktarlarında değişiklik
- Kuraklık ve gıda krizi
- İklim göçünden etkilenme
- Ekonomik dengesizlikler
İklim göçü ile ilgili detaylı bilgi almak için aşağıdaki yazımıza göz atabilirsiniz…
Küresel İklim Değişikliğine Karşı Bireysel Olarak Ne Yapabiliriz?
İklim değişikliği ile mücadele, artık tüm gelişmiş ülkelerin politikası haline gelmiş durumda. Bunun ilk adımı ise 1992 yılında Rio de Janeiro’da atıldı. Atmosferdeki sera gazının etkilerinin fark edilmesi üzerine, insan kaynakları etkilerin azaltılması hakkında kararlar almak için Yeryüzü Zirvesi düzenlendi.
Zirvede; ülkelerin yükümlülükleri, genel ilkeler, eylem planları konuşuldu ve toplantı sonunda Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi imzalandı.
Elbette ülkelerin iklim konusundaki endişeleri ve adımları burada bitmedi. İmzalanan çevre sözleşmesi kapsamında 1990’lardaki sera gazı miktarını en az %5 oranında azaltmayı hedefleyen, iki aşamadan oluşan ve 1997’de imzalanan Kyoto Protokolü ile ülkelerin daha geniş kapsamda önlemler alması gerektiği belirlendi.
Çünkü, geçen zamanda artan popülasyon ve teknoloji ile karbon salımının beklenenden çok daha fazla olduğu belirlendi. Bununla ilgili daha kapsamlı ve keskin çizgiler belirleyen Paris İklim Anlaşması hazırlandı.
2015 yılında hazırlanan ve 2021 yılı itibarıyla 191 ülkenin kabul ettiği Paris İklim Anlaşması; ülkelerin karbon emisyonlarını azaltması, temiz enerji üretimine geçmesi, doğa dostu ve sürdürülebilir politikalar yürütmesi, akıllı şehirler kurması gibi birçok konuya değiniyor.
Ülkeler, iklim krizi ile mücadele ederken biz de farklı konularda bireysel olarak bazı önlemler alabiliriz. Bir kişinin gerçekleştirdiği küçük bir değişiklik tek başına etkisiz gibi görünse de bireysel olarak alınan önlemler milyonlara ulaşabildiği zaman büyük bir değişiklik yaratabilir. Gelin, iklim değişikliği ile mücadele konusunda neler yapabiliriz bakalım…
Su Tasarrufu Yapın
Dünyada kullanılabilen su miktarı oldukça kısıtlı. Her geçen gün artan insan nüfusu, bu kaynaklardan faydalanılan kişi başı miktarı azaltıyor. Bunun yanına bir de israf eklendiğinde, zaten kısıtlı olan kaynakların yeterliliği azalıyor.
İklim değişikliğinin sonuçları arasında yer alan aşırı hava olayları ve sıcak hava dalgaları, bölgesel yağış miktarında değişikliklere neden oluyor. Bu durum su israfıyla da birleşince bir yandan kuraklığı doğururken bir yandan da ekolojinin bozulmasına neden oluyor.
Bir örnek vermek gerekirse; bir an için küçük bir köyde yaşadığımızı hayal edelim. Buranın çeşitli hayvanları, ormanı ve su ihtiyacını karşılayan bir gölü olsun. Bu göl, hem hayvanların hem ağaçların hem de insanların tek kaynağı. Eğer biz, buradaki suyu gereğinden fazla kullanırsak hayvanlar ve ağaçlar ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli suyu bulamaz. Onlar, yaşam için gerekli suyu bulamadığında ise orman yavaş yavaş yok olur ve yeniden yağış dengesini sağlayamaz. Her geçen yıl azalan yağış miktarı da kuraklığı artırır.
Dolayısıyla iklim krizi ve susuzluk, aslında birbirini tetikleyen unsurlar. Farklı etkenler susuzluğu dolaylı olarak artırırken su israfı bunu doğrudan etkiliyor.
Evlerimizde birazcık dikkat ederek tükettiğimiz su miktarını ciddi derecede azaltabiliriz. Peki, bunun için neler yapabiliriz?
- Çamaşır ve bulaşık makinenizi tam doldurmadan çalıştırmayın.
- Dişlerinizi fırçalarken veya duş alırken kullanmadığınız anlarda suyu kapatın.
- Bulaşıkları sudan geçirmeyin.
- Balkonları yıkamak yerine silmeyi tercih edin.
- Akan su miktarını azaltmak için musluklarda perlatör kullanın.
- Sifonu tam doldurmamak için ayarlamalar yapın veya içerisinde dolu bir şişe koyun.
- Meyve, sebze yıkarken kullandığınız suyu biriktirin ve atık su ihtiyacınızda yeniden kullanın.
Enerji Tüketiminize Dikkat Edin
Günümüzde temiz enerji ile ilgili çalışmalar yapılsa da ne yazık ki bu çalışmalar yeterli seviyede değil. Bu nedenle tükettiğimiz enerjinin çoğu fosil yakıtlarla sağlanıyor. İhtiyacımızın ötesinde tükettiğimiz elektrik ise daha fazla enerji üretimi talebi oluşturuyor ve bu da daha fazla fosil yakıt kullanılması anlamına geliyor.
Farkında olmadan açık bıraktığımız her ışık ve kullandığımız her elektronik alet, bizim de enerji üretimindeki karbon ayak izine katkı sağlamamıza neden oluyor. Bir anda yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmak mümkün olmadığı için bu süreçte biz de enerji tasarrufu yaparak üretim miktarının azaltılmasına yardımcı olabiliriz. Peki, enerji tasarrufu için neler yapabiliriz?
- Kullanmadığınız elektronik aletlerin fişlerini çekin.
- Ampullerinizi enerji tasarruflu ampullerle değiştirin.
- Güneş ışığından daha fazla yararlanın ve gerekmedikçe ışık yakmayın.
- Beyaz eşyalarınızı enerji tasarruflu olanlardan seçin.
- Eğer imkanınız varsa evinizdeki enerji tüketimi için çatınıza konumlandırabileceğiniz güneş panelleri edinin.
Beslenme Alışkanlıklarınızı Değiştirin
Her mevsim, istediğimiz her şeyi yiyebilmemiz büyük bir lüks. Fakat bu ürünlerin seralarda yetiştirilmesi veya farklı ülkelerden getirilmesi, enerji ve fosil yakıt tüketimine neden oluyor. Bunu önlemenin en etkili yollarından biri ise mevsimsel beslenme.
Mevsiminde doğal sıcaklık ile yetişen ürünlerde, seracılık için gerekli olan enerjiye ihtiyaç duymuyor. Bireysel olarak beslenme alışkanlıklarımızı değiştirdiğimizde dolaylı olarak bu ekstra enerji tüketiminin de önüne geçebiliriz. Elbette kışın domates yemeyelim demiyoruz. Fakat mevsimi dışında sebze tüketmek için annelerimizin kullandığı konserve yöntemine geçtiğimiz takdirde, ihtiyacımızı çok rahat karşılayabiliriz.
Ayrıca hayvansal ürünlerin üretimi sırasında su kaynakları yoğun bir şekilde kullanılıyor. Hatta, gıdaların oluşturduğu iklim emisyonunda %60 oranın bir pay hayvansal ürünlere ait. Bu ürünlerin tüketimini tamamen bırakmak gibi tercihlerin yanı sıra bu tüketimi azaltarak da beslenme kaynaklı karbon ayak izimizi azaltabiliriz.
Tek Kullanımlık Plastiklerden Vazgeçin
Fosil yakıtlardan biri olan olan petrolün en yoğun şekilde kullanıldığı yerlerden biri de plastik üretimi. Her açıdan hayatımızı kolaylaştıran bu madde, özellikle tek kullanımlık ürünler ile her anımızda hayatımızda.
Kullandığımız her plastik bardak, aldığımız her pet şişe su, alışverişlerde talep ettiğimiz poşetler, plastik kullanımının artmasına ve kullanım sonrası bu maddenin doğaya karışarak yıllarca varlığını sürdürmesine neden oluyor. Doğada uzun yıllar kaybolmayan plastik ise hem hayvanların hem de toprağın sağlığını olumsuz etkiliyor.
Günlük yaşantımızda yaptığımız küçük değişikliklerle plastik kullanımı açısından önemli bir yol kat edebiliriz.
- Mesela bir cam termos edindiğimiz ve artık pet şişe almayı bıraktığımızda, tek başımıza yıllık 1460 pet şişenin doğaya karışmasını engelleyebiliriz.
- Benzer bir şekilde yanımızda bez çanta taşıdığımızda yılda 1500 plastik poşetin kullanımının önüne geçebiliriz.
Bu hesaplamayı kendiniz de kolayca yapabilir ve doğa dostu ürünler tercih etmek için motivasyonunuzu artırabilirsiniz. Mesela her sabah işe giderken kahveciden aldığını kullan at bardaklar yerine termosunuzu tercih edin. Kullanmadığınız her bardağı not edin ve bir yılda doğaya ne kadar faydalı olduğunuzu hesaplayarak sürdürülebilir yaşamın gururunu yaşayın.
Plastiklerin zararları ve plastik kullanımını azaltma ipuçları ile ilgili daha fazla bilgi almak için konu hakkındaki detaylı yazımızı inceleyebilirsiniz…
Alışverişlerde Sürdürülebilir Markaları Tercih Edin
Birçok marka, sürdürülebilirlik politikaları belirliyor ve üretimlerini bu politikalar çerçevesinde dönüştürüyor. Bu süreçte markaların gelişimini teşvik etmek veya diğer markaları bu alana çekmek, tüketici olarak biraz da bizim görevimiz.
- Kıyafet alırken doğa dostu kumaşlar kullanan markaları tercih ettiğimizde hem o markanın gelişimini sağlayabilir, hem de diğer markaları benzer uygulamaları benimsemeye itebiliriz.
- Benzer şekilde geri dönüştürülmüş ürünleri ve yerel üreticileri önceleyerek sorumlu tüketimi hayatımızın bir parçası yapabilir ve alışverişlerimizde de doğa dostu bir tavır sergileyebiliriz.
Ulaşım Tercihlerinizi Değiştirin
Önümüzde ulaşım için birçok seçeneğimiz bulunuyor. Fakat her seçenek, gezegenimiz açısından farklı etkilere sahip. Bireysel araçların kullanımının artması ve uçuş kolaylığı, karbon salımının da fazlalaşmasına neden oluyor.
Ulaşımın küresel çapta etkisini görmemizi sağlayan en çarpıcı örneklerden biri geçtiğimiz yıllarda pandemi sırasında ortaya çıktı. Seyahatlerin kısıtlandığı bu dönemde, kısa bir süre içerisinde hava kirliliği miktarlarında ciddi bir düşüş olduğunu gördük. Finlandiya Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi, 1 Mart 2019 ve 31 Mart 2019 tarihleri arasında Çin’deki hava kalitesini ölçerek karbon emisyonunun 200 milyon ton azaldığını açıkladı.
Ulaşımda böyle bir durgunluğa girmek mümkün olmadığı için bireysel olarak tercihlerimizi değiştirerek karbon salımını azaltabiliriz.
- Kısa mesafeler için yürüme veya bisikleti tercih ederek, uzun mesafelerde ise bireysel araçlar yerine toplu taşıma kullanarak doğa dostu bir tavır sergileyebiliriz.
- Şehirler arası yolculuklarda ise uçak veya otobüs yerine trenleri kullanarak karbon salımını minimuma indirebiliriz.
Dünyadan İklim Değişikliğine Karşı Çalışmalar
Paris İklim Anlaşması ile dünyada hız kazanan sürdürülebilirlik çalışmaları, çeşitli uygulamalarla kendini göstermeye başlıyor. Önümüzdeki 25 yıl boyunca gerçekleşecek bazı uygulamalar, hem şirketlerin hem de bireylerin daha doğa dostu bir yaşama geçmesi açısından önemli.
Dünyada iklim değişikliğine karşı çalışmalar arasında en dikkat çekenlerden biri, kuşkusuz bireysel araçlarda uygulanacak değişiklik oldu. Avrupa Birliği, 2030 yılından itibaren benzinli ve dizel araç üretimini yasakladı ve 2035 yılından itibaren de yalnızca elektrikli araç kullanımına izin verme kararı aldı. Bu kararla birlikte birçok şirket, üretimlerini bu doğrultuda gerçekleştirmeye başladı.
İlerleyen zamanda elektrikli araçların şarj edilmesi için kurulan istasyonların güneş enerjisi kullanması ve dolayısıyla bireysel ulaşımın sıfır karbona dönüşmesi planlanıyor.
Hem iklim değişikliğinin etkilerinin artması, hem de Rusya-Ukrayna arasındaki savaş enerji krizinin tırmanmasına neden oldu. Bu sayede yenilenebilir enerji çalışmalarına başlayan birçok ülke, bu çalışmaları hızlandırdı. Rüzgar ve güneş enerjisi yatırımları arttı.
2022 yılında enerjisinin %48’ini yenilenebilir enerjiden elde eden Almanya başta olmak üzere birçok ülke, doğa dostu çözümler için çalışmalarını devam ettiriyor.
Ülkeler, kendi faaliyetlerinde iklim krizi ile mücadeleyi ön plana alırken şirketlerin denetimlerini de sıkılaştırdı. Greenwashing yapan, yani sürdürülebilir olmadığı halde sürdürülebilir olduğunu iddia eden birçok şirket, yasalarla belirlenen yaptırımlarla karşılaştı. Gün geçtikçe bu denetimlerin sıkılaştırılması ve üretim yapan şirketlerin sürdürülebilirliğe adım atması, ilerleyen yıllarda karbon emisyonlarının da ciddi derecede azalmasını sağlayacak.
Greenwashing ile ilgili daha ayrıntılı bilgi almak için tıklayın…
İklim Değişikliği Hakkında Belgesel Önerileri
Hayatımızdaki her şeyde olduğu gibi en kritik konulardan biri olan iklim değişikliği hakkında belgeseller de son yıllarda çokça karşımıza çıkıyor. Farklı açılardan konuyu ele alan belgeseller, ortaya koyduğu bilimsel veriler ve çözüm önerileri ile ufkumuzu açıyor. Eğer siz de gezegenimiz ve ona bıraktığımız izlerle ilgili daha ayrıntılı bilgi sahibi olmak istiyorsanız sizin için listelediğimiz iklim değişikliği belgesellerine göz atabilirsiniz…
- Kiss the Ground (2020) | IMDB: 8.2
- David Attenborough: A Life on Our Planet (2020) | IMDB: 8.9
- The Great Green Wall (2019) | IMDB: 7.0
- I Am Greta (2020) | IMDB: 7.5
- An Inconvenient Truth (2006) | IMDB: 7.4
- Thank You for the Rain (2017) | IMDB: 7.7
- 2040 (2019) | IMDB: 7.1
- Anthropocene: The Human Epoch (2018) | IMDB: 7.2
- How to Let Go of the World and Love All the Things Climate Can’t Change (2016) | IMDB: 7.1
- A Plastic Ocean (2016) | IMDB: 7.9
İklim Değişikliği Konulu Kitaplar
Pek çok sektörde olduğu gibi edebiyat dünyası da yaşamımızı derinden etkileyen iklim krizine karşı kayıtsız kalmadı. Birçok bilim insanı, gazeteci ve araştırmacı, gezegenimize olan etkimizi ve iklim değişikliği ile meydana gelen olayları inceledi.
Dünyada ses getiren iklim değişikliği konulu kitapları sizin için listeledik!
- Sıcak, Düz ve Kalabalık – Thomas Friedman
Satın almak için: Tıkla!
- İşte Bu Her Şeyi Değiştirir – Naomi Klein
Satın almak için: Tıkla!
- Yarım-Dünya: Gezegenimizin Hayatta Kalma Mücadelesi – Edward O. Wilson
Satın almak için: Tıkla!
- Yeni İklim Savaşı – Michael Mann
Satın almak için: Tıkla!
- Büyüme Sonrası: Kapitalizmden Sonra Yaşam – Tim Jackson
Satın almak için: Tıkla!
- Altıncı Yok Oluş – Elizabeth Kolbert
Satın almak için: Tıkla!
Kapak fotoğrafı: Unsplash | Kelly Sikkema