Güncelleme Tarihi: 29 Eylül 2023
Sanayi Devrimi sonrasında dünyanın genel ekonomik ve politik görüşü kapitalist-liberal politikalar etrafında şekillendi. Ancak son yıllarda gezegenin kaynakları tükenmeye ve yaşanabilir standartlar düşmeye başlamışken birçok bilim insanı, farklı ekonomik modellerin benimsenmesi gerektiği konusunda görüşler ortaya attı. Bunlar arasında çoğu kişiye göre en sürdürülebilir model olan döngüsel ekonomi, gezegenimizin ve medeniyetimizin geleceği için kurtarıcı olabilir. Peki, döngüsel ekonomi nedir? Sizin için döngüsel ekonomi hakkındaki bilgileri derledik.
Döngüsel Ekonomi Nedir?
Döngüsel ekonomi kısaca kaynakların israfını minimize eden ve sürdürülebilir kaynak kullanımını teşvik eden bir yaklaşımdır. Bu modele göre ürünlerin üretim, kullanım ve geri dönüşüm aşamalarını döngüsel olarak tasarlanır, böylece atıklar azaltılır ve doğal kaynaklar daha etkili bir şekilde kullanılır.
Bilimsel literatürde ve iş dünyasında döngüsel ekonomi kavramı için birçok farklı tanımlama bulunsa da tanımların çoğunluğu, ham maddelerin dönüşümü ve ekonomik modelin kendi kendini sürdürülebilir hale gelmesi etrafında şekillenir. Bu modelin temelinde ise geri dönüşümden alışık olduğumuz 3R (Azalt, Yeniden Kullan, Geri Dönüştür) prensibi yer alır. Modelin işleme yolunda ise bir ürünün dolaşımdaki ömrünü artırma dürtüsü vardır. Döngüsel ekonomi, şu basit örnekle çok daha iyi şekilde kavranabilir:
- Firma, meşrubat ürününü küçük kompozit ambalajlar yerine büyük cam şişeler içerisinde sunmaya ve atık miktarını azaltmaya karar verir.(Azalt)
- Kullanıcılar meşrubatı bitirdikten sonra cam şişeleri atmak yerine onları su şişesi, saksı veya bir ileri dönüşüm projesi malzemesi olarak kullanır. (Yeniden Kullan)
- Depozito olarak toplanan cam şişeler, endüstriyel fırınlarda parçalarına ayrılıp yeniden şişe haline getirilerek ekonomiye geri kazandırılır. Bu sayede yeni şişe üretiminin masrafından kaçınıldığı gibi aynı zamanda ham madde çöpe gitmek yerine yeniden dolaşıma sokulur. (Geri Dönüştür)
Uzmanlara göre yeni bir ekonomik modelin benimsenmesiyle hızla artan ham madde sorununun geçilebileceği gibi aynı zamanda üretilen/tüketilen enerji parametresinde çok daha iyi sonuçlar elde edilebilir. Fakat döngüsel ekonomiye geçiş için firmaların, devletlerin ve halkın ortaklaşa bir karar ile birlikte hareket etmesi gerekir.
Günümüzde Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın önderlik ettiği birçok kuruluş, döngüsel ekonomik model için çözümler araştırmakta ve ülkeleri bu yolda adımlar atmaya teşvik etmektedir. Döngüsel Danimarka projesi ile ülkenin %4 oranındaki döngüselliğini artırmayı planlayan Danimarka, yaratılan çalışma programı ile sürdürülebilir ürün tasarımlarını teşvik eden Hollanda, Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde Kıta Avrupası’nın gelecek vizyonunda döngüselliği ve çevreciliği temele oturtan Avrupa Birliği, sürdürülebilir ekonomik model anlayışını benimseyen ülkeler ve kurumlar arasında yer almaktadır.
Döngüsel Ekonomi Özellikleri
Döngüsel ekonomiye dair uygulamalar halihazırda endüstride görülebilir. Son yıllarda sıfır atık yaklaşımının benimsenmesiyle birlikte büyük firmaların ürünlerini daha az atık üretecek şekilde tasarlaması örnek gösterilebilir. Ancak kapsamlı bir modelin oluşturulması için siyasetçiler ve bürokratlar gibi yasa koyucular, üretici firmalar ve modelin prensiplerini akılcı yol ile yaratacak olan bilim insanlarının ortak bir anlayış benimsemesi gerekir.
Bu amaçla kurulan Döngüsel Ekonomi Vakfı, şimdiye kadar dünya çapında gerçekleştirdikleri 120’den fazla iş birliği ve çalışmalar ile döngüsel ekonomi eylem planı için 8 ana unsur belirlemiştir.
Yenilebilir Kaynaklara Öncelik Vermek
Döngüselliğin temelinde bir şeyin tekrar kullanılabilir olması yatar. Bu yolda uygulayabileceğiniz ilk adım ise yenilenebilir kaynaklara önem vermektir. Bir ürün için ham madde tercih ederken geri dönüşüme uygunluğuna ve uzun vadede ekonomik getirisine odaklanmak, döngüsel ekonomiye uygun üretim yapmanızı sağlar. Ayrıca enerji kaynakları açısından da yenilenebilir enerjiye yoğunlaşmak; petrol, doğalgaz ve nükleer enerji gibi sonlu enerji kaynaklarından bağımsızlığınızı sağlar.
Yaşam Ömrünü Uzatmak
Daha önce de belirttiğimiz gibi sürdürülebilir ve döngüsel bir ekonomik model için tüketicinin eline geçen ürünün yaşam ömrünün uzun tutulması prensibi, mihenk taşı konumundadır. Bu nedenle tasarladığınız ürünleri sağlam ve yeniden kullanılabilir şekilde üretmeniz gerekir. Bu sayede kullanılamaz hale gelen ürünün yeniden üretimi sırasında ortaya çıkan ham madde sarfiyatı ve enerji tüketiminden kaçınabilirsiniz.
Atıkları Kaynak Olarak Kullanmak
Döngüselliğin sağlanabilmesi için akla gelebilecek her kalemin dolaşıma sokulması gerekir. Bu yolda en büyük kaynağı ise atıklar oluşturur. İlk üretimleri sonrasında işlevlerini yitiren ve atık olarak değerlendirilen malzemeler, çeşitli geri dönüşüm işlemleri sonrasında yeniden değerli hale gelebilir ve gelecekteki ürünler için ham madde niteliği görebilir. Bunun en iyi örnekleri atık metal, cam ve kağıtlarda görülebilir. Dünya çapında geliştirilen geri dönüşüm projeleri sayesinde her yıl üretilen metallerin yaklaşık yarısı yeniden üretim hattına katılmaktadır.
İş Modelini Yeniden Düşünmek
Döngüsel ekonomi özellikleri arasında en dikkat çeken ve ayrıştırıcı yönlerden biri de iş modelleri ve sektörler arasında oluşturduğu akışkan geçişlerdir. Örneğin bir otomotiv firması sürdürülebilir enerji alanında oldukça faydalı girişimlerde bulunabilir. Bunun en iyi örneklerinden biri ünlü milyarder Elon Musk ve şirketleridir.
Elon Musk, Tesla markasıyla birlikte elektrikli araç üretimi yaparken aynı zamanda marka altında elektrikli araçların şarj olmasını sağlayacak yeni nesil güneş paneli implementasyonlarını ev çatılarına sağlamakta. Öte yandan SpaceX projesi ile birlikte uzay araştırmalarına yön verirken sürücüsüz araç konsepti için uydu haberleşmesi de uzay şirketi yoluyla gönderilen mini uydular sayesinde gerçekleşmekte.
Sürdürülebilir Bir Model İçin İş Birliği Kurmak
Sürdürülebilir ekonomik modele geçişte bir önceki maddede bahsettiğimiz üzere sektörlerin birlikte çalışması elzemdir. Birçok konuda yatırım yapmak ve yatırım almak oldukça zorlu olacağından şirketler, devletler ve kurumlar, dolaşım ekonomisi için kurulabilecek faydalı birliktelikler sayesinde beraber kalkınabilir.
Dünya çapında şehirlerin döngüselliğini artırma amacıyla kurulan Döngüsel Şehirler projesi kapsamında şimdiye kadar Avrupa’daki 30 şehir, bilgi paylaşımı konusunda anlaştı. 30 şehirdeki uzmanlar, geleceğin sürdürülebilir kentleri için hep beraber gündelik yaşamı analiz ederek çeşitli geliştirmeler yapmakta.
Geleceği Düşünerek Tasarlamak
Bir ürün, yalnızca doğru şekilde tasarlanırsa yeniden dolaşıma katılabilir. Bu yolda daha tasarım aşamasındayken ürünün üretim bandından çıkışı, kullanımı ve atık haline gelişi hesap edilmelidir.
Günümüzde bazı firmalar ürünlerini doğada çözünür veya tamamen geri dönüştürülebilir şekilde tasarlamakta. Önde gelen teknoloji markalarının bazıları ise “kendin tamir et” kitleri ve değiştirilebilir donanım konseptiyle ürünün kullanım ömrünü kayda değer biçimde artırmayı hedefliyor.
Dijital Teknoloji ile Uyum Sağlamak
21. yüzyılın dünyasını özetlemek gerekseydi “Dijital çağın başlangıcı.” tanımı oldukça doyurucu olabilirdi. Uzmanlara göre döngüsel ekonominin sağlanması için halkın tüketim alışkanlıklarının denetlenmesi ve istatiksel analizlere göre üretim ve tasarım aşamalarının optimize edilmesi başta olmak üzere tüm sektörler, dijitalleşmeyi odak noktaları arasına almalıdır.
Son yıllarda oldukça artış gösteren Nesnelerin İnterneti kavramı sayesinde elektronik eşyaların tükettiği enerjinin azaltımı, araç paylaşım uygulamaları ile bireysel araç kullanımının önüne geçilmesi ve şehir trafiğinin azaltılması amacıyla yapay zeka destekli istatistiksel analizden yararlanılması, döngüselliğe yönelik dijitalleşme çalışmalaır arasında gösterilebilir.
Bilgi Havuzunu Güçlendirmek
Sanayi Devrimi ile başlayarak yaklaşık son 250 yıldır tüketim toplumu anlayışını benimseyen medeniyetimizin birden bire başka bir ekonomik ve sosyal yaşam biçimine geçişi, tahmin edebileceğiniz üzere gerçek dışı bir durum. Öte yandan doğru şartlar sağlanmadığı takdirde sert bir geçiş de ülkelerin ve şirketlerin büyük bir yıkımla karşılaşmasıyla sonuçlanabilir.
Bu sebepler dolayısıyla döngüsel ve sürdürülebilir ekonomik model için bilgi havuzunu güçlendirmek son derece önemlidir. Döngüsel Ekonomi Vakfı’na göre ülkeler, şirketler ve bireyler kendi süreçleri hakkında bilgi ve veri paylaşımı yapmalıdır. Öte yandan bilimsel araştırmalar desteklenmeli ve yeni buluşlara yönelik önemli fon çalışmaları başlatılmalıdır.
Döngüsel Ekonomi Modelinin Faydaları Nelerdir?
Döngüsel ekonomi faydaları özellikle günümüzdeki ekonomik model ile karşılaştırıldığında çok daha iyi bir şekilde ortaya çıkar. Lineer ekonomik model olarak büyük başlık altında isimlendirilen modeller, al-yap-at mantalitesi üzerinden ilerlerken döngüsel ekonomide ise daha önce de bahsettiğimiz 3R prensibi uygulanır. Özellikle farklı iş modellerine açık olma, sektör içindeki rekabetin artırılması ve kaynakların doğru şekilde paylaşımı, döngüsel ekonomi modelinin önemli ayrışma noktaları arasında yer alır.
Döngüsel ekonomi modeli faydaları, başta kaynak verimliliği, bilinçli üretim ve atık azaltma politikaları olmak üzere şu şekilde sıralanabilir:
Kaynak Verimliliği
Döngüsel ekonomi, atık üretimini azaltarak ve kaynakların tekrar kullanılmasını teşvik ederek, kaynakların daha verimli bir şekilde kullanılmasını sağlar. Bu da doğal kaynakların daha uzun süreli kullanılmasını mümkün kılar.
Atık Azaltma
Döngüsellik prensibini benimseyen ekonomik modelde atık miktarını azaltılır ve bu atıkların çevreye zarar vermesini engellenir. Atıkların geri dönüştürülmesi veya yeniden kullanılması, çöp depolama alanlarının dolmasını ve çevre kirliliğini azaltır.
İstihdam Olanakları
Geri dönüşüm, atık yönetimi ve kaynakların yeniden kullanımı gibi döngüsel ekonomi uygulamaları, yeni iş fırsatları yaratır. Geri dönüşüm tesisleri, atık toplama ve işleme işleri gibi sektörlerde istihdam sağlar.
Teknolojik Gelişim
Döngüsel ekonomi, yeni teknolojilerin ve iş modellerinin geliştirilmesine teşvik eder. Yeniden kullanılabilir ürünlerin tasarımı, malzeme geri dönüşüm teknolojilerinin geliştirilmesi gibi alanlarda inovasyonu teşvik eder.
Mali Tasarruf
Sürdürülebilir ve döngüsel ekonomik model, ham maddelerin yeniden kullanılması ve atık yönetimi maliyetlerini azaltır. Bu da işletmelerin daha karlı hale gelmesini sağlar.
Enerji Tasarrufu
Atıkların geri dönüştürülmesi genellikle daha az enerji gerektirir. Bu, enerji kaynaklarının daha az tüketilmesi ve karbon ayak izinin azaltılması anlamına gelir.
Kaynak Güvenliği
Doğal kaynaklara olan bağımlılığı azaltır. Bu sayede kaynakların sıkıntılı veya kısıtlı olduğu dönemlerde ekonomik istikrar sağlanabilir.
Çevresel Koruma
Döngüsel ekonomi, çevresel etkileri azaltarak doğal yaşamı ve ekosistemleri korur. Daha az doğal kaynak kullanımı ve atık üretimi, biyoçeşitliliği korumaya yardımcı olabilir.
Sosyal Faydalar
Toplumların daha sürdürülebilir bir geleceğe yönelik sorumluluklarını artırır. İnsanların çevre bilincini artırır ve daha sürdürülebilir tüketim alışkanlıkları benimsemelerini teşvik eder.
İnovasyon ve Rekabet Gücü
İşletmeleri daha rekabetçi hale getirebilir. Yenilikçi ürün tasarımları ve sürdürülebilir iş uygulamaları, müşteriler arasında daha fazla talep yaratabilir.
Dünyadan Döngüsel Ekonomi Örnekleri
Birçok ülke ve şirket, 2050 yılı için oldukça büyük karbon emisyonu hedefleri ortaya koymuşken dünyanın çoğu bölgesinden sürdürülebilirliğe yönelik döngüsel ekonomi örnekleri ortaya çıkmaya başladı. Hem hükümetler hem de büyük şirketler, yeni çıkan ürünlerini döngüsel ekonominin bir parçası olarak tasarlayıp, geleceğin dünyasına yatırım yapıyor.
Danimarka Geri Dönüşüm Depozito Kampanyası
Yeşil ekonomi yolunda en istikrarlı şekilde ilerleyen ülkelerden biri olan Danimarka, 2010’lu yılların başlarında başlattığı geri dönüşüm depozito kampanyası ile birlikte Avrupa Birliği’ndeki diğer ülkelere de örnek oldu.
Ülkede şehirlerin çeşitli bölgelerine kurulan geri dönüşüm otomatlarına plastik, cam ve metal şişe ve kutularınızı atarak karşılığında depozito ücreti alabiliyorsunuz. Bu sayede ürünler çok daha kolay bir şekilde ayrıştırılarak geri dönüşüme gönderilebiliyor ve tüketiciler için ekstra kazanç sağlanabiliyor. Döngüsel ekonomiyi teşvik yöntemi olarak oldukça başarılı gösterebileceğimiz geri dönüşüm depozito kampanyası, şu an başta Almanya, Avusturya ve İsveç gibi ülkeler olmak üzere birçok AB ülkesinde uygulanıyor.
Volvo Elektrikli Araçları
Son 10 yıl içerisinde iklim değişikliği ve küresel ısıtma kaynaklı olarak en büyük değişikliği geçiren sektörlerden biri de otomotiv sektörü oldu. Dünyadaki karbon emisyonunun önemli bir kısmından ulaşım sorumlu olduğu için birçok otomotiv devi, içten yanmalı modellerinin yerine elektrikli modeller üzerine yatırım yapmaya başladı. Çoğu şirket 2030 yılına kadar içten yanmalı motorları tamamen terk edeceğinin sözünü verse de devler arasında bu söze en yakın olan Volvo gibi görünüyor.
Uzun süredir başarılı elektrikli araç modelleriyle yeni otomotiv konseptinin güçlü markalarından biri olacağını kanıtlayan Volvo, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada 2024 yılı itibarıyla dizel otomobil üretimine son vereceğini duyurdu. Şirket, modellerinin büyük çoğunluğunu elektrikli motorlara kaydırırken içten yanmalı motorlu araçların üretimi için son tarih olarak 2030 yılını gösterdi. Ayrıca Volvo’nun 2040 yılına kadar karbon nötr olmak istediği biliniyor. Danimarka, bu kampanya sayesinde 2021 yılında %93 oranında atık ambalajları geri dönüştürmeyi başardı.
Geri Dönüştürülmüş Tuğla
Kimyevi yönleri ve malzeme çeşitliliği bakımından en tehlikeli atıkların üretildiği sektörlerden biri de inşaat sektörü olarak görülüyor. Ancak Danimarka’da kurulan yeni bir girişim olan Gamle Mursten (Eski Tuğlalar), inşaat sektörünün yarattığı atık miktarını azaltmak için oldukça inovatif bir çözüme sahip.
Şirket, artık kullanılmaz hale gelen eski tuğlaları toplayarak titreşim teknolojisi ile temizliyor. Daha sonrasında tuğlalar tek tek elle kontrol edilerek iyi durumda olanlar robotlar tarafından yeniden inşaatlara gönderilmek üzere istifleniyor. Bu sayede bir yeni tuğla üretimi için gereken enerjiden %95 oranında tasarruf elde edilirken kimyasal kullanımından kaçınılması sayesinde çevre kirliliği de engelleniyor. Şirket, bir inşaat için kullanılan 300 bin eski tuğla sayesinde 150 ton karbondioksit tasarrufu yapılabildiğini belirtiyor.
IKEA İkinci El Mağazaları
Dünyanın en büyük mobilya satıcısı konumundaki IKEA, son yıllarda hizmete soktuğu yeni ikinci el kampanyası ile dünyadan döngüsel ekonomi örnekleri arasında parmakla gösteriliyor. Firma, tüketicilerden iyi durumdaki eski IKEA mobilyalarını toplayıp garantili bir şekilde tamir ediyor ve dünyanın çeşitli bölgelerine açtıkları ikinci el mağazalarında yeniden satışa sunuyor. Bu sayede yeni mobilya üretimi sırasında ortaya çıkan maddi israf engellenirken tüketicilere güvenilebilir ve uygun fiyatlı alternatif sunuluyor.
Sahip Olmadığınız Adidas Ayakkabıları
Dünyanın önde gelen ayakkabı üreticilerinden olan Adidas, 2020 yılında çıkardığı yeni modeli UltraBoost DNA Loop ile birlikte tüketicilere “asla sahip olmadıkları Adidas ayakkabıları” konseptini sunuyor. Tek bir malzeme kullanılarak ve kimyasal yapıştırıcı olmadan üretilen ayakkabı parçaları, yüksek sıcaklıklarda birleştiriliyor. Yapıştırıcı kullanılmaması ve tek bir malzemenin varlığı, ayakkabıları tamamıyla geri dönüştürülebilir kılıyor. Adidas, müşterilerine ayakkabı kullanılmaz hale geldiğinde geri dönüştürülmek üzere mağazalara teslim etmeleri gerektiğini belirtiyor.
Döngüsel Ekonomi ve Sürdürülebilirlik
Sürdürülebilirlik kavramının temelinde Dünya’da var olan kaynakların bir sonraki nesillere doğru ve yeterli şekilde aktarılması yer alır. Diğer ekonomi ve iş modelleri arasında kaynak kullanımını en iyi şekilde ele alan döngüsel ekonomi modeli, bu yönüyle sürdürülebilir bir gelecek için nihai yollardan biri olabilir.
Dünyadaki 8 milyar insan ve onlarca devleti göz önüne koyduğumuzda medeniyetin sürdürülebilirliği için çözüm üretmek zor olabilir. Ancak bu noktada sıradan bir ev için bile geçerli olabilecek analojiler, sürdürülebilir ekonomi için oldukça tutarlı sonuçlar ortaya koyabilir.
Dünya’nın kaynaklarını bir kumbaraya benzetebiliriz. Şimdiye kadar her insan nesli, kumbaradan ihtiyacı olan parayı kadar harcayıp bir sonraki nesle kalan miktarı ise miras olarak bıraktı. Ancak son 200 yıldır medeniyetimiz kumbaradan ihtiyacı olanı harcamak yerine kumbarayı kırmak istiyor. Eğer kumbara kırılırsa, yani Dünya’nın kaynakları bir daha geri döndürülemeyecek şekilde bitirilirse bir sonraki insan neslinden söz etmek mümkün olmayabilir.
Tam olarak bu noktada devreye giren döngüsel ekonomi ve sürdürülebilirlik bağlantısı, güncel insan neslinin kumbaradan aldığı paranın önemli bir miktarını yeniden kumbaraya göndermesini veya parasını tutumlu bir şekilde harcamasını ifade ediyor. Bu sayede insanlığın sürdürülebilmesi için gerekli miktar, sürekli olarak yeni nesillere aktarılabilir.
Dünyadaki ham madde kullanımını daha iyi kavramak için Michigan Üniversitesi tarafından ABD’deki ham madde kullanımını göstermek için hazırlanan yukarıdaki grafiğe göz atalım. 1800’lü yıllar, veri yetersizliği sebebiyle listeye dahil olmasa da kaynak kullanımının günümüze kıyasla oldukça sınırlı olduğunu görebiliyoruz. Grafikte dikkat çeken noktalardan biri de odun tüketiminin 100 yıllık dilim içerisinde neredeyse hiç artış göstermemesine rağmen yapı malzemelerinin eksponansiyel bir şekilde yükselmesi. Bunun başlıca nedenleri arasında tahmin edebileceğiniz üzere dünya savaşları sonrasında yaşanan nüfus patlaması ve şehirleşme geliyor.
Grafik, her yönüyle 2100’lü yıllara kadar giderek eksponansiyel şekilde artan bir kaynak kullanımına işaret ediyor. 2020 yılında kullanılan toplam ham madde 100 milyar tonu aşarken bu rekor, her geçen yıl kırılmaya devam ediyor. 2010 yılında Scientific American’da yayımlanan bir makalede 2025 yılı için su kaynaklarının kurumasıyla birlikte su savaşlarının ortaya çıkabileceği, 2028-2030 yılları arasında indium, gümüş ve altın gibi değerli metallerin artık üretilemez hale geleceği ve 2072 yılında ise kömürün tamamen tükeneceği belirtiliyor.
İki bilimsel makale de kumbaramızın artık dibinin görünmeye başladığını çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Döngüsel ekonomiye geçiş ve sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimsemek, insanlığın yüzlerce yıl daha hüküm sürmesi için tek ve zorunlu opsiyon olabilir. Bu noktada bireylerden büyük şirketlere ve yasa yapıcı hükümetlere kadar sorumluluk, yine biz insanlara düşüyor.