Oksijen, dünyadaki canlılar için en kıymetli bileşiklerden biri. Canlıların büyük bir bölümü oksijen tüketirken bir kısmı da oksijen üretiyor. Dünyanın oksijen kaynağı olarak çoğu zaman ormanlar işaret ediliyor. Bu kapsamda duyduğumuz “Dünyanın akciğerleri ormanlardır!” sözü ne kadar doğru? Dünyanın oksijen kaynakları nelerdir? Gelin, bu sorulara cevap arayalım.
Oksijen Nasıl Üretiliyor? Oksijen Üreten Canlılar Hangileri?

Bu sorulara cevap aramadan önce dünyadaki oksijen üreticileri hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. İsterseniz önce oksijenin nasıl üretildiğini inceleyelim.
Oksijenin temel üretim mekaniği fotosentez sayesinde gerçekleşiyor. Fotosentez, bitkisel canlıların karbondioksitten besin üretmesini sağlayan kimyasal bir tepkime. Bitkiler bu tepkime için gerekli enerjiyi güneşten gelen ışınlardan karşılıyor. Tepkime sonrası ise atık madde olarak oksijen ortaya çıkıyor. Sanılanın aksine bu işlem yalnızca bitkiler tarafından yapılmıyor. Fotosentez yapan birçok mikroorganizma bulunmakta.
Fotosentez, doğanın dengesinin korunması için önemli çünkü oksijenli solunum yapan canlılar ile fotosentez yapan canlılar arasında bir denge bulunuyor. Oksijenli solunum yapan canlılar, oksijen tüketip karbondioksit açığa çıkarırken fotosentez yapan canlılar karbondioksit tüketip oksijen açığa çıkarıyor. Bu sayede atmosferimizdeki oksijen-karbondioksit oranları dengede kalıyor.
Oksijen üreten canlıları sıralayacak olursak temelde planktonları ve karada yaşayan bitkileri saymamız yeterli. Karada yaşayan bitkiler dediğimizde ağaç, çim gibi çeşitli örnekler aklımıza geliyor fakat plankton kavramı pek çoğumuzun zihninde bu kadar somut yer almıyor.
Plankton, suda bulunan ve hareket kabiliyeti akıntıya bağımlı olan canlılara verilen isim. Aynı zamanda planktonlar hem bitkisel hem de hayvansal olabiliyor. Hayvan planktonları zooplankton olarak isimlendiriyoruz. Bitkisel planktonlara ise fitoplankton diyoruz.
Ağaçlar Dünyanın Akciğerleri Mi?

Çevreyle ilgili birçok yazıda ormanların oksijen kaynağı olması sebebiyle korunması gerektiği vurgulanıyor. Fakat unutulan şey ise dünyamızdaki oksijen kaynaklarının dağılım oranı. Daha önce bitkiler dışında fotosentez yapan canlıların olduğundan bahsetmiştik. Peki, bu oranlar nasıl dağılıyor?
- Fitoplanktonlar ve denizel bitkiler: %70
- Ormanlar, otlar, çimler ve diğer karasal bitkiler: %28
- Diğer kaynaklar: %2
Görülebileceği üzere tükettiğimiz oksijenin birçoğunu denizde yaşayan ufak dostlarımıza borçluyuz. Dünyaya en çok oksijen veren canlı olan fitoplankton denilen mikroorganizma grubu, aynı bitkiler gibi denizdeki karbondioksit ile fotosentez yapıyor. Ayrıca denizel bitkiler de büyük bir oksijen kaynağı. Denizlerin, karalara oranına bakarsak okyanusların dibinde ne kadar fazla denizel bitki olabileceğini fark edebiliyoruz.
En başta sorduğumuz soruya dönersek bu oranlar bizlere açıkça gösteriyor ki ağaçların dünyanın oksijen kaynakları arasındaki önemi sanıldığı kadar büyük değil. Sıkça unutulan bir diğer bilgi ise ağaçların da oksijenli solunum yapan canlılar olduğu gerçeği. Gece olduğu zaman ağaçlar da aynı bizler gibi oksijen tüketerek karbondioksit üretiyor. Bu sebeple ağaçlar, gündüzleri ürettiği oksijenin önemli bir kısmını gece tüketiyor. Yine de araştırmalar gösteriyor ki ağaçların ürettiği oksijen, tükettiği oksijenden 10 kat daha fazla! Bu sebeple yukarıda bahsettiğimiz kalıbı “Ağaçlar dünyanın oksijen kaynaklarındandır.” olarak değiştirmek daha doğru olacaktır.
Atmosferdeki Oksijen Dengesi

Doğanın her alanında olduğu gibi atmosferdeki oksijen için de bir denge söz konusu. Acaba atmosferimizde daha fazla oksijen olmasını ister miyiz? Cevap; kesinlikle hayır.
Oksijen, yanma tepkimeleri için en önemli maddedir. Atmosferdeki oksijen oranı çok fazla artarsa dünyanın her yanında yangınlar baş gösterir. Yapılan birçok çalışmada bu kanıtlanmıştır.
Daha önce de bahsettiğimiz oksijenli solunum-fotosentez döngüsü, atmosferdeki oksijen dengesi için büyük bir önem arz ediyor. Bugün biliyoruz ki oksijen üreticileri tarafından atmosfere salınan oksijenin %99.99’u yine canlılar tarafından tüketiliyor! Bu sebeple atmosferdeki oksijen oranı çok ufak miktarlarda artıyor. Bu artış, çok ufak gözükse de atmosferimizde bulunan oksijen fazlalığının kaynağı. Dünyada yaşamın başladığı andan itibaren milyonlarca yılda biriken bu fazlalık, atmosferimizde %20.9 civarında artık oksijene sebep olmuş.
Şu an soluduğunuz havanın içerisinde %20.9 civarında oksijen bulunmakta. Bilim insanları ise bu dengeyi daha somut bir hale getirmek için şu soruyu ortaya atmış: İnsanlık dışında tüm canlılık birdenbire yok olsaydı, soluyacak oksijen bulabilir miydik? Bilgisayar destekli yapılan hesaplamalara göre bu sorunun cevabı evet. Tüm canlılık yok olsa bile insanlık daha milyonlarca yıl soluyacak hava bulabilirdi. Büyük ihtimalle besin olmadığı için soyumuz tükenirdi ama oksijen yetmezliği sonumuzu getirmezdi.

Kapak Fotoğrafı: Unsplash / Tom Paolini