Lüks Markalar İçin Her Dönemde Umut Işığı Var

Güncelleme Tarihi: 31 Ocak 2021

COVID-19’un pandemi boyutuna ulaşması ve tüm dünyanın karantinaya girmesiyle, birçok sektör gibi lüks moda markaları da pazarda kalabilmek için mücadele veriyor. Son yıllarda global ekonomik kriz ve giderek artan online satış platformlarına yönelme ile lüks tüketimde yaşanan finansal sorunlara COVID-19 krizi de eklenince üst segment grubundaki birçok marka ardı ardına kapanma hatta iflas durumuna geldi. 

Dijital ortama henüz geçmeyen, sağladıkları ev konforunda müşterilerini misafir gibi karşılamayı tercih ederek geleneksel satışa devam eden lüks moda markaları, bir süre daha zor günler yaşayacak gibi duruyor. Bu pandemi dönemini atlatabilmek için lüks markaların yeniden yapılandırılması ve bu “yeni-normale” adapte olması gerekiyor.

Peki Lüks Markalar Bu Dönemi Atlatabilmek İçin Ne Yapmalı?

Fotoğraf: MF Evelyn

1. Dijitale Yönelmek

Walpole’un CEO’su, Helen Brocklebank’e göre lüks markalar, gelirlerinin 25%’ini online alışverişten sağlama tahminlerini 2025’de değil, çok daha evvel aşacaklar. COVID-19’un getirmiş olduğu yeni-normalde tüketicilerin online davranışlarını iyi analiz edip bu verileri fırsat gibi değerlendirebilen markalar ayakta kalabilecek.

Aynı zamanda, yaratıcı fikirlerle markalarını ve imajlarını sanal ortamda öne çıkarabilen lüks işletmeler, yüz yüze temasın azaldığı bu dönemin bıraktığı boşluğu kapatmakta daha başarılı olabilirler.

2. Online, Kişiye Özel “Personal Shopping” Hizmeti

Lükse sıcak bakmamızın sebebi bize VIP hizmeti sunması, kendimizi özel hissettirmesidir. Bu anlayışı sanal ortama taşıyabilen markalar ayakta kalmaya devam edecekler.

Harrods ve Burberry gibi işletmeler, internet siteleri üzerinden kişisel alışveriş deneyimi yarattılar. İngiltere’ye sokağa çıkma yasağının gelmesiyle beraber kişisel alışveriş hizmetini online’a taşıyan Harrods’un müdürü Michael Ward’e göre Temmuz sonu itibarıyla mağazanın satışlarının 80%’i online gerçekleşiyor. Harrods, kısıtlamalardan dolayı hemen aksiyon alarak mevcut müşteri sayısını sanal ortama taşımakla kalmamış, dünyaya açılarak uluslararası müşterilerine de hitap etmeye devam ediyor.

Zaman zaman artan tedbirler ve kısıtlamalardan dolayı mağazanın önünde sırada beklememek için sizler de lüks alışverişinizde online’a geçebilirsiniz.

3. Lüks Sürdürülebilirliği Benimsemek

Sürdürülebilirlik kavramı salgın öncesinde kademeli olarak hayatımızda yerini alırken, küresel sağlık krizlerinin getirdiği kırılganlık ve belirsizlik daha etik ve sürdürülebilir bir geleceğe yönelmemizi hızlandırıyor. Pandeminin ışık tuttuğu sorunlar üzerine, normal hayata geçiş süreciyle dünyaya ve doğaya pozitif etkisi olan lüks markaları tercih edebilir, tüketimde daha tedbirli ve bilinçli davranabiliriz. 

Hermes’in Guangzhou’daki mağazasının, karantina döneminden sonraki ilk açılış gününde 2,7 milyon dolarlık satış yapmasına yönelik bazı uzmanlar lüks sektörünün öncekinden daha güçlü bir şekilde geri dönebileceğine işaret ediyor. Bu Hermes örneği, zamansız lükse olan aşkın mı yoksa intikam dürtüsü kaynaklı bir harcama göstergesi mi? Belki de markanın, özellikle bu dönemde vurguladığı sürdürülebilir ve etik duruşu çekiciliğini arttırmıştır…

Lüks markalar, çevreye duyarlı ürünleri tercih eden yeni nesil tüketicilerin desteği ile COVID-19 sonrasında daha hızlı iyileşebilir, toparlanabilir ve güçlenmeye başlayabilirler. Pandemiden önce başlamış olan tüketici davranışında daha sorumlu ve sürdürülebilir lükse doğru olan yönelim en çok Millenial (Y kuşağı) ve Z kuşağı arasında görülmekte… Bu alandaki araştırmalar Z kuşağının, tüm nesiller arasında sürdürülebilir ürünlere daha çok para ayırmaya hazır olduğunu, Millenial’ların ise %64’ünün satın alma davranışlarında sürdürülebilirliği tercih ettiklerini gösteriyor.

Bilinçli, doğaya saygılı tüketicilere hitap etmek adına sürdürülebilirlik girişimlerini ve üretim politikalarını yeniden planlayan lüks markalar ayakta kalmaya devam edecek gibi görünüyor.