Nüfusu 27,69 milyon ve dünyanın dördüncü büyük adası olan Madagaskar, Afrika Kıtası’nda yer alan bir ada ülkesi. Afrika kıtasının doğusunda, Hint Okyanusu’nun ise batısında bulunuyor.
Peki son yıllarda acı bir gerçek ile yüzleşmek zorunda kalan Madagaskar ne ile mücadele veriyor? Maalesef iklim krizi…
Madagaskar, iklim değişikliğinin yol açtığı iklim krizi sonucu kıtlık yaşayan ilk ülke oldu. Verilere göre ada ülkesi, son 40 yılın en kurak dönemini yaşıyor ve bölgeye son dört yılda hiç yağmur yağmadı. Bu konuda Dünya Gıda Programı (WFP) bir rapor yayımladı. Raporla ilgili açıklama yapan Uluslararası Af Örgütü, bir milyon kişinin açlıktan ölme riski ile karşı karşıya olduğunu ifade etti.
1 Milyon Kişi Tehlikede!
Fotoğraf: Gemmmm Aleiqumnugm
Konuyla ilgili Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, kuraklıktan etkilenecek olan bir milyon kişinin sağlık hizmetleri ve temiz suya ulaşma haklarının da tehlikeye gireceğini söyledi. Bu vahim tablo, kıtlık ve kuraklığın daha büyük boyutlara ulaşacağı, özellikle gelişmekte olan ülkeleri derinden etkileyeceği yönünde kuvvetli bir mesaj veriyor.
Sekreter Callamard, sorgulama gerektiren bir husustan daha bahsetti. Callamard, iklim değişikliğinin asıl sorumlusu olan ülkelerin Madagaskar’a yardım etmek için en çok kaynağa sahip ülkeler olduğuna dikkat çekti ve dünya liderlerinden yardım çağrısında bulundu.
Çekirge ve Kil Yiyorlar…
Fotoğraf: Graphic Node
Madagaskar’ın en kurak yerleri ülkenin güneyinde yer alıyor. Özellikle bu kesimde halk, yeterli beslenemiyor ve yeterli gıdaya ulaşamıyor. Hayatta kalmak adına kaktüs meyvesi, beyaz kil ve çekirge yiyen insanlar, adeta kıtlıkla savaşıyor. Ayrıca yaşanan bu vahamet nedeniyle bölge halkının ayakkabı derisi yemek durumunda kaldığı da gündeme gelmişti.
Dünya Mirası Listesi’nde Olan Yağmur Ormanlarına Sahipler
İklim krizi ile mücadele eden Madagaskar’da ilginç olan bir gerçek daha var ki o da ülkenin Atsinanana’daki yağmur ormanlarına sahip olması. Tropikal yağmur ormanları ve biyolojik çeşitliliği ile adından sıkça bahsedilen ülkedeki bitki ve hayvan türlerinin %80’ine yakını endemik ya da yerli. Yani bu türler sadece Madagaskar’da var oluyor. Ülkenin doğusunda altı milli parkta 13 özel bölgeden oluşan bu yağmur ormanlarını UNESCO, 2007 yılında Dünya Mirası olarak ilan etti. Bu çaba ve korumaya rağmen Madagaskar’ın iklim krizine kurban giden bir ülke olması gerçekten iç acıtıcı ve düşündürücü.
Zengin Bir Biyoçeşitliliği Var Ama Yağış Yok
Fotoğraf: Yasmine Arfaoui
Madagaskar’ın iklim özelliklerine baktığımızda coğrafyasının sunduğu farklı etkileri görebiliriz. Kasım-nisan ayları arasında sıcak-yağışlı bir iklim türü varken mayıs-ekim ayları arasında kurak-soğuk bir hava hakim. Ülkenin en çok yağış alan bölgesi ise doğu kıyıları. Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz üzere yağmur ormanlarına rağmen ülkede dört yıldır yağış olmadı. Sonuç olarak yağmursuz geçen yıllar kıtlığı gittikçe tırmandırıyor.
Ayrıca ormansızlaşmanın artması ve sanayi gelişimi sonucu, yaklaşık 9 bin farklı bitki türü ve tüm lemur türlerini kapsayan biyoçeşitlilik de tehlike altında. Çok sayıdaki milli park, doğal alan ve yaban hayatı koruma bölgelerinin varlığı dahi ekolojik sistemi korumak için yeterli olmuyor.
Farkında mıyız?
İklim değişikliği, tüm dünya için ciddi bir risk oluşturuyor. İklim krizinin faturasını ise en ağır şekilde ödeyen ülkeler, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler olurken bu gidişata dur demenin zamanı geldi de geçiyor. Global hareket etmenin zorunluluğu ortada. Özellikle uluslararası güçler, iklim değişikliği nedenlerinin başında yer alan karbon emisyonu ile mücadele etmek ve sıfır karbon emisyonunu hedeflemek durumunda.
Küresel Karbon Bütçesi 2019 raporuna baktığımızda ABD, kişi başına düşen karbon emisyonu miktarında 16,6 ton ile ilk sırada yer alıyor. Listede 7 ton ile Çin ikinci, 6,7 ton ile Avrupa Birliği ülkeleri üçüncü sırada geliyor. Yazının ana konusu olan Madagaskar’da ise kişi başına düşen karbon emisyon oranı 0,16 ton. Özetle dünyadaki toplam karbon emisyonun yüzde 41,4’ini ABD, AB ve Çin oluşturuyor. Ancak bu kötü sonuçtan sadece bu üç güç değil tüm dünya etkileniyor. O nedenle iklim krizine karşı hem bireysel hem de ülke politikaları olarak önlem almak şart. Biliyoruz ki henüz yeni bir dünya seçeneğimiz yok.
İklim krizinin iklim coşkusuna döndüğü günlere ulaşmak umuduyla…
Kapak Fotoğrafı: Nantenaina Andrianjaka
