Güncelleme Tarihi: 23 Mart 2025
Ormanlar gezegenin en hayati ekosistemi. Karbondioksiti emiyor, havayı ve suyu temizliyor, karasal türlerin %80’inden fazlasına ev sahipliği yapıyor; tüm bunların yanında bir milyardan fazla insan için de geçim kaynağı oluyor. Ormansızlaşma, iklim krizi ve sürdürülemez uygulamalar nedeniyle sürekli tehdit altında olan ormanlar için tek çare sürdürülebilir ormancılık.
Her yıl ormanların önemine ve onları korumanın acil ihtiyacına küresel ilgi çekmek için 21-26 Mart tarihlerinde kutlanan Orman Haftası’nda günlük seçimlerin ormanları nasıl etkilediğini düşünün, koruma girişimlerini destekleyin ve doğayla yeniden bağlantı kurmak için zaman ayırabiliriz.
Daha güzel bir yaşam için çevre bilinci ve çevre duyarlılığına sahip olmak atılabilecek en temel adım. Bu yazı davetiyle, sürdürülebilir ormancılık nedir ve sürdürülebilir orman yapısı nasıl sağlanır sorularına cevapları gelin birlikte inceleyelim…
Sürdürülebilir Orman Yapısını Anlamak
Fotoğraf: Erika
Sürdürülebilir ormancılık, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılamasını tehlikeye atmadan orman kaynaklarını yönetmek demek. Bir nevi ormanların uzun vadede sağlıklı, çeşitli ve üretken kalmasını her daim sağlamakla ilgili. İklim krizi büyük bir hızla devam ederken, ormanların karbonu emme ve iklimi dengelemedeki rolü her zamankinden çok daha önemli.
Sürdürülebilirlik hakkında aslında sadece tek bir alan için konuşmak sığ bir alan açıyor. Bir alanda sürdürülebilir olmak zincirleme olarak hayatta birçok farklı alanı da etkiliyor. Sürdürülebilir ormancılık aslında sürdürülebilir yaşam ve çevre bilinci başlığı altında kökleri çok uzayabilen bir yöntemler bütünü.
Peki, ormanları korumak sürdürülebilirlik açısından neden önemlidir? Yasa dışı ağaç kesimi yalnızca yaşam alanlarını yok etmekle kalmayıp atmosfere büyük miktarda sera gazı salıyor. Oysa sürdürülebilir orman yapısı hem iklim krizini hafifletmeye hem de su döngüsünü koruma ve dayanıklı ekosistemleri desteklemeye yardımcı.
2022 yılının verilerine göre, Türkiye topraklarının %29,8’i orman arazilerinden oluşuyor. Ekosistem olarak hem sosyoloji hem de ekonomik boyuta sahip bu orman alanlarını koruyarak devamlılıklarını sağlamak oldukça önemli.
Sürdürülebilir ormancılık, ormanları sadece ağaçlar perspektifinden ele almayıp, onları ekosistem olarak düşünerek bütünsel bir koruma ve gelecek nesillere aktarma planı oluşturuyor. Dünyanın en çevre dostu ülkelerinden Finlandiya’nın orman yönetimi, sürdürülebilir ormancılık alanında en iyi örneklerden.
Sürdürülebilir Ormancılık Kriterleri Neler?
Fotoğraf: Gagandeep Singh
Sürdürülebilir orman yönetimi, Avrupa Birliği’nin çevre, iklim ve kırsal politikalarının bir parçası. Buna rehberlik etmek için de Forest Europe sürecine dayalı altı maddeli sürdürülebilir ormancılık kriterlerini benimsiyorlar.
Peki bu kriterler neler?
- Orman kaynakları korunmalı ve uygun şekilde zenginleştirilmeli, ormanlar küresel karbon döngüsüne katkıda bulunacak şekilde iklim düzenlemesindeki rolleri sağlanmalı.
- Orman ekosistemlerinin sağlığı ve canlılığı zararlılardan, hastalıklardan ve çevresel stresten korunmalı.
- Ormanın sosyolojik ve ekonomik boyutu düşünülerek üretime olan katkıları planlanmalı.
- Ormanlardaki zengin biyolojik çeşitlilik dikkatli yönetimle korunmalı ve nesil aktarımı sağlanmalı.
- Ormanın doğal koruyucuları olan toprak ve su gibi etmenler, ormanları pozitif yönde etkileyecek şekilde zenginleştirilmeli.
- Orman yangınlarına karşı katı önlemler alınmalı ve ormanların toplumsal katkılarının zenginleştirilmesi ve halkta orman bilincinin oluşturulması sağlanmalı.
Sürdürülebilir Orman Yönetimi
Fotoğraf: Jason Mavrommatis
Sürdürülebilir orman yönetimi başlı başına üzerine konuşulması gereken bir konu. Orman ekosisteminin ve içinde yaşayan türlerin uzun vadeli sağlığını garanti altına alıp, orman kaynaklarının sorumlu ve dengeli kullanımı üzerine odaklanan sürdürülebilir orman yönetimi için bilim insanları önemli katkılarda bulunuyor.
Biyologlar, orman mühendisleri, çevre mühendisleri, jeologlar ormanların geleceğine dair yapılan planlara bilim insanı perspektifiyle bakarak dahil oluyorlar.
Sürdürülebilir ormancılık yönetimi için nelere dikkat ediliyor?
- Bulunulan coğrafyanın özelliklerini anlamak
- Ekosistemin tür bazında çeşitliliğini desteklemek
- Ağaç hastalıklarını tedavi etmek
- Hasat sonrası ormanları yeniden ağaç dikimleriyle beslemek ve seçici ağaç kesimi yapmak
- Uydu izlemeyle ormanları uzaktan kontrol etmek
- İstatiksel bir biçimde ortaya koymak
Minik bir örnek: Kızılçam ormanlarının bulunduğu yere meşe dikmek, sürdürülebilir ormancılık yöntemlerine ters bir hareket olur.
Ne yazık ki hala gündelik yaşamımızı idame ettirebilmek için ormanlarda bulunan ağaçların ham maddelerine ihtiyaç duyuyoruz. Zaten sürdürülebilirliğin en temel tanımı olan ekosisteme zarar vermeden insan yaşamını daha yaşanabilir ve sürdürülebilir kılmak bu noktada devreye giriyor.
Ormanlarda sürdürülebilirliği sağlamak için hangi ağaçların, ne zaman ve hangi koşullarda kesileceği, yerlerine hangilerinin ne aralıklarla dikileceği matematiksel düzeyde ortaya konulmalı. Yani her sene, toplam orman alanımızı artırırken aynı zamanda hammadde ihtiyacımızı da karşılıyor olabilmeliyiz.
Ormanların Rejenerasyon Mucizesi
Fotoğraf: Patti Black
Ormanlar yapı olarak eşsiz ortamlar. Özellikle sahip oldukları rejenerasyon yeteneği, belli sınırlar dahilinde bizim müdahalemiz olmadan doğanın kendi işini yapmasına imkan vermemizi sağlıyor.
Bugün sürdürülebilir ormancılık yöntemleri içerisinde özellikle yangınlar ve bir dizi insan kaynaklı felaketler sonucunda toplu yok oluşlara maruz kalmış ormanlarda, orman rejenerasyonu yöntemi oldukça destekleyici bir uygulama.
- Yangın sonrasında temelde karbon bazlı yapılar toprağa karıştığı için sonrasında toprakta zaten bulunan veya hayvanlar ya da hava ile tekrar yanan bölgeye gelen tohumlar, birkaç yıl içinde benzer bir ormanın oluşmasına vesile olabiliyor.
- Bilim ve doğa bize gösteriyor ki doğru bilgiler ışığında inisiyatifi ormanların eline vermek, ekolojik açıdan daha dengeli ormanların tekrar oluşmasına yardımcı olabilir.
Minik bir örnek: Dünyanın erken dönemlerinde biz daha söz sahibi değilken doğal sebeplerle çıkan orman yangınları sonrasında ormanların tamamen yok olmadığı ve günümüze ulaştığı gerçeği!
Ormansızlaşma Ne Boyutta?
Fotoğraf: Justus Menke
Soluduğumuz havayı düşünürken kaçımız ormanları da düşünüyoruz aynı zamanda? Aldığımız her nefes ağaçlardan bize bir armağan. Amazon, Kongo Havzası, Güneydoğu Asya ormanları gibi geniş tropikal yağmur ormanları gezegenimiz için doğal hava temizleyiciler. Ormanlar dünyanın oksijeninin %30’unu ürettiği gibi, milyarlarca ton karbonu depoluyor ve küresel krizin hızını yavaşlatıyor.
Ormanlar yaşamın, gizemin ve dayanıklılığın sembolü ve insan hafızasından çok daha eski hikayeler barındırıyor içinde. Ancak günümüzde sessizce, istikrarlı bir şekilde ve genellikle gözden uzakta yok oluyorlar. Hatta şöyle gözünüzde canlandırın, her yıl nereden baksanız Portekiz büyüklüğünde ormanlık alan kaybolmaya devam ediyor!
- Amazon yağmur ormanlarında dahi 1,5 milyon hektar ormansızlaşma görüldüğünü biliyoruz.
- Endonezya orman kaybında önceki yıllara oranla yavaşlama gösteriyor olsa da palmiye yağı ve madencilik endüstrilerinin artan baskılarıyla karşı karşıya.
- IPCC oranlarına göre, ormansızlaşma küresel sera gazı emisyonlarının %12-20’sinden sorumlu ve bu rakam hiç de göz ardı edilecek gibi değil!
Fotoğraf: Renaldo Matamoro
Sürdürülebilir ormancılık yöntemlerine olan önemi bize tekrar tekrar hatırlatan ormansızlaşmanın nedenleri ise yasadışı ağaç kesimi, madencilik, altyapı geliştirme, kontrolsüz orman yangınları.
Dünyanın birçok yerinde ormanlar hayvan otlatma, palmiye yağı tarlaları ve bitmek bilmeyen yollar için kesiliyor ve ormanlar bir meta haline geliyor. Bu süreçte tüm ekosistemler çöküyor.
Ormanlar yok edilirken gözden kaçan nokta, kaybettiğimiz tek şeyin ağaçlar olmadığı.
- Yok olan ormanlarla birlikte sayısız tür evlerini kaybettiği gibi, yerli topluluklar yerlerinden ediliyor,
- Su döngüleri değişiyor,
- Toprak aşınıyor,
- Denge bozuluyor,
- İklim krizi yoğunlaşıyor.
Üstelik ormansızlaşmanın getirdiği kayıplar çok büyük oranda kalıcı; çünkü yaşamla dolu bir yağmur ormanını hiçbir kimse bir gecede tekrar yerine getiremez!
Dakikalar içinde yok ettiğimiz doğanın yeniden inşa edilmesi yüzyıllar alır, o da elbette eğer yeniden inşa edilebilirse! Unutmayalım ki, ormanlar bir anda yok olmuyor; sessizce yok oluyorlar ve bu bir insani sorun.
Ormansızlaşmaya Sebep Olan Ürünler
Fotoğraf: Matt Palmer
Sürdürülebilir ormancılık üzerine bahsederken ormansızlaşma problemlerini ve buna sebep olan maddeleri ele almadan olmaz. Tükettiğimiz ürünlerin pek çoğunun arkasında görünmez bir maliyet yatıyor: orman kaybı!
Gıdadan modaya kadar küresel talepler ormansızlaşmayı en ciddi çevresel krizlerden biri haline getiriyor. Peki hangi ürünler orman tahribatının büyük bir kısmından sorumlu?
- Palmiye Yağı: Paketli ürünlerin birçoğunda bulunan palmiye yağı, Endonezya ve Malezya gibi ülkelerde büyük ormansızlaşmaya yol açıyor. Plantasyonlara yer açmak için temizlenen yağmur ormanları, orangutan yaşam alanlarını yok ettiği gibi, muazzam miktarda karbon saldığı biliniyor.
- Sığır Eti: Amazon’daki ormansızlaşmanın büyük itici gücü et endüstrisi. Amazon Havzası’ndaki ormansızlaştırılmış arazinin %80’i Brezilya’daki sığır çiftçiliğinden kaynaklı!
- Soya: Soya plantasyonlarının özellikle Brezilya, Arjantin ve Paraguay’da genişlemiş ve kritik derecede tehdit altındaki Cerrado biyomu da dahil olmak üzere orman ve savan kaybına büyük katkısı olduğu biliniyor.
- Deri: Sığır etiyle aynı ormansızlaşma krizine katkıda bulunuyor; çünkü deri tedarik etmek ayrıca dolaylı olarak yasadışı ağaç kesimini ve arazi gaspını destekliyor. Neden hayvansal deriye alternatif bitki bazlı derilere yönelmiyorsunuz?
- Avokado ve diğer “moda” ürünler: Avokadoya artan talep sebebiyle Meksika’da avokado bahçelerine yer açmak için yasadışı ormansızlaşma artıyor. Aynı şekilde kaju, Hindistan cevizi, kinoa için de geçerli.
Kapak Fotoğrafı: Geralt
