2014 yılında Dünya Kültür Miras Listesine giren Bergama, insanlık tarihinin köklü geçmişine uzanıyor. Arkeolojik açıdan büyük öneme sahip olan bu alan, Batı Anadolu’nun mistik topraklarında, tarih ve kültürün harmanlandığı antik kent olma özelliğini taşıyor.
Antropolün tarihteki yeri, kökenleri Helenistik Dönem’e kadar uzanan ve Roma İmparatorluğu döneminde de en güzel çağını yaşayan Bergama Kenti’nin bir parçası olmasıyla şekillenmiş. Arkeolojik keşifler, bölgede bulunan diğer antik kentlerle birlikte, eski uygarlıkların yaşam biçimleri, sosyal yapıları ve kültürel gelişimleri hakkında değerli bilgiler sunarak geçmişe ışık tutuyor. Bu nedenle, Bergama Antik Kenti, dünya tarihinin sırlarla dolu sayfalarını keşfetmek isteyenler için vazgeçilmez bir durak… Hadi gelin bu eşsiz tarihi birlikte keşfedelim…
Pergamon Antik Kentinin Tarihteki Yeri
Pergamon, MÖ 282-133’de Bakırçay havzasında Pergamon Krallığı’nın başkenti olarak tarihe yön veriyor.
Attalos Hanedanı’nın kurucusu Philetairos, bu topraklarda yeni bir krallık kuruyor. Ölümüyle beraber yerine I. Eumenes geçiyor. Ve ardından yönetimi I. Attalos’a ele alıyor. I. Attalos döneminde büyüyen ve güçlenen Pergamon, resmen kurulmuş sayılıyor. “kale” veya “müstahkem mevkii” anlamına gelen “Perg” veya Berg” Pergamon adını oluşturuyor. M.Ö. 197- 159 dönemlerinde II. Eumenes krallığında şehir en geniş sınırlarına ulaşıyor.
M.Ö. 160–M.Ö. 138 tarihlerinde ise Kral II. Attalos yönetime geliyor ve ülkenin gelişimini sürdürüyor. Kral II. Attalos’un ölümüyle tahta III. Attalos geliyor. Pergamon’un krallarından III. Attalos’un vasiyeti üzerine kent Roma hakimiyetine geçiyor ve Asya eyaletinin başkenti oluyor.
M.Ö 3.yy.dan itibaren Roma İmparatorluğu güç kaybetmeye başlıyor. Artık Bergama yeni bir dinin yani Hristiyanlığın etkisinde şekillenmeye başlıyor. 1345 yıllarına baktığımızda ise Orhan Gazi tarafından Osmanlı topraklarına dahil olarak, Türk dönemi başlıyor.
Bergama Antik Kentinde Yer Alan Yapılar
Filozof Pilinius Secundus Pergamon Antik Kentini: “Küçük Asya’nın en ünlü ve muhterem şehri” olarak tanımlıyor. Dik bir tepe üzerinde kurulu olan bu şehir harika tasarıma sahip. Çok geniş bir alana yayılmış olan yerleşim yerinde; büyük kutsal alanlar, kamusal yapılar, sosyal yapılar ve konutlar bulunuyor. Pergamon; yukarı, orta ve aşağı kent olarak üç kısma ayrılıyor. İşte bu alanların detayları…
Yukarı Kent
Kentin yukarı bölümünde Pergamon kentinin Akropol’ü yer alıyor. Burada daha çok kraliyet ailesi ile yöneticiler, aydınlar ve komutanlar oturuyor. Büyük bir kale görünümündeki Akropol’ün ana kapısına varmadan solda Heroon’un kalıntıları var. Heroon’un kuzeyinde Helenistik dönemden kalma dükkanlardan oluşan uzun bir yapı bulunuyor.
Bir diğer bu alanda yer alan yapı ise akıl ve savaş tanrıçası Athena adına yapılan Athena Tapınağı… Tiyatro terasının üzerinde bulunan bu tapınak, dor mimarisini yansıtmakta.
Athena Tapınağı’nın güneyindeki bir terasta Zeus Sunağı yer alıyor. Zeus Sunağı, Bergama’nın en parlak çağı olan II. Eumenes döneminde inşa ediliyor ve Pergamon krallığının Galatlar’a karşı kazandığı zaferi simgeliyor. Sunağın iki yanındaki kabartmalarda Tanrılarla devlerin savaşı ve Bergama’nın efsanevi kuruluşu resmedilmekte. Maalesef Zeus Sunağı da ve Athena tapınağı Berlin’e götürülmüş ve onarılarak oradaki Pergamon Müzesi’ne koyulmuş. Helenistik dönemi mimarisinin en güzel örneği olan sunağın Pergamon’da yalnızca temelleri kalmış. Athena Tapınağı’nın batısındaki dik yamaçta, yaklaşık 10 bin kişilik bir tiyatro yer alıyor. Helenistik dönemde yapılan tiyatronun uçuruma bakan ön tarafı setlerle sağlamlaştırılmış. Akropol’ün bir başka tapınağı olan Dionysos Tapınağı, tiyatro terasının kuzeyinde yer alıyor.
Ayrıca Roma İmparatoru Traian ve Hadrian’ın kolossal heykelleri, Traian Tapınağı, Pergamonluların keşfi Bergama kağıdı olan yeni yazma aracı ile yazılan 200 bin ciltlik esere sahip Pergamon kütüphanesi antik dünyanın en önemli kütüphanesi sayılıyor.
Orta Kent
Orta Kent, halkın rahatlıkla girip çıktığı yer. Burada doğrudan devlet yönetimiyle ilgili olmayan yapılar yer alıyor.
Orta Kent’in önemli alanlarından birisi Demeter Kutsal Alanı. Güncel alanda, Yukarı Gymnasion’dan geçerek kurban çukurunun bulunduğu alana giriliyor. Buradan beş basamakla çıkılan iki sütunlu anıtsal girişe geldikten sonra da kutsal alana iniliyor. Alanın solunda tapınak, ortasında ise sunak var.
Gymnasion Orta Kent’in en büyük yapı kompleksi. Sporla ilgili çalışmalar bu alanda yapılıyor.
Orta Gymnasion’un batısında gençlerin eğitim gördüğü yapılar var. Uzun koşu yolu doğuda Herakles ve Hermes’e adanmış tapınağa açılıyor.
Yukarı Gymnasion’un batısında yer alan Asklepios Tapınağı’nın günümüze maalesef sadece temelleri ulaşmış. Hekimlik tanrısı Asklepios adına yapılan tapınak, dinsel özelliklerinin yanı sıra tıp alanında araştırma ve deneylerin gerçekleştirildiği bir okul.
Aşağı Kent
Kent, artan nüfus ile II. Eumenes zamanında Bakırçay Ovası’na doğru genişliyor. Surlarla çevrili olan şehrin güneyinde Eumenes Kapısı yer alıyor.
Bu kapıdan girenler, ince yapılı bir sütun sırası ile karşılaşıyorlar. Serapis’e adanmış olan bu tapınak, Pergamon’un en büyük yapısı olarak geçiyor. Kırmızı tuğladan yapıldığı için Kızıl Avlu olarak hafızalara kazınmış. Pergamon’un Aşağı Kent olarak adlandırılan bölümünde, Aşağı Agora ile heykel okulu ve evler yer alıyor. En dikkat çekici olan ev ise iki katlı Attalos Evi.
Kapak Fotoğrafı: Tuba Nil Dengiz