Moda Rekabetinde Fikri Mülkiyet Koruması

Moda Rekabetinde Fikri Mülkiyet Koruması

Şirketlerin ‘’fikri’’ varlıklarının maddi varlıklarını geride bıraktığı bu dönemde özellikle moda markalarının isim haklarından tasarımlarının telif haklarına kadar önemli yer tutan fikri mülkiyet koruması sektördeki rekabeti de canlı tutuyor. Peki, moda sektöründe kimler ve hangi haklar korunabiliyor? 

Fikri Mülkiyet Nedir?

Moda Rekabetinde Fikri Mülkiyet Koruması
Fotoğraf: Giammarco

Fikri mülkiyet, fikri emek ürünlerini koruyan hukuk dalıdır. Gün geçtikçe önemi artan fikri mülkiyet hakları ülkemizde Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında ikiye ayrılır. Sınai mülkiyet kapsamında patent, marka, tasarım gibi haklar varken Fikir ve Sanat Eserleri kapsamında ise ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri ve sinema eserleri korunur. Tescil yolu ile kazanılan bu haklar sahiplerine üçüncü kişilerin izinsiz kullanımı ve haksız rekabet bakımından koruma sağlar. Bu doğrultuda bu haklar ayrıca rekabet düzenlemelerince de korunur. 

Veri tabanları, bilgisayar programları, yeni bitki çeşitleri ve gen teknolojisini de kapsayan fikri mülkiyet hakkı kavramı teknolojik gelişmeler ile genişlemeye devam ediyor.

Moda Sektöründe Kimler ve Hangi Haklar Korunmalı?

Moda Rekabetinde Fikri Mülkiyet Koruması
Fotoğraf: UX Indonesia

Moda sektörü çok geniş kapsamı olan bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Bu aynı zamanda korunması gereken birçok hak ve kişi olduğu anlamına geliyor. Bir markanın isminden herhangi bir koleksiyonundaki tasarımına, dağıtım süreçlerinden satış aşamasına ve kullanım sonrası süreçlere kadar hukuki düzenlemelere ihtiyaç duyuluyor. 

Yukarıda bahsedilen kanunlar kapsamında ayrı ayrı ya da iki kanunun kapsamına da girerek korunan haklar vardır. Bir moda markası ele alındığında hangi fikri hakları barındırdığı değerlendirilmesi yapılır. Markanın tescilli ticari markaları olabilir; bunlar markanın adı, logosu, ticaret unvanı ve alan adları olarak sıralanabilir. Aynı zamanda teknolojik gelişmeler ışığında bu haklara müşterilerinin ve tedarikçilerinin yer aldığı veri tabanları da dahil edilebilir.

Markanın tasarımcılarının koleksiyonları da koruma kapsamındadır. Bir tasarım estetik güzellik taşıması ve özgün olması şartıyla fikir ve sanat eseri olarak telif hakkı kapsamında korunur. 

Bunun yanında aynı koruma için Sınai Mülkiyet Kanunu’nunda etkisi vardır. Sanat eseri olarak korunamayan bir tasarım SMK (Sınai Mülkiyet Kanunu) kapsamında tescil ettirilebilir.

Uygulamada özellikle ‘’fast-fashion’’ markaları tipografilerini tasarım tesciline konu ederek 10 yıllık koruma sağlanmaktadır.

Fikri Mülkiyet Korumasının Moda Rekabetine Etkisi

Moda Rekabetinde Fikri Mülkiyet Koruması
Fotoğraf: Arno Senoner 

Pazarlamanın en önemli araçlarından biri olan markalaşma, sektörel bazda rekabet avantajı da yaratır. Gerçek anlamda ‘’marka’’ olabilen moda aktörleri edindikleri müşteri sadakatiyle moda endüstrisinde önemli yer tutar ve karlarını arttırma şansı yakalar. 

Günümüzde şirketlerin fikri varlıkları maddi varlıklarının önüne geçmiş durumda. Bu sebeple fikri hakların kullanımına kanunen sahip olan şirketler sektördeki yerlerini sağlamlaştırıyor. 

Bir markanın sahip olduğu ticari sırlar ve telif hakları, tüketiciler nezdinde satın aldıkları ürünü de değerli kıldığından tercih sebebi oluyor. 

Bunun bir sonucu olarak günümüzde markaların hakim oldukları sektörler fark etmeksizin satın alım alanında yaşanan rekabet, sahip olunan fikri hakların tescil ettirilmesi alanında da kendisini gösteriyor. Rekabet hukukunun amacı olan piyasadaki rekabeti korumak tüm dünyada ortak olan bazı düzenlemeleri beraberinde getiriyor. Haksız rekabet ve tekelciliğin önlenmesi kavramları fikri haklar açısından da kritik bir yere sahip. 

Özellikle Avrupa’da bu hakların tescilsiz kullanımının yarattığı haksız rekabet davaları oldukça ses getiriyor. Aynı zamanda lisanslama, dağıtım ve ürünlerin çevrim içi satışı konusunda tek fiyat uygulamaları yine tekelcilik ile bağlantılı olarak bu alandaki sorunlardan biri olma özelliği taşıyor. 

Rekabet uygulamalarının moda endüstrisine yansıyan sorunlarının giderek artacağı artık herkes tarafından kabul edilen bir gerçek. Bu sebeple yine Avrupa’da komisyonlar kurularak denetim yapacak memurlar atanıyor ve atanan bu memurlar aracılığıyla hak kayıpları önlenmeye çalışılıyor.

Referanslar 

12-3

 

Kapak Görseli : Rene Böhmer