Dünya’da pek çok türün henüz keşfedilmeden, insan faaliyetleri sebebiyle neslinin tükenme tehlikesiyle karşılaşması biyoçeşitliliğin riske girmesine neden oluyor. İnsanlık Dünya’nın yaklaşık çok küçük bir kısmını oluştururken yapmış olduğu faaliyetlerle, beraberinde yaşadığı bitkilerin, hayvanların ve diğer tüm canlıların yaşamını tehlikeye atıyor. Her tür birbirinin yaşamını etkiliyor ve böyle giderse nesli tükenen veya tükenecek olan türlerin geniş ölçekte yıkıcı sosyal, ekonomik ve çevresel sonuçlarının olabileceği öngörülüyor. Peki biyoçeşitlilik ne demek, biyoçeşitliliğin neden önemli, faydaları nelerdir ve tehlikeye girmesi nelere neden olabilir?
Biyoçeşitlilik Nedir?
Biyoçeşitlilik, Dünya’daki muazzam yaşam çeşitliliğini tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Biyoçeşitlilik; bitkiler, hayvanlar, bakteriler ve mantarlar dahil olmak üzere Dünya üzerindeki canlıların çeşitliliğini ifade eder. Bilim adamları, Dünya üzerinde yaklaşık 8,7 milyon bitki ve hayvan türü olduğunu tahmin ediyor. Bununla birlikte, çoğu böcek olan yaklaşık 1,2 milyon tür tanımlanmış. Bu bilgiler, henüz tanımlanmamış milyonlarca başka organizmanın var olduğunu fakat hala sırrını koruduğu anlamına geliyor.
Geçmişten günümüze nesiller boyu, bugün hayatta olan tüm canlı türleri kendilerini diğer türlerden farklı kılan benzersiz özellikler geliştirmiştir. İşte bu farklılıklar, türleri birbirinden ayırmak için kullanılan kriterlerdir. Birbirlerinden çok farklı olarak evrimleşen organizmalar artık birbiriyle çoğalamayacak kadar farklı türler olarak kabul edilir. Birbiriyle üreyebilen organizmalar, “tür” olarak isimlendirilir.
Orman, tundra veya göl gibi tek bir ekosistemde kaç türün bulunduğu bilim adamlarının incelediği noktalardandır. Tundra gibi tek bir ekosistem, böceklerden yılanlara kadar çok çeşitli türleri beraberinde barındırabilir. En fazla biyoçeşitliliğe ev sahipliği yapan ekosistemler tropikal bölgelerin sıcak ve nemli iklimi gibi bitki büyümesi için ideal çevre koşullarına sahip olma eğilimindedir. Bunun yanında, her bir ekosistem, çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük türleri de içerebilir. Toprak ya da göllerden alınan örnekler mikroskopla incelendiğinde, bakteri gibi diğer küçük organizmalardan oluşan birçok türün de var olduğunu gözlemlemeye olanak sağlar.
Dünya’nın Madagaskar, Brezilya veya Meksika gibi belirli bölgeleri, diğer bölgelerine kıyasla daha fazla biyolojik türü içinde bulundurur. Biyolojik çeşitliliğin aşırı derecede yüksek olduğu alanlara “sıcak nokta” ismi verilir. Yalnızca belirli bölgelerde var olan endemik türler de sıcak noktalarda bulunur.
Biyoçeşitlilik Neden Önemli?
Dünya’daki tüm türler, kendi ekosistemlerini sürdürmek ve türlerini korumak için birlikte çalışır. Örneğin meralardaki otlar sığırları besler. Ardından sığırlar, daha sonra besin maddelerini toprağa geri döndüren ve daha fazla oy yetiştirmeye yardımcı olan gübre üretir. Mantarlar, toprağı gübrelemek için organizmaları ayrıştırmaya yardım eder. Aynı zamanda bu gübreler tarlaları gübrelemek için de kullanabilir. Arılar ve diğer böcekler de bitkilerin çoğalmasına yardım eden polenleri bir bitkiden diğerine taşır. Daha az biyoçeşitliliğin olması ile bu etkileşimler zayıflar ve koparak diğer ekosistemlere zarar verebilir. Birbiri ardına zincir gibi süregelen bu oluşumlar ile türler, insanlara yiyecek giyecek ve ilaç dahil olmak üzere birçok alanda önemli fayda sağlar. İnsanlar da dahil olmak üzere tüm türler yaşamını desteklemek için sağlıklı ve iyi işleyen ekosistem çeşitlerine ihtiyaç duyar.
Çok fazla biyoçeşitliliğe sahip ekosistemler, genellikle daha az türe sahip olan ekosistemlere göre daha güçlüdür. Yok olmaya karşı daha fazla dirençlidir. Örneğin bazı hastalıklar sadece tek bir ağaç türünü öldürebilir. 1900’lerin başlarında Amerikan kestanesi yanıklığı, Kuzey Amerika’nın doğu ormanlarındaki kestane ağaçlarının çoğunun ölmesine neden olmuştur. Bunun sonucunda orman ekosistemi ayakta kalmıştır çünkü ekosistemde başka ağaç türleri de büyümüştür.
Biyoçeşitliliğin Faydaları Nelerdir?
Biyoçeşitlilik hem Dünya, hem de insanlar için birçok yönden önemlidir. Peki, biyoçeşitliliğin faydaları nelerdir? Biyoçeşitlilik örnekleri nelerdir?
- Karbon tutma, atmosferdeki karbondioksiti yakalama ve depolama işlemidir. Biyoçeşitlilik atmosferdeki karbondioksiti azaltır ve iklim değişikliğini dengede tutmaya yardımcı olur. Bitkiler oksijen üreterek insanlara yardımcı olur. Böylece karbon döngüsü dengede tutulmuş olur.
- Bitkiler; yiyecek gölge, ilaç, giysi veya kağıt için elyaf kaynağıdır.
- Bitkilerin kök kısımları ise, taşkınları önlemeye yardım eder. Aynı zamanda toprak altında yaşayan solucan veya mantar gibi canlılar için toprağı ve suyu temiz tutar.
- Bitki biyoçeşitliliği sayesinde önemli hastalıklara ilaçlar geliştirilebilir. Örneğin en popüler olan aspirin ilacı orijinal olarak söğüt ağaçlarının kabuğundan elde edilen bir maddeden üretilmiştir.
- Bazı kanser ilaçları, Afrika’nın Madagaskar adasında yetişen bir çiçek olan pembe deniz salyangozundan yapılmıştır.
- Bir ekosistemin biyolojik çeşitliliği kesintiye uğradığında veya yok edildiğinde yerel topluluk üzerindeki ekonomik etki çok büyük olabilir.
- Biyoçeşitlilik, doğal dünyayı ve onun kökenlerini anlamamıza yardımcı olan çok sayıda sistematik ekolojik veriyi temsil eder.
- Kuş gözlemciliği, doğa yürüyüşü, kampçılık ve balık tutma gibi pek çok uğraş benzersiz biyoçeşitliliğe dayanır.
- Turizm sektörü de biyolojik çeşitlilikten etkilenebilir.
- İnsanlara tüketim ve üretim için hammadde sağlar. Çiftçiler, balıkçılar ve kereste işçileri gibi birçok geçim kaynağı biyolojik çeşitliliğe bağlıdır.
- İklim ve hastalıkların kontrolüne yardım edebilir.
- Besin döngüsüne katkıda bulunur.
Bugün, modern yaşamlarımız ve aşırı tüketim kalıplarımız, gezegenin doğal kaynakları üzerinde baskı oluşturuyor. Bununla birlikte, Dünya’nın biyolojik çeşitliliğinin çoğu, insan tüketimi ve ekosistemleri bozan ve hatta yok eden diğer faaliyetler nedeniyle tehlikede. Kirlilik, iklim değişikliği ve nüfus artışı, biyoçeşitliliği tehdit eden unsurlardır. Bu tehditler, türlerin yok olma oranında benzeri görülmemiş bir artışa neden oldu. WWF’nin Yaşayan Gezegen Raporu 2022’ye göre, 1970’ten bu yana gezegenimizdeki vahşi yaşam popülasyonunun %69’u arazi kullanımı değişikliği, aşırı hasat, habitat parçalanması, istilacı türler ve kirlilik nedeniyle kaybedildi. Arazimizin %75’i temelden değişti, okyanusların %66’sı olumsuz etkilendi ve sulak alanların %85’i kayboldu. Bazı bilim adamları, Dünya’daki tüm türlerin yarısının önümüzdeki yüzyılda yok olacağını tahmin ediyor. Biyoçeşitliliği korumak ve nesli tükenmekte olan türleri ve yaşam alanlarını korumak için koruma çabaları gereklidir.
Fotoğraf : Pixabay | Camera-man