Üretimde Sürdürülebilirlik: Organik Tarım

Üretimde Sürdürülebilirlik: Organik Tarım

Güncelleme Tarihi: 25 Temmuz 2022

Organik gıdalar, üretiminde organik tarım sistem ve yöntemlerinin kullanıldığı yiyeceklerdir. 

Sağlığımız için tükettiğimiz gıdaların kalitesi ve nasıl üretildiği büyük bir öneme sahip. Çünkü tükettiğimiz tüm gıdalar üretimden dağıtıma kadar farklı yolculuklardan ve üretim sistemlerinden geçerek tabağımıza ulaşıyor.

Geleneksel tarım ve organik tarım yöntemlerininin arasındaki en büyük fark; organik tarımda pestisit, GDO, antibiyotik ve suni gübre kullanılmıyor olması. Pestisitler tarımda böceklerin, otların ve mantar türlerinin ürünlere zarar vermesini engellemesi için kullanılan ilaçlardır. Ancak bu ilaçlar toprağa ve suya karıştığında ekosisteme ve başka canlılara zarar verebiliyor. Organik tarımda ise pestisitlerden uzak durularak toprağın uzun yıllar verimliliğini sürdürebilmesi için ekolojik denge korunuyor. Örneğin, tarım ilacı kullanımına başvurmak yerine zararlı böcekleri uzak tutmak için belirli bitkiler dikiliyor. Çiftçiler topraktan ve üründen verim almak için hayvan dışkısı ile gübreleme ve kompost tercih ediyor.

Organik tarım yöntemleri arasında ekim nöbeti uygulaması da var. Ekim nöbeti, bir tarlaya aynı ürünün arka arkaya ekilmemesi ve düzenli bir sıra ile farklı farklı ürünler ekmek demek. Bu sayede ürünlerden alınan verim artıyor ve toprağın organik yapısı korunuyor.

Organik üretim çiftlik hayvanlarının da iyiliğini gözetiyor. Organik üretim standartlarına uyarak üretilen bir yumurta; kafeste ve antibiyotik gibi ilaçlar ile yetiştirilmeyen, serbest gezebilen ve doğal davranışlarını sergileyebileceği hijyenik ortamda büyüyen tavuklardan elde ediliyor. Sadece gıda ürünleri değil, pamuk ve yün gibi ürünler de organik olarak yetiştirilebiliyor. 

Organik Tarımın Tarihi

organik tarım tarihi
Üretimde sürdürülebilirlik: Organik tarım

Fotoğraf: Markus Spiske

Organik tarım sistemi ve yöntemleri ilk kez 1900’lü yıllarda Albert Howard ve F. H. King tarafından geliştirildi. Tarım yöntemleri araştırmacısı olarak çalışan Howard, hayvan dışkısının gübre olarak kullanılması ile zararlı böceklerin ürünlere zarar vermediğini keşfediyor. 

Tüketicilerin organik tarım yöntemleri ile üretilmiş ürünlere yönelmelerinin artışı ise 1960’lı yıllara dayanıyor. Artışın temel sebebi ise üretimde kullanılan pestisitlerin ve GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) kullanımının artması. Tüketiciler, gün geçtikçe artan trende göre organik, ekolojik veya sürdürülebilir yöntemlerle yetiştirilmiş ürünleri tercih ediyorlar.

Satılan bir sebze veya meyvenin organik olup olmadığı bilgisine ambalajında veya üzerinde yer alan ibarelerden ulaşılabiliyor. Organik üretim belgesi ülkeden ülkeye farklılık göstermekle beraber her yerde belirli standartlara dayalı olarak üreticilere veriliyor. Örneğin Avrupa Birliği tarafınca belirlenen kurallara göre bir üreticinin organik tarım sertifikası alması için üretiminde sentetik gübre, ilaç ve GDO kullanmaması gerekiyor. Organik ürün üreticileri, belirli periyotlarla mutlaka kontrol ediliyor. 

Organik Tarım Sürdürülebilir mi?

Üretimde Sürdürülebilirlik: Organik Tarım
Organik tarım sürdürülebilir mi?

Fotoğraf: Tomas Anunziata

Organik tarım sadece tüketicinin sağlığını değil, toprağın ve suyun sağlığının da koruyucusu. Tarım ilacı ve hormon gibi maddelerin kullanılmaması ile sağlıklı ürünler beraberinde sağlıklı toprağı da getiriyor. Ürün rotasyonu ve doğal gübreler ile zararlı böcekler, yabani otlar ve hastalıklar kontrol edilebiliyor. Bu sayede üretimi yapan çiftçi ve ekosistem, sentetik girdilere maruz kalmıyor. 

Geleneksel tarımda kullanılan pestisitler, kısa ve uzun vadede kuşlara, böceklere, bitkilere ve başka organizmalara zarar vererek çevresel sorunlar yaratabiliyor. Ayrıca yer altı sularına karışan pestisitler kirliliğe neden oluyor. Dolayısıyla çevresel zarar bakımından organik tarımın geleneksel tarıma kıyasla daha sürdürülebilir olduğu söylenebilir. Benzer şekilde Columbia Üniversitesi araştırmasına göre organik tarım geleneksele göre %45 daha az enerji kullanıyor ve %40 daha az karbon emisyonuna neden oluyor. 

Ancak, ilaç kullanmadan yapılan tarımda üründen miktar olarak alınan verim geleneksele göre dörtte bir oranında daha düşük. Bu da daha fazla tarım alanı açma ihtiyacını doğuruyor. Giderek artan nüfusun beslenmesi için ihtiyaç duyulan tarım arazileri ise ormansızlaşmaya neden olabilir.

Kapak Fotoğrafı: Anne Preble