Sürdürülebilirlik Moda Sektörü için Hayal mi?

Sürdürülebilirlik Moda Sektörü için Hayal mi?

Son yıllarda sürdürülebilir moda kelimesini oldukça fazla duymaya başladık. Tekstilde sürdürülebilirliğin önemini anlamak için aslında sade bir tişörte bakabiliriz. Bir tişörtün yapımında Türkiye’de ortalama 2500 litre su harcanıyor. Amerika’da ise bu rakam 7000 litreye kadar çıkabiliyor. Harcanan suyun yanında aynı tişörtün üretiminde kullanılan pamuğun, tarımdan ayrışıp endüstriye kazandırılması da her ürünün tahmin edilenden fazla karbon ayak izine sahip olması anlamına geliyor.

Bu gidişattan rahatsız olan bazı modacılar, 1987 yılında yayınlanan Brundtland Raporu ile rotalarını doğaya saygılı olmak adına sürdürülebilirlik kavramına çevirse de direksiyonu aynı hızla çeviremeyen, sistemini değiştiremeyen firmalar da bulunuyor.

Muazzam bir kazanç getiren ve birincil önceliğin ekonomik büyüme olduğu bir endüstride değişimin ne kadar zor olabileceğini rakamla açıklarsak; hazır giyim, ayakkabı, kozmetik ve bijuterinin olduğu moda endüstrisinin global pazardaki değeri yılda yaklaşık 2,4 trilyon doları buluyor. Hal böyle iken yatırımcılar ve yöneticiler kazancın bertaraf olacağı endişesiyle sürdürülebilir bir sisteme geçmekte isteksiz davranabiliyor. 

İsteksizliğin nedenlerine geçmeden evvel moda sektöründe sürdürülebilirliğe geçmek neden bu kadar zor bir bakalım.

Sürdürülebilir Moda Pamuk İpliğine Mi Bağlı?

Sürdürülebilirlik Moda Sektörü için Hayal mi?
Sürdürülebilirlik moda sektörü için hayal mi?

Fotoğraf: Rebekah Haddock

Herkesin dolabında en az bir tane bulunan kot pantolonun üretimiyle sürdürülebilirlik kavramını ele alalım. Sadece bir kotun üretiminde en az 2.000 litre su harcanıyor. Her yıl dünya çapında ortalama 1,25 milyar kot pantolonu satıldığını düşünürsek yalnızca tek bir ürünün yılda ne kadar su kaybetmemize neden olduğunu görebiliriz.

Ayrıca tekstilin ana ipliği olan pamuğun ekiminde ve hasadında bile ciddi ölçüde su ve motor yakıtı harcanıyor. Dünyada tarımsal faaliyet sebebiyle oluşan çevre kirliliğinin büyük bir yüzdesini de bu sebeplerden dolayı moda endüstrisi oluşturuyor. Ek olarak kirli bir mahsül olan pamuğun üretiminde prosedür gereği yoğun tarım ilacı (pestisit) kullanıyor. 

Bir hazır giyim ürününü elde ederken de ham madde olarak geri dönüşmeyen ve yeniden kullanılmayan ürünler tercih edildikçe hazır giyim firmaları sürdürülebilir olmaktan uzaklaşıyor ve en kötüsü ürünlerinin değeri tüketicide son buluyor. 

Peki, bu karmaşık üretim ve organizasyon süreci, bazı perakende firmaları tarafından nasıl yönetiliyor ve sistem nasıl kuruluyor?

Sürdürülebilir Moda Markaları Nerede Farklılaşıyor?

Sürdürülebilirlik Moda Sektörü için Hayal mi?
Keten bitkisi

Fotoğraf: MusicFox Fx

Moda sektörü, sürdürülebilirlikle ilgili bazı alanlarda farklılaşıyor. Bu farklılaşma şu kriterlerde değerlendirilebilir;

  • Kumaş seçimleri
  • Doğa dostu teknoloji kullanımları
  • Sürdürülebilirlik kriterlerinin belirlenmesi

Aslında tekstilin gözbebeği pamuğa alternatif pek çok doğa dostu kumaş bulunuyor. Bunlardan ilki kenevir; yüksek oranda oksijen üretiyor, yetiştirilirken az suya ihtiyaç duyuyor ve zararlı tarım ilaçlarına hiç ihtiyaç duymuyor. Çevreci kenevir, doğaya kolaylıkla geri kazandırılıyor ve giyimin dışında kenevirden bisiklet, losyon ve hatta kaykay bile üretilebiliyor. 

Avustralya merkezli okaliptus ağacından üretilen, nefes alabilen dayanıklı ve yumuşak yapılı bir kumaş türü olan tensel ise havlulardan çarşafa kadar çeşitli ürünlerde kullanılabiliyor.

Üretim aşamasına gelindiğinde, pamuğun yoğun kullanıldığı denim kumaş üretiminde bazı firmalar doğa dostu waterless üretim teknolojisini tercih ederek suyun minimum seviyede kullanılmasına olanak sağlıyor. Suyun iklim krizi üzerindeki etkisini inceleyen Levi’s ve Dockers uzun yıllardır waterless teknolojisini kullanan firmalar arasında.

Somut firma örnekleri ile devam edersek üretimdeki sürdürülebilirliğini yönetime taşıyan Puma; daha çevik yönetim modelleri benimsemek adına yurt dışında bu değişime kendi oluşturduğu sürdürülebilirlik departmanı ile başlıyor. Kurulan departman ile şirketin sürdürülebilirlik kriterleri ve stratejileri yatırımcılar ve yöneticiler arasında belirleniyor. Firma ayrıca pamuk üretiminin iyileştirilmesini hedefleyen Better Cotton Initiative ile beraber çalışıyor.

Moda dünyasında yeni markaların çoğu sürdürülebilir bakış açısıyla yola çıksa da uzun geçmişi olan firmaların önceliğinde sürdürülebilirlik yavaş yavaş yerini alıyor. Sürdürülebilirlik hedeflerinin hayalden öteye gidebilmesi için her şeyden evvel -rekabet koşulları baz alındığında- iklim krizi ile mücadelenin sektörel bir amaç olması gerekiyor. Ekonomik büyüme arzusu daha fazla doğal kaynak kullanımına sebep olacağı için öncelikle şirketler tarafından karlılık ve doğaya verilen zarar arasında dengenin kurulması gerekiyor. 

Çevresel sürdürülebilirlik, su yönetimindeki düzensizlik, döngüsel ekonominin unsurları ve fırsat eşitliğindeki değişim ancak bu dönüşümlerden sonra gerçekleşebilir.

Kapak Fotoğrafı: freestocks