Koronavirüs’le Baş Etmede Pozitif Düşünmenin Gücü Plume Mag

Koronavirüs’le Baş Etmede Pozitif Düşünmenin Gücü

Güncelleme Tarihi: 23 Ağustos 2023

Hepimiz Koronavirüs’ü konuşuyoruz. Birtakım sorular soruyoruz. Salgın ne kadar kontrol altına alınacak? Ne zaman aşı bulunacak? Nasıl korunmalıyız? Koronavirüs salgınının sonuçlarını tahmin etmeye çalışıyoruz. Başımıza gelen diğer olumsuz olaylarda olduğu gibi, Koronavirüs salgınını kendimize göre açıklamaya çalışıyoruz. Bu açıklamaları psikoloji literatüründen yararlanarak farklı kavramlar çerçevesinde değerlendirebiliriz.

Koronavirüs’le mücadelede öne çıkan kötümserlik ve iyimserlik kavramlarını İstinye Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. M. Rita Krespi Ülgen Plumemag’e özel değerlendirdi.

İyimser bakış açısı

Fotoğraf Kredisi / Artem Beliaikin

 ‘İyi düşünelim, iyi olalım’ ve ‘bu geçici bir şey, Koronavirüs bitince sokağa çıkacağım, her şey düzelecek’ şeklinde açıklamalar iyimser açıklama tarzına örnek olarak verilebilir. Bir başka deyişle kötümser açıklamalar felaket tellallığını, iyimser açıklamalar ise olumlu düşünceleri içerir. Kötümser açıklama tarzı olumsuz bir olayın hayatımızın tüm yönlerini etkilediğini ve kalıcı olduğunu, iyimser açıklama tarzı ise olaya özgü ve geçici olduğunu vurgular. Ayrıca, kötümser açıklama tarzı olumsuz olayların sonuçlarını kişinin kendisine, iyimser açıklama tarzı ise şansızlığa ya da başka kişilere bağlar.    

Bu açıklama tarzları davranışlarımızı ve duygularımızı da etkiler. Eğer kötümser bir açıklama tarzına sahipsek daha fazla kaygı ve üzüntü yaşarız, bağışıklık sistemimiz düşer, çabucak pes ederiz veya kaygımızı ortadan kaldırmak için büyük çaba gösteririz. Buna karşılık iyimser bir açıklama tarzına sahipsek kaygı veya üzüntü yaşamayız, motivasyonumuz kolay kolay düşmez, alternatif çözümler geliştiririz ve bunları uygularız. Bağışıklık sistemimiz zayıflamaz, hastalıktan uzak durabiliriz, hastalık geliştirsek bile tedaviye daha iyi cevap veririz.

Kötümser bakış açısı

Fotoğraf kredisi / Amin Moshrefi

Peterson ve Seligman’a (1987) göre “kötümserlik”, genel bir olumsuz sonuç beklentisi anlamına geliyor. Bunun karşıtı iyimserliktir (Seligman, 1990). Kötümserliğin özünde çaresizlik hissi yatar. Bu his, ‘ne yaparsam yapayım, istediğim sonuca ulaşamayacağım’ hissidir. Buna karşılık iyimserliğin özünde umut yatar. Bu his, ‘bir şeklide amaçlarıma ulaşacağım’ hissidir. Kötümserlik ve İyimserlik birer açıklama tarzı yani kendimizi ifade etme biçimidir.

‘Ne yaparsam yapayım Koronavirüs bana bulaşacak ve hep evde kalacağım, artık hiç sokağa çıkamayacağım, her şey berbat olacak’ veya ‘Herkes Koronaviris’ü ağır geçirecek’ şeklinde açıklamalar kötümser açıklama tarzına giriyor.

Düşüncelerimiz sonucu değiştirir mi?

Fotoğraf kredisi / Ben White

Koronavirüs karşısında ‘yaptığım hiçbir şeyin önemi yok, neden bir şey yapayım ki?’ gibi bir kötümser açıklama Koronavirüs korunma kurallarına uyumu zorlaştırır. Ancak bunun tam tersi olan iyimser bir açıklama da her zaman bu kurallara uyumu garantilemez. Bazen de bir dezantaj olarak karşımıza çıkabilir. Örneğin, ‘bana bir şey olmaz’ gibi iyimser bir açıklama risk algısını azaltarak Koronavirüs korunma kurallarına uyumu zorlaştırır.  

Herkes yaşamı boyunca olumsuzluklara maruz kalır. Peki açıklama tarzlarına ilişkin farklılıklar neden ortaya çıkıyor?  Bunun açıklaması şu şekilde olabilir: Kötümser açıklama tarzı daha edilgen bir davranış örüntüsü ile ilişkilidir. Kötümser açıklama tarzı, olumsuz durumlardan kaçınmak veya olumsuz durumlar başladıktan sonra bunları durdurmak için harekete geçmeyi, çaba harcamayı, alternatif çözümler geliştirmeyi ve ihtiyaç anında bu çevreden destek almayı zorlaştırır. İyimser açıklama tarzı ise alternatif çözümler geliştirmeyi ve çevreden daha çok sosyal destek almayı kolaylaştırır.   

Olumlu Düşünmenin Gücü

Fotoğraf kredisi / Daniel Tafjord

Yaşamdaki pek çok şeyi kontrol edemediğimiz gibi Koronavirüs ile ilgili birçok şeyi de kontrol edemiyoruz. Makro düzeyde aşının ne zaman bulunacağını kontrol edemeyiz. Mikro düzeyde de bir birey olarak başkalarının hijyen kurallarına uyup uymadığını veya sosyal mesafeyi koruyup korumadığını da kontrol edemeyiz. Ancak bu durum ile ilgili düşünme biçimimizi kontrol etmeye başlayabiliriz. Kötümser açıklama tarzı, iyimser açıklama tarzı ile yer değiştirebilir. Bunu yapmayı öğrenebiliriz. İyimser açıklama tarzı kendimize yalnızca olumlu şeyler söylemek değildir. Bu, olumsuz olaylar karşısında ‘olumlu düşünme gücünü’ kullanmamız, yıkıcı, yararlı olmayan düşünceleri değiştirmemiz anlamına gelir. Aşırı değil de orta derecede kötümser açıklamalar Koronavirüs’le baş etmede de işe yarayacaktır. İyimser açıklamalar ile ilgili dengeyi iyi tutalım, Çaresizliği beslemek yerine, umuda odaklanalım.  Kötümser veya iyimser açıklamalar büyük bir fark yaratabilir.