Güncelleme Tarihi: 2 Ekim 2021
Dünyanın en saygın iklim kuruluşları arasında yer alan IPCC’nin son raporu, geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Tam 195 farklı ülke tarafından desteklenen kuruluşun hazırladığı rapor, zaten iyiden iyiye kendini hissettirmeye başlayan bir gerçeği tekrar ortaya koydu: İklim değişikliğinin gidişatı, insanlık için kırmızı alarm anlamına geliyor!
IPCC Nedir?
İngilizcedeki açılımı Intergovernmental Panel on Climate Change olan IPCC, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli anlamına geliyor. 1988 yılında Birleşmiş Milletler’e bağlı olarak hayata geçen kurum, 195 farklı hükümet tarafından destekleniyor ve tüm dünyada en saygın iklim kuruluşu olarak nitelendiriliyor.
“Sağır Edici Seviyede Kırmızı Alarm!”
Fotoğraf: Noaa
IPCC tarafından hazırlanan ve tüm dünyada merakla beklenen “İklim Değişikliği 2021: Fiziksel Bilim Temeli” isimli rapor, iklim değişikliğinin tahmin edilenden daha da vahim bir tabloya doğru ilerlediğini ortaya koydu. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Gutierres, IPCC raporunu “insanlık için kırmızı alarm” olarak nitelendirirken bu alarmın “sağır edici bir seviyede çaldığını” ve “inkar edilemez” boyutlara ulaştığını aktardı.
IPCC Raporu’nda Neler Var?
IPCC, mevcut verileri uzmanlar eşliğinde değerlendirerek gezegenimizin yakın ve orta gelecekte karşı karşıya kalacağı durumları farklı senaryolar üzerinden şekillendiriyor. Ne yazık ki IPCC’nin ortaya koyduğu projeksiyonların hiçbiri, “iyi bir senaryo” olarak nitelendirilecek durumda değil. Tüm çevre ve doğa koruma kuruluşlarının sınır olarak kabul etmek için çabaladığı ‘1 buçuk derecelik ısınma’, IPCC raporuna göre her halükarda aşılacak. Hatta IPCC raporu, önümüzdeki 20 yıl içerisinde gezegenimizdeki sıcaklık artışının 1 buçuk dereceyi de aşarak 2 dereceye çıkacağını öngörüyor.
- IPCC raporu, sıcaklık artışını 1 buçuk dereceye sınırlamak için tüm hükümetlerin emisyonlarını 2030 yılına kadar en az yarı yarıya oranda indirmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
- Rapora göre gezegenimizdeki ısınma, daha önce hiç görülmemiş bir seviyeye ve hıza ulaşmış durumda.
- Rapor, deniz seviyelerindeki yükselişin son 3000 yıldaki oranların maksimum noktasında olduğunu ortaya koyuyor.
- Pasifik Bölgesi, rapora göre en yüksek tehlike altındaki coğrafyalar arasında. Sıcaklık yükselişleri, Pasifik’te yer alan birçok ada ülkesinin olağanüstü doğal afetlerle karşı karşıya kalmasına neden olabilir.
- Mevcut iklim politikaları sürdürüldüğü takdirde IPCC raporuna göre 2100 yılına geldiğimizde gezegenimizdeki sıcaklık artışı 2,7 °C’ye ulaşacak.
- IPCC raporu, sera gazı emisyonlarının da oldukça tehlikeli seviyelere ulaştığını ortaya koyuyor. Kurum, özellikle sera gazı etkisi yüksek gazlardan olan metan gazı emisyonuyla etkin mücadelenin hemen gerçekleşmesi gerektiğini belirtiyor.
- IPCC tarafından hazırlanan rapordaki en çarpıcı noktalardan bir tanesi de iklim değişikliğinin kesin olarak insanlardan kaynaklandığının ortaya konması. Yani karşı karşıya kaldığımız iklim krizi, doğal bir süreç değil.
Afetler Her Geçen Yıl Artacak
Fotoğraf: Sippakorn Yamkasikorn
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli tarafından yayınlanan rapor, gezegenimizdeki ısınmanın her geçen yıl daha net ve vahim sonuçlar ortaya çıkaracağını belirtiyor. Buna göre Dünya’daki ısınma, yaşadığımız kuraklık ve dolayısıyla kıtlık seviyesini her geçen gün artıracak. Orman yangınları mevsimi olarak adlandırılan dönem, çok daha geniş bir tarih aralığını kapsayacak ve dolayısıyla daha büyük ve daha sık yangınlarla karşı karşıya kalacağız. Deniz seviyelerindeki artış ile su baskınları ve sellerin de yakın gelecekte artış göstereceği tahmin ediliyor. Bir diğer deyişle iklim değişikliği, gezegenimizdeki insan yaşamı için devasa bir tehdit konumunda.
255 Bin Erken Ölümün Önüne Geçilebilir
Fotoğraf: Ian Turnell
IPCC raporuna göre metan gazlarının tarihte görülmemiş bir hızla artış göstermesi, yakın ve orta vadeli gelecekte pek çok erken ölüme de yol açabilir. Ancak uzmanlar, metan emisyonlarının sınırlandırılmasıyla ilgili hemen harekete geçildiği takdirde 2040’lı yıllara gelindiğinde sıcaklık artışında 0,3 °C’lik bir azalma sağlanabileceğini belirtiyor. Ufak gibi görünen bu rakamın sonuçları ise oldukça çarpıcı: 255 bin erken ölümün önlenmesi ve 26 milyon tonluk tarımsal kaybın önüne geçilmesi!