Güncelleme Tarihi: 11 Ocak 2023
İklimcil: Mevsimler Sürüklenirken sergisi, 22 Ağustos tarihine kadar Salt Beyoğlu’nda devam edecek. Çevre üzerindeki insan etkisinin çevrenin insana etkisine dönüştüğü döngüsel kısırlık hepimizin malumu. Bu durumun gıda üretimi üzerinden okunduğu bu çalışmada, değişen iklim koşullarının var ettiği bir beslenme kültürü ifşa ediliyor: İklimcil!
Gıda üretiminin ve arzdan doğan talep olarak beslenme kültürünün değişen mevsim koşulları; tutarsız kıtlık ve kuraklık dönemleri, bozuk yağış düzenleri ve kıyı dönüşümleri üzerinden inceleniyor.
Sergi, Salt Beyoğlu’nun daveti ile çalışma sahalarını Türkiye ölçeğinde genişleten Cooking Sections’un bir pratiği. ‘’Pratik’’ kelimesini kullandım çünkü sergi, Salt ortaklığı ile üç yıla yakın bir sürede yapılan bilimsel incelemelerin ve tarihsel vaka etütlerinin hem pratik saha uygulamalarına hem de sanat eserlerine dönüştüğü birikimsel bir çalışma.
Salt Araştırma ve Programlar ekibinden Onur Yıldız ve Meriç Öner tarafından programlanan ve Salt’ın başlattığı Sohbetler serisinin üçüncüsü olan sergi; Salt Beyoğlu binasının üç katına yayılmış durumda. Her biri tek tek deneyim edilse sırıtmayacak ve yine yeterince doyurucu olacak beş farklı bölümden meydana geliyor. Bölümler arasında yapısal bir bağ olmadığı için istediğiniz sırayla gezebilirsiniz.
Kurak Topraklar (Exhausted)
Sergideki belki de en yoğun bölüm olarak karşımıza çıkan Kurak Topraklar, yekpare ve kadim sayılabilecek bir zihniyetin, toprağı ve bedeni tüketişinin tarihsel serüveni içerisinde gözler önüne serildiği kısım. İnsanın doğurganlık yetisiyle kutsadığı Bereketli Hilal’den tüp bebek merkezi İstanbul’a uzanan bir sözümona ‘’modernleşme’’ yolculuğunu işliyor. Görsel temsillerden oluşan bu derlemede, bir bağlamda toprak – beden ilişkisi, bu ilişkinin karşılıklı etkileri ve birlikte etkilenişleri imgeleniyor. Tarım ilacı tanıtımı broşürlerinden evde sperm testi uygulamalarına, kurak toprak imajlarından Kibele’ye, kısırlık üzerine yayınlardan bereket duasına…
Yegane (Unicum)
Dünyadaki denizlerin kaderiyle beraber Türkiye’nin denizlerine odaklanan bu bölüm, iklim değişikliğinin etkisi ile meydana gelen su sıcaklıklarındaki ve tuzluluk oranlarındaki değişimin ve Akdeniz kıyılarındaki insan faaliyetlerinin sebep olduğu bir olaya dikkat çekiyor: “Karadeniz Akdenizleşiyor!”
İklim değişikliği ve balık türlerinin göçü ile meydana gelen Karadeniz’deki bu ‘’Akdenizleşme’’, aynı zamanda Karadeniz’de uygulanan insan faaliyetleri ve tarım politikaları ile perçinleniyor.
Serginin bu bölümünde iki balıkçının Karadeniz’de rastladıkları ve artık rastlamadıkları deniz canlıları üzerinden yaptığı bir sohbeti dinliyorsunuz. Fakat bu sohbet, alışılagelmiş bir şekilde kelimelerle değil, Karadeniz kültürüne yaraşır bir şekilde ıslıkla, yani kuş dili ile yapılıyor.
Kaçakların İzinde (Traces of Escapees)
Fotoğraf: M. Emir Dereci
Serginin bu bölümü, balık çiftliklerinden kaçan balıkların balık popülasyonu üzerindeki ve yine bu çiftliklerden sızan kimyasalların deniz üzerindeki etkilerini takip ediyor. Bir video enstalasyonu ile sizleri balık çiftliklerine götüren kısım; deniz kirliliğine, deniz canlıların genetiğinde yaşanan erozyona ve balık çiftliklerinde oluşmuş/oluşabilecek facialara dikkat çekiyor.
Kalıcı Gölet (The Lasting Pond)
Fotoğraf: M. Emir Dereci
Anavatanı Hindistan olan mandalar Anadolu’ya yedinci yüzyılda gelmiş. Osmanlı’da da İstanbul’un kuzeyindeki sulak çayırlar manda yetiştiriciliği için değerlendirilmiş. Halen daha manda sütü ile yapılanlar, bölgenin ticari hayatı için oldukça önemli bir konuma sahip. Aynı zamanda bu bölge, göçmen kuşların göç rotasında olması sebebiyle de oldukça kıymetli. Fakat İstanbul’un önü alınmaz genişlemesi ve planlanan/yapılan devasa inşaatlar ile “çılgın projeler”, bu bölge için tehdit oluşturuyor.
Serginin hazırlık aşamasında manda çobanlarıyla yapılan görüşmelerin ardından sulak alanların kuruduğu dönemde bölgedeki bir dere kenarında mandalar için çamurlu bir alan oluşturulmuş. Kazıda çıkarılan kilden, Seramik Sanatçısı ve Arkeolog Başak Gökalsın ile iş birliği içerisinde sergi sonrasında da manda çobanlığının tanıtımında kullanılması için 1000 adet sütlaç ve yoğurt kasesi üretilmiş. Serginin bu bölümünde üretilen bu kaselerin bir kısmı sunuluyor.
Perişan Eden Hava (Weathered)
Binanın hemen giriş kısmında yer alan bu bölüm, fosil yaprakların ve ağaç halkalarının yanı sıra gazete küpürleri ve şiirlerden oluşan bir yerleştirme çalışmasından oluşuyor. Bir zamanlar Anadolu’da yaygın olarak görülen, şimdilerde ise coğrafyanın bir anısına dönüşen bu ağaç kalıntıları; bizleri, ormanlarımızın kaderinden daha fazla endişe duyduğumuz bu günlerde “Rastlanır ağaçlarımızı ne zaman kaybedeceğiz?” sorusuna itiyor.
Kapak Fotoğrafı: M. Emir Dereci