İki Kız Kardeşin Doğadan İlham Aldıkları Markaları: AVDAN

İki Kız Kardeşin Doğadan İlham Aldıkları Markaları: AVDAN

Güncelleme Tarihi: 25 Ekim 2021

Pandemi dönemi kimileri için bir yeniden doğuş, kimileri için içe kapanış, kimileri içinse potansiyelini bir girişime dönüştürme imkanı oldu. Biz de sizleri bu dönemi fırsata çeviren ve hayallerini gerçekleştiren iki girişimci kadın ile tanıştırmak istiyoruz. Onlar, doğaya aşık iki kız kardeş. Ayşe Oy, son 12 yıldır etkinlik sektöründe çalışıyor, ablası Tuğba Fırtına da bir mimar olarak hayatını sürdürüyor.  

Pandemiden en çok etkilenen sektörlerden birinin de etkinlik ve eğlence sektörü olmasıyla tüm işleri duran Ayşe Oy ve mimar olan ablası Tuğba FIrtına, krizi fırsata çevirme kararı alıyorlar.

Ve böylece zaten uzun zamandır akıllarından olan bir proje hayata geçiyor ve AVDAN markası doğuyor.

Üretimlerinde plastik ve yapay olan her şeye karşılar ve tamamen doğa dostu ürünlerle yola devam ediyorlar. İş gücünün sürdürülebilirliği konusunda da özel tasarım alanlarında uzman ustalarla çalışıyorlar. Modern dokunuşlu ama gelenekseller. El emeği ve el işçiliği her ürünlerinde en ön plana çıkan husus. Çünkü tüm modeller adeta “Benim için üretilmiş!” duygusu veriyor.

Ayşe Oy ve Tuğba Fırtına AVDAN kurucuları

 “AVDAN” kelimesinin anlamı nedir? 

“AVDAN”, Kütahya ve Balıkesir yöresinde “pazar kurulan yer, pazar yeri” anlamında kullanılan yöresel bir sözcük . Pandemi sürecinde hepimiz kendi içimize döndük. “Ne istiyorum, nelerden mutlu oluyorum, yalnız nasıl vakit geçirebiliyorum?” gibi soruları cevaplarken bulduk kendimizi. Yıllardır hizmet verdiğim kişileri mutlu etmek benim için her zaman çok önemli oldu. Onlar mutlu oldukça ben de mutlu oluyordum ve fark ettim ki o duyguya varan yol, önce kendini mutlu etmekten geçiyor. Ablam Tuğba Fırtına da aynı şekilde artık karşısındakinin ihtiyaçlarını anlamak yerine “ben” ve “benim için” diyebilmenin ne kadar kıymetli olduğunu anlatmak istiyordu. Hal böyle olunca “Ben” olmadan “Biz” olmaz dedik ve Tuğba’nın mimarlık sektöründeki tecrübeleri ile benim iletişim tarafındaki deneyimlerimi birleştirdik ve yaşam ürünleri tasarlamaya başladık.

Ne tür mobilyalar tasarlıyorsunuz? Hedef kitlenizi nasıl tanımlıyorsunuz?

AVDAN Tasarım

Öncelikle şunu belirteyim; biz mobilya tasarımcısı değiliz ve kendimizi mobilyacı olarak adlandırmıyoruz. Biz beğendiğimiz ve ilham aldığımız ürün ve detaylardan bir koleksiyon yaratıyoruz ve onu kendi dokunuşlarımızla son haline getiriyoruz. Koltuk, yan sehpalar, aydınlatma, çok özel üretilen incecik porselen bardaklar, ahşap çocuk oyun grupları ile yola çıktık şimdilik. Hayalimizde başka ürünler de var; onlar sürpriz diyelim. Bir taraftan da onların alt yapılarını hazırlamaya çalışıyoruz. Hedef kitlemizi, önce “ben” diyebilen, kendine değer veren herkes olarak görüyoruz. 

Neredeyse 2 yıla yakın karantina, kısıtlama ve kapanmalarla geçen bu pandemi döneminde gerçekten de çok önemli bir psikolojik ihtiyacı fark etmişsiniz. 

Modern insan kimliğimizle çok büyük bir sistemin içinde yaşamaya çalışıyoruz. Herkesle seviniyor, herkesle üzülüyor, herkesle koşuşturuyor, herkesle eğleniyor, herkesle öfkeleniyoruz. Ama ‘Modern Zamanlar’ın insanları olarak içinde bulunduğumuz bu çarkta doğamızı, aslında ait olduğumuz doğayı, içgüdülerimizi, en temel hissimizi benliğimizi unutuyoruz. Neyse ki doğa, bize unuttuğumuz her şeyi yeniden hatırlattı. Sağlıklı, güçlü ve mutlu bir ben olmadan güzel ve umut dolu bir bize ulaşamayacağımızı pandemi dönemiyle öğrendik.

Tasarladığınız okuma köşesine ait mobilya ve aksesuarların “Benim için üretilmiş!” duygusu uyandırdığını belirtiyorsunuz. Konuyu biraz daha detaylandıracak olursak kişiye özgü modeller mi çalışıyorsunuz?

Ayşe Oy ve Tuğba Fırtına tasarım

Aslında biz nasıl bir koltukta oturursak rahat ederdik ya da nasıl bir bardaktan kahve içmek bizi mutlu ederdi gibi temel ve basit bir yaklaşımla yola çıkarak ürünlerimizi geliştiriyoruz. 

İlham kaynağınızın doğa ve ana çıkış noktanızın doğanın güzellikleri olduğunu dile getirmeniz, PlumeMag ailesi olarak varlık amacımız olan “sürdürülebilirlik” kavramını aklıma getiriyor. Yani mobilyalarınızın tasarım aşamasından tutun da üretim-tedarik sürecine kadar çevre sağlığı ve doğal kaynakların sürdürülebilirliği ile ilgili nasıl bir aksiyon alıyorsunuz?

Marka olarak özellikle plastik kullanımı konusunda sert durmaya çalışıyoruz. Plastik ve yapay her şeye çok uzağız. Biz doğa aşığı iki kız kardeşiz. Ürünlerimizin uzun ömürlü ve doğa dostu olması bizim için çok önemli. Farklı ağaç cinsleri kullanarak tamamen ahşap, modern dokunuşlu, el emeği ve özel tekniklerin kullanıldığı ürünler geliştiriyoruz. Her yerde karşımıza çıkmayacak tekniklerle ürünlerimizde farkındalık yaratmak istiyoruz.

AVDAN Markası, sürdürülebilirlik felsefesi ile ne kadar uyumlu? Samimi bir ifadeyle evde “can” kattığınız köşenin, arka planında doğaya ve dünyaya etkisi ne şekilde oluyor?

tasarım ürün

AVDAN’ın sürdürülebilir bir marka duruşu var. Bir kere el işçiliği var işin içinde. El işçiliğinin olduğu bir yerde iş gücünün sürdürülebilirliği söz konusudur. Biraz da geleneksel bir duruşumuz var. Biz kendimizi modern yaşam ürünleri olarak tanıtıyoruz ancak içinde geleneksellik de var. El emeği göz nuru derler ya çok doğru.  El emeği, el işçiliği bizim için çok değerli. Maalesef gitgide dijitalleşen toplumumuzda el işçiliği tekniği gittikçe azalıyor. 

Farklı ağaç cinslerinin kullanıldığı tamamen ahşap, el emeği ve özel tekniklerin kullanıldığı bir üretim yönteminiz var. Sizin de bahsettiğiniz gibi ürünlerin el işçiliği ile ortaya çıkması işgücünün sürdürülebilirliği açısından çok değerli. Peki özel tekniklerden kastınız nedir? Bu süreç, insan ve çevre sağlığını ne kadar önemsiyor?

AVDAN koltuk

Darwin olarak adlandırdığımız berjerimizden bahsedecek olursak mesela; koltuğumuz gürgen ağacından üretiliyor. Gürgen ağacı, kolay kırılmayan ve oldukça dayanıklı bir ağaçtır ve bu ağacı işlemesi oldukça güçtür. Bu sebeple üst kalite mobilya almak isteyenler, genellikle gürgenden yapılan ürünleri tercih eder. Gürgenin daha sert olmasının sebebi, hücre çeperindeki selüloz miktarının fazla olmasıdır. Bu sebeple çok daha sert ve ağır bir ağaç olan gürgenin su miktarı da azdır. Sağlam yapısı ve dayanıklılığı sebebiyle oyuncak sektöründen gemi sektörüne kadar birçok alanda ahşap ihtiyacını karşılar. 

Aynı zamanda eskiden koltuklar paket yaylı döşeme tekniği ile yapılırmış ve bu sayede oturma esnasında yaylar her çeşit vücut şekline uygun olarak hareket eder. Biz de koltuk rahatlığını ön planda tutmak istedik ve bu konuda araştırma yaparak yaylı sistemle koltuk yapabilen çok ender olan bu ustalarla çalıştık. Koltukta kullandığımız minderler, sandviç sünger tekniği ile üretildi. Üç ayrı yoğunluktaki süngerin bir arada kullanılması ile en konforlu oturumu sağlamaya çalıştık.  Koltuğun kollarında ise masif ahşap kullandık. Kısacası her bir ürünümüzün uzun soluklu bir üretim aşaması ve öncesinde de detaylı çalışması var. 

Markanızın üretim ve tasarlama aşamalarında karbon ayak izini azaltmak için aldığınız önlemler var mı?

Biz çok yeni bir markayız. Daha üç ay oldu pazara çıkışımız. O nedenle henüz bu konuda bir adımımız olmadı. Gitgide gelişecek ve büyüyeceğiz. İleriki dönemlerde mutlaka markanın gündeminde olacak bir konu.

Daha yolun başında ama niş bir alanı kucaklayan AVDAN markasının şimdi ya da gelecek planları arasında geri dönüşüm ve atık yönetimine destek olmaya dair projeler var mı? Zira mobilya sektöründe olmak demek, dünyanın sürdürülebilirliğine katkı sunmayı bir gereklilik ve sorumluluk olarak görmek demek. Daha doğrusu farkındalığı olan tüketiciler ya da bireyler için bu böyle. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Kesinlikle. Bahsettiğim gibi henüz çok yeniyiz pazarda. Sürekli gelişiyoruz ve gelişmeye devam edeceğiz. İleriki zamanlarda muhakkak geri dönüşüme destek olmak adına ürünler geliştirme hayalimiz var. Tüketiciler de bu konuda daha bilinçli olacaktır diye düşünüyorum. Herkes daha da doğaya yönelecek ve doğayı kucaklayacaktır. Vegan tüketim nasıl gitgide popülerleşiyorsa aynı farkındalık evinizde kullandığınız mobilyalara, eşyalara kadar uzanacaktır.