Erken Teşhis ile Meme Kanserine Karşı 1 – 0 Öndeyiz!

Güncelleme Tarihi: 18 Ağustos 2023

Meme kanseri, dünyada her yıl yaklaşık 2.12 milyon kadını etkiliyor. Günümüzde, her  dört kanser tanısından birini meme kanseri oluşturuyor ve her 8 kadından biri  hayatının bir döneminde meme kanseri olabiliyor. 

Ülkemizde ise durum daha da vahim… Son 25 yılda Türkiye’de meme kanseri görülme  sıklığı 3 katına yakın bir oranda artış gösterdi ve 40 yaş altı kadınlarda meme kanseri  görülme sıklığında Avrupa’da birinci sırayı aldık… 

Ancak, her kanser türünde olduğu gibi erken teşhis ile bu vahim tablonun önüne  geçmek mümkün! 

Düzenli doktor ziyaretleri ve kadınların kendilerini muayene etmeleri ile meme  kanserine karşı vereceğimiz bu mücadeleye 1 – 0 önde başlayabilir, yaptığımız sosyal  sorumluluk projeleriyle böylesine önemli bir konu hakkında farkındalık yaratarak,  erken teşhisin önemi hakkında kadınlarımızı bilinçlendirebiliriz. 

Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda Türkiye Meme Vakfı Başkanı Dr. Can Gürbüz ile  meme kanseri farkındalığını, tedavi yöntemlerini ve alınması gereken önlemleri  konuştuk. 

Öncelikle Türkiye Meme Vakfı hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz? 

Türkiye Meme Vakfı, Türkiye’de meme sağlığı bilincinin geliştirilmesi, erken teşhis  olanaklarının yaygınlaştırılması ve kalite standartlarının Avrupa Birliği normları seviyesine  yükseltilmesi amacıyla 1998 yılında kurulmuştur. 

2006 yılından bu yana “Farkındayım Korkmuyorum Kampanyası” ile toplumsal düzeyde  farkındalık ve bilinçlendirme faaliyetleri ve projeleri yürütmekteyiz. Ülkemizde  gençlerden başlayarak koruyucu sağlık bilincinin gelişmesi ve meme sağlığının  önemsenmesi için 2007 yılında hayata geçirdiğimiz “Farkındayım Korkmuyorum –  Arkadaşıma Anlatıyorum Meme Sağlığı Akran Eğitimi Projesi” ile 40 binin üzerinde lise ve  üniversite öğrencisine ulaştık. Vakfımızın bu önemli eğitim projesi, kurumsal ve bireysel  destekler ile 2019 yılı itibarıyla uzaktan eğitim uygulamasına dönüştürüldü ve “Meme  Sağlığı Eğitim Platformu” kuruldu. Dünyada bir ilk olan bu uygulama ile meme sağlığı  bilincinin gönüllü destek ile toplum genelinde yaygınlaştırılmasını hedefliyoruz. 

Böylesine önemli bir hastalıkla ilgili sadece bir ay değil, düzenli olarak bilgilendirmeler  yapılmalı. Eminim sizler de faaliyetlerinizi bu çerçevede yürütüyorsunuz ancak ekim  ayı ‘Meme Kanseri Farkındalık Ayı’ olarak kutlandığı için bu ay özelinde sormak istedik:  Vakıf olarak böylesine önemli bir konu adına sizler ne tür farkındalık çalışmaları  yapıyorsunuz? 

Meme sağlığı konusunda önemli bilgilerin toplum geneline yaygınlaşması son derece  önemli. Sizin de değindiğiniz gibi, sadece ekim ayında değil, yılın 12 ayında da etkin  olmaya gayret ediyoruz. Özellikle sosyal medyanın daha fazla kullanılmasına bağlı olarak,  bizler de sosyal medyada aktif olarak konuyla ilgili paylaşımlarımızı artırarak yapmaya  devam ediyoruz. Bilimsel verilere dayalı bilgileri eğitici videolarla paylaşmaya özen  gösteriyor, şirketlerle yaptığımız iş birliklerinde çalışanlara yönelik online seminerler  düzenliyoruz. Özellikle son dönemlerde üniversite öğrencileri ile iş birliği yaparak gençlere  ulaşmaya çalışıyoruz. 

Ayrıca ağırlıklı olarak 2021’de yürüteceğimiz yeni bir bilinçlendirme kampanyası  hazırlığındayız. Ayrıntıları şuan paylaşamıyorum ancak sizin aracılığınızda bu konu  hakkında küçük bir merak uyandırmak istediğim için bu bilgiyi vermek istedim.

Çok önemli ve yankı uyandıracak bir kampanya bizi bekliyor sanırım… Merakla  ayrıntıları bekliyor olacağız. O halde bir de meme kanserinin dünyadaki ve  Türkiye’deki artış hızına değinmek isterim… 

Meme kanseri tüm dünyada sürekli artış gösteren bir hastalık. Geçtiğimiz yıl dünyada 2  milyon kadına meme kanseri teşhisi konuldu, ülkemizde ise istatistikler ne yazık ki çok  daha kötü… Son 25 yılda Türkiye’de meme kanseri görülme sıklığı büyük artış gösterdi. 40  yaş altı kadınlarda meme kanseri görülme sıklığında Avrupa’da birinci sıradayız ve ne yazık  ki her 5 meme kanseri teşhisinden biri 40 yaş altına konuyor. Bu hastalığın özellikle  ülkemizde genç yaşlara iniyor olması, bu konunun en önemli ve üzücü kısımlarından biri.  Hastalığın genç yaşlara kayması da gerek sosyal gerekse ekonomik olarak çok daha ağır  sonuçlara neden oluyor. 

Önceden meme kanseri 50 – 60 yaş arası kadınlarda görülen bir hastalıktı, fakat günümüzde  artık gençlerde de görülmeye başlandı. Artık ne yazık ki 20’li yaşlarda genç kadınlara  meme kanseri teşhisi konuluyor. Bu nedenle 20 yaşından itibaren her kadının erken teşhis  yöntemlerini öğrenmesini, uygulamasını ve 20 yaşından itibaren kadınların adetlerinin  bittiği dönemde kendilerini muayene etmeye başlamalarını öneriyoruz. 

Peki, Türkiye’deki meme kanseri iyileşme istatistikleri nasıl seyir gösteriyor? 

Şunu çok rahat söyleyebilirim ki günümüzde meme kanseri görülme sıklığının artmasına  rağmen, meme kanserine bağlı ölüm oranları azalıyor. Bunun en önemli sebebi, artık  kadınların meme kanseri konusunda çok daha fazla bilinçli olmaları. Kadınların bilinci  arttıkça erken teşhis oranı da aynı şekilde artıyor. Bir diğer iyileşme faktörü de  günümüzdeki tedavi yöntemlerinin çok daha etkili olması. Bu üç faktör sayesinde 5 yıllık  yaşama oranı yüzde 98 civarında seyrediyor ki bu, geçmiş yıllara göre çok daha yüksek bir  oran. 

Diğer yandan, şunu da belirtmek isterim; her kadının meme kanseri şüphesi vardır. Hiçbir  risk taşımayan bir kadının dahi yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma olasılığı yüzde  11’dir. Bu nedenle tüm kadınların meme kontrollerini düzenli olarak yaptırmaları şart. 20  yaşından itibaren her ay kendilerini muayene etmeleri ve 35 yaşına kadar her 3 yılda bir  uzman bir hekime muayene olmaları gerekiyor. 35 yaşından itibaren bu kontrollerin her yıl  yaptırılması, 40 yaşından itibaren ise bunlara ek olarak her yıl veya 2 yılda bir mamografi  çektirmeleri öneriliyor. 

Günümüzde tedavi yöntemlerinin çok daha etkili olduğunu söylediniz. Meme kanseriyle  mücadelede yeni tedavi yöntemleri neler? 

Meme kanseri teşhisi konulan kadınların en büyük korkusu, ameliyatla memelerini  kaybetmeleri… Fakat yeni gelişen ameliyat teknikleri ile uygun vakalarda memenin başı ve  derisi korunarak tüm meme dokusu alınabiliyor ve yerine protez konularak memenin  görüntüsü korunabiliyor. Bunun dışında çok etkili yeni ilaçlar da var. Fakat tedavinin  başarısında hala en önemli faktör olarak erken teşhis kabul ediliyor. 

Genetik faktörlerin meme kanserine bir etkisi var mı? 

Genetik faktörler her ne kadar meme kanseri gelişmesinde önemli bir rol oynasa da,  aslında sanıldığı kadar önem teşkil etmiyor. Günümüzde genetikten çok daha önemli  faktörler var; bunların başında yaşam tarzı ve beslenme geliyor. Türk kadınlarında görülen  en önemli sağlık sorunlarından biri aşırı kilo; kadınlarımız spor yapmıyorlar, hareketsiz ve  sağlıksız bir yaşam sürüyorlar. Bence asıl çözülmesi gereken ve meme kanserine sebebiyet  veren en önemli risk faktörlerinden biri de bu konu. 

Yani meme kanserinden korunmak için mutlaka sağlıklı beslenmek ve spor yapmak  gerekiyor…

Yaşam tarzının ve beslenme düzeninin olumlu yönde değiştirilmesi ile meme kanseri riskini  yüzde 50 oranında azaltmak mümkün. Kadınlarımızın mutlaka fazla kilolarından  kurtulmalarını, mutlaka spor yapmalarını, sigara ve alkol gibi zararlı etkenlerden uzak  durmalarını ve sağlıklı beslenmelerini öneriyoruz.