Güncelleme Tarihi: 11 Ekim 2022
Instagram hesabında “Çöp kovam yok” diyerek herkesi şaşırtan Utku Yılmaz, takipçilerine çöpsüz mutfak, zehirsiz gıda ve temizlik gibi konularda etkileyici fikirler veriyor. Yerellik, doğallık ve çeşitliliği savunan Utku Yılmaz ile oluşturduğu ekolojik ve sürdürülebilir yaşam tarzı hakkında sohbet ettik.
İlk olarak, bize kendinizi tanıtır mısınız? Utku Yılmaz kimdir?
Ben ekolojik beslenen, zehirsiz temizlenen, temiz giyinen bir kentliyim. Evimde bir çöp kovam yok. Alternatif tüketim ağlarında gönüllüyüm. Ekolojik çiftlikleri, üretici ve ustaları ziyaret ediyorum. Gıda, tekstil, kozmetikler, temizleyiciler ve başka konularda bildiklerimi Kentte Ekolojik Hayat adındaki blogumda, Instagram ve Youtube mecralarında anlatıyorum. Ülkemizde üretilmeyen ekolojik ürünleri ürettiğimiz Ekolojik Dönüşüm adındaki sosyal girişimimizin kurucu ortaklarından biriyim.
Sadeleşmeye ve sürdürülebilir yaşama yönelik ilginiz ne zaman başladı? Bu konuda bir kırılma noktanız var mıydı?
Her zaman yediklerine, içtiklerine, giydiklerine özen gösteren, kıymet veren biriydim. Her geçen gün tek kullanımlıkların hayatımızın bir parçası olmasından, yanlış bilginin çok kolay yayılmasından, güzel bilginin belli bir alanda kalmasından rahatsız olarak etrafımdakilere durumu anlatmaya başlamıştım. “Anlatmak istediğim çok şey var, daha fazla kişiye anlatmam gerek” diyerek sosyal medya hesaplarımı açtım ve anlatmaya başladım.
Çöp kovanızın olmadığını, ekolojik beslendiğinizi ve zehirsiz temizlendiğinizi ifade ediyorsunuz. Hayatınızın her alanına sürdürülebilirlik kavramını nasıl entegre ettiniz?
Sadeleşme, çöpsüz hayat, ekolojik beslenme, zehirsiz temizlenme, temiz giysi, adil ticaret kavramları birbirini bütünleyen kavramlar. Birinden başladığınızda diğerleri de ardı sıra geliyor. Kolaylıkla hayatınıza yerleşiyor. “Bu kadar eşyaya ihtiyacım yok” demeye başlamak çöp kovasından kurtulmanın ilk adımı olabilir.
Kendi deodorantınızı, temizleyicinizi yapıyorsunuz ve atık üretmemek için devamlı olarak dönüştürme halindesiniz. Bu konudaki motivasyonunuz nedir?
Hem ambalaj atığından ve hem de ambalaj içeriği yani zehirli kimyasallardan kurtulmaya çalıştığım için kendi ürünlerimizi yapmaya çalıştım. İşin uzmanlarına doğrudan soru sorabildiğim için iyi sonuçlar da çıkardım. Aslında o kadar çok kozmetik ve temizlik ürününe ihtiyacım olmadığını fark etmek, temizlik dolabından kurtulmak, bu ürünleri satın almak için zaman ayırmamak evimi ve hayatımı çok ferahlattı. Bu ferahlık sayesinde ekolojik dönüşüme devam ettim.
Sizce, günümüzde insanların sürdürülebilir yaşam tarzına bakış açısı ne durumda?
İnsanlar yakın zamana kadar sadece kendileri ve sevdikleri için endişe ediyorlardı. Bu sayede kendilerini temiz içerikli ürünler kullanmak zorunda hissediyorlardı. İklim krizinin günlük hayatımızda görünür olmasıyla artık gezegen için de endişe etmeye başladılar.Herkes ve her şey için endişe etmenin verdiği güçle sürdürülebilir yaşam tarzına geçiş daha kolay oldu ve olacak.
Değişimin öncelikle bireyde başladığını göz önüne alırsak alışkanlıklarımızı değiştirmeye birey olarak nereden başlamalıyız?
Bence herkes öncelikle kendisini tanımalı: İhtiyaçları neler, nelerden vazgeçebilir, nelerden vazgeçmeli? Kendisi gibi kişilerle bir araya gelip talep etmeli, sorunları birlikte çözmeye başlamalı. Adım adım dönüşmeli ve dönüştürmeli.
Sürdürülebilirlik ve sade yaşam konusunda kendinizi eleştirdiğiniz, hala eksik bulduğunuz yönleriniz var mı?
Bir ürün üzerinden örnek vermem epey zor. Muadili yok diyerek görmezden gelmek yerine, üretiyor ya da talep ediyorum. Ancak iş listem ve hayatımdaki insanlar konusunda da sadeleşmeyi öğrensem iyi olur. (:
Marketten, bakkaldan, semt pazarından alışveriş yapmadığınızı, ekolojik beslendiğinizi belirtmiştiniz. Sizce bunun topluma yayılması nasıl mümkün hale getirilebilir?
Ekolojik beslenmek isteyip fırsat bulamamış, zaman ayıramamış kişiler ekolojik gıda için ufacık uğraş verdiğinde, ekolojik gıdanın daha fazla üretilmesini ve daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayacak. “Sadece benimle ne değişir ki?” diyen herkesle çok şey değişir.
Dünya Çevre Günü’nde Kadıköy’de açılan “Atıksız Dükkan” projesinde Kadıköy Belediyesi ile birlikte çalıştınız. Bize Atıksız Dükkan’dan bahseder misiniz?
Ambalajsız, ekolojik ürünlerin satıldığı bir dükkan uzun yıllardır hayalimizdi, içinde bulunduğum örgütlenmeler ile ekolojik gıda tarafında epey yol aldık. Geriye bu gıdanın ambalajından kurtulmak, tek kullanımlık ürünler yerine çok kullanımlık ürünler önermek kalmıştı. Ekolojik Dönüşüm olarak tek kullanımlık plastiklerin çok kullanımlık alternatiflerini ülkemizde üretiyoruz. Kadıköy Belediyesi’nin kapısını çalıp dükkan hayalimizi anlattık. “Gıda ve temizleyici üreticilerini tanıyoruz, ürünleri uzun süredir kullanıyoruz, ülkemizde olmayan ürünleri ürettik, mevzuata hakimiz, size destek olmaya varız, hadi yapalım” dedik. Kadıköy Belediyesi de fikrimize sahip çıktı ve “Dükkan”ı açtık. Umarız her yerde yeni “Dükkan”lar açılır.
Türkiye’de ilk kez çelik pipet ve keçi kılından pipet temizleme fırçası ürettiniz. “Ekolojik Dönüşüm” tasarımlarınızı yerel üreticilerle birlikte hazırlıyorsunuz. Bu serüven nasıl başladı ve nasıl ilerlemesini istiyorsunuz?
Evimde çöp kovam olmadığı için her bir ürünün alternatifini bulmuştum. Alternatiflerin bazılarını yurt dışı gezilerimde almıştım, bazılarını sevdiğim üreticilerden talep etmiştim.Ortağımla birlikte yaşadığımız kişisel ekolojik dönüşümümüzde bu ürünlere herkesin ihtiyacı olabileceğini düşünerek, ürünleri herkese açmaya karar verdik. Ham madde, üretici ve ihtiyacı bildiğimiz için, bu ürünü kimin üreteceğini üşünüyor, üreticinin kapısını çalıyor, birlikte tasarlıyoruz. Mühendisler odası gibi işin uzmanlarından destek alarak denemeler yapıyor, en nihayetinde son ürünü paylaşıyoruz.
Sizce insanların çevre dostu ürünlere daha mesafeli olmasının sebepleri neler? Ulaşılabilirlik, maliyet veya çeşitlilik bu durumu etkiliyor mu?
Tüketim alışkanlıklarını değiştirmeden ekolojik bir ürünü kullanmanın, en azından ekolojik bir ürünü edinme fikrinin zor olduğunu düşünüyorum, hatta görüyorum. Ulaşılabilirlik zor olsa da engel değil. Örneğin plastik market poşetini bırakmak için alışveriş filesi edinmenize gerek yok. Artık her yerde hediye edilen bez çantalardan kullanabilir, kendi bez kesemizi yapabilir, hatta eski bir yastık kılıfımızı alışveriş için ayırabiliriz. Yeter ki, plastik market poşetinden vazgeçelim. Bir taraftan da ekolojik ürünün pahalı olduğuna dair bir fikir var, halbuki iyi bir ekolojik ürüne bir kez para verip hayatımız boyunca bütçe ayırmadan da yaşayabiliriz. Tek kullanımlık pedler için her dönemimizde yaklaşık 10 TL ayırırken, yıkanabilir pedlere 50 TL verebiliriz. 20 yıl kullanacağınız bir pede beş dönemimizde ayırdığımız bütçe yeterli olacaktır.
Covid-19 salgını sürdürülebilir yaşam trendlerine olan ilgiyi nasıl etkiliyor?
Covid-19’un tek kullanımlık maske, eldiven, pazar poşeti gibi materyallerle bazı ekolojik adımlara çelme taktığını, ancak ekolojik gıda ile beslenme ihtiyacı ve yerli üretim gibi bazı adımlara da destek verdiğini üşünüyorum. İlk panik halini görmezden gelirsek, bilinçli tüketicinin artık sadece kendimiz için yaşamanın yeterli olmadığını, hepimizi onarmanın gerekliliğini göreceğini düşünüyorum.
Hızlı Sorular
Şu an ne okuyorsunuz?
Yeni İnsan Yayınevi’nden çıkan, Sıfır Çöp Platformu’ndan arkadaşım Burcu Yeşil’in çevirisiyle “Sıfır Atık: Tüketim Kültürü ve Gıda İsrafı” kitabını okuyorum.
Pandemi döneminde olmasaydık nereye seyahat etmek isterdiniz?
Sadece başka bir yere gidebilmek bile güzel olurdu. Bir deniz kenarına, bir orman içine, yeni tanışacağım insanların olduğu bir kente.
İz bırakan bir film?
Geç izlediğim için çok üzüldüğüm “Snowpiercer”
Dinlemekten bıkmadığınız bir şarkı?
Sezen Aksu, “Kutlama”
Favori uygulamanız?
S Pen ile S Note (: Aklıma gelen her şeyi o anda yazmayı seviyor, müsvedde kağıt çöpü çıkarmamaya çalışıyorum.