Güncelleme Tarihi: 22 Ağustos 2023
Gözlerinizi kapatın ve bir bebek olduğunuzu düşünüp hayal kurmaya başlayın.
Eşit bir ailede yaşamayı, anneniz her anınızda nasıl yanınızda oluyorsa babanızın da o anlarda yanınızda olmasını, sadece akşamları babanızla vakit geçirmek yerine gündüzleri de onunla birlikte yeni yerler keşfetmeyi istemez miydiniz?
Peki, şimdi de bir anne olduğunuzu düşünün yıllarca emek vererek türlü zorluklarla bitirdiğiniz okulunuzu, hayallerinizi sadece anne olmakla takas edebilir misiniz? Hayatınızın büyük bir bölümünü sadece sizin görevinizmiş gibi ebeveynlik yapmaya adayabilir miydiniz? Ya da hem anne olup hem de iş hayatına devam etmek gibi zorlu bir yol seçip kendinizden ve sosyal hayatınızdan feragat edebilir miydiniz?
Bir de baba olmayı düşünelim mi? Yeni bir evladınız oldu ama onu doğru düzgün göremiyorsunuz bile bütün gün işte onu düşünüyorsunuz heyecanınız yüksek ama bebeğiniz yanınızda değil. Yanında olmasını istemez miydiniz?
O halde neden ebeveynliği eşit miktarda paylaşmıyoruz?
Özel doğum izninin sadece anneye değil babaya da verilmesi gerekmiyor mu sizce? Böylelikle doğum izni yerine ebeveynlik izni adıyla çocuğumuzu daha eşit bir ortamda büyütmek mümkün olur.
İlk olarak İsveç’te BORNLEDİG PAPPA!! -EVDE KAL BABA!!- sloganıyla bu duruma dikkat çekildi.
1974’te, İsveç anneye özel doğum izninin yerine ebeveynlik iznini getiren ilk ülke oldu. Buradaki amaç her iki cinsiyetin de kariyerlerine ödün vermeden çocuklarını eşit bir şekilde yetiştirmek için zaman ayırması. Çünkü cinsiyet eşitliğinin desteklendiği ülkeler tipik olarak mutluluk ölçeğinde diğer ülkelerden daha üst sıralarda yer alıyor. Unutmayalım ki paylaştıkça azalmayan tek şey mutluluktur!
Uygulama her iki ebeveyn için de uygun olması durumunda babanın kendi hakkını anneye devredebildiği üç aylık ücretli izin olarak başladı. Ancak asıl değişim ‘’YA KULLANIRSIN YA DA HAKKINI KAYBEDERSİN ‘’ kuralının gelmesiyle başladı. Böylelikle ebeveynlik sadece anneye özel bir durum olmaktan çıkarıldı.
Latte Babaları
İsveç’te zamanında güzel bakımlı ve havalı anneler için kullanılan -lattemamor– latte anneleri sözcüğünü tahtından indiren -lattepappor- latte babaları olarak bahsedilen kişiler kimlerdir?
Latte babası sözcüğü, İsveç şehirlerinde genellikle bir elinde kahvesi diğer elinde ise bebek arabası bulunan ve bebeğiyle özenle ilgilenen modern babalara verilen sevimli bir sözcük. Türkiye’de sosyal medya kullanımının artması ve eğitim düzeyinin yükselmesiyle birlikte büyük şehirlerde latte babalarını yavaş yavaş görebiliyoruz.
İsveç’te çalışan babalara üç ay babalık izni verilerken Türkiye’de devlet kurumunda çalışanlara 10 gün, özel sektörde ise genellikle 5 veya 15 gün aralığında babalık izni veriliyor. Hal böyle olunca da Türkiye’de ebeveynlik görevi sadece anneye bırakılıyor.
İsveç %78.3 ile Avrupa Birliği’nde en yüksek çalışan kadın oranına sahip ülkeyken, Türkiye’de bu oran sadece %33.8’dir.
Türkiye’de Babalık İznini Ebeveynlik İznine Dönüştürmek Mümkün mü?
Bunun için öncelikli amaç kadınların iş hayatında istihdamını artırmak olmalıdır. Böylelikle ebeveynlik sadece kadınlara ait olmaktan çıkıp, anne ve babaya eşit miktarda yayılabilir. Anneler kariyer hayatlarına devam ederken babalar da babalık iznini çocuklarıyla birlikte özgürce yaşayabilirler.
Çünkü bu ülkenin mafya babalarına değil, latte babalarına ihtiyacı var J
Babalık İzni Olmayan Babalara Öneriler
Babalık izni hakkı olmayan bir babaysanız daha eşit bir aile hayatı yaşamanın başka yolları da var. Eşiniz işe döndüğü zaman, hasta çocuklarınızla evde kalma konusunda daha büyük bir pay üstlenebilir, okula götürülecek beslenme çantasının planlanmasına destek olabilir ve çocuklarınızın sizi bulaşık yıkarken ya da yemek yaparken görmesini sağlayabilir hatta bunları birlikte yapabilirsiniz.