Güncelleme Tarihi: 18 Ağustos 2023
Pop-art kültürü denildiğinde akla gelen ilk isim, hiç şüphesiz ki Andy Warhol. Andy Warhol, hem sanat anlayışı olarak hem de yaşam tarzı olarak dönemindeki diğer sanatçılardan farklıydı. Onu dönemindeki sanatçılardan farklı yapan herkesin gördüğü, herkesin bildiği ve herkesin tanıdığı şeyleri sanat eseri olarak tekrardan yaratmasıydı. Kullandığı nesneler, kolay erişilebilen nesnelerdi. Bunun en güzel örneği ise yirmi yıl boyunca her öğlen gördüğü Campbell’s çorba konservesiydi. Hatta Campbell’s çorbaları için şöyle demişti: “Kim olursanız olun, sınıf farkı gözetmeksizin Campbell’s çorbası herkese aynı şeyi vaat etmektedir.”
Buna benzer bir şeyi Coca-Cola için de söylemişti: “Amerika’nın başlattığı en güzel gelenek zengin ve fakirin aynı şeyi tüketmesi. Televizyon izleyip Coca-Cola reklamını görebilirsin ve bilirsin ki Başkan da, Liv Taylor da bunu içiyor. Kola kolaydır. Ve çok miktarda para da versen daha iyi bir kola alamazsın. Bütün kolalar aynıdır ve güzeldir. Bunu Başkan da, Liv Taylor da bilir, sen de bilirsin, sokaktaki dilenci de bilir…
Her Röportajında Yeniden Doğan Andy Warhol
Andy Warhol’un 1928 ve 1933 yılları arasında Pittsburgh’ta doğduğu varsayılıyor. Varsayım diyoruz çünkü Andy Warhol doğum tarihini her röportajında farklı söylüyordu: “Bir sır olarak gitmek isterdim. Kimseye geçmişimi anlatmayı sevmem.Bu yüzden her sorulduğunda farklı şeyler söylüyorum”.
Küçükken ender görülen bir hastalığa yakalanmıştı: St. Vitus. Ve bu hastalık yüzünden uzun süre okuluna devam edemedi. Bu sebeple kendini mizah kitaplarına, sosyete dergilerine ve çizime verdi. Sanat onun için tedavi işlemi görüyordu. Ve sonraki yıllarda bu uğraşlar, onu özlemini çektiği büyük bir üne kavuşturacaktı.
Bazen hayatı o kadar sıkıcı buluyordu ki, nefes almaktan bile sıkıldığını söylüyordu. Hayatı parti havasında yaşamak ve parayı çarçur etmek en sevdiği olaydı. Hatta bir sergisinde de banknotları boyamıştı.
Arkadaşlarının ve asistanlarının kendisine “Drella” ismiyle seslenmelerini isteyen Andy Warhol, bu ismi Drakula ve Cinderella’yı birleştirerek yaratmıştı.
Çok Yüzlü Bir Adam
“Benim için en iyi resim, ünlü bir kişiye odaklanan resimdir.”
Zengin ve ünlü kişilerin portrelerini yapma işi Warhol’un aslında ekmek kapısıydı ama kendini tek bir iş koluyla sınırlandırmaya da hiç niyeti yoktu.
Tam tersine yaratıcı olan her şeye el atmaya çalışıyordu.
Performans sanatından film yapımcılığına, video yerleştirmelerinden müziğe hatta modelliğe kadar… Her on yılda bir Warhol’un farklı bir yönü ortaya çıkıyordu.
Özellikle 1966 yılında yayınladığı “Chelsea Kızları” filmi en çok beğenilen filmi oldu. Bu filmde ikiye bölünmüş ekrana yansıtılan iki hikaye yan yana akıyor; odak, bir hikayeden diğerine geçerken ses de ona göre ayarlanıyordu.
“Gelecekte Herkes On Beş Dakikalığına Ünlü Olacak!”
Andy Warhol’la en çok özdeşleştirilen söz, “Gelecekte herkes on beş dakikalığına ünlü olacak” cümlesidir.
Peki, size aslında bu sözün Andy Warhol’a ait olmadığını ve aslında fotoğrafçı Nat Finkelstein’a ait olduğunu söylesem…
Olay şöyle gerçekleşiyor. Bir gün Andy Warhol bir sohbet esnasında “Herkes meşhur olmak istiyor” demesi üzerine Finkelstein, “Evet sadece 15 dakikalığına” diye cevap veriyor. Eminim ne Andy Warhol ne de Finkelstein, günümüzde daha doğmayan çocukların bile sosyal medya sayesinde en az on beş dakikalığına ünlü olabileceklerini tahmin etmemişlerdir.
Andy Warhol’un Ölümü
Andy Warhol 3 Haziran 1968 yılında akli dengesi yerinde olmayan ve radikal feminist olan Valeria Solanas tarafından suikaste uğradı. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı ve kurtulmayı başardı.
Ölüm meleğinin onu öldürmeyi unuttuğunu zannediyordu ama bu olaydan tam 19 sene sonra 22 Şubat 1986 yılında hastaneye kontrole gittiği zaman beklenmedik bir şekilde hayata gözlerini yumdu.
Geride sadece koleksiyon olarak sakladığı düşünülen kullanılmış prezervatifler, trafik kazalarında ölmüş insanların fotoğrafları ve ölü kelebekler bıraktı.