Anarşi Nedir? Anarşizm Ne Demek?

Anarşi Nedir? Anarşizm Ne Demek?

Güncelleme Tarihi: 22 Ağustos 2022

Belki de kelime dağarcığımızdaki en büyük haksızlığa uğrayan sözdür anarşi. Gündelik hayatımızda da hemen her ortamda otorite sahibinin hakaret cümlesi olarak karşımıza çıkar. Aslında biri size “anarşik’’ diye hitap ediyorsa aslında sizinle konuşmuyordur. Bu çevredekiler muhatap alınarak yapılan bir yaftalamadır. Yani bir kişi size ‘’anarşik’’ diyerek diğer herkese “Bakın, bu tehlikelidir!’’ demeyi hedefliyordur. Peki, aslında anarşi nedir ve anarşizm ne demek? Gelin bugün biraz bu konuyu kurcalayalım…

Anarşi Nedir?

Anarşi kelimesi, “başsızlık’’ olarak tanımlanabilir. Antik Yunanca “arhe’’ kelimesinin önüne “an’’ olumsuzluk ekinin gelmesiyle türemiştir. Kabaca her türlü otoritenin reddedilmesi manasına gelir.

TDK’ye Göre Anarşinin Tanımı

Türk Dil Kurumunda anarşizm, basitçe “kargaşa’’ olarak tanımlanır. Doğal olarak da anarşizm kelimesine, “kargaşacılık’’ gibi garip bir sözcük ile mana getirilmiştir. Fakat yazıya başlarken bu kelimenin ne kadar haksızlığa uğradığından bahsetmiştik.Yani durum hiç de böyle değil…

Anarşist Kime Denir?

Anarşist Kime Denir?

Fotoğraf: Vincent M.A. Janssen

Sadece politik bir tavır olmakla kalmayan anarşizm, aynı zamanda bir yaşam stili olarak da karşımıza çıkar. Bu yönüyle de sosyal bir mefhumdur. Otoriteye, erke ve hiyerarşiye karşı çıkmak olarak özetlenebilecek olan bu mefhum, haliyle politik düzlemde “devletsizlik’’ manasına gelir. 

Anarşistlere göre sömürü ve kaos, devletten kaynaklanır ve ancak devletin ortadan kalkmasıyla mutlak düzen sağlanabilir. Bu kesinlikle katılmamız gereken bir fikir değil tabii ki. Ancak bu fikirden hareketle anarşizmin basitçe kaos anlamına gelmediğini, bilakis bunun önüne geçmek için ortaya atılmış bir fikir olduğunu anlayabiliriz.

Peki, o zaman anarşizmin Marksizmden farkı nedir?

Çünkü Marksistler de ideal bir düzende devletsizliği öngörmüyorlar mı?

Aslında kabaca fark şu; Marksistlere göre sömürü bitince devlet işlevini yitirecek ve ortadan kalkacak ama anarşistlere göre sömürünün bitebilmesi için devletin hemen şimdi ortadan kalkması gerekiyor.

Peki, anarşistler devletin olmadığı bir evrende düzenin nasıl sağlanacağını düşünüyorlar? 

Anarşistlere göre bunun için herhangi bir çabaya gerek yok. Öyle ki zaten bu insanın doğasında mevcuttur. Sağlıklı bir toplum, bireylerin kendi kendilerini yönetmesi ile mümkündür. Toplumsal kararlarda da herkes, oluşan durumdan etkilendiği ölçüde söz sahibi olmalıdır. Tabii tüm bunlar genel hususlar. Çünkü anarşistler de ekonomik sistemin nasıl olması gerektiği, şiddetin bu fikir içindeki yeri, endüstri hakkındaki sorunlar gibi pek çok konuda fikir ayrılıkları yaşamış ve fraksiyonlarına ayrılmışlardır.

Şiddetin bu fikir içindeki yeri demişken sanırım bir meseleye daha açıklık getirmek gerekiyor. Şiddet, anarşist eylemler için bir mecburiyet değildir. Pek çok başka eylemde de olduğu gibi sadece metotlardan bir tanesidir. Fakat genelde şiddet anarşizmin bir getirisi olarak görülürken şiddet içerikli bütün eylemler de anarşist faaliyetler olarak algılanır. Tabii bu son derece yanlış bir genellemedir. Lakin otoriteye yöneltilen herhangi bir eylem, örneğin 25 Mayıs 2020 tarihinde George Floyd’un bir polis tarafından canice öldürülmesi sonrası Amerika’da yaşananlar, hükümetin vergi politikalarını ve yükselen akaryakıt fiyatlarını eleştirmek için Fransa’da başlayıp pek çok ülkeye sıçrayan “Sarı Yelekliler Hareketi’’ veya Gezi Olayları gibi pek çok mesele, doğal olarak anarşistlerin dikkatini çeker. Farklı ideolojilerin ve tabii ki anarşistlerin bir eyleme dahil oluşu, o eylemin belirgin bir ölçüde spesifik bağlamından kopmasını ve topyekün bir devlet ve otorite eleştirisi haline dönüşmesini sağlar.

Anarşizmin Tarihi

Anarşizm Nedir?

Anarşizmin ortaya çıkışı diğer bütün modern ideolojiler gibi Aydınlanma Çağı’na kadar geriye götürülebilse de asıl itibari ile 19. yüzyılda ortaya konmuş bir felsefe olduğunu söyleyebiliriz. Fakat daha romantik bir tarih de inşa edilebilir elbet. Örneğin makul bir romantizm olarak Platon’un Devlet’inin karşısına idaresiz özgür bir toplum koyan Stoa felsefesinin kurucusu Zenon’un bir anarşist olduğu söylenebilir. Biraz daha hayalperest olacaksak şayet, yasak elmayı koparan Adem’in de iyi bir anarşist olduğundan bahsedebiliriz. 

Gerçekçi olacaksak Anarşizm, kendini “anarşist’’ olarak tanımlayan ilk insan kabul edilen Fransız düşünür ve ekonomist Proudhon ile başlayıp daha sonra da Bakunin ve Kropotkin gibi çok önemli fikir insanları tarafından savunulmuş son derece ciddi bir ideolojidir.

Daha önce anarşizmin pek çok farklı fraksiyona ayrıldığını söylemiştik. Anarko-kapitalizm, Kolektivist Anarşizm, Sendikalist Anarşizm, Pasif Anarşizm ve daha nicesi…

Bu fraksiyonlar içinde de anarşizm, farklı tarihsel serüvenlerden geçmiştir. O yüzden anarşizm için lineer bir tarih seyri çizmek pek mümkün değildir. Fikir, ilk etapta temel olarak toplumsal ve bireysel anarşizm olarak ikiye ayrılmıştır. Bundan sonra gelen bütün irili ufaklı fikirler ise kendi tarihselliğini seyretmiştir.

Anarşizmin Sembolü Nasıl Ortaya Çıktı?

Aslına bakarsanız en meşhur anarşizm sembolü, yazının kapak görselinde de olan çember içine alınmış “A’’ harfi olsa da anarşizmi sembolize eden pek çok simge kullanılmaktadır. Bunlardan bir diğeri ise yine çok yaygın olarak kullanılan kara bayraktır. Beyaz bayrağın evrensel olarak ‘’teslim olma’’ manasına geldiği düşünüldüğünde bu tercih, çok daha anlamlı bir hale gelir. Bu genel sembollerin dışında çeşitli fraksiyonların kullandığı özel simgeler de vardır. Örneğin “kara kedi’’, kara-kızıl ve sarı kızıl çapraz parçalı bayraklar bunlardan bazılarıdır.

Anarşizmin Amaçları Nelerdir?

Anarşizm Amaçları

Anarşizm, kabaca insanın özünde iyi kalpli bir varlık olduğu ön kabulüne dayanır. Yani insanlar iyidir ve oluşturdukları toplumlar doğal ve özgürdür. Buna karşın yapay olan devlet, sömürücü ve yozlaştırıcıdır. Şayet insanlar kendi hallerine bırakılırsa doğal bir imece ile birbirlerini tamamlayacaklardır. Fakat yukarıdan inen her türlü otorite tezahürü bu doğal yapıyı bozar. Haliyle insanların devletlerin buyruklarına uyma gibi bir sorumlulukları yoktur. Devletsiz bir toplum da gayet tabii mümkündür ve devletlerin yıkılması gerekir. Sömürüsüz, tahakkümsüz, eşitlikçi, adil ve her yönüyle insanca bir yaşam ancak bu şekilde mümkündür.

Kısaca Anarşist Felsefe

Sadede gelecek olursak, savunucu olmayanlar için bile anarşizmin oldukça faydalı olduğunu düşünüyorum ve bence her devletin varlığı açısından da son derece önemlidir. Çünkü bir ülkede otoriteye yöneltilen kuvvetli muhalefetin, otoritenin sağlıklı bir hizada durabilmesini sağlayacağı kanaatindeyim. Anarşistler de devlet dogmatizmine yöneltilen eleştirileri ve sözgelimi “put kıran’’ tavırlarıyla bu dengenin sağlanmasına büyük katkıda bulunuyorlar diye düşünüyorum.