Öğrenme Stilini Söyle Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim

Öğrenme Stilini Söyle Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim

Neredeyse insanı baz alan tüm gelişim sistemlerinde elde edilen kazanım, bireye değil ortalamadaki herkese atfedilir. Sürecin başarısı veya elde edilen sonuç, ortalamanın başarısıyla ölçülür. Bu sürece anaokulundan başlayarak iş yaşamına kadar uzanan herhangi sıradan bir yaşam yolculuğu da dahildir. Halbuki öznel farklılıkların ayrıştırabilmesi ve yetkinliğin fark edilebilmesi için herkesin ayrı bir karakteri olduğunu kabul etmek gerekir. İş yaşamından özel hayata kadar tüm seçimlerimizi bu karakter ve onun özellikleri belirler. 

Bu seçimlere dünyayı nasıl algıladığımız ve onu nasıl öğrendiğimiz de dahildir. 

Farklılığın en önemli göstergelerinden olan öğrenme stilleri de dünyayı algılama şeklimizden, bilgiyi nasıl öğrendiğimize dair öğrenimin tüm evrelerinde aslında bize ipucu verir. 

Alvin Toffler, “Geleceğin cahili okuyamayan kişi olmayacaktır. Nasıl öğreneceğini bilmeyen kişi olacaktır.” diyerek aslında ister istemez öğrenim stillerine ne derece vakıf olmamız gerektiğini vurgular. Öğrenme stilinizi bilmek neden sessizliğe diğerlerinden daha fazla ihtiyaç duyduğunuzu, çocuğunuzun dinleyerek değil de yaparak öğrendiğini, müzikle eşliğinde çalıştığınız vakit neden kolay ilerleyebildiğinizi anlamanıza katkıda bulunabilir. Çeşitlerine değinmeden evvel öğrenme stilinin ne zaman ortaya çıktığından ve bize ne gibi yararı olacağından bahsetmek faydalı olabilir.

Öğrenme Stili Nedir?

öğrenme stilleri

Fotoğraf: Neonbrand

Akademi dünyası, öğrenme stilleri kavramıyla 1960’lı yıllarda Rita Dunn aracılığıyla tanıştı. Yıllar süren çalışmadan sonra öğrenim stillerinin bilgiyi öğrenirken ve hatırlarken ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu. Akademisyenler ya da eğitim kurumlarında yer alan birçok eğitmen; öğrenme stillerini kendi müfredatına yerleştirse de sisteme bağlılıktan dolayı hala daha tekdüze bir anlatım şekli hakim durumda. 

Liseden atılıp Harvard’da kendine yer edinen, öğrenme stiline sadık bir bilim insanı Todd Rose örneğiyle de ortalamanın sonunun nasıl geldiğini, bireysel farkındalığa nasıl bağlı kalmamız gerektiğini örnekleyebiliriz. Liseden atıldıktan sonra uzun bir süre çalışıp tekrar akademi hayatına dönen Todd, şu an Harvard Graduate School Of Education üyesi. “Ortalamanın Sonu” kitabında nasıl kendi öz çalışma sistemine uyarak öğrendiğini ve buna neden sadık kaldığından bahseder. Halen daha Harvard Üniversitesinde “Mind, Brain ve Education” programının başkanıdır. Bireyselliğin önemine oldukça dikkat çeker ve başarının ancak bireyselliğe duyacağımız saygı ile geleceğinin altını çizer. 

Öğrenme stilleri de bireyselliğin kutsanmasına oldukça ihtiyacımız olduğumuz dijital çağda, bilgiyi alırken başvurmamız gereken taktiklerden biridir. 

Öğrenme Stilleri Nelerdir?

Kişiye göre öğrenme stilleri

Fotoğraf: Kelly Sikkema

Öğrenme stillerinin hepsine de sahip olabilirsiniz, belli başlı bir ya da iki tanesine de… Ayrıca şunun da altını çizmekte yarar var; doğduğunuz andan itibaren duyularınız ne kadar uyarılırsa bilgiyi almaktaki çeşitliliğiniz de o kadar artar. Kilit nokta öğrenme stilinizin farkında olmak, özneye o tekniği koymak ancak diğer alternatiflerle beyni her zaman beslemektir.

Öğrenim stilleri, üç ana başlık altında toplanır;

Görsel Öğrenme Stiline Sahip Olanlar: Çocukluklarında verdiği ipuçları, resimli kitaplara olan ilgileri ve düzenli olma gayretleridir. Sessiz ortamları tercih ederler ve yaşananları görüntüleriyle birlikte hatırlarlar. Genel olarak düzensizliğe pek tahammülleri yoktur.

İşitsel Öğrenme Stiline Sahip Olanlar: Konuşkandırlar. Kulaklarının duymadıklarını anlamakta zorlanırlar bu sebeple soru sorarak öğrenirler. Konuşmaları taklit etmekten hoşlanırlar. Konuşma ve dinleme becerileri yüksektir. Müziğe duyarlılardır ve bir melodiyle öğrenmeleri daha kolaydır. 

Kinestetik Öğrenme Stiline Sahip Olanlar: Fiziksel duyularını iyi kullanırlar. En belirgin özellikleri sürekli hareket halinde olmaları ve dokunma ihtiyaçlarıdır. Koşmayı, dokunulmayı severler. Düzensizlikten rahatsız olmazlar. Rita Dunn, kinestetik öğrencilerin kondisyon bisikletine binerek kitap okuması gerektiğini söyleyerek kinestetik çocukların pilates topunun üzerinde hareket ederek neden daha iyi anlayabildiklerine işaret etmiştir.  

En temel öğrenme stillerini yukarıdaki üç başlıkta toplayabiliriz. Zamanla dilsel öğrenme, mantıksal, sosyal ve içsel öğrenme aralarına katılsa da aslında bu eklenen öğrenme stilleri zeka çeşitliliğine atıfta bulunur. 

Çoklu Zeka Kuramı

Çoklu Zeka Kuramı, Howard Gardner’ın zor öğrenen öğrencilere uygulanan IQ testlerine inanmaması üzerine geliştirdiği bir kavramdır. Her çocuğun özel olduğundan ve kendine has bir zekaya sahip olduğundan bahseder. Çoklu Zeka Kuramı ile içeriğindeki yedi zeka tanımıyla Gardner aslında her kişinin yedi zekaya da sahip olduğuna dikkat çeker. Hepsinin gelişimi biyolojik, yaşamsal ve kültürel ortama bağlıdır. Ancak öğrenme stiliniz de aşağıdaki zeka tiplerinden hangisinin baskın olduğu hakkında ipucu verebilir.

  • Dil Zekası: Dile, sözcüklere duyarlıdırlar. Kelimeleri hem yazılı hem sözel olarak etkin kullanırlar. 
  • Mantıksal/ Matematiksel Zeka: Sayılarla araları iyidir ve sayılarla sebebi sonucu daha iyi anlarlar; bütünsel bakabilirler. 
  • Ritmik Zeka: Sese ve müziğe duyarlıdırlar. Melodilerdeki farklılığı kolaylıkla görebilirler.
  • Uzamsal Zeka: Şekle, çizgiye ve renge duyarlıdırlar. Boşlukları zihinde kolayca canlandırabilirler. 
  • Kinestetik Zeka: Kendi bedenini ustalıkla hareket ettirme becerisidir. Performans sanatçıları, dansçılar bu gruba dahildir diyebiliriz.
  • Kişilerarası Zeka: Empati konusunda oldukça gelişmişlerdir. Diğer insanların ruh hallerini kolaylıkla anlarlar. 
  • İçsel Zeka: Öz kontrol seviyeleri yüksektir. Kendilerini çok iyi tanırlar, zayıf ve güçlü yanlarının oldukça farkındadırlar. Diğerleriyle olan farklarını hemen gözlemleyebilirler. 

Görüldüğü gibi öğrenim stilleri ile zeka türleri arasında benzerlikler bulunmaktadır. En hareketli öğrencinizin kinestetik zekaya sahip olduğunu söylemek zor olmayacaktır. Veya bir melodi eşliğinde kolaylıkla öğrenen çocuğunuzun muhakkak ki ritmik zekası baskın olacaktır. Yine de yinelemekte yarar var; zeka türleri, biyolojik, çevresel ve kültürel ortama oldukça bağlıdır. Ancak öğrenirken neden yüksek sesle tekrar ettiğiniz artık daha manidar gelecek ya da yazarak öğrendiğiniz vakit neden asla unutmadığınızı artık daha kolay anlayabilirsiniz. Her insan özeldir ve öğrenme yöntemi de oldukça spesifiktir. 

Dünyayı algılayış tarzınız öğrenme stilinizi, öğrenme stiliniz de kendinizi dünyaya nasıl açacağınızı gösteriyor olabilir.

Kapak Fotoğrafı: Tim Mossholder