Korse Modası Geri Döndü! Tarihte Kısa Bir Yolculuk...

Korse Modası Geri Döndü! Tarihte Kısa Bir Yolculuk…

Gone With The Wind filminde ünlü bir sahne vardır, bilir misiniz? Scarlett O’Hara’nın korsesi sıkıca bağlanırken çıkardığı acı dolu sızlaması ya da Titanic’deki Rose’un benzer sahnesi? Günümüzde korse modası deyince aklımıza ilk olarak “sağlığa zararlı”, “işkence” gibi tanımlamalar gelir. Hatta dönem filmi çekerken korse giymek durumunda kalan Hollywood oyuncularının röportajlarında “nefes alamadım”, “bayıldım”, “organlarım yer değiştirdi”, “hareket edemedim” veya “sesimi kısıtladı” gibi serzenişlerine rastlarız. Acaba 19. yüzyılda, korseler popülerliğin zirvesindeyken bu söylemlerin ortaya çıkmasının gözden kaçırdığımız bir nedeni var mı? Peki, korseler gerçekten de kadın bedenini deforme eden ataerkil işkence aletleri miydi yoksa fonksiyonel bir rolleri mi vardı? Bu soruların cevaplarını merak ediyorsanız, o zaman gelin moda tarihinde kısa bir yolculuğa çıkalım…

korse

Fotoğraf: Vogue

16. ve 17. Yüzyılda Korse Modası

Korseler, Batı dünyasında 16. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar çoğunlukla kadınların, ender de olsa erkeklerin başvurduğu giysi tamamlayıcılarındandı. Ancak korse benzeri, dış giyim olarak kullanılan aksesuarların izine MÖ 1600’lere kadar rastlamak mümkün. 

İç çamaşırı olarak kullanılan, sıkı ve uzun korseler, İtalya’da doğmuş, Catherine de Medici tarafından 1500’lerde Fransa’ya tanıtılmıştır. Mevcut kalıbını korumak amacıyla ahşap, çelik veya balina çubuğu kullanılarak üretilen korseler Fransız sarayı kadınları tarafından güzel ve ince görünmek için büyük ilgiyle kucaklanmış, aristokrasi çevresinde de hızla yayılmıştır. Böylelikle vücuda göre kıyafet seçmenin yerini,  giyilen kıyafete göre vücuda şekil verme almıştır. 

Bu dönemde korselerin işlevi, göğüsleri düzleştirip yukarı iterek üst gövdeyi bir silindir şekline getiriyor, ilerleyen yıllarda göreceğimiz “hourglass” vücut tipinin aksine belin inceliğini vurgulamıyordu. Korselerin üretiminde ön kısmının sert düzlüğü ile vücudun üst kısmında görünen göğüslerin kıvrımları arasındaki zıtlığa odaklanılmıştı.

18. ve 19. Yüzyılda Korse Modası

Yıllar içinde moda trendlerine göre bel kesimleri yukarı veya aşağı hareket eden korselerin kullanım amaçlarında da değişiklik oldu. 1800’lerin başlarında esasen göğüsleri desteklemek için yüksek bel kesim olarak üretilen korseler, yüzyılın ortasına doğru bele vurgu yapacak şekilde tasarlanmaya başladı.

18. yüzyılda iç çamaşırı olarak kullanılan korselerin temel amacı göğüsleri desteklemek ve şekillendirmek, orta kısmı sıkılaştırmak, sırtı desteklemek, duruşu düzeltmek ve beli biraz daraltarak, üzerine dış giysinin giyileceği “V” şeklinde bir üst gövde oluşturmaktı. 

Her aksesuar gibi korseler de modadan nasibini alarak değişimini, gelişimini sürdürmeye devam etti. Fransız Devrimi ve genel olarak devrimci bakış açısıyla beraber aristokratik yaşam tarzının kınanıp reddedilmesiyle korseler de eski itibarını kaybetti. Ancak zamanla kadınların isteği doğrultusunda korseler trend zirvesine her zamankinden daha güçlü bir şekilde geri döndü. 

Kadınların yüzyıllar boyunca kendilerini gösterebildikleri, ifade edebildikleri tek yol olan moda, tarih boyunca yoğun bir şekilde eleştirildi. Bazı moda tarihçileri, korseler hakkındaki yanlış düşüncelerin Victoria devrinde (19. yüzyıl) ortaya çıktığını öne sürüyor. Korselerin kadınlar tarafından yapıldığı ve satıldığı, belki de en kısıtlayıcı, nefes daraltıcı ve popüler olduğu bu dönemde büyüyen kadın hakları hareketi, o günlerde erkekler gözündeki kadın rolüyle çatıştı. Bu harekete karşı olan çoğu erkek, kadınları giyimlerinden emeklerine her alanda küçük görerek ezmeye çalıştı. 19. yüzyılın ortalarında, ilerleyen tıpla birlikte çoğunluğu erkek olan doktorlar korselerin iç organların şeklini bozduğu, kanser, kırık kaburga, tüberküloz ve histeri gibi çeşitli ciddi sağlık sorunlarına neden olduğunu ortaya attı. Ancak bu ifadeleri kanıtlayacak, bu döneme ait hiçbir tıbbi bulguya rastlanmadığı gibi, bu sorunların ve hastalıkların tamamen başka nedenleri olduğu ortaya çıktı.

20. Yüzyılda Korse Modası

Edward döneminde vücudu “hourglass” şekline sokan Victoria dönemine ait korselerin aksine, gövdeyi öne doğru iten ve kalçaların arkaya doğru çıkmasını sağlayan S-kıvrımlı korse tipi ortaya çıktı. Bu dönemdeki korselerin bel kısmının kısa olması, göğüslere az destek vermesine neden oldu. Tıp diplomasına sahip bir korseci tarafından popüler hale getirilen bu yeni korseler, karın/bel bölgesine daha az baskı uyguladığı için eski modellere göre sağlık açısından daha kullanışlı bulundu. Ancak bu model korseler de kullanıcılarda doğal olmayan duruş pozisyonuyla ciddi sırt problemlerine yol açtı. 

Birinci Dünya Savaşı’ndan birkaç yıl önce, toplum gözünde dar kalçaların daha arzu edilebilir bir hal alması, kadınları kalçayı sıkı gösteren alt vücut korselerine yöneltti. Bunun üzerine kadınların dünya savaşlarına katkı sağlamak adına çelikten üretilen korselerden vazgeçmeleriyle korse devri kapanmaya başladı.

Yakın tarihimizde ise 1990’lı yılların başında korselerin, kıyafetlerin üstüne giyilen parçalar olarak tekrar canlandığını görüyoruz.

Günümüzde Korse Modası

Korse modası günümüzde yavaş yavaş popülerlik kazanmaya başladı. Netflix’te yayınlanan Bridgerton dizisiyle beraber İngiliz Naiplik zamanını andıran kıyafetlere sahip olma arzusunun arttığını görüyoruz. Ashley Graham, Hailey Bieber, Dua Lipa ve Kim Kardashian gibi ünlülerin üzerinde sıklıkla görmeye başladığımız, tek veya tişörtlerin, gömleklerin üstüne giyilen korselere yakın zamanda caddelerde de rast gelebiliriz.