Güncelleme Tarihi: 22 Şubat 2024
Son yıllarda tüm dünyanın ana gündemlerinden biri haline dönüşen iklim değişikliği, yalnızca meteorolojik takvimin şaşmasında değil, aynı zamanda bir domino taşı etkisiyle birlikte yediğimiz gıdalarda dahi görülebiliyor. Daha şimdiden iklim değişikliği sebebiyle bazı gıdaların üretimi azalmış durumda. Peki, her geçen gün daha da büyüyen dünya nüfusunu doyurmak için gelecekte yeterli gıdamız olacak mı? İklim değişikliği yiyecekleri nasıl etkiliyor?
İklim Krizinin Gıdalar Üzerindeki Etkisi
İklim değişikliği, adından da anlaşılabileceği üzere mevsim normallerinin değişmesi ve sıradışı hava olayların yaşanmasını konu edinen bir bilim sahası. Neredeyse tamamı tarıma dayalı olan global gıda endüstrimiz, haliyle ön görülemeyen mevsim değişikliklerinden etkileniyor. İklim krizinin gıdalar üzerindeki etkisi söz konusu olduğunda su kaynaklarının azalması, aşırı yağış veya kuraklık, fırtına gibi yıkıcı doğal felaketler öne çıkıyor. Üstelik iklim değişikliğinden etkilenen gıdaların çoğunluğu düzenli olarak sofralarımıza giren gıdalar.
Et
Hepçil bir diyete sahip olan insanlar için en önemli protein kaynaklarından olan beyaz ve kırmızı et, son yıllarda tehlike altında. Bu durumun temel sebebi, büyükbaş ve küçükbaş hayvanların beslenmesi için kullanılan devasa mısır ve buğday tarlalarının her geçen gün daha verimsiz hale gelmeye başlaması ve dünya çapında otlakların azalması olarak görülüyor.
Öte yandan olağan şartların dışına çıkan hava koşulları sebebiyle hayvanların hastalık ve enfeksiyon riski azalıyor. Bu durum sebebiyle çiftliklerde toplu ölümler yaşanırken iklim göçü kaynaklı olarak hayvan yetiştiriciliği günden güne daha pahalı hale geliyor. Dünyanın en büyük sektörlerinden biri olan et üretiminin yakın zamanda durması pek olası değil. Ancak yakın gelecekte et fiyatlarının arttığını görebiliriz.
Kahve
İklim değişikliğinden etkilenen gıdalar arasında en öne çıkanlardan biri de neredeyse her insanın düzenli olarak tükettiği kahve. Mevsimlerin ve yağışların daha düzensiz hale gelmesiyle kahvenin yetiştirildiği bölgelerde topraktaki su yoğunluğu artıyor, nem ve ıslaklık ise kahve bitkilerinin daha hasat edilmeden çürümesine sebep oluyor.
Öte yandan kahve üretiminin en yoğun yapıldığı Orta Amerika bölgesinde yaşanan fırtınalar ise hem iklim göçünü tetikliyor hem de kahve üretimine milyonlarca dolar zarar veriyor. Geçtiğimiz yıllarda ABD’nin Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir araştıramya göre iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri, kahve üretiminin %60’ını yok olma tehlikesiyle baş başa bırakıyor.
Çikolata
Tatlıların vazgeçilmezlerinden olan çikolata, yorucu bir gün sonrasında kendinizi ödüllendirmek için en iyi tercihlerden biri. Ancak yakın gelecekte aynı İkinci Dünya Savaşı döneminde olduğu gibi karne ile çikolata satıldığına şahit olabiliriz.
Kahveye benzer bir şekilde yoğun yağışlarla karşı karşıya kalan kakao ağaçları, ya kalitesini kaybediyor ya da tamamen ürün veremez hale geliyor. Öte yandan kakao hasadı için çiftçilerin ağır koşullarda çalışması ve yanlış tarım uygulamaları, üretimde verimsizliği artırırken aynı zamanda tarım arazilerinin de zarar görmesine neden oluyor. Uzmanlar, 2050 yılına kadar çikolatanın tamamen hayatımızdan çıkabileceğini belirtiyor.
Buğday
Araştırmalara göre insanların her gün aldığı kalorinin en az %20’sinden direkt olarak buğday sorumlu. Global gıda zincirinde bu denli önemli olan bir tarım ürünü, son yıllarda tehlike altında. Araştırmacılar, kritik eşik olarak görülen ortalama 1.5 derece sıcaklığının aşılması sonrasında buğday tarlalarının kuraklıkla baş başa kalacağını saptadı. Öte yandan artan karbondioksit emisyonunun buğdayların yetişmesi için elzem olan topraktaki minerallerinin yoğunluğunu etkilediği belirtiliyor.
Ayrıca buğday üretiminin yalnızca tek başına ele alınmaması gerekiyor. Patates, mısır ve pirinç ile birlikte başta hayvancılık sektörü olmak üzere diğer birçok gıda üretim hattını direkt olarak etkileyen buğday üretiminin azalması, dünya çapında bir gıda krizinin yaşanmasına neden olabilir.
Sardalya
Ülkemizde sevilen balıklar arasında yer alan sardalya, iklim krizi nedeniyle tehlike altında olan balık türlerinden biri. Son yapılan araştırmalara göre sardalya balıkçılığı konusunda önemli bir yer kaplayan Güney Karayipler’de üretim noktasında son on yıl içerisinde %87 oranında azalma yaşandı. Aynı zamanda Pasifik Okyanusu’nda sardalya sayısının önümüzdeki 60 yıl içerisinde %20 ile %50 arasında azalacağı düşünülüyor.
Badem
Dünyadaki badem üretiminin yaklaşık olarak %80’i ABD’nin Kaliforniya eyaleti tarafından sağlanıyor. Ancak üretimin bu denli tek bir bölgeye bağımlı olması, bölgede yaşanacak iklim felaketlerinin üretim hattını son derece kötü şekilde etkilemesiyle sonuçlanabilir.
Son yıllarda Kaliforniya’da yaşanan da tam olarak bu. Bölge su kıtlığıyla karşı karşıya. Endüstrinin gelecekte daha sıcak hale geleceği düşünülen Washington ve Oregon bölgelerine kayması bekleniyor.
Üzüm
Şarap üretiminin bir numaralı hammaddesi olan üzüm, istenen tatların yakalanması için özel iklimlere ihtiyaç duyuyor. Tarım bölgelerinin yakınında yaşanan yangın, yağış ve ani sıcaklık artışları, direkt olarka üzüm üretimini etkiliyor. Ülkemizde de kasırgalar nedeniyle sıklıkla üzüm bağları zarar görüyor. Araştırmalar, küresel ortalama sıcaklıkların 2 dereceye kadar yükselmesi halinde şaraplık üzüm bölgelerinin 2100’e kadar %56 oranında küçüleceğini ön görüyor.
Şeftali
Diğer meyvelere nazaran sert koşullara kıyasla çok daha dirençli olmasıyla tanınan şeftali de iklim değişikliği sebebiyle tehlike altında olan gıdalar arasında. Şeftali ağaçlarının uygun şekilde meyve verebilmesi için kış aylarında sıcaklıkların 0 ile -45 derece arasında kaldığı soğutma saati adı verilen bir dönemi yaşaması gerekiyor. Araştırmalar bazı bölgelerde 1950 ile 2000 yılları arasında sıcaklıkların artışı sebebiyle soğutma saatlerinin %30 oranında azaldığını tespit etti.
Mısır
ABD, Afrika ve Latin Amerika’nın en önemli tarım ürünlerinden olan mısır, dünyada en çok tüketilen gıdalardan biri. Ancak mısır, buğdaya kıyasla ekstrem hava koşullarına karşı çok daha narin. Mısır bitkisinin çiçek açmaya başladığı dönemde yaşanabilecek beklenmedik bir kuraklık, tüm mahsulün zarar görmesine neden oluyor. Bu durum, mısır üretiminin ekonomik sürdürülebilirlik sınırlarından çıkarıyor.
Pirinç
Asya’nın bir numaralı tarım ürünü pirincin yetiştirilmesi sırasında oldukça fazla su tüketiliyor. Genellikle deniz kıyılarında ve dere, ırmak kenarlarında gerçekleştirilen pirinç üretimi, düzensiz yağışlar sonrasında artan ve azalan su debilerinden kötü şekilde etkileniyor. Ayrıca araştırmacılar, Bangladeş’teki kıyı taşkınlarının 200.000 çiftçiyi yaşam alanlarından uzaklaştırabileceğini saptadı.
Kapak Fotoğrafı: Unsplash | Alicia Christin Gerald