İklim Değişikliği ile İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

İklim Değişikliği ile İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

Pek çok otoriteye göre yaşadığımız çağ, bilgi çağı olarak adlandırılıyor. İnternetin ve çeşitli teknolojik imkanların gelişmesiyle birlikte artık ihtiyacımız olan bilgiye yalnızca birkaç dakikada kolayca ulaşabiliyoruz. Ancak ne yazık ki bu ‘bilgi bombardımanı’ hali, her zaman doğru bilgiye ulaşacağımız anlamına gelmiyor. Yaşamımızın her alanında kasıtlı veya kasıtsız olarak yayılan yanlış bilgiyi ayırt edebilmemiz son derece önemli. Hele ki konu, iklim değişikliği gibi hem bugünümüzü hem de geleceğimizi ilgilendiren küresel bir sorunsa… O halde gelin, iklim değişikliği ile ilgili doğru bilinen yanlışlar nelermiş birlikte bakalım, bilgilerimizin üstünden geçip bu önemli sorun konusunda ne kadar bilinçliyiz hızlıca kontrol edelim…

Yanlış: İklim Değişikliği, Daha Sıcak Günler Anlamına Geliyor

İklim Değişikliği ile İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

Doğru: İklim değişikliği ya da iklim kriziyle ilgili bu yanılgı, aslında bu ekolojik değişime ilk etapta “Küresel Isınma” adı verilmesinden kaynaklanıyor. Daha sonraları bu ifade, içerdiği edilgen yapıdan uzaklaşmak adına “Küresel Isıtma” olarak değiştirilmiş olsa da bu deyim, gezegenimizin ısındığını ve dolayısıyla bunun sonuçlarının da yalnızca daha sıcak havalar olacağını sanmamıza neden olabilir. 

Aslına bakarsanız gezegenimizin ısındığı doğru. Ancak iklimimizdeki bu değişiklik, yaşamımıza yalnızca daha sıcak hava durumu olarak yansımıyor. İklim değişikliği sonucunda Dünya’nın yüzey sıcaklığının yükselmiş olması, aşırı sıcak hava dalgaları ve kuraklık gibi direkt olarak ısıya bağlı problemlerin yanında dolaylı olarak oluşacak aşırı hava olaylarına da zemin hazırlıyor. Gezegenimizdeki iklim dengesinin doğal olmayan bir hal alması sonucunda aşırı yağışlar, su baskınları, tarihte görülmemiş büyüklükte fırtınalar veya kasırgalarla karşılaşmamız çok olası. 

İklim değişikliğinin sonuçlarını “ısı artışı” yerine “aşırılaşma” olarak değerlendirmek çok daha doğru bir yaklaşım olabilir. Çünkü bu süreç, bulundukları coğrafyaya bağlı olarak farklı bölgeleri farklı şekillerde etkiliyor ve etkilemeye devam edecek.

Yanlış: İklim Değişikliği, Geleceğin Problemi

İklim Değişikliği ile İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

Doğru: Bundan birkaç on yıl öncesinde olsaydık o dönem için de hatalı olan bu önermeyi yanlışlamak konusunda çok daha zorlanabilirdik. Ancak bugüne geldiğimizde ne yazık ki iklim değişikliğinin tam olarak bugünün de problemi olduğunu ispatlamak için çok uzaklara gitmemize gerek yok.

Geride bıraktığımız birkaç yıl, iklim değişikliğinin sonuçlarını iyiden iyiye hissettiğimiz dönemler olarak tarihte yerini aldı. Tarih boyunca yağışlı iklimiyle ünlü olan İngiltere’nin pek çok yeri, 2022 yazında kuraklıkla mücadele etmek zorunda kaldı. Aynı şekilde 2021 ve 2022 yıllarında, Türkiye de dahil olmak üzere dünyanın pek çok coğrafyasında daha önce görülmemiş büyüklükte orman yangınları ile karşılaştık. Öte yandan 2022 kışı da dünyanın iklim değişikliğinin sonuçları ile yüzleştiği dönemlerden biri oldu. Kuzey Amerika Kıtası, bu yazı hazırlanırken de devam eden bir şekilde aşırı soğuk hava dalgaları ile boğuşuyordu. Son birkaç yılda Asya Kıtası ve Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde görülen su baskınları ve benzer hava olaylarının da iklim değişikliği ile direkt olarak bağlantılı olduğu düşünülüyor.

Özetlemek gerekirse iklim değişikliği, hem bugünün hem de geleceğin problemi. Konuyla ilgili araştırmalar yapan otoritelerin hedef olarak belirlediği 1.5 derece sınırının aşılması, geleceğimiz için geri dönülemez bir noktaya gelmemize neden olabilir. İklim değişikliği kaynaklı felaketlerin çok daha sıklaşarak gündelik hayatımızın değişmez bir parçası haline gelmemesi için tam da bugün harekete geçmemiz gerekiyor. Bu yaklaşımın dışında kalan davranışlar ise uluslararası literatürde Climate Delay (İklim Erteleme) olarak adlandırılıyor. Pek çok çevre aktivisti ve STK’ye göre iklim değişikliğiyle mücadele konusunda günümüzün en büyük problemi de küresel çapta gerçekleştirilmesi gereken aksiyonların durmaksızın ertelenmesi.

Yanlış: İklim Değişikliği, Doğal Bir Süreç

İklim Değişikliği ile İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

Doğru: Gezegenimizin tarihiyle ilgili sahip olduğumuz bilgilere baktığımızda değişken iklim koşullarına şahit olmamız sürpriz değil. En çarpıcı örnek olarak Dünya’nın Buzul Çağı adı verilen bir dönemle karşılaştığını dahi biliyoruz. Yani bir diğer deyişle gezegenimiz, stabil iklim koşullarına sahip değil, değişmeye alışkın. Peki, o halde iklim değişikliği ile ilgili sorun ne?

İklim değişikliğini çağımızın en büyük küresel sorunu haline getiren en önemli unsur, karşı karşıya kaldığımız değişimin kapsadığı zaman dilimiyle ilgili. Otoritelere göre Dünya’nın doğal süreçler sonucunda yüzbinlerce yılda geçireceği iklim değişimi, insan kaynaklı etkiler sonucunda yalnızca on yıllara dayanan bir periyot içinde gerçekleşiyor. Yani bir diğer deyişle gezegenimizdeki ekolojik değişiklikleri “hızlı ileri sarma” moduna almış bir şekilde ilerliyoruz. Ancak ne yazık ki bu, Dünya’nın ve üzerindeki canlı yaşamının ömrünün de hızlıca tükenmesi anlamına gelebilir.

Dünya’nın küresel sıcaklığı, bu konuda kayıtlara başlandığı tarihten bu yana günümüzde en yüksek seviyede. Tarihteki en sıcak 18 yıldan 17’si ise son 21 yılda gerçekleşti. Her geçen yıl rekor sıcaklıklar ve daha önce görülmemiş iklim olayları ile karşılaşmaya devam ediyoruz. Bilim insanlarına göre iklim olaylarının tarihsel dağılımı, kesinlikle yaşadığımız dönem için doğal bir sürece işaret etmiyor.

Yanlış: İklim Değişikliğinden Yalnızca Büyük Ülkeler Sorumlu

İklim Değişikliği ile İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

İklim değişikliğini ortaya çıkaran temel sebep karbon salımları. Karbon salımları konusunda ise Çin veya ABD gibi ülkelerin en üst sıralarda olduğu biliniyor. Ancak küresel ölçekte karşı karşıya olduğumuz bu sorunu, yine küresel ölçekte hep beraber yarattık. Her ne kadar sorumluluk dağılımı konusunda gelişmekte olan ülkeler çok daha düşük bir paya sahip olsa da Sanayi Devrimi sonrası hız kazanan tüketime odaklı yaşam tarzımız, aslında iklim değişikliğini ortaya çıkaran en önemli faktör.

Yanlış: İklim Değişikliği Küresel Bir Komplo

İklim Değişikliği ile İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

Her ne kadar diğer yanılgılar kadar rağbet görmese de iklim değişikliği ile ilgili “Bu durum gerçek değil, yalnızca küresel bir komplo.” görüşüne rastlamak da mümkün. Bu yaklaşım, uluslararası literatürde “Climate Change Denial” (İklim Değişikliği İnkarı) olarak adlandırılıyor. Çeşitli komplo teorilerine bağlı olarak gelişen bu görüş, aslında bilimsel anlamda hiçbir dayanağa sahip değil. Üstelik iklim değişikliği, günümüzde artık soyut ve gözlemlenemez bir kavram olmaktan çok uzakta duruyor. Ekolojik dengesizliklerin sıklığı ve aşırı hava olaylarındaki artış, karşı karşıya olduğumuz tehlikenin ne yazık ki fazlasıyla gerçek olduğunun en net kanıtı.

Yanlış: Karbondioksit Azalmamalı, Bitkiler İçin Gerekli

İklim Değişikliği ile İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

İklim değişikliğini ortaya çıkaran faktörlerin başında sera gazı salımlarının geldiği bilinen bir gerçek. Sera gazı konusunda en büyük paya sahip olan gaz türü ise karbondioksit. İlkokul yıllarımızdaki en temel bilgilerden de aşina olduğumuz üzere karbondioksit, aslında bitkilerin yaşamı için gerekli bir gaz türü. Ancak buradaki en temel sorun karbondioksitin varlığı değil, miktarı.

Araştırmalara göre atmosferdeki mevcut karbondioksit miktarı, 800.000 yıllık bir süreç göz önüne alındığında günümüzde rekor düzeyde. Üstelik ormansızlaşma gibi faktörlerin de etkisiyle bitkiler tarafından depolanabilen karbon miktarı her geçen gün azalıyor. Yani Dünya, şu an için ihtiyaç fazlası karbondioksite sahip ve bu ekstra karbondioksit, yerkürede ısı artışı olarak bizlere geri dönüyor.

Yanlış: İklim Değişikliğine Karşı Artık Bir Şey Yapamayız

İklim Değişikliği ile İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

Karamsar tablolar ve felaket senaryoları içerisinde kaybolmak üzereyseniz, üzülmeyin! Evet, bu küresel sorunla ilgili harekete geçmek için geç kaldığımız bir gerçek ancak halen geri dönülmez noktayı tam anlamıyla geçmiş değiliz. Araştırmalara göre bugün itibarıyla iklim değişikliğini tam anlamıyla durdurmak gerçekçi bir hedef olarak görünmese de bu süreci olabildiğince yavaşlatmak ve etkilerini minimuma indirmek elimizde.

Uluslararası kuruluşlar tarafından belirlenen 2030 ve 2050 hedefleri, karbon salımlarının küresel çapta azaltılması ve hatta pek çok alanda ‘karbon sıfır’ düzene geçiş yapılması, 1.5 derece hedefine olabildiğince yaklaşmamızı sağlayabilir. Son yıllarda yayımlanan IPCC raporları 2030 hedefleri için karamsar bir tablo ortaya koyuyor ancak dünyanın pek çok yerinde gerçekleşen yenilenebilir enerji yatırımları ve sürdürülebilirlik adımları, uzun vadedeki değişim için umutlu olmamıza imkan tanıyan faktörler arasında.