Göbeklitepe: Tarihin Sıfır Noktası

Göbeklitepe: Tarihin Sıfır Noktası

Öyle bir yer düşünün ki Mısır Piramitleri ve Stonehenge’den binlerce yıl daha kadim. Öyle bir yer ki varlığıyla tarihe bakış açımızı yeniden şekillendiren. Öyle bir yer; Dünya’nın ilk tapınağı ve insanlığın bilinen ilk hatırası. Tabii ki Göbeklitepe’den söz ediyoruz…

Şanlıurfa’da bulunan ve dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğu olan Göbeklitepe tarihi, henüz tam saptanmamış olmasına rağmen epi-paleolitik çağa dayanıyor olabilir. Fakat saptanan tarihiyle günümüzden yaklaşık 13.000 yıl önce inşa edilen bu merkez, binlerce yıl sonra bir şekilde yeniden insanlığın ilgisini üzerine çekmeyi başarıyor. ‘’Bir şekilde’’ diyorum ama ‘’Atiye’’ dizisinin payı çok büyük gibi gözüküyor. Böyle bir cümle kuracağım hiç aklıma gelmezdi ama; toplumun ilgisini, medeniyet tarihinin bu önemli dönüm noktasına celbettirdikleri için ‘’Atiye’’ dizisine müteşekkiriz.

Göbeklitepe, pek çok açıdan oldukça gizemli bir yer. Taş Devri’nden kalma daha önce hiç bilmediğimiz bir inancı ortaya çıkarması, sırları, tuhaf sembolleri ve estetik tasvirleri bir yana dursun; heybetiyle göz dolduran bu mega tapınağın neden ve nasıl yapıldığı da merak konusu. İnsanlığın, yaklaşık 12.000 yıl kadar önce avcı-toplayıcı hayattan tarım toplumuna geçmesi ile başlayan teknik bilgi ve estetik düşüncede yaşanan sıçrayışın, bugünkü medeniyetimizin temelini oluşturduğu düşünülüyordu. Fakat bir gün; tarihi, bilinen yerleşik hayat ve haliyle tarım toplumundan çok daha eskilere dayanan Göbeklitepe keşfedildi. Bildiğimiz her şeyi değiştiren bu tapınak, medeniyetin hikayesini yeniden yazıyor ve bu hikaye hemen burada; Türkiye’de başlıyor.

Göbeklitepe yaklaşık yirmi futbol sahası büyüklüğünde bir alana inşa edilmiş. Yapının merkezi dört büyük odadan oluşuyor. Bütün bu odaların merkezlerinde ve duvarlarında bazılarının ağırlıkları 24 tonu, boyları 6 metreyi bulan ‘’T’’ şekilli sütunlar, sütunların ve duvarların üzerinde de muhteşem motifler, kabartmalar bulunuyor ve bütün bölgede irili ufaklı iki yüzden fazla sütun var. İlginç olan ise tüm bunların avcı-toplayıcı göçebeler tarafından yapılmış olması. Yani primitif (ilkel) denilen insanlar…

Keşif Hikayesi

göbeklitepe

Fotoğraf: sanliurfa.ktb.gov.tr

Göbeklitepe’nin keşfi de Türkiye ölçeğinde alışık olduğumuz öğeler barındırıyor olmasına rağmen oldukça enteresan; 1986 yılında arazinin eski sahibi Mahmut Yıldız, babası ve amcası ile beraber mercimek ektikleri tarlalarını sürerken iki tane büyük taş parçası bulurlar. Burası oldukça ilgi çekici çünkü zaten bölge halkı Göbeklitepe’nin keşfinden önce de buranın kutsal bir yer olduğunu biliyor; dualar edip kurbanlar kesiyorlarmış. Yani Göbeklitepe’nin bilgisi binlerce yıl somut olmayan kültürel miras sayesinde kuşaktan kuşağa taşınmış. Bu kısa folklorik övgüden konumuza dönecek olursak; bu üç bilinçli çiftçi, özenle battaniyelere sardıkları taşları at arabasına yükleyip müzeye götürürler. Taşları inceleyen ve konunun uzmanı olmayan dönemin müze müdürü, ‘’Ya bunlar basit kireç taşı. Siz bunları götürün buradan’’ minvalinde bir açıklama yapar. Çiftçiler de ağır taşları yeniden taşımamak için bunları müzenin bahçesine bırakarak gerisin geri dönerler. Aradan yıllar geçer ve 1992 yılında başka bir kazı için bölgede bulunan Alman arkeolog Klaus Schmidt, müzenin deposunda duran taşları görür. Taşlar üzerinde incelemeler ve testler yaparak 12.000 yıllık olduklarını öğrenen Schmidt, hemen gerekli izinleri alarak Göbeklitepe’nin kazılarına başlar. Mahmut Yıldız ise o günden beri kazılara yardımcı olup gelen ziyaretçilere rehberlik yapıyormuş.

Konser ve Monolit

göbeklitepe monolit

Fotoğraf: sanliurfa.ktb.gov.tr

Tabii Göbeklitepe, kültürel mirası ve Atiye dizisine ev sahipliği yapması dışında da gündemi meşgul eden hadiselerle anılıyor. Geçtiğimiz günlerde İtalyan müzisyen Deborah De Luca’nın Göbeklitepe’de gerçekleştirdiği DJ performansı konu oldu. Geçtiğimiz yıllarda vefat eden Klaus Schmidt’in eşi Çiğdem Köksal Schmidt, konserle ilgili ‘’İçim sızlıyor. Nefesim daralıyor. Çok üzgünüm.’’ gibi açıklamalar yaptı. Gerçi Göbeklitepe’de daha önce de konserler verilmişti. Bu yüzden sanıyorum ki tepki, konserin lokasyonuna değil de müziğin türüne yönelik. Bilemiyorum. Bir de ‘’monolit hadisesi’’ var tabii… 

Son zamanlarda Amerika’dan aşina olduğumuz aniden ortaya çıkan gizemli monolitler meselesinin bir örneğini de Göbeklitepe yakınlarında görüyoruz. Kimler tarafından dikildiği belli olmayan monolitin tepesinde de Göktürkçe ‘’Ay’ı görmek istiyorsan gökyüzüne bak.’’ ifadesi yer alıyor. Fakat neyse ki bu olay, öyle pek uzaylı spekülasyonlarına sebep olmadı. Uzun bir süre daha Göbeklitepe, hem önemli hem de önemsiz konularıyla konuşulmaya devam edecek gibi gözüküyor.