can aytekin

Can Aytekin’in Sevmek Zamanı

Nilüfer Belediyesi Nazım Hikmet Kültürevi, Can Aytekin’in Geçen Program başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor. Kevser Güler küratörlüğünde gerçekleşen gösteri, 21 Nisan 2024 tarihine kadar görülebilir. Geçen Program sergisi, 2019 senesinde Riverrun’da açılan Gelecek Program ve 2022 senesinde Versus Art Project’te açılan Bugünkü Program sergilerinden sonra üçlemenin son ayağı olarak Bursa’da gösteriliyor.

Sergide sanatçının Metin Erksan imzalı Sevmek Zamanı filmine öykünerek ürettiği afişler ile karşılaşıyoruz. 1965 senesinde çekilen filmin aynı yıl sinemada gösterilememesi, doğal olarak bir galasının ve film afişlerinin yapılmamış olması sergiye ilgi çekici bir boyut kazandırıyor. Bu haliyle serginin Sevmek Zamanı filmiyle ilişkilenen anakronik bir fantazi olduğunu söyleyebilirim.

sevmek zamanı sergi

Burada “tarihi” yerine “anakronik” kelimesini kasten seçtim. Öyle ki sergi, yıllar öncesinden getirdiği filmin çeşitli karelerinden kopardığı ve sanatçının pratiğini yansıtan afişleriyle birlikte serginin deneyimleyicisinin “bakışları” altında kendini burada, bu çerçevede ve o an içerisinde var ediyor. Bir yandan eserlerde tekrar eden imajlar ve sergi alanındaki kurulmakta olan sinema lobisi telaşı izlenimi sayesinde sürecin içerisinde olduğumuz hissi kuvvetlenirken bir yandan da bambaşka bir zamana, bir tür nostaljiye kapı aralanıyor.

Can Aytekin’in Metin Erksan’ı ve Sevmek Zamanı filmini ilgi çekici bulmasının mutlaka bu filmi odağa almasında başat faktör olduğunu düşünebiliriz. Hatta burada “odağa almak” yerine “ilgili” demek çok daha yerinde olacaktır. Çünkü sergiyi doğrudan filmle ilişkilendirmek sığ bir okuma olur diye düşünüyorum. Tüm bunların yamacında serginin “ilgilendiği” Sevmek Zamanı filminin bir yönüyle de serginin yarattığı anlatıya hizmet ettiğini söyleyebilirim. Öyle ki film, üzerinden geçen onca zamana rağmen hala sinemaseverler arasında bir tartışma konusuna mesele olduğu için sıcaklığını koruyor. Pek çokları için şaheser niteliğinde bir kült olarak hafızalarda yer tutarken, azımsanamayacak ve kayda değer eleştirilere sahip olan bir güruh için de son derece vasat bir film olarak anılıyor. Tabii bu sıcaklığı anlamak için Türk Sinemateki ve Yeşilçam arasındaki dilemmayı da göz ardı etmemek gerekir. Fakat burada bu meseleyi pas geçerek ilgilileri MUBİ’de gösterilen ve Önder Esmer’in yönettiği Türk Sinemateki ve Onat Kutlar belgeseline yönlendiriyorum.

Peki, Geçen Program sergisini doğrudan filmle ilişkilendirmeyeceksek bu boşluğu ne ile dolduracağız?

Afiş Ressamlığı…

Sinema afişleri, filmi duyurmak ve seyirciyi salonlara çekmek için haliyle ticari kaygılar güdülerek yapılıyordu. Belki üç dört saat içerisinde hazır ediliyor ve matbaaya yollanıyordu. Bu tasarımlarda oyuncuların resimleri ve isimlerinin ön plana çıkartılması gibi çerçeveler kuralları belirlese de bir hayli renkli ve ilgi çekici öğeler olarak dönemlerinin popüler kültürüne ışık tutuyor. Fakat ne yazık ki pek çok afiş çizerlerince önemsenmediği, çabuk tüketilen işler olarak görüldüğü ve “yüksek sanat” ürünleri olarak anlaşılmadığı için sağlıklı bir şekilde saklanmamış. Can Aytekin’in bu alandaki dijital teknolojilerin gelişimi öncesinde yaygın bir üretim olan afiş ressamlığına tüm teknikleriyle yakından baktığını ve bu kültürü önemsediğini rahatlıkla söyleyebilirim.

Metnin başında bahsettiğim “anakronik bir fantazi” bahsini biraz daha açmak istiyorum. Sergi zamansal olarak çok boyutlu bir hüviyete sahip. Afişlere bakıyoruz. Bir kısmı henüz yapılıyor. Bir kısmı ise köşede matbaaya gitmeyi bekliyor. Bazı afişlerde karakterlerin bir araya gelmeyi beklediği gibi… Kimisi eskiz. Kimisi ise tamam. Bu yönüyle sergi hareket halinde intibası uyandırıyor. Alanda sıkça rastladığımız osb paneller bir taraftan dinamizmleriyle bu hareket haline destek olurlarken bir yandanda bir tür geçicilik hissi uyandırıyor. Tıpkı şehre gelen bir film gibi… Tüm bunlar sayesinde hem sergiyi önümüzde kuruluyor gibi görüyoruz hem de afişler zihnimizde tekrar tekrar kendilerini ürettiriyor. Sanatçı geniş bir cömertlikle seyircinin kurgusuna müsaade ediyor.

bursa sergi

Sergiye Nasıl Giderim?

Adres: Yüzüncüyıl, Uğur Mumcu Blv. 7/A, 16120 Nilüfer/Bursa

Nazım Hikmet Kültürevi, Yüzüncüyıl metro istasyonunun hemen yanında yer alıyor. Ayrıca 6E, B35K1 ve M2 hat numaralı otobüslerin güzergahı yakınlarında konumlanıyor. Kültürevi pazar günleri kapalı. Cumartesi hariç haftanın her günü 09.00-20.30 saatleri arasında ziyarete açık. Cumartesi günleri için ise çalışma saatleri 10.00-20.00 olarak belirlenmiş.