SANATORIUM, Filizlendiğimiz Bir Çatlak başlıklı grup sergisine ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğü Melih Aydemir tarafından üstlenilen seçkide, Leman Sevda Darıcıoğlu, Ndayé Kouagou ve Elif Saydam’ın işleri yer alıyor. Gösteri, 20 Temmuz’a kadar galerinin Karaköy’deki mekanında görülebilir.
İsmi ile Dinos Christianopoulos’un şiirinden alıntılanan “Bizi gömmeye çalıştılar, tohum olduğumuzu bilmeden.” cümlesine atıfta bulunan sergi, ötekileştirilen/ötekileştirilenlerin dayanışma pratikleri ile üretilen tanım ve kavramların baskıcı sistem tarafından genelleştirilerek indirgenmesini görünür kılmaya çalışıyor.
Günün sonunda bütün tanım ve kavramlar iletişimi kolaylaştırmak için varlar. Fakat ne yazık ki noktalamak için kullanılıyorlar. Bilhassa aynı husus üzerinde söylemce farklılaşan iki tanım, içerdikleri anlamlardan ziyade cephelerin belirlenmesi için kullanılıyor. Böylece tüm bunlar, polarize olmuş bir dünyada dildeki seperatörler olmaktan başka bir derinlik ifade etmez hale geliyorlar. Peki tanımlar ve kavramlar insanlara bunu yaparlarken, insanlar tanım ve kavramlara ne yapıyorlar? Çok basit bir şekilde sıradan uyaranlara eviriyoruz. Kararlarımızı/konumlanışlarımızı belirlerken bizleri “hafifletmesini” umduğumuz ve nihayetinde gerçekten bir şeyleri işaret etmeyen göstergeler haline getiriyoruz.
Güvenli alanların yaratılması, çeşitliliğin kutlanması, kimliklerin onaylanması, temsiliyet, görünürlük ve açılma gibi bir mücadele özelinde derin anlamlara gebe olan kavramlar; çağdaş dünya dinamikleri içinde bir “konuşmacının” geçiş hakkı için bir çırpıda sarf ettiği sözcüklere veya müesses nizamın veya müesses nizamca ayrıcalıklı kılınmış kesimlerin elinde bayağılaştırılmış ve bağlamından koparılmış ezberlere dönüşüyor.
“Artık bu kavramlar, ikili bir dünya görüşünü pekiştirmek üzere bizlere karşı kullanılmakta: Metalaştırılan ve stratejik açıdan tanımlanan kuir bedene, neoliberal sistemin dar sınırları içinde değer biçiliyor. Baskı sistemleri, kendi yıkıcı eylemlerini meşrulaştırmak veya toplumu daha da kutuplaştırmak amacıyla, ötekileştirilmiş toplulukların ihmal edilen tanımlarına göz dikiyor. Bu sistemlerin oluşturduğu kısır döngülere hapsolmak, hem üretim pratiklerimizi hem de mücadeleyi nasıl beslediğimizi yeniden tanımlamayı gerektiriyor.”
Sergide yer alan işlere sergi metninden alıntıyla göz atabiliriz…
Ndayé Kouagou’un Will you feel comfortable in my corner? (Köşemde rahat eder misin?) başlıklı video çalışması, izleyicileri sohbete davet eden bir köşe yerleştirmesiyle serginin başlangıcını oluşturuyor. Video, sanatçının diyalog başlatmak için sorduğu sorular etrafında şekilleniyor ve izleyiciyi güvenli bir alan bulma fikrine dair bir belirsizlik hissiyle yalnız bırakıyor. Kouagou, “Bu sürekli değişen dünyada kendimi nerede güvende hissedebilirim?” sorusunu, muğlak bir sesle ve tanımsız kalmayı seçerek soruyor.
Elif Saydam, yok sayılan estetik kategorileri yeniden sahiplenmeye duyduğu ilgiden yola çıkarak bir şeffaf perde yerleştirmesi ve kafes işi ile süslenmiş kavisli bir güvenlik aynası sergiliyor. Saydam’ın ilk kez İstanbul’da sergilenen işleri, kuir ve diaspora toplulukların bir dünya inşası yöntemi olarak ele aldığı camp ve süslemeye dair mizahi yaklaşımları hakkında fikir veriyor. Saydam, atanmış kültürel kimliklerin sahiciliğini tartışmak adına kendine karşı oryantalist bir tutum takınıyor; süslemeler aracılığıyla kuir olasılıkları yeniden gündeme getiriyor, geleneklerle hem iş birliği yaparak hem de onlara meydan okuyarak çalışıyor. Süsleme, değer algımıza yerleşmiş ideolojileri bozan, zevklerimize uyguladığımız içsel teftişleri engelleyen ihlalci ve değişken bir yönteme dönüşüyor.
Leman Sevda Darıcıoğlu’nun, Kilyos’taki kimsesiz mezarlığını konu alan video çalışması, sanatçının kapsayıcı gökkuşağı bayrağını yeniden hayal ettiği bir diğer yerleştirmeyle birlikte sergileniyor. Numaralandırılmış alanlarda bulunan bedenlere ev sahipliği yapan mezarlık, bedenleri yasal mirasçıları tarafından sahiplenilmeyen/sahiplenilemeyen imtiyazsız toplulukların nihai istirahat yeri olarak biliniyor. Bu kimsesizleştirilmiş bedenlerin kimlikleri, kan bağı olan akrabalarının bulunamaması, bulunan akrabaların merhumların varlıklarını reddetmesi veya devletin, bedenleri ailelerine teslim etmemeyi seçmesi gibi sebeplerle kamuoyundan saklanıyor.
Leman Sevda Darıcıoğlu, yoldaşları Kübra Uzun ve Onur Tayranoğlu ile kimsesiz mezarlığını ziyaret ederek, burada defnedilen onlarca kişinin anısına bir yas ayini ve bakım eylemleri düzenliyor. Mezarlara ilgiyle yaklaşan Leman Sevda Darıcıoğlu, kesişen mücadeleler arasındaki bağlılığa işaret ediyor, sembolizmin ötesinde kuir politikanın mevcut durumunu sorguluyor.
Leman Sevda Darıcıoğlu Kimdir?
Leman Sevda Darıcıoğlu; video, heykel/yerleştirme ve kamusal müdahale çalışmalarıyla desteklediği uzun süreli canlı performanslar üreten disiplinlerarası bir sanatçı. Kronopolitik ve nekropolitik konularına odaklanan Leman’ın çalışmaları, ötekileştirilmiş bedenlerin kırılganlığı ve direnci etrafında şekilleniyor. Şu anda Johannes Paul Rather ve Tamara Antonijevic danışmanlığında AdBK Nürnberg’de Live art forms programında yüksek lisans eğitimine devam ediyor.
Ndayé Kouagou Kimdir?
Ndayé Kouagou, Paris’te yaşayan bir sanatçı ve performansçı. Çalışmalarına kendi yazdığı metinlerden yola çıkarak başlıyor. Bilerek ya da istemeden kafası karışmış bir halde, elinden geldiğince şu üç konu üzerine derinlemesine düşünmeye çabalıyor: tedirginlik, güç, incinebilirlik. Kouagou, çalışmalarını “Epey ilginç, ama o kadar da ilginç değil, ya da belki de hiç ilginç değil” şeklinde tanımlıyor. Sanatçının işleri, Fondation Louis Vuitton, Wiels, Frieze Londra küratörlük bölümü, Centrale Fies, Atina Bienali ve Centre George Pompidou’da sergilendi.
Elif Saydam Kimdir?
Elif Saydam, geniş bir şekilde ele aldığı resim pratiğinde, süsleme ve dekorasyon dilini kullanarak değer biçme ve ehemmiyet sistemlerini yeniden düzenliyor. Saydam’ın son kişisel sergisi Eviction Note (Tahliye İhbarı), Frieze Magazine tarafından düzenlenen ‘Dünyanın En İyi On Sergisi 2023’ seçkisinde yer aldı. Hessisches Kulturstiftung Atelier Stipendium’un 2024 kazananı olan Saydam, diasporada hayatta kalma ve özgürleştirici bir politik tahayyül aracı olarak camp estetiği üzerine araştırmalarını sürdürüyor.
SANATORIUM’a Nasıl Giderim?
Galeri, Karaköy’de Mumhane Caddesi üzerinde ve İstanbul Modern Sanat Müzesi’nin yakınında yer alıyor. Tophane tramvay durağını ve Karaköy İskelesi’ni kullanarak rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Konum: SANATORIUM
Kapak Fotoğrafı: Filizlendiğimiz Bir Çatlak sergisinden genel görünüm.