Güncelleme Tarihi: 18 Ağustos 2023
Latincede “Horror Vacui”, İngilizcede “Fear or dislike of empty spaces” olarak kullanılan boşluk korkusu, görsel sanatlarda bir alanın veya bir sanat eserinin tüm yüzeyinin ayrıntılı bir şekilde doldurulması olarak ifade ediliyor.
Sizce de yaşam alanlarımızdaki tüm boşlukları bir şeylerle doldurmaya çalışırken farkında olmadan böyle bir korku yaşıyor olabilir miyiz?
Omar Baban ile boşluk korkusu üzerine gerçekleştirdiğimiz sohbetimize bu soruyla başladık.
“Belki de Aristoteles’in ‘doğanın boş bir alandan nefret ettiği’ fikrinde olduğu gibidir” diye söze başladı Omar Baban. Yaşam alanlarımızda da en ufak bir boşluğu uygun olan veya olmayan bir eşya ile hemen doldurup ardından bir de karşısına geçip “Oh, böyle çok daha iyi oldu sanki… Evet, evet; çok boştu gerçekten, şimdi tamamdır” diye kendi kendimize yaptığımız onaylama konuşmaları ile kendimizi buna inandırıp rahatlatıyoruz.
Eğer üstesinden gelemediğimiz bir boşluk doldurma arzumuz varsa ilk seçenek her zaman doğayı evlerimizin içine ve çevremize doldurmak şeklinde olabilir.
Kendi Ormancıklarınızı Oluşturun!
İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde doğanın kendine dönüşünü hayranlıkla izlerken yaşam alanlarımızı da yeniden sorgulama ve kurgulama vakti bulduk. Balkonsuz, bahçesiz evlerin nasıl nefes aldığını düşünürken bitkilerin enerjisinin, renginin yaşam alanlarımıza mucizevi bir dokunuş eklediğine bir kez daha inandık.
Omar Baban, projelerinde bitkileri bir araya toplayarak kentsel ormancıklar yaratma fikrini sıklıkla uygulamayı tercih etmesini; her canlının birbiriyle, kendi diliyle iletişim halinde olduğuna olan inancı ile açıklıyor. Bitkilerin bir arada daha mutlu göründüklerini ve bunu bulundukları ortama da yansıttıklarını söylüyor. Omar Baban’ın projelerinde, evinde, showroom’un her yerinde gördüğümüz bitkileri ile özel bir dil aracılığıyla, sevgi üzerine bir iletişim kurduğu kesin.
‘Lâ’le’ Vazo Koleksiyonu
Yakın zamanda tanıtımı yapılan ‘Lâ’le’ vazo koleksiyonu ile çiçeklerin enerjisini yaşam alanlarına taşıyan Omar Baban, doğanın iyileştirici etkisine teslim olduğumuzda dışarıdan alınacak başka bir ilaca gereksinim duymayacağımızı ifade ediyor.