Bir Çevre Tehdidi Olarak Vandalizm

Bir Çevre Tehdidi Olarak Vandalizm

Düşünün ki evinize dönerken, günün yorgunluğunu atmak için oturup o tatlı akşam havasının tadını çıkardığınız ahşap bank yanmış. Çöpünüzü atmaya doğru giderken konteynerin ters durduğunu fark etmişsiniz. Ya da şehrinizdeki o çok beğendiğiniz heykelin üzerine boya fırlatılmış bir gece. Hatta bir adım daha ileri gidelim ki yaşanmamış şey değil; yok olmuş o heykel. Gidivermiş! Şöyle bir dikkatlice bakarsanız etrafınıza hemen her yerde görebilirsiniz bu tehdidi. Vandallık; bir kişiye ait olan ya da kamunun sahiplendiği bir mala, bile isteye hatta sebepsizce, yani anlayacağınız sırf keyif olsun diye zarar vermektir. Vandalizm ise bu davranıştan yana tavır almak olarak tanımlanabilir.

Vandalizm, ismini saldırganlıkları ile meşhur olan Vandal kavminden alır. Vandallar, 5. yy’da Roma İmparatorluğu’nun pek çok eyaletini yağmalayarak Galya’dan Kuzey Afrika kıyılarına kadar ilerlemişler. Vandallar’ın Roma şehrini yakıp yıkmalarına, pek çok sanat eserine de konu olması sebebiyle aşinayız. Bu tip davranışlara sahip insanların, bu isimle anılmaları da Fransız İhtilali’nde başlamış gibi gözüküyor.

Vandallık, ‘’tahripçilik’’ olarak da anılan bir tür antisosyal kişilik bozukluğudur. Psikolojik temellendirmelerin yön verdiği vandalizm, şiddetin değer kazandığı, yüceltildiği, insanlar arasındaki kin, kıskançlık ve düşmanlık gibi hislerin körüklendiği toplumlarda sosyolojik bir zemin de kazanmış olur. Rekabetin insanları saldırganlaştırdığı ekonomik düzenin etkisi de göz ardı edilemez diye düşünüyorum. Yapılan araştırmalara göre bu durum, çok belirgin bir şekilde daha çok kırsal alanlardan büyük şehirlere ve merkezlere gelen bireylerde ortaya çıkıyor. Terk edilen bölgedeki lokal ve geleneksel otoritenin kaybolması ile bireylerde kontrolsüz bir serbesti ve hürriyet anlayışı yerleşiyor. Şehirde karşılaşılan görece zayıf otorite karşısında da bir sorumsuzluk duygusu meydana geliyor. Bilinçsiz alkol ve uyuşturucu madde kullanımının tetiklediği vandalizm erkek bireylerde daha yaygın olmasına karşın bu davranış biçimine kadınlarda da rastlanılıyor.

Vandalizm, hepimizin hayatını ve hayat kalitesini etkilediği gibi geniş ölçekli çevre sorunlarına da sebep olan bir suç eğilimi. Yani otobüs koltuklarına, telefon kulübelerine, parklar gibi ortak yaşam alanlarına, kamu binalarına ve sanat eserlerine zarar vermek gibi pek çok hareketin yanı sıra ekosistemin tahrip edilmesi de bir vandallık biçimi. Çevre yasalarının çiğnenmesi, su kaynaklarının kirletilmesi, fosil yakıt tüketimi ve kar odaklı oluşumlarca çevre unsurlarının hiçe sayılması çevresel vandalizm için verilebilecek örneklerden sadece bazıları. Tabii bir suçun işlenmesi için motive olmuş bir suçlu yetmiyor. Koruyucu eksikliği de suçun işlenmesine zemin hazırlamış oluyor. Haliyle yasal açıklar ve yetkililerin duyarsız olmaları vandalların amiyane tabirle iştahlarını kabartmaya yetiyor.

Madalyonun Öbür Yüzü

tahrip edilmiş araba
Fotoğraf: Hans Einskonen

Ekolojik psikolojiye göre çevre ve insan davranışları arasında oldukça kuvvetli bir ilişki söz konusu. Çevre; herhangi bir alanda, o alana uygun davranışın ne olduğunu anlatan ipuçları barındırır. Bu ipuçları, birey davranışını dolaylı olarak etkileyerek ve değiştirerek o alana uygun hale getirir. En azından nasıl uygun olacağını gösterir. Bu teze göre çevredeki ipuçları bireye, o alanın vandallığa uygun bir yer olduğu mesajını iletebilir. Buna benzer ipuçlarının oluşmasında kontrol mekanizmasının zayıflığı gibi etkenlerin yanı sıra mekan tasarımı da oldukça önemlidir. Öyle ki bir mekanın, o mekanı kullanacak kişilerin denetimine olanak tanınmayacak bir şekilde tasarlanması vandallığı arttırabilir. Bunu anlamak için, graffiti yapmanın yasak olduğu ve bunun için hiçbir alanın tahsis edilmediği bir ortamda graffiti sanatçısı olduğunuzu hayal etmeniz yeterli olacaktır. Aynı zamanda ortada bir haksızlık ve eşitsizlik olduğunu düşünen ve sistem içinde yasal yollarla bunun çözülebileceğine dair inancını kaybeden bireylerin, bu eşitliği en azından psikolojik zeminde sağlayabilmek için vandallığa başvurmaları da gayet mümkün. Böylesi keyfilikten uzak bir sebepten doğan vandallığın sorumluluğunu da toplum olarak bölüşmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.