Berk Kır’ın Nazlı Pektaş Küratörlüğünde Türkiye’de gerçekleşen ilk kişisel sergisi Dışarıda Yakınlık, 31 Ocak gününe kadar Merdiven Art Space’te görülebilir. Seçki, sanatçının devam etmekte olan fotoğraf dizisi Başımın Üstünde Yerin Var’dan seçilen işlerden oluşuyor.
Berk Kır, kayda değer bir süredir takip ettiğim bir fotoğrafçı. Belki de her şeyden önce ona dair heyecan verici bulduğum bir gözlemimi aktarmalıyım. Berk fotoğraf makinesini harici bir mekanizmadan ziyade bedensel bir uzuv, bir organ gibi konumlandırıyor. Hayır, bu ustalık övgüsüne dair beylik bir laf değil… Sanatçının fotoğraf makinesi ile afekt üretebilme kabiliyetinden bahsediyorum; makineyi tıpkı dokunan parmakları, gören gözleri, işiten kulakları gibi ‘’uzuvlaştırıyor’’. Bu sebeple Berk Kır; bir gösteri düzenlerken arzu ettiği görüntüyü mü göstermek istiyor, yoksa görüntüyü arzu edişini mi göstermek istiyor? Emin değilim…
2022 yılının sonlarında sanatçının Hilton İstanbul Bosphorus’un arşivinden faydalanarak ürettiği işleri sergilediği ‘’Beni Hep Böyle Hatırla! – Bir Belleğin Mekanı’’ başlıklı sergiyi görmüştük. Burada sanatçı oldukça büyük ölçekli baskıların bir kısmını zemine yayarak göstermeyi tercih etmişti. Böylesi bir deneyimin bir fotoğrafın ‘’tamamına’’ sağlıklı bir mesafe ve açıdan bakmakla özdeş olmadığını takdir edersiniz. Dışarıda Yakınlık sergisinde ise fotoğrafların trapez saclara giydirildiğini görüyoruz. Malzemenin oluklu yapısı, bazı dışlama ve içermelerle fotoğrafa ‘’nereden’’ baktığımıza önemli bir karakter biçiyor. Fakat her nereden bakarsak bakalım tabiri caizse sanatçının vizörden gördüğü görüntüyü göremiyoruz.
Halbuki sergi deneyimi denen şeyin seyirciyi içerisine çektiği bir illüzyona ihtimal tanıdığı aşikar. Hal böyleyken sanatçının bu deneyimi, seyirlik olanı adeta ‘’kutsamak’’ için kullanması akla yatkın bir fikir olacaktır. Tüm bunların ışığında emin olmadığım soruya artık bir cevap verebilirim…
Berk Kır arzu ettiği görüntüyü göstermek istemiyor. Bilakis bütün veçheleriyle bir görüntüyü arzu ediş biçimlerini, görüntünün öznesi ile kurduğu empatiyi, kavram olan fotoğrafla zihinde kurduğu ilişkilenme formlarını, sınırlarını ve sınırsızlıklarını göstermek istiyor. Öyle sanıyorum ki bu tavrın bilgisi Dışarıdan Yakınlık sergisi üzerine kurduğumuz bağları kuvvetlendirecektir.
Sergi ismini Fransız düşünür Jacques Lacan’ın ‘’extimacy’’ kavramından ödünç alıyor. Ne yazık ki bu kavramı açıklamak için basitçe bir ‘’tanıma’’ başvurmak yeterli olmayacaktır. Fakat ben yine de şansımı denemek istiyorum…
Kimlik, kendi bilgisini veya bu bilgiye dair gösterenleri sürekli olarak ‘’ötekiden’’ alır. Fakat bu bilgiler silsilesinde ve silsilenin yarattığı anlatıda ufacık temel bir eksiklik söz konusudur. Kimliğin ‘’ötekiyle’’ var oluşunun yarattığı yabancılaşmanın sınırlandığı ve üzerinde öznel olan arzunun kendini mümkün kıldığı, simgesel olanın bütün boşlukları dolduramıyor oluşunun dışladığı ufacık bir ‘’gerçek’’ artığı… Lacan da bu fazlalığı çevrelemek için ‘’extimacy’’ kavramını ortaya atar. Tam da bu noktada, bu bilgi ve sanatçının bahsettiğim tavrı bir arada düşünülerek okunması için Nazlı Pektaş’ın sergi için kaleme aldığı metinden bir pasajı aktarmak istiyorum.
‘’(…) Dışsal olan içeriyi ele geçirir ve kimliği kurar. Berk’in temas ettiği eşyalar da bir ele geçirmeye temas ediyor. Örneğin, ütü ve çaydanlıkla eve yaklaşırken trapez sacla kente yakınlaşıyor. Dışarısı ile içerisi burada konuşmaya başlıyor. İçerisi mi dışarıyı işgal etmiş? Dışarısı mı içeriye sızmış? Bu muğlak bir sohbete dönüşebilir. İlk bakışta tekinsiz kent ile güvenli ev! Sahi göründüğü gibi midir? Mahrem/kamusal ayrımı muğlaklaşarak, arada bir durum oluşturuyor. Ses imgeye, imge sese dönüşüyor. Lacan’ın ‘extimacy’ kavramı ben ve başkası, dışarısı ve mahrem, ev ile kent arasında dolaşırken ‘dışarıda yakınlık’ bu sergide ironi dolu bir temasa dönüşüyor.’’
Her şeyi bir araya getirip bir iki adım geriye çekildikten sonra Berk Kır’ın anlatmak istediği şey, anlatış biçimi ve ‘’anlatan’’ olarak kendiliğinin fevkalade bir ahenk içerisinde olduğunu görebiliyoruz. Bana sorulacak olursa Berk Kır’ı heyecan verici kılan şey de işte tam olarak bu…