Gelecek Nesillere En Değerli Mirasımız: Ata Tohumu Nedir?

Gelecek Nesillere En Değerli Mirasımız: Ata Tohumu Nedir?

Son yıllarda endüstriyel tarım uygulamalarına olan gereksinimin artması ve genetiği değiştirilmiş tohum kullanımının yaygınlaşması, geleneksel tohum çeşitliliğinin azalmasına yol açtı. Bu sebeple laboratuvar ortamında genetiğiyle oynanmamış, DNA dizilimine dışarıdan müdahale edilmeden nesiller boyu kendi evrimini gerçekleştiren ata tohumu giderek daha da önem kazandı. 

Ata tohumları, kültürel mirasımızın bir parçası olmakla kalmıyor, biyoçeşitliliği korumak, sürdürülebilir tarım uygulamalarını teşvik etmek ve gıda güvenliğini sağlamak konularında da önemli bir rol oynuyor. 

Anadolu’nun farklı bölgelerinde ve farklı iklim şartlarına uygun yetiştirilen ata tohumları, ülkemizin zengin coğrafyası sebebiyle çok çeşitlidir ve genetiği değiştirilmiş tohumların aksine besin değeri yüksek mahsüller üretir.

Ata Tohumu Özellikleri Nelerdir?

Gelecek Nesillere En Değerli Mirasımız: Ata Tohumu Nedir?
Fotoğraf: Pexels | Binyamin Mellish

Bulunduğu coğrafyanın iklim şartlarına ve toprak yapısına uygun koşullarda yetişen atalık tohumlar, saflığını hiç bozmadan besin değeri yüksek ve oldukça lezzetli mahsüller verir. Anadolu’nun her bölgesinde değişiklik gösteren iklim ve toprak yapısı, aynı sebze ve meyvelerin farklı bölgelerde birçok çeşidinin yetişmesine imkan tanır. Bu sayede, ata tohumlarını coğrafyanın özelliklerine uygun olarak mevsiminde yetiştirmek önemlidir. 

Mevsiminde ekilen ata tohumlarına, aşırı gübreleme ve kimyasal kullanımı gerekmez, su ve güneş ışığı gibi doğal ihtiyaçlarını karşılamak yeterlidir. 

Ata Tohumunda Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

Gelecek Nesillere En Değerli Mirasımız: Ata Tohumu Nedir?
Fotoğraf: Unsplash | Markus Spiske

Ata tohumundan üretilen besinler, vitamin ve mineral değerleri yüksek, sağlıklı ve lezzetli ürünler verirler. Ata tohumundan elde edilen besinlerin boyutları ve rengi standart olmadığından ve bu mahsüller kimyasal içermediğinden, uzun raf ömrüne sahip değildir. Bu nedenle, ata tohumundan üretilen meyve ve sebzeleri satın alırken az miktarda almaya ve kısa sürede tüketmeye özen gösterilmelidir. 

Ata tohumunun ekileceği coğrafyanın gerektirdiği mevsimde ekimi yapılmalıdır, mevsimsiz ekilen tohumlardan verim alınmaz. Geleneksel tarım yöntemleri ile günümüze ulaşan atalık tohumların rengi ve boyutu birbirinden farklı olabileceği için kalitesini anlamak kolay olmayabilir. En az üç sezon ekip hepsinde verimli sonuç alınıyorsa tohumun kaliteli olduğu anlaşılabilir.

Bitkilerden Tohum Nasıl Elde Edilir?

Gelecek Nesillere En Değerli Mirasımız: Ata Tohumu Nedir?
Fotoğraf: Unsplash | Dang Cong
  • Kuru tohum hasadında, tohumlar kabuklarıyla beraber toplanıp kurumaya bırakılır ve kabuklar kolayca ayrılana kadar kuru bir yerde saklanır. Tohum ve kabuklar elek yardımıyla birbirinden ayrılır.
  • Yaş tohum hasadında, meyveler tamamen olgunlaştığında, yani yenilebilir olduğu zamanı geçtiğinde, tohumlar meyveden alınır ve suda bekletilir. Su yüzeyine çıkan ölü tohumlar ve geriye kalan tortular ayıklandıktan sonra, sudan çıkarılan tohumlar kurumaya bırakılır.
  • Fermantasyon yönteminde, tohumlar ve meyve posası sıkılarak suyla beraber bir kavanozda muhafaza edilir. Oda sıcaklığında 2-5 gün aralığında bekletilen kavanozun içerisinde beyaz bir küf tabakası oluşmaya başlar. 1 gün süreyle küflü kalan kavanozdan tohumlar yaş tohum hasadında olduğu gibi temizlenerek çıkarılır. 

Domates gibi bitkilerin tohumları bu yöntemle çıkarılabilir. Tohumların uzun süre havadar bi yerde kurutulması, küflenmemesi için önemlidir. Kuruyan tohumlar serin ve kuru yerde muhafaza edilmelidir.

Ata Tohumun Hibrit Tohumdan Farkı Nedir?

Gelecek Nesillere En Değerli Mirasımız: Ata Tohumu Nedir?
Fotoğraf: Pixabay

Aynı türe ait iki farklı bitkinin çaprazlanmasıyla ortaya çıkan hibrit tohumlar, farklı iklim koşullarına ve toprak yapılarına uyum sağladıkları için ata tohumundan daha dayanıklıdır. 

Ancak hibrit tohumlardan elde edilen mahsülden yeni tohumlar çıkararak sonraki sene üretime devam edilemez ve her tohum sadece bir ekimde kullanılabilir. Bu sebeple hibrit tohum ata tohumu gibi sürdürülebilir tarım vaadi vermez. 

Dahası, hibrit tohum kullanımı yoğun ilaçlamayı da gerektirir çünkü tohumlar hastalıklara karşı daha az dirençli bir yapıda olabilir. Bu sebeple geleneksel tarım uygulamalarıyla yetiştirilen ata tohumu, doğurganlığı ve yüksek besin değerleri ile son yıllarda yerel üretim ve katkısız gıda arayışındaki tüketicilerin öncelikli tercihi haline gelmiştir.

Ata Tohumunun Yerel Ekonomiye Katkısı

Ata tohumlarının yerel üretimde kullanılması, özellikle küçük ve orta ölçekli çiftçiler için önemli bir ekonomik avantaj sağlar. Endüstriyel tarım uygulamalarına bağlı kalmak yerine, ata tohumlarıyla kendi üretimlerini gerçekleştiren çiftçiler, bağımsızlıklarını koruyarak yerel pazarları destekler. Bu bağımsızlık, büyük tarım şirketlerinden alınan hibrit ve genetiği değiştirilmiş tohumlara duyulan gereksinimi azaltır, böylece yerel çiftçiler dışa bağımlı olmadan üretim yapabilir.

Yerel ekonomiye katkı sağlayan bir diğer unsur da ata tohumlarıyla üretilen ürünlerin piyasada yaratığı talep artışıdır. Tüketiciler, giderek daha fazla doğal, sağlıklı ve kimyasallardan arındırılmış gıdalara yönelmekte. Ata tohumlarıyla elde edilen mahsuller, bu beklentileri karşılayarak yerel pazarlarda daha fazla ilgi görmektedir. Bu da yerel üreticilerin gelirlerini artırırken, bölgesel ekonominin canlanmasına yardımcı olur.

Ayrıca, ata tohumlarıyla yapılan üretim, yerel gıda zincirinin güçlenmesine olanak tanır. Yüksek kaliteli ve besleyici ürünlerin yerel pazarlar aracılığıyla doğrudan tüketiciye ulaşması, büyük tarım tedarik zincirlerine olan bağımlılığı azaltır. Bu durum, yerel üreticilere kendi fiyat politikalarını belirleme fırsatı verir ve büyük tarım şirketleriyle rekabet edebilmelerini sağlar.

Son olarak, ata tohumları yerel ekonomide sürdürülebilirliği teşvik eder. Geleneksel tarım yöntemleri kullanılarak ekilen bu tohumlar, kimyasal gübre ve pestisit kullanımını azaltarak doğaya daha az zarar verir. Bu da hem çevresel hem de ekonomik sürdürülebilirliği destekler. Yerel üreticilerin uzun vadede daha az maliyetle, daha verimli ve doğa dostu bir üretim yapmasına katkı sağlar.

Kapak Fotoğrafı: Unsplash | Jashua Lanzarini