Moda endüstrisinde sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için markaların şeffaflığını temel alan Fransa’daki yeni düzenleme kabul edildi. Peki; Loewe, Louis Vuitton, Dior ve Celine gibi ünlü markaların yaklaşık iki yıldır hazırlandığı bu yasaya dünyanın geri kalanı hazır mı?
Neden Gerek Duyuldu?
Dünyanın en güçlü sektörlerinden olan moda endüstrisi her geçen gün büyümeye devam ediyor. Teknolojik gelişmeler ışığında modernleşen ve değişen moda anlayışı bünyesine yeni kavramları dahil ederken bu kavramlar da beraberinde yeni düzenlemeler getiriyor.
Bu kavramlardan biri olan sürdürülebilirlik küresel markalardan yerel markalara moda endüstrisinin her alanını etkisi altına almış durumda. Aynı zamanda dünyamızın geleceğinin bağlı olduğu bu kavramın gerçekten uygulanabilmesi ve sektörde kalıcı olabilmesi oldukça önemli.
Sürdürülebilirlik adımları uzun bir süredir tüketici nezdinde güven oluşturmak adına markaların yarattığı misyonlar doğrultusunda ilerliyordu. Markalar yayınladıkları raporlar ile üretimlerindeki karbon ayak izlerini topluma açıklıyorlardı. Ancak hepimiz birçok markaya yalan beyanda bulundukları gerekçesiyle açılan soruşturmalara şahit oluyorduk.
Bunun yanında Avrupa ve ABD’deki moda endüstrisine bakıldığında üretimden satıma kadar zincirin bütün parçalarındaki ihlallerin ve işgücü suistimallerinin de istikrarlı bir ivme ile yükseldiğini görüyoruz.
Tüm bu ihtiyaçların karşılanması için son yıllarda çeşitli kanun taslakları hazırlanıyordu ancak yürürlükte bir düzenleme mevcut değildi. Bu konudaki ilk adım modanın başkenti olarak anılan Fransa’dan geldi.
Hangi Yükümlülükler Getirildi?
1 Ocak 2023 itibari ile yürürlüğe giren yönetmelik oldukça ayrıntılı düzenlemeler içeriyor.
Bunun yanında ayrıca söylemeliyiz ki kanun kademeli olarak uygulanmaya başlanacak. Bu uygulamanın amacı küçük çaptaki markalara hazırlanmaları için zaman tanımakken sebebi ise
sektörün bu yükümlülüklere hazır olmaması olarak açıklanıyor.
Yeni düzenleme, temel olarak markalardan şeffaflık beklerken bazı yükümlülükler öngörüyor:
Markalar, ürettikleri ürünlerdeki geri dönüştürülmüş malzeme oranını, üretim merkezlerini, üretimlerinde hangi ham maddelerin kullanıldığını ve bu sürecin çevreye olan etkisini açıklamak zorundadır. Aynı zamanda ürünlerin neye göre geri dönüştürülebilir sayılıp sayılamayacağına dair devlet tarafından yayınlanan yönergeler mevcuttur.
Bu yeni düzenlemenin ayak sesleri duyulmaya başlandığından beri Loewe, Louis Vuitton, Dior ve Celine gibi ünlü markalar tasarımlarının nasıl üretildiği hakkında detaylı rapor hazırlıyor. Bunun yanında tedarik zinciri ve çalışanlarına sağladıkları çalışma imkanları hakkında da bildirmeleri gerekli olan verileri belirliyorlar.
Yeni Yasa ‘’Sürdürülebilir’’ mi?
Moda dünyasını şeffaflaştırarak sürdürülebilir kılmayı amaçlayan yasanın gerçekten bir çözüm olup olmayacağı tartışılıyor. Business of Fashion’nın baş sürdürülebilirlik muhabiri Sarah Kent, markaların yaklaşımı ve açıklamalarının uyuşmadığını söylüyor. Son yıllarda yayınlanan raporlar sürdürülebilirlik endeksine göre değerlendirildiğinde çıkan tablo bu iddiayı destekliyor.
Küresel güçteki 30 markanın puanı 100 üzerinden değerlendirildiğinde ortalama 28 olarak belirleniyor ve endeks hedefleri ne yazık ki tutturulamıyor. Bu oranların yükseltilebilmesi ve sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi amacıyla uzmanlar çeşitli tavsiyeler veriyor.
Moda endüstrisinin düzensiz verilerine bakıldığında uzmanların tavsiyelerinden biri de markaların kamuya açıklayacakları bilgilerin kategoriye ayrılması gerekliliği olarak karşımıza çıkıyor. Bunlar aşağıdaki gibi altı temele ayrılarak sıralanıyor:
- Kullanılan su ve kimyasalların miktarı
- Emisyonlar
- Ham madde ve malzemeler
- İşçi hakları
- Atık
- Şeffaflık
Tüm bu gerçekler ışığında uygulamasına başlanan yeni yasanın sürdürülebilir olması için markaların paylaşmak zorunda olduğu bilgilerin gerçeği yansıtması ve içermeleri gereken bilgilerde yeknesaklığın sağlanması gerekiyor.
Kapak Fotoğrafı: Unsplash | Eddie Junior
Referanslar