Yaşamına ve çalışmalarına Londra’da devam eden sanatçı Seçil, uzun bir aradan sonra yeni bir kişisel sergiyle İstanbul’da… Sanatçının ilk defa gösterilecek ve sergi için üretilmiş işlerinden oluşan Being, 4 Mayıs 2024 tarihine kadar adas İstanbul’da görülebilir.
Tarih boyunca beden, kişiler ve şeyler arasında bir mesele olagelmiştir. Bu meselenin hukuki boyutunu dışlayıp modern düşünce tarihine odaklandığımızda, seyredebileceğimiz bir kanal bulabiliriz. Modern düşüncede beden, kategorik olarak “nesne” hüviyetiyle öznenin içinde ve fakat öznece kendinden “başka” olarak tanındığı şeydir. Tıpkı Descartes’in önerdiği gibi bedene, özneden ayrıksandığı oldukça mesafeli bir yerden bakılır.
“Öyle ki ben, yani ne isem o olan ruh bedenden tamamen farklıdır. Beden hiç var olmasaydı bile ruh neyse o olmasından bir şey kaybetmezdi.”
Yöntem Üzerine Konuşmalar, Rene Descartes
Fakat tüm modern düşünceyi bu paradigma içerisine hapsedemeyiz. Hemen karşısına beden ve zihin arasındaki güç ilişkilerini yeniden tanımlayan Spinoza’yı yerleştirebiliriz. Ona göre bedenden yoksun bir zihin düşünülemez.
“Fiilen var olan bir uzam kipi olarak beden, insan zihninin tek nesnesidir.”
Ethica, Spinoza
Böylelikle Descartes’e göre ancak zihnin bedenden ayrılması ile mümkün hale gelen episteme, Spinoza’nın önerisi ile sadece zihin ve bedenin ayrıştırılamaz bütünlüğünde mümkün görülür. Kısacası Spinoza için sembolik bağlarla örülmüş bir doku olan beden, Hobbes’un öne sürdüğünün aksine basit bir makineden ibaret değildir. Bu düşünce serüveni bizleri Nietzsche’ye götürecek ve o da “Bedeninizde en iyi bilgeliğinizden daha fazla akıl vardır.” diyecektir. Tartışmayı buradan alıp biyopolitik dinamiklerin şekillendirdiği iktidar alanlarına götürebilmek de gayet mümkün. Fakat bizim için bu kadarı yeterli olacaktır…
Tüm bu meseleye bedenin, bilince nazaran değişen rolünü görünür kılmak için değindim. Artık bedenin kişiler ve şeyler arasında transit bir geçiş alanı, durulamayan bir durak olduğunu söyleyebiliriz. Tam olarak bu öneriyle sanatçı Seçil’in işlerine baktığımızda her şey biraz daha berrak bir hale geliyor.
Sanatçı bedenini “ben” algısının dışına yerleştirmiyor. Bilakis bir gözlemci olarak seyrettiği şeylerin varlığına kendi bedensel varlığının oradalığını dışlamadan bakıyor. Evinin penceresinden seyrettiği ağacı, kendi pencereden ağaca bakan bedenini ve hayal eden zihnini bir arada tutarak resmediyor.
“Bireyin kendisinin, nefesinin, zihin ve kalbi arasındaki senkronizasyonun ve olma hâlinin uyum içerisinde var olmasının ötesinde hiçbir şeyin önemi olmadığına vurgu yapıyorum. Bu bağlamda da sanatçı olarak ürettiğim eserlerin üretim esnasındaki niyeti, hem içerik hem de görsel gücün yarattığı atmosfer ve içinde bulunduğum dönemin yaşama kattığı değerle ilgileniyorum.”
(Sanatçının Burcu Dimili’ye verdiği röportajdan bir pasaj)
Benliğe içkin beden anlatısını güçlendirmek için sanatçının ilham aldığı noktalara da bakabiliriz. Sanatçı burada spor ve meditasyon gibi zihin ve beden bütünlüğüne dayanan uğraşları örnek gösteriyor. Keza meditasyon, aynı zamanda sanatçının üretim öncesi pratiklerinden biri olarak da karşımıza çıkıyor.
Bu “bütünsellik” perspektifinde üreten sanatçı, sergiye de ismini veren “olma hali” üzerine uzun zamandır düşündüğünü belirtiyor. Gösteride sanatçının Being ve Being in Love başlıklı iki eseri görücüye çıkıyor. Bu çok parçalı ve büyük boyutlu işlerde, önceki işlerine nazaran çok daha dinamik bir anlatıyla karşılaşıyoruz. Aynı zamanda sergideki bir bölüm içerisinde, sanatçının üretim pratiklerine ışık tutabilecek bir şekilde eskiz defterleri, sergi planları ve bir leporello gösteriliyor.
Seçil Hakkında…
Seçil, Londra merkezli bir çağdaş̧ sanatçıdır. İstanbul doğumlu Türk – İngiliz sanatçı, Mimar Sinan Üniversitesi GSF Resim Bölümünde lisans ve yüksek lisans eğitimi almıştır. Uluslararası bilinirliğe giden kariyerinde kişiler ve kurumlarla iş birliktelikleri yaparak çok sayıda uluslararası grup sergisi, fuar, sempozyum, atölye çalışması ve sanatçı misafir programının yanı sıra önemli solo sergilere imza atmıştır. 2016 yılında IMOGA sanatçının kitabını yayınlamıştır. Peşi sıra yaşamına ve çalışmalarına daha fazla değer katacağı inancıyla verdiği kararla Londra’ya taşınmıştır. London Creative Network ve AB’nin burs ile açılan Artist Business Development eğitimini almıştır. Yarattığı her parça bir dizi duyguyu, fiziksel, zihinsel ve enerjik rezonans alanlarını ifade ederken bir dizi fikri temsil eder. Sanatçı sanatını kolektif bilinç ve refahı sağlamak niyetiyle, farkındalık yolculuğunu başkalarıyla yaymayı hedefler. 2023 yılında soyadından vazgeçip Being‘i yeni bir soyadı olarak seçmiştir. Ancak sanatçı olarak tek isim Seçil olarak devam etmeyi tercih etmektedir.
adas İstanbul’a Nasıl Giderim?
Adres: Seyrantepe, Çalışkan Sokağı No:33, 34418 Kâğıthane/İstanbul
Sergi alanı, Seyrantepe metrobüs durağına yürüme mesafede yer alıyor. Metroyu kullanarak rahatlıkla ulaşabilirsiniz.