Ankara’dan EKO-İKLİM Geçti

Ankara’dan EKO-İKLİM Geçti

30-31 Mart tarihlerinde Ankara’da ilk kez Ekonomi ve İklim Değişikliği Zirvesi düzenlendi. Öncelikle Ankara’da böyle organizasyonlar (böyle derken neyi kast ettiğim aşağıda detaylarla yer alıyor.) olması, bizim gibi Ankaralıları çok memnun ediyor. Bu anlamda Ankara’daki ticaret ve sanayi odalarından Büyükşehir Belediyesine kadar Ankara’yı temsil eden tüm kurumların birlikte çalışması son derece sevindirici. Kurumlar arasındaki bu etkileşimin özellikle iklim değişikliği, ekoloji, çevrenin korunması gibi herkesi doğrudan ilgilendiren alanlarda olması da ayrıca kıymetli.

Eko-İklim neyin kısaltması?

Ekonomi ve iklim değişikliği… Önce ekonomi ve ardından iklim değişikliği… Bizim gibi iklim, çevre, ekoloji deyince hemen heyecanlananlar için ilk hayal kırıklığı burada başlayabilir. Ankara’daki reklam panolarında EKO görünce ilk akla ekoloji geliyor. Sonradan EKO’nun ekonomi olduğunu öğrendik. Bu durum, aslında ekonomi de nereden çıktı diye düşünmekten değil. Aksine iklim krizi, ekolojik yıkım, doğanın hunharca tahrip edilmesi, gıda israfı, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve yeşil ekonomik dönüşüm gibi konuların yeterince ilgi görmediğini düşünmekten kaynaklanıyor. Bir başka deyişle ekolojiyi merkeze alan ve bu çerçevedeki sorunların gündeme getirilmesi, konuşulup tartışılması için alan yaratılması ihtiyacından kaynaklanıyor.  

Sürdürülebilirlikle, sıfır atıkla, iklimle ilgilenen insanlar, içerik ne olursa olsun koşarak geldiler bu zirveye. Bu anlamda Eko-İklim, aynı meseleleri dert edinenler için bir toplanma ve pandemiden sonra yeniden bir araya gelme fırsatı yarattı. Yeni girişimlerle tanışmak, belediyelerin sıfır atık projesi çerçevesindeki iyi niyetli çabalarını görmek, okulların bu yöndeki özendirme çalışmalarına ve projelerine tanık olmak hem keyifliydi hem de umut verici. 

Bilginin Önemi

Ankara’dan EKO-İKLİM Geçti
Eko-İklim: Prof. Dr. Levent Kurnaz

Konuşmaların tümünü takip etmeye elbette imkân yoktu. Elimizden geldiğince adil bir dinleme paylaşımı yapmaya çalıştık. Yetkili devlet görevlilerini, iş dünyasını ve sektör temsilcilerini, yerel yönetimlerin yöneticilerini ve üniversitelerden katılım sağlayan bilim insanlarını dinlemeye gayret gösterdik. Başta Prof. Dr. Levent Kurnaz olmak üzere bilim insanlarının sunumları ve paylaşımları çok değerliydi. İklim kriziyle ve ekolojik sorunlarla ilgili farkındalığı artırmak istiyorsak bilim insanlarını daha sık bir araya getirmemiz ve can kulağıyla dinlememiz gerektiğini bir kez daha görmüş olduk. 

Yerel Yönetimler 

Ankara’dan EKO-İKLİM Geçti
Eko-İklim: AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut

Yerel yönetimler, hem zirveye hem de fuara çok yüksek bir motivasyonla katılmışlardı. Örneğin Balıkesir Belediyesi’nin upuzun bir standı vardı ve standın içindeki küçük stantlarda atık yönetimi yöntemlerinden Balıkesir’in yerel ürünlerine kadar ekolojiye dokunan her konudaki katkılarını görme fırsatımız oldu. Buna ek olarak Rize Belediye Başkanı Sn. Rahmi Metin’in yerel risklere ilişkin değerlendirmeleri ve kaynağında atık azaltımına dikkat çeken konuşması dikkate değerdi. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ve başkanı Sn. Mansur Yavaş’ın zirveye verdiği büyük desteği görmenin yanı sıra belediyenin su yönetimi, elektrikli toplu taşıma, kompost gibi alanlardaki çalışmalarıyla ilgili detaylı bilgi alma imkânımız oldu. 

İş Dünyası

Ankara’dan EKO-İKLİM Geçti
Fotoğraf, soldan sağa:  Ebru Bakkaloğlu Tüzecan (Koç Holding Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü),  Ozan Nalcıoğlu (Ford Otosan Araç Donanım Sistemleri Mühendis Lideri), Fatih Özkadı (Arçelik-Kalite, Sürdürülebilirlik ve Resmi İlişkiler Direktörü), Kaan Şakul (Yapı Kredi-Kurumsal Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı)

İş dünyası ve sektör temsilcileri, zirveye ve fuara en yoğun katılımı sağlayan kesimdi. Fuarda yenilenebilir enerji firmalarından yeşil dönüşüm teknolojileri geliştiren firmalara kadar pek çok yeni girişimle tanışma fırsatı yakaladık. Sanayi ve ticaret odalarının gündeminde yeşil dönüşümün ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın ne denli önemli bir yer tuttuğunu gözlemledik. TOBB Başkanı Sn. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun yanı sıra özellikle ATO Başkanı Sn. Gürsel Baran ve İTO Başkanı Sn. Şekib Avdagiç, ekonomik yeşil dönüşümle ilgili beklentilerini ve yapılması gerekenleri samimiyetle paylaştılar. Bunun yanı sıra Koç grubu gibi yeşil dönüşüm sürecini çoktan başlatmış ekonomik aktörlerin dönüşüm vizyonlarını dinledik. Ancak bazı büyük şirketlerin herhangi bir dönüşüm çabaları veya iradeleri olmaksızın orada neden yer aldıklarını da sorgulamadan edemedik. 

Ankara’dan EKO-İKLİM Geçti
Eko-İklim: Stéphane Crouzat, Fransa İklim Elçisi

Eko-İklim, ekonomi ve iklimle ilgili dünyada ve Türkiye’de düzenlenen ilk zirve olduğu için bu zirvenin gerçekleştirilmesi dahi önemli bir adım. Önümüzdeki yıllarda iyileştirilerek devam edeceği yetkili ağızlardan dile getirildiği için iyileştirme çalışmalarına katkısı olacağına inandığımız birkaç noktaya değinmekte fayda var. 

Ankara’dan EKO-İKLİM Geçti
Eko-İklim: Özlem Gürses (Moderatör ve Gazeteci) ,Gülden Yılmaz (KOTON Eşbaşkanı)

Eko- İklim Zirvesi Organizasyonuna Dair:

  • Plastik şişeler, karton bardaklar, strafor yemek kapları gibi tek kullanımlık plastikler maalesef başroldeydi. Üstelik ziyaretçiler, bu tek kullanımlık ürünleri çöpe değil, doğrudan yere atıyorlardı.  
  • Organizasyonda kullanılan plastik dekorasyon ürünleri (çiçekler, bitkiler, halılar, vs.), olmasa da olurdu. Hatta daha güzel olurdu. Ancak bir kez tedarik edilip kullanıldığına göre umarız seneye aynı dekor bizi tekrar karşılar.
  • Bedava yemek dağıtmak yerine sorumlu yemek dağıtımı yapılabilir. Böylelikle gıda israfı ve temiz gıda ile ilgili farkındalık yaratılmasına katkıda bulunmak da mümkün olur. 
  • Aydınlatma ve ışık sistemlerinin yanı sıra ısınma sisteminin tasarruf odaklı olmasına büyük özen göstermek gerekir. 
  • Sürdürülebilir ve sıfır atık yaşamın temel ilkelerinden REDDET, organizasyonun da temel ilkeleri arasında yer almalı. Ajandalardan kalemlere, el dezenfektanlarından çam fidanına bedava dağıtılan ve sürdürülebilir olmayan pek çok ürün/eşantiyon maalesef çok kısa bir süre zarfında çöple buluştu veya buluşmak üzere alındı.  
  • Ziyaretçi sayısının yanı sıra ziyaretçi profili konusunda düşünmek ve bu doğrultuda hedef kitleler belirleyerek konuyla ilgili odağı güçlendirmek mümkün. 

İçeriğe dair:

  • Sivil toplum etkin katılım sağlayamadı. Sivil toplumun görünür olacak şekilde zirvede ve fuarda temsil edilmesi, dönüşüm sürecini destekler ve güçlendirir. Ayrıca zirvenin erişilebilirliğini artırır.   
  • Sürdürülebilir uygulamalara ve bu uygulamalarla ilgili deneyim paylaşımına daha fazla yer verilmesi, ekonomi ile iklim arasındaki bağın kurulmasına ve güçlendirilmesine katkıda bulunur. 
  • Döngüsel ekonomi, endüstriyel simbiyoz, döngüsel tasarım gibi iklim dayanıklı ekonomik modele geçişte kilit önem taşıyan konulara ve bu bağlamda sunumlarıyla değer katan konuşmacılara daha fazla yer verilebilir.  
  • Kooperatiflerin ve yerel üreticilerin fuar kısmına katılımı desteklenebilir. 
  • Stant açan firmaların ekolojik hassasiyetlerine ilişkin değerlendirme yapılabilir. Konvansiyonel ürünlerle ilgili gerekli tedbirler alınabilir. 
  • İleri dönüşüm uygulamalarına daha sık ve uygulamanın içerisinde yer verilebilir. 
  • Toplumsal cinsiyet eşitliği ile el ele giden iklim konusunda kadınları daha fazla dinlemek ve kadınlara daha fazla yer açmak her zaman fayda sağlar.
  • İklim aktivistlerine ayrılacak yer ve zaman yeniden gözden geçirilebilir. Tüm çaba gelecek içinse onların yeri sağlam ve kolay erişilebilir olmalı.

İlham Veren Olmaya Doğru Mu?

Eko-İklim, ilk olma özelliğinden ötürü aynı zamanda öncülük eden bir niteliğe sahip. Bu öncü niteliğin ilham veren olmaya doğru değişmesi de gayet mümkün. Elbette bunu zaman ve Eko-İklim için sarf edilen çabanın ne yönde olduğu gösterecek. Evet, Eko-İklim uzmanlarla ve danışmanlarla daha etkin biçimde organize edilebilirdi ve bu sayede üstlendiği misyonu daha faydalı biçimde ortaya koyabilirdi. Bu daha ilk adım. 

Eko-İklim, ekonomik yeşil dönüşümü merkeze alırken adım adım ekolojik farkındalığı artırmaya, sürdürülebilir uygulamaları teşvik etmeye ve bireysel iradeyi harekete geçirmeye katkıda bulunan bir etki faaliyetine dönüşebilir. İşte o zaman Türkiye’den dünyaya açılan bir Eko-İklim örneği ortaya çıkar ve bu örnek, ilham veren hale gelebilir…