tablo

Yeni(den) Başlayanlar İçin Kullanım Kılavuzu

Kasa Galeri, Kıymet Daştan ve Başak Kaptan’ın çalışmalarının yer aldığı Yeni(den) Başlayanlar İçin Kullanım Kılavuzu başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğü Uras Kızıl tarafından üstlenilen sergi, 5 Ocak 2024 tarihine kadar galerinin Bankalar Caddesi’ndeki mekanında görülebilir.

Sergi; sanatçıların değer ve nesne odaklı düşünme pratiklerine, insan-olmayan ötekinin var ettiği probleme, insanın bu ötekiyle kurduğu ilişkilenme biçimlerine ve yeni ile yeniden olan arasındaki meseleye odaklanıyor. Bu odaklanışta sanatçıların daha önce yaptığı işleri yeniden yorumlamalarına da tanıklık ediyoruz. Seçkide, 2022 yılında Barın Han’da gerçekleşen Yemin Etmedim Ki başlıklı karma sergiden başlayarak bir tür birlikte düşünme pratiği geliştiren iki sanatçının sekiz farklı çalışması yer alıyor. 

Sergideki odağı daha görünür kılmak için seçkideki işlere daha yakından bakabiliriz. Sergi alanına girdiğimiz ilk bölümde Kıymet Daştan’ın üç işiyle karşılaşıyoruz. Bunlar; birincil işlevini tamamen yitirmiş ve fakat diğer işlerle anlam bütünlüğü içinde olarak işlevselleşen eski ve paslanmış buluntu bir tekne paneli olan ‘’Neyse’’, iç tarafı boyanmış ve boşlukları altın tozuyla kaplanmış ve fakat artık barındırmasını umduğumuz ‘’şeyleri’’ barındırmayan bir pergel kutusu olan ‘’Kayıp’’ ve Türk lirasından atılan altı sıfırın bıraktığı boşluğu düşündüren ve altı adet sıfırdan oluşan bir linol baskı olan ‘’Yokluğu Bir’’ adlı eserler…

Başak Kaptan eser
Fotoğraf: Birçok Mesafenin Sessiz Dostu, Başak Kaptan

Ben burada Kayıp başlıklı çalışmaya biraz daha zaman ayırmak istiyorum. Bu çalışmanın ilk bakışta bir pergel kutusu olduğunu idrak etmeniz oldukça zor. Nitekim ilk işlevini bunca yitirdikten sonra bir pergel kutusu olarak anılmasının da ne denli doğru olduğunu bilemiyorum. Buna rağmen sanatçının müdahalesiyle ‘’yitirdiği’’ yerleri altın tozuyla kaplanan ve çerçevelenen – ki çerçeveleme edimi öyle sanıyorum herkesin zihninde bir tür kıymetlilik intibası uyandıracaktır- bu pergel kutusu alışılagelmiş sürecin aksine değerini yitirmiyor. 

Fakat artık çok daha değerli olduğunu söylemek de mümkün değil.

Belki de söyleyebileceğimiz en makul şey, artık bu nesnenin bambaşka bir tavra büründüğü olacaktır. Böylece kavramsal olan pergel kutusuna yüklediğimiz ve hemen her tikel pergel kutusunda görmeyi umacağımız beklentiler ve bu beklentileri var eden ilişkilenme biçimlerimiz Kayıp ile karşılaştığımızda çarpıcı bir şekilde sorgulanabilir hale geliyor. Öyle sanıyorum ki bu örnek, benzer düşünce pratiklerini diğer örneklere uyarlayabileceğimiz bir şekilde serginin odağındaki gizemi ele vermeye yetiyor.

Yine Kıymet Daştan’a ait olan ‘’Örneğin Örneği’’ ve ‘’Geniş Zaman’’ başlıklı işlerin dışında sergide ayrıca Başak Kaptan’ın kızı Adel’in ellerini kendi ellerinin üzerine yerleştirdiği ve ellerin birbirleriyle ve birbirlerine rağmen konumlanışlarının yarattığı kompozisyonları deneyimlediğimiz video çalışması ‘’Sırayla’’, videonun export edilip çizilmesiyle oluşan ‘’Çift Halde’’ ve ‘’Birçok Mesafenin Sessiz Dostu’’ başlıklı işleriyle de karşılaşıyoruz.

Kıymet Daştan eser
Fotoğraf: Örneğin Örneği, Kıymet Daştan

Uras Kızıl’ın sergi özelinde kaleme aldığı oldukça besleyici ve ufuk açıcı olan aynı isimli bir de metin bulunuyor. Kızıl’ın ‘’İçerisinde bulunduğumuz insan sonrası durumda ‘yeniden başlamak’ bize ne söylüyor?’’ sorusu ile açılış yaptığı bu metnin tam haline buradan ulaşabilirsiniz. Kızıl’ın kaleme aldığı bu metinden bir pasajı sizlerle paylaşıp serginin var ettiği düşünce kanallarından birini derinleştirmek istiyorum;

“Birlikte düşünme(k), tüm insan olmayanlarla -nesnelerle, şeylerle, hayvanlarla, organik ve inorganiklerle, madde katmanlarıyla- birlikte düşünmek demek. Bunun anlamı, insanın araştırmanın tek olası öznesi olmaktan çıkarak bilme pratiklerine insan olmayanları dahil etmesi ve düşünceyi insan olmayanlara doğru genişletmesidir.”

Bu bakış açısı bizleri, şimdilik pek çok kişi tarafından ‘’durulması makul’’ görülen biyosantrik ve ekosantrik çerçevelerin çok daha uzağına, çok daha kapsayıcı ve geniş bir yelpazeye yerleştirebilir. Şahsen son cümlede geçen ‘’genişletme’’ kelimesine muhalif olduğumu belirtmeliyim. Çünkü ‘’insan-için’’ varolan sözgelimi etik gibi kurumların kapsayıcılık bağlamında insan-olmayanlar lehine genişletilmesinin, şeylerin kendine içkin değerlerini zihnimizde yine insan için ifade ettikleri ve insana benzerlikleri ile ölçtüğümüz ve ‘’şeyleri’’ bu kapsama dahil edebilmek için ‘’insanlaştıracağımız’’ dar bir alana sıkışmamızla neticeleneceği kanaatindeyim. Bana sorulacak olursa, Uras Kızıl’ın işaret ettiği ideal için ortaya koyduğu bütün kurumlarıyla düşünce denen şeyin yeniden dizayn edilmesi gerekiyor.