Son 10 Yılın Çıkmış Soruları | ART ON

Son 10 Yılın Çıkmış Soruları | ART ON

Damla Sari’nin ilk kişisel sergisi olan Son 10 Yılın Çıkmış Soruları, 11 Ekim 2022 tarihine kadar Art On Pera’da görülebilir. Küratörlüğü İlayda Abdik tarafından üstlenilen seçkide fotoğraf, video ve enstalasyon çalışmaları yer alıyor.

Galeriye “Şuraya da bakalım mı?’’ diyen iki lise öğrencisi kızla aynı anda girdim. Sergi alanını gezerken merakıma yenik düşüp eserler hakkındaki konuşmalarına kulak kabarttım. Karşısına geçtikleri her çalışmayla oldukça doğal bir refleks ve hızla bağ kuruyorlardı. Önden giden arkadakini heyecanla bir sonraki eserle tanışmaya davet ediyordu. İletişime geçiyor, gülüyor, müspet tavırlar takınıyor ve hatıralarında uyanan anekdotları birbirleriyle paylaşıyorlardı. Tüm bunlar, seyirci ve sanat objesi arasında kurulmasını umabileceğimiz etkileşimlerdi. Bunun için sergi alanının imkanları, kürasyon vb. pek çok sebep öne sürülebilir elbet. Peki, ya sanatçı? Damla Sari bu sahayı nasıl mümkün kılıyor?

Sanırım bu soruya cevap verebilmek için her şeyden önce sanatçının nesne ile kurduğu ilişkiye eğilmemiz gerekir. Neredeyse bütün işlerde dinamiğin, nesnelerin konuşturulması üzerine inşa edildiğini söyleyebiliriz. Fakat sanatçımız bu intakı alışılagelmiş bir şekilde nesnelere bir ruh yahut bir karakter atfederek/atayarak kurgulamıyor. Bilakis nesnelere kendi kişiliklerini ortaya koyabilecekleri çok geniş bir alan tanıyor. Damla Sari’nin düşünce pratiğini gözlemleme fırsatım olmadı. Fakat nihai işlerine bakarak nesneleri, ona kendi suretlerini gösterecek kadar uzun bir süre seyrettiğini söyleyebilirim. Evet, nesneler kendi suretlerini sanatçıya gösteriyorlar ve sanatçı da bütün bu varyasyonlar içerisinde neye çoşkunduysa bizler için onu gözler önüne seriyor.

Damla Sari’nin ilk kişisel sergisi olan Son 10 Yılın Çıkmış Soruları, 11 Ekim 2022 tarihine kadar Art On Pera’da görülebilir. Küratörlüğü İlayda Abdik tarafından üstlenilen seçkide fotoğraf, video ve enstalasyon çalışmaları yer alıyor.  Galeriye "Şuraya da bakalım mı?’’ diyen iki lise öğrencisi kızla aynı anda girdim. Sergi alanını gezerken merakıma yenik düşüp eserler hakkındaki konuşmalarına kulak kabarttım. Karşısına geçtikleri her çalışmayla oldukça doğal bir refleks ve hızla bağ kuruyorlardı. Önden giden arkadakini heyecanla bir sonraki eserle tanışmaya davet ediyordu. İletişime geçiyor, gülüyor, müspet tavırlar takınıyor ve hatıralarında uyanan anekdotları birbirleriyle paylaşıyorlardı. Tüm bunlar, seyirci ve sanat objesi arasında kurulmasını umabileceğimiz etkileşimlerdi. Bunun için sergi alanının imkanları, kürasyon vb. pek çok sebep öne sürülebilir elbet. Peki, ya sanatçı? Damla Sari bu sahayı nasıl mümkün kılıyor?  Sanırım bu soruya cevap verebilmek için her şeyden önce sanatçının nesne ile kurduğu ilişkiye eğilmemiz gerekir. Neredeyse bütün işlerde dinamiğin, nesnelerin konuşturulması üzerine inşa edildiğini söyleyebiliriz. Fakat sanatçımız bu intakı alışılagelmiş bir şekilde nesnelere bir ruh yahut bir karakter atfederek/atayarak kurgulamıyor. Bilakis nesnelere kendi kişiliklerini ortaya koyabilecekleri çok geniş bir alan tanıyor. Damla Sari’nin düşünce pratiğini gözlemleme fırsatım olmadı. Fakat nihai işlerine bakarak nesneleri, ona kendi suretlerini gösterecek kadar uzun bir süre seyrettiğini söyleyebilirim. Evet, nesneler kendi suretlerini sanatçıya gösteriyorlar ve sanatçı da bütün bu varyasyonlar içerisinde neye çoşkunduysa bizler için onu gözler önüne seriyor.    Fotoğraf: Yas Evinde Naz Yapan Çocuk (solda), Damla Sari  Dedikoducu Sandalyeler  Bu nesne-sanatçı iş birliğini bir örnekle daha belirgin bir hale getirelim… Seçkide sanatçının Gelsin Yüzüne de Söylerim başlıklı bir kinetik enstalasyonu yer alıyor. Ben şahsen bu çalışma ve sanatçının kendisi ile Mamut Art Project’in 2021 edisyonunda tanışmıştım. Nasıl ki John Berger, Delft Manzarası tablosu için "Vermeer o yeri Delft’te bulmamıştır.’’ diyorsa, Damla Sari de eserin anlatısını yan yana dizilmiş bu üç sandalyede bulmuyor. Nesneye kendi perspektifini dayatmak yerine, nesnesinin sunduğu sonsuzca perspektiften birine oturmayı tercih ediyor. Bu sayede bir seyirci olarak esere yaklaştığınızda sandalyelerin bir görünümüne veya bir temsiline şahitlik etmiyorsunuz. Sandalyeler size "Bu saatte nereye gidiyor şimdi bu kız?’’, "Ne etek giymiş o öyle kısacık…’’ diyen suretlerini hemencecik gösteriveriyorlar. Bilinç kuşanmış bir nesnenin fikir dünyası ile başbaşa kalıyorsunuz. Damla Sari’nin genç bir sanatçı olarak nesne ile iş birliği yapmak hususunda bunca ustalaşmış olması son derece heyecan verici.  Nesne-sanatçı iş birliğinin araladığı kapılardan biri de elbette drama… Sanatçının işlerinde bütün bir trajedi ve komediyi bir arada görebiliyoruz. Eserlere verilen isimler de oldukça kuvvetli bir mizah anlayışı ile bu yapıya hizmet ediyor; "Yas Evinde Naz Yapan Çocuk’’, "Günahı Boynuna’’, "Büyüyünce Ne Olacaksın?’’, "Sen Anlat Ben Dinliyorum’’, "Görürsem Söylerim’’...    Fotoğraf: 5 Dakikaya Hazırım (solda) ve Hediye Paketi Olsun Mu? (sağda), Damla Sari  Bu noktada seçkide yer alan 5 Dakikaya Hazırım başlıklı video enstalasyona ayrıca parantez açmak istiyorum. Performansta sanatçı, yer yer merceğe bakarak önce cımbız daha sonra da el yordamı ile yüzündeki eski deriden kurtuluyor. Bu video enstalasyon ile 14 dakika 32 saniye boyunca serginin genel ritminden hissedilir boyutta keskin bir kopuş yaşıyorsunuz. Nesnelerin sözümona insanlaştığı bütün bu tecrübe, birden insanın/bedenin nesneleştiği bir durakta duruyor. Yaratılan bu "karşıtlık’’ ile beraber "birliği’’ çok daha çarpıcı bir şekilde idrak ediyorsunuz.  Kapak Fotoğrafı: Son 10 Yılın Çıkmış Soruları, Damla Sari
Damla Sari, Yas Evinde Naz Yapan Çocuk

Dedikoducu Sandalyeler

Bu nesne-sanatçı iş birliğini bir örnekle daha belirgin bir hale getirelim… Seçkide sanatçının Gelsin Yüzüne de Söylerim başlıklı bir kinetik enstalasyonu yer alıyor. Ben şahsen bu çalışma ve sanatçının kendisi ile Mamut Art Project’in 2021 edisyonunda tanışmıştım. Nasıl ki John Berger, Delft Manzarası tablosu için “Vermeer o yeri Delft’te bulmamıştır.’’ diyorsa, Damla Sari de eserin anlatısını yan yana dizilmiş bu üç sandalyede bulmuyor. Nesneye kendi perspektifini dayatmak yerine, nesnesinin sunduğu sonsuzca perspektiften birine oturmayı tercih ediyor. Bu sayede bir seyirci olarak esere yaklaştığınızda sandalyelerin bir görünümüne veya bir temsiline şahitlik etmiyorsunuz. Sandalyeler size “Bu saatte nereye gidiyor şimdi bu kız?’’, “Ne etek giymiş o öyle kısacık…’’ diyen suretlerini hemencecik gösteriveriyorlar. Bilinç kuşanmış bir nesnenin fikir dünyası ile başbaşa kalıyorsunuz. Damla Sari’nin genç bir sanatçı olarak nesne ile iş birliği yapmak hususunda bunca ustalaşmış olması son derece heyecan verici.

Nesne-sanatçı iş birliğinin araladığı kapılardan biri de elbette drama… Sanatçının işlerinde bütün bir trajedi ve komediyi bir arada görebiliyoruz. Eserlere verilen isimler de oldukça kuvvetli bir mizah anlayışı ile bu yapıya hizmet ediyor; “Yas Evinde Naz Yapan Çocuk’’, “Günahı Boynuna’’, “Büyüyünce Ne Olacaksın?’’, “Sen Anlat Ben Dinliyorum’’, “Görürsem Söylerim’’

Son 10 Yılın Çıkmış Soruları | ART ON
Damla Sari, 5 Dakikaya Hazırım (solda) ve Hediye Paketi Olsun Mu? (sağda)

Bu noktada seçkide yer alan 5 Dakikaya Hazırım başlıklı video enstalasyona ayrıca parantez açmak istiyorum. Performansta sanatçı, yer yer merceğe bakarak önce cımbız daha sonra da el yordamı ile yüzündeki eski deriden kurtuluyor. Bu video enstalasyon ile 14 dakika 32 saniye boyunca serginin genel ritminden hissedilir boyutta keskin bir kopuş yaşıyorsunuz. Nesnelerin sözümona insanlaştığı bütün bu tecrübe, birden insanın/bedenin nesneleştiği bir durakta duruyor. Yaratılan bu “karşıtlık’’ ile beraber “birliği’’ çok daha çarpıcı bir şekilde idrak ediyorsunuz.

Kapak Fotoğrafı: Damla Sari, Son 10 Yılın Çıkmış Soruları