Fırat Engin / Dün Bugün Yarın Sergi İncelemesi

Fırat Engin | Dün Bugün Yarın Sergi İncelemesi

Güncelleme Tarihi: 7 Ekim 2022

Ne ise Ne!

Nesne kelimesinin etimolojik kökeni ile başlayan bir yazının gerisi nasıl gelir? Nasıl gelecektir? Nasıl gelmelidir? Peki, insanlık kaynaklarını bu hızda tüketmeye devam ederse gelecek de bizi görecek midir? Göreceli de olsa eğer ülkeleri yönetenler değişirse savaşlar bitecek midir?

Hepsinden önce petrol, buğday ve su biterse… Ya su biterse… Peki, ya sonra?

İlk paragraf soruları, yazıyı nereye götürecek diye merak ederken işte geldik! Düdük çaldı… İnin aşağı… İkinci paragrafa geçiyoruz.

Fırat Engin / Dün Bugün Yarın Sergi İncelemesi
Soldan Sağa: Dündar Hizal, Fırat Engin, Hakan Çarmıklı

Ne İdüğü Belirsiz 

Evet, Dündar Hizal’ın ‘Ne ise ne’ açılımına karşı ben de kendi elimdeki kartı açmak için bekliyorum konuşmanın başından beri…

Peki Hangi konuşma? Ben neredeydim?  Peki, Dündar Hizal kim? Bunlara bir açıklık getirelim. 22 Eylül tarihinde Maçka Sanat Galerisi’nde, Fırat Engin’in aktüel sergisi üzerine yapılan bir konuşmadan bahsediyorum. 

Dündar Hizal kalp ve beyin damarlarımı açan bu çok özel konuşmanın moderatörlüğünü yapan, moderatörlüğünün ötesinde çok rea-mantik bir şair. ‘Rea-mantik’ diye bir kelime var mı diye soranları duyar gibiyim. Sormakta haklısınız. Çünkü yok. Ben uydurdum. Uydu da… Upuygun mu tartışılır ama idare eder gibi. Bu kelime uydurma işinin Fransızca karşılığı neo-logisme. Öğrencilik yıllarımda en sevdiğim şeydi kendi kelimelerimi türetmek, onlarla oynamak. Bir dilde kelimelerle oyun oynayabiliyorsanız oynayın; bundan kime ne… Bu cümle neden bu kadar başsız sonsuz sahipsiz diye soranlar yine olacaktır. Bazen cümlenin akışı içerisinde fikrimin akışı yön değiştiriyor ve cümleyi de ters yöne giden düşünceleri de serbest bırakıyorum.

Fırat Engin / Dün Bugün Yarın Sergi İncelemesi

Savaş Biter Mi?

Dikkatli okurlar, bu soruyu yukarıda bir cümlede kullandığımı hemen anımsayacaktır. Anımsayanlarla, anımsamayanlara aynı mesafedeyim. Bilmenizi istedim. 

O zaman bir başa dönelim… 

Maçka Sanat Galerisi’nin ‘’Dün, Bugün, Yarın’’ sergisi kapsamında yağmurlu bir sonbahar akşamında, Maçka’da, yağmurun verdiği yetkiye dayanarak iyice arapsaçına dönmüş bir trafik gürültüsünü rabarbasının fonda eşlik ettiği, Fırat Engin ve serginin fikir destekçisi Hakan Çarmıklı’nın savaş ekonomisi, kaynakların tüketimi ve yeni yaşamsal gerçeklik üzerine çok yalın ama çarpıcı görüşleri dile getirdiği söyleşinin ana sorusu… Baş konuğu…

Serginin ana teması kaynakların büyük bir hızla tüketilmesi. Hatta bu kaynakların yeri geldiğinde bir savaş silahına dönüşmesi. Tıpkı günümüzde Rusya’nın Avrupa’nın doğal gazını keserek sahip olduğu bir kaynağı silah olarak kullanması gibi…

Fırat Engin / Dün Bugün Yarın Sergi İncelemesi

Fikir Çıkış Noktası

Mühimmat sandıkları fikrinin tohumlarını Fırat Engin’in aklına serpen ise 12 yılı aşkın süredir entelektüel olarak çok değerli paylaşımlarda bulunduğu, aynı zamanda sanatçının bir koleksiyoneri olan Hakan Çarmıklı.

Bir Derdin Mi Var?

Hakan Çarmıklı sohbetin bir yerinde, aynı soruları soranlar, aynı derdi edinenler birbirini bulur diyor.

Eşyanın yerini sorgulayarak belleği olan nesneler üzerinden ortak bir derdin hikaye anlatıcısı oluyor bu mühimmat sandıkları… İçlerinde bulunan petrol, buğday ve su ise insanlığın sonunu getirecek ve artık dünya vatandaşlarına yetmeyen kaynakları simgeliyor.

Malumun İlamı

Fırat Engin, sergide yer alan nesneler ile yaptığı enstalasyonu ‘’Malumun İlamı’’ olarak tanımlıyor. 

Nesne ve fetiş ilişkisine ve oradan fetiş nesne sorgulamasına girildiğinde Hakan Çarmıklı’nın ifadesi, ayazda çarpan kapı etkisi yaratıyor.

Not aldığım kadarını aktarıyorum… Eksiği var mıdır diye şüphe ederseniz ya YouTube videosunu izler ya da bana güvenerek okumaya devam edersiniz…

‘’Sanat eserinin fetiş olması beni şaşırtmıyor, yadırgamıyorum, ilgilenmiyorum da…’’

Fırat Engin / Dün Bugün Yarın Sergi İncelemesi

Editörün Molası

Hakan Çarmıklı’nın koleksiyonerliği, eserleri fetiş nesneler olmaktan çıkaran, sahip olmak yerine sahip çıkma refleksi olarak tarif etmesi, gelecekte bugün doğa ile uyumlu çocukların hayat mücadelesinden önde olacaklarını söylemesi, altı çizilesi cümleler…

Ben aklımda altını çizdiğim bu cümleleri size veriyorum. İstediğiniz gibi kullanabilirsiniz.

Kendini Aydınlatan Bir Işık

En alengirli başlığı sona sakladım. Bu da nereden çıktı? Dündar Hizal, sorularını sergi ile sınırlamamış. Fırat Engin’e neden LED yerine neon kullandığını soruyor…

Cevap: LED kendini aydınlatmaz. Neon kendini aydınlatır.

İşlerinde toplum eleştirisinden çok, konuları işaret etmeyi tercih eden Fırat Engin’in kapitalist düzende sahip olmak üzerinden kendini konumlayan, hep bana hep bana zihniyetini anlatmak için neon kullanması son derece mantıklı değil mi?

Yazdıklarım çok karışık, tıpkı dünyanın ve Türkiye’nin genel durumu gibi. Bu yazının amacı sergi ya da konuşanları dikte etmekten ziyade, serginin işaret ettiği soruna daha yakından bakmanız, buna paralel kendi sorularınızı sormanız için size bir avant-gout sunmak efendim.

Ben aklımda deli sorularla izledim, dinledim ve bu konuları dert edenlerin derdine ortak oldum. Sizde durumlar ne olacak bakalım…