Neden Korku Filmi İzleriz?

Neden Korku Filmi İzleriz?

Korku filmi izlerken günlük hayatımızda pek de tecrübe etmek istemediğimiz şeyler yaşarız. Göz bebeklerimiz büyür, kalp atışımız hızlanır, ellerimiz terler, kaslarımız gerilir kısacası vücudumuzda stresin ve gerilimin etkileri kendisini gösterir. Peki, tüm bunlara rağmen bazılarımız neden kendini korku, gerilim, endişe ve vahşet gibi kavramlara maruz bırakmaktan alıkoyamaz? Gözümüzü ayırmadan bir sonraki sahneyi bekler, karakterlere yanlış seçimler yaptıkları için bağırırız. Korku ve gerilim türünü sevmemiz bizim hakkımızda ne söyler? Ve en önemlisi; neden korku filmi izleriz?

Savaş ya da Kaç!

Neden Korku Filmi İzleriz?
Neden korku filmi izleriz: Anksiyete

Fotoğraf: Scott Carroll

Korku filmi izlediğimizde, ekranda beliren tehditin gerçek olup olmadığını vücudumuz anında anlayamaz ve alarm vererek “Savaş ya da kaç!” moduna geçer. Bu durum, bir tehditle karşı karşıya olduğumuzda, vücudumuzun verdiği en ilkel tepkilerden biridir. Modern dönemde vücudun “Savaş ya da kaç!” emrini vermesi için bir yırtıcı gibi hayati bir tehdit yoktur. Bunun yerine ölümcülmüş gibi hissettiren çeşitli stres kaynakları bulunur. 

Vücudun, fiziksel tehdit bulunmadan, strese karşı alarm vermesine de kabaca “anksiyete” diyebiliriz. Yani “Savaş ya da kaç!” derken aslında evrimsel olarak türün devamlılığına olan tehditle özdeşleşmiş bir durumdan söz ediyoruz. Korku filmleri, bize bu durumu nasıl çekici kılabilir? Bu sorunun birden fazla cevabı var.  

İlk olarak beynin “savaş ya da kaç” modu, kalp atışımızı hızlandıran, beynimize ve kaslarımıza daha fazla oksijen girmesini sağlayan adrenalinle beraber çeşitli kimyasalların salınımına neden olur. Bu kimyasallardan biri de vücudun doğal olarak ürettiği ağrı kesicisi endorfindir. Endorfin, insanı iyi hissettiren bir etkiye sahiptir ve aynı zamanda acıyı olduğundan çok daha az hissettiren bir hormondur. Bu hormonların salgılanmasına fiziksel egzersiz, duygusal stres, acı, orgazm, acı yiyecekler ve çikolata da yol açabilir. Bunlarla beraber odaklanmayı artırırken üretkenliği tetikleyen ve motivasyonu çoğaltan bir nöro-kimyasal olan dopamin de salgılanır. Buradaki en önemli nokta, içten içe korku filmindeki tehditlerin gerçek olmadığını bilmemiz ve böylece bu kimyasalların keyfini sürebilmemiz. Altında yatan kimyasal nedenler bakımından korku filmlerine olan bağımlılığımızı, uyuşturucu bağımlılığına benzetebiliriz!  

Dr. Steven Scholzman’a göre korku filmi izlerken yaşadığımız bu fizyolojik değişiklikler, aynı zamanda bilişsel performansımızı geliştirerek, tehdit içeren bir durumlardan nasıl çıkacağımızı düşünmemiz için bize güç verir. 2020’de yayınlanan bir araştırmanın, korku filmi meraklılarının pandemiyle daha iyi başa çıktığını ileri sürmesi de Dr. Scholzman’ı destekler nitelikte. 310 katılımcıyla yapılan bu çalışmanın ulaştığı sonuçlardan biri, korku filmlerinin, adeta bir simulasyon gibi, insanlara tehlikeli durumlardan kurtulmayı, değişen sosyal durumların gerektirdiği davranışları, insanları okumayı ve yönetmeyi öğrettiği yönünde. 

Rahatlama Hissi 

Neden Korku Filmi İzleriz?
Neden korku filmi izleriz: Rahatlama hissi

Fotoğraf: Carlos Nunez

Bir korku filminin daha sonuna geldik ve filmin başından beri onca saçmalığına rağmen bağ kurduğumuz karakterimiz kurtuldu. Evet, girmemesi gereken her yere girdi, yapılmaması gereken her şeyi yaptı ama bir şekilde hayatta kaldı ve renklerin daha canlı göründüğü yeni hayatına başladı. Güçsüz, silik karakterler ise değişti, güçlendi. Bu hayatta kalma ve güçlenme hissi ise ekran başındaki bizleri doyuma ulaştırdı. Günlük hayatın stresini unutturan olağanüstü tehditler ve sonrasında bunları atlatmış olmanın verdiği rahatlama hissinden daha iyi ne olabilir ki? Sonuçta eğer 1500’lerden kalma kötü bir ruhtan kurtulabiliyorsak her şeyi yapabiliriz!

Kapak Fotoğrafı: Felipe Bustillo