Locus Solus Sergisi | ARTER

Locus Solus Sergisi | ARTER

Arter’in koleksiyonundan ve seçki için özel olarak üretilmiş işleri barındıran Locus Solus sergisi, bu yılın sonuna kadar Arter’de görülebilecek. 27 farklı sanatçının çalışmalarına yer veren serginin kürasyonunu ise Selen Ansen üstleniyor. Locus Solus; tematik olarak insan, insan-olmayan ve bu iki kavramın ilişki düzlemi üçlemesine eğiliyor.

Bugüne kadar ekolojik yıkımla mücadele edebilmek ve canlılığın sürdürülebilirliği için çevre felsefesi üzerine pek çok yazı kaleme aldık. Çünkü dört başı mamur bir çevreciliğin yalnızca aksiyondan ibaret olmadığını; bilinçli tavrın ve ekoloji ile bütüncül sürdürülebilir insan hayatının, doğa-insan ilişkisi üzerine düşünmekten geçtiğini biliyoruz. Locus Solus gibi sergiler ile karşılaşmak bu yolculukta yalnızca ruhumuzu doyurmakla kalmıyor, zihinimizde yeni patikalar keşfetmemize de ilham kaynağı oluyor diyebilirim.

Kant’a Rağmen Sergi

Locus Solus Sergisi | ARTER
Murat Akagündüz, Ada-Kıta Ⅰ, 2010

Hepimiz Immanuel Kant’ın başımıza bela ettiği Saf Aklın Eleştirisi adlı metni duymuşuzdur. Özetle bu metin içerisinde Kant, ‘’Neyi bilebilirim?’’ sorusuna insanın yetileri üzerinden cevap arar ve insan için bilinebilir olanın aklın imkanları ile inşa edilip doğaya projekte edilen olduğu sonucuna varır. Yani kabaca belirişleri ile şeyler, şeyliklerini aklımızda alırlar da diyebiliriz. Kant’ın yarattığı bu nesne ve nesnenin öznedeki tasarımı dualitesi, insan ile yaşadığı çevre arasına bir bariyer inşa etmiş gözüküyor. Düşünürün ortaya attığı bu fikrin felsefe tarihindeki akışı değiştirdiğini biliriz. Hatta bu durumu açıklamak için ‘’Kant’a rağmen ya da Kant ile beraber felsefe yapılır. Fakat Kant’sız felsefe yapılmaz.’’ gibi meşhur bir söz bile vardır.

Görünen o ki ‘’Kant’a rağmen’’ yapılan Locus Solus sergisi, doğa-insan ilişkisine paydaşların geçişken oldukları ve hatta birbirlerine nüfuz ettikleri sahalar üzerinden yaklaşıyor. Sergi; ortak anlatıların, ritüellerin, kolektif bilinçdışının ve bireysel deneyimlerin şekillendirdiği doğa fikri ile bir bağlamda doğa ve insanın bağımsız tekil varlıklarını reddediyor. İnsansız doğa ve doğasız insan düzlemlerinin dışlanarak kültür ve tabii sürecin geçişken ortak sahasının doğa olarak adlandırıldığı bu ilginç yaklaşım, sergideki eserlerin anlatısı ile birleşerek eşsiz bir deneyim imkanı yaratıyor.

Sergide Neler Var?

Locus Solus Sergisi | ARTER
Maddalena Ambrosio, İsimsiz, 2013

Sergide bizleri Maddalena Ambrosio tarafından 2013 yılında üretilen bir enstalasyon karşılıyor. Eserde ahşap bir sandalye ve sandalyenin bacakları boyunca aşağıya doğru uzanan ağaç köklerini görüyoruz. Doğal olanın insan faaliyetine evrilişini, oluşun poz verdiği bu anda deneyimliyor olmak böylesi bir sergiye başlamak için harikulade bir tercih gibi gözüküyor.

Ella Littwitz’in tohumları özünde olduğu gibi politik söyleminde de bir çeşit arketip olarak kullandığı Kökünü Kazımak başlıklı işi, Panamarenko’nun böceğimsi makinesi Meganeudon Ⅱ’si ve Eva Jospin’in panoraması ayrıca görülmeye değer.

Akademik bir çalışma titizliği ile hazırlanmış bu serginin küratörü Selen Ansen’i ayrıca tebrik eder, doğa üzerine düşünen tüm sanatseverlerin Locus Solus’u görmesini şiddetle tavsiye ederim.

Kapak Fotoğrafı: Tacita Dean, Bir Yaz Bulutu Gibi, 2016