Kalyon Kültür’de ‘’Şaşaa’’ Sergisi

Kalyon Kültür’de ‘’Şaşaa’’ Sergisi

Jonathan Monaghan’ın Şaşaa başlıklı kişisel sergisi, 27 Ağustos 2022 tarihine kadar Kalyon Kültür’de görülebilecek. Sanatçının 20’den fazla eserini görücüye sunan seçkinin kürasyonu, Ceren ve Irmak Arkman tarafından gerçekleştiriliyor.

Şimdiden rahatlıkla yılın en iyi beş sergisinden biri olduğunu söyleyebileceğim gösteri alanından, zihnimde nereden başlayacağımı bilmediğim onlarca fikirle ayrılıyorum. Tam da bu sırada Arter’deki Locus Solus sergisi için hazırlanan yayının giriş metni yardımıma yetişiyor. Selen Ansen tarafından kaleme alınan bu metin şu saptama ile başlıyor: ‘’Buradan başlamazdım.’’

Öyle sanıyorum ve ne yazık ki tarih bizleri bir grup gerizekalı olarak anacaktır. Daha iyi yaşamak için öldürenlerin yüzyılı ile daha iyi yaşamak için ölenlerin zamanı arasında doğan/yaşayan/ölen bizler… 

Çünkü bizler, henüz yaşanırken unutulacak birkaç iyi an için bizim olan ve olmayan bütün zamanları mahvetmeye pek bir gönüllüyüz. Üstelik bunu; total/kitlesel olmayan, sadece suretleri birbirlerini andıran bireysel motivasyonlarla yapıyoruz. Kendi ciltlerimiz dahil her şey dışsal, öteki, ve tüketilebilirdir bizler için. Hatta kozmetik firmaları cildimizi tüketirken nasıl ‘’sürdürülebilir’’ davranacağımızı öğretiyor. (Şüphesiz Kant, iyi bir katolik olduğu için böylesini tahmin edemezdi.) 

Üretmek, talan etmenin vicdani masturbasyonu olarak sahneye konuluyor. Birkaç fidan dikiyoruz, çok daha fazlasını kesebilmek için… Evet, şakağımıza dayanan bir tabancanın olduğu doğru. Fakat tetikte duran da bizim parmağımızdır. Şaşaalı bile olmayan ufak bir ömür için… Sanırım zeitgeist (zamanın ruhu) da tam olarak bundan ibaret. Bir fırsatımız olsa buradan başlamazdık belki. Ama durduğumuz yerin ‘’burası’’ olduğu da su götürmez bir gerçek.

Sergi boyunca Jonathan Monaghan; içinde bir ‘’tüketici’’ olarak yaşadığımız kapitalist, dijital çağın savurganlığını barok dönemin debdebeli ikliminden kopardığı imajlarla yoğurup bir tür mitoloji yaratıyor. Bu fantazmagorik alemde; yüzümüze çevrilen kameralar, bükülen zaman algısı ve metamorfozik yaratıkların arasında ‘’doğal olanın’’ yok oluşuna tanıklık ediyoruz. 

Sergi boyunca her şey hipnotize edici bir ‘pembeliğin’’ ve ‘’şaşaanın’’ içerisinde cereyan ediyor. Haliyle tüm bu ‘’modernize freak show’’, tanıdık olma rahatlığıyla bizleri ürkütmeden başlıyor ve bitiyor. Bu serüven içerisinde selfie çubuğuna takılı telefonu bir kılıç, sarılı bir matı ufak bir koçbaşı gibi taşıyan ‘’mahşerin dört atlı polisini’’ görünce derinden bir rahatsızlık hissediyor ve fakat bunu yadırgamıyoruz.

Şaşaa Sergisinde Neler Var?

Kalyon Kültür’de ‘’Şaşaa’’ Sergisi
Kaplumbağa Kral (The Turtle King), Jonathan Monaghan, Şaşaa

Elle Tutulur Saraylar (Tactile Palaces) adlı eserde, kadife eldivenli ellerin saray kesitlerine dokunduğu, dijital çağın zengin ve kudretli yapısına gönderme yapan üç panelli bir video animasyon ile karşılaşıyoruz. Bu iş, metanın erotize edilmesi bağlamında ele alınırsa heyecan verici ikincil bir hal daha kazanıyor. 

Gözcüler (Sentries) başlıklı mekana özgü duvar kağıdı çalışması ile aynı bölümde Kurtlar İni (Den of Wolves) adlı 19 dakikalık plan-sekans bir animasyon yer alıyor. Hükümdarın kıyafetlerini arayan üç kurdu takip ettiğimiz bu eserde sanatçının mit yaratma hususundaki başarısına şahitlik ediyoruz. 

Uçurumun Dışında (Out of the Abyss), modern tüketim çağının aşırılıklarını incelerken Bolluk (Superfluity) isimli çalışma, insan yapımı olan ile doğal olanın girift hale geldiği bir düzlemden üç yaratığı bakışların karşısına koyuyor.

Sergide en beğendiğim iş olan Kaplumbağa Kral (The Turtle King) adlı esere de ayrı bir parantez açmak istiyorum. Dört dakikalık bir animasyon videonun sergilendiği bu iş, bizleri zamansal bir kısır döngünün içerisine çekiyor. Sergi alanının bu bölüm özelinde yapılan düzenlemesi de seyirciye eserin bir parçası olma imkanı tanıyor.

Kapak Fotoğrafı: Bolluk (Superfluity), Jonathan Monaghan, Şaşaa