Halinize Şükretmenizi Sağlayacak 10 Distopik Film Önerisi

Halinize Şükretmenizi Sağlayacak 15 Distopik Film Önerisi

Güncelleme Tarihi: 31 Mayıs 2023

“Batsın bu dünya!” diyenlere müjde! Halinize şükretmenizi sağlayacak filmler ayağınıza geldi. Pandemi, savaşlar, eşitsizlikler, yoksulluk, çevre sorunları ve beceriksiz yöneticiler… Dünya düzeninde iyi giden pek fazla şey söyleyebilmek mümkün değil. Hatta tüm bu olumsuzluklar karşısında “Daha kötü ne olabilir ki?” diye bile sorulabilir. İşte yüzyıllar boyunca edebiyatçılar, senaristler veya yönetmenler bu sorunun cevabını verdi ve vermeye de devam ediyor. Distopik eserler hem sinemada hem de edebiyat dünyasında çok büyük ilgi görüyor. Biz de distopya sineması dendiğinde akla gelen filmleri sizin için derledik. İşte “Bizim dünyamız yine iyiymiş ya!” dedirtecek en iyi distopik filmler listemiz…

1984 (1984) | IMDB: 7,1

Konu distopyaysa George Orwell’e bir selam vermeden geçmek olmaz. Daha çok kitabıyla tanınan ve yazılmış en iyi distopik eserlerden biri olarak kabul edilen 1984’ün az bilinen bir filmi de var. Tahmin edileceği üzere 1984 yılında çekilen film, kitap kadar etkileyici olmasa da Orwell’in kurduğu iç karartıcı dünyayı oldukça iyi bir şekilde tasvir ediyor. Eğer distopya filmleri sizin de ilginizi çekiyorsa ve bu alanda yaratılmış en değerli eserlerden birinin sinema uyarlamasını görmek istiyorsanız 1984’ü mutlaka izleyin!

Snowpiercer (2013) | IMDB: 7,1

Sırada orijinal senaryosuyla dikkat çeken bir felaket filmi var. Yine dünyanın sonu gelmiş fakat insanlar bu sefer sürekli hareket etmek zorunda olan bir trende yaşıyor. Çünkü dış dünya dondurucu bir soğuğa mahkum olmuş durumda. Eğer bu kadar az insan kalmışken herkes büyük bir yardımlaşma içerisinde yaşar sanıyorsanız bu distopik film, sizi insanlık konusunda tekrar düşünmeye sevk edecek. 

The Lobster (2015) | IMDB: 7,1

Dengenizi bozacak filmler hoşunuza gidiyorsa muhtemelen Yorgos Lanthimos ismini çok önceden duymuşsunuzdur. 21. yüzyılın parlayan yıldızlarından biri olan Yunan yönetmen, Dogtooth ve Killing of A Sacred Deer filmleriyle oldukça ses getirmeyi başarmıştı. The Lobster ise Lanthimos’un bu iki eseri arasında çektiği filmlerinden bir tanesi. Hayali bir yakın gelecekte geçen filmde insanların bekar olması kabul edilebilecek bir tercih değil. Bir otelde misafir (tutsak) edilen bekarlar kısa süre içerisinde ‘hayatlarının aşkını’ bulmak zorunda. Colin Farrell’in başrolünde olduğu The Lobster, distopik sinema kategorisinin ilginç örneklerinden bir tanesi.

District 9 (2009) | IMDB: 7,9

Yayınlandığı yıl çok ses getiren distopik bilim kurgu filmi için kimin distopyası olduğuna karar vermek biraz zor. Hayatta kalan ve yaşamlarını sürdürmek için dünyaya sığınan son uzaylıların mı, yoksa onları baskı altına ve kendilerini beklenmedik bir dönüşüm bekleyen insanların mı dramatik hikayesini izliyorsunuz? Uzaylılar ve insanların temasını farklı bir çerçeveden inceleyen yapımın dört dalda Oscar’a aday olduğunu belirtmekte fayda var. 

Children of Men (2006) | IMDB: 7,9

Tüm dünyada kadınlar bir anda doğurganlık özelliğini kaybetseydi ne olurdu? Durun, bu soruyu cevaplamayın. Bu sorunun cevabı 2006 yapımı distopya filmi Children of Men’de oldukça çarpıcı bir şekilde verilmiş. 2027 yılında geçen filmde dünyanın tek ve çok önemli bir sorunu var: İnsan nüfusu artık çoğalamıyor! Dünyaca ünlü Meksikalı yönetmen Alfonso Cuaron’un yönettiği Children of Men mutlaka izlenmesi gereken distopik filmler arasında.

The Road (2009) | IMDB: 7,2

Cormac McCarthy’nin aynı isimli romanından uyarlanan The Road, felaket filmleri listesi içerisinde önemli bir yere sahip. Ayrıca yapım, yalnızca bir hayatta kalma mücadelesini değil, bir baba-oğul dramasını da anlatıyor. Küçük çocuğu ile birlikte Amerika’yı bir uçtan bir uca geçerek kıyaya ulaşma çabası, zorlu hava şartları ve yolda başlarına gelen olaylar ile izleyici her an tetikte tutmayı başarıyor. Elbette tüm bunlarda iyi bir senaryonun yanı sıra Viggo Mortensen’in muhteşem oyunculuğunun da büyük bir payı var. 

In Time (2011) | IMDB: 6,7

Hayatınızındaki en önemli şeyin zaman olduğunu büyüklerinizden mutlaka duymuşsunuzdur. Peki gerçekten sahip olduğunuz tek şey o olsaydı? Başrolünde Justin Timberlake’in yer aldığı yapımda, insanlar artık yaşamlarını devam ettirmek için çalışıyor ve karşılığında zaman kazanıyor. Şehrin en zengini parayla değil sahip olduğu zamanla belirleniyor. Ve işin en kötüsü birileri sizden bu zamanı çalabiyor. Bol aksiyonun yer aldığı film, konusu ve sahip olduğu ayrıntılarla sizi derin düşünecelere sürükleyebilir. 

Idiocracy (2006) | IMDB: 6,5

Distopya sinemasını daha önce pek görülmemiş bir bakış açısıyla ele alan bir film var sırada: Idiocracy. 2006 yılında çekilen ve başrolünde Luke Wilson’ın yer aldığı film, tüm dünyanın aptallığa teslim olduğu bir gelecekte geçiyor. Oldukça tanıdık geliyor değil mi?

Vücudunu bir süreliğine donduran ve aptallıkla dolu bir gelecekte uyanan ortalama zekaya sahip Joe Bauers, bir anda dünyanın en zeki insanı konumuna ulaşıyor. Distopyayla komediyi harmanlayan Idiocracy, hem oldukça keyifli bir seyir sunuyor hem de kurguladığı geleceğin günümüzün dünyasıyla benzerliğiyle derin düşüncelere dalmanızı sağlıyor. 

Equilibrium (2002) | IMDB: 7,4 

3. Dünya Savaşı gerçekleşmiş olsa bizi nasıl bir dünya beklerdi? İşte Equilibrium bize bu sorunun cevabını veriyor. Distopik filmler listesi içerisinde önemli bir yere sahip olan yapım, insanların duygularının kontrol altına alındığı ve artık hiçbir şey hissetmediği bir gelecekte geçiyor. Duyguları yok etmek için tüm insanlara zorla ilaç içirilen ve duygu göstermenin cezasının ölüm olduğu bir dünyanın nasıl olduğunu merak ediyorsanız bu filmi mutlaka izlemelisiniz. 

A Clockwork Orange (1971) | IMDB: 8.3

Anthony Burgess’ın romanından uyarlanan Otomatik Portakal, Stanley Kubrick’in usta yönetmenliği ile izleyiciyle buluşuyor. Çökmüş bir toplumda bir suç çetesi lideri Alex’in yaşadıklarına odaklanan film, birçok metaforu da içerisinde barındırıyor. Alex’in polis tarafından yakalandıktan sonra ilginç bir rehabilitasyona maruz kalması ve tekrar topluma salınması sürecini izlediğimiz yapım, mutlaka izlenmesi gereken filmler arasında yer alıyor. 

What Happened to Monday (2017) | IMDB: 6.8

Haftanın yalnızca bir günü dışarı çıkma ve size yazılan hayatı yaşama hakkınız olsaydı ne hissederdiniz? Sıradaki distopik film önerisi işte tam da bu hem zor hem de tehlikeli hayatı anlatıyor. Gıda kıtlığı yüzünden genetiği değiştirilen ürünler, insanların zamanla ikiz, üçüz hatta dördüz doğurmasına neden oluyor. Nüfus popülasyonunun önüne geçmek için hükümet tek çocuk kanunu çıkarıyor. Böylece ailenin diğer çocukları ellerinden alınıyor ve gelecekte uyandırılmak için uyutuluyor. Bir anne ise yediz çocuk dünyaya getirirken hayatını kaybedince onlara bakma görevi dedeye düşüyor. Hiçbir torununu vermek istemeyen dede, onların tek bir insanın hayatını yaşayabileceği bir plan yapıyor. Çocuklardan her biri yalnızca bir gün dışarı çıkabiliyor ve hepsi aynı hayatı devam ettiriyor. Fakat bir gün pazartesi ortadan kayboluyor ve bir anda yıllardır sakladıkları büyük sırları ortaya çıkıyor. 

Dawn of the Planet of the Apes (2014) | IMDB: 7.6

İnsanların hayatı tehlikede. Fakat bu sefer ne robotlar, ne uzaylılar ne de bir hastalıkla karşı karşıyalar. Bu kez insanlığın geleceği dünyada hüküm sürmek isteyen akıllı maymunlar ile girecekleri savaşa bağlı. İlk filmi 1968 yılında çekilen ve Maymunlar Cehennemi olarak Türkçeye çevrilen film, eğer tek akıllı tür insan olmasaydı nelerle karşılaşabilirdi sorusunu gündeme taşıyor. Hem aksiyon hem de distopya seviyorsanız bu filmi ve belki de seriyi listenize alabilirsiniz. 

The Platform (2019) | IMDB: 7.0

İnsan doğasında iyi midir? Sınırları zorlandığında suç işler mi? Adaleti sağlama içgüdüsü mü yoksa açgözlülük mü öne geçer? Tüm bu soruların cevabını bulabileceğiniz bir film var sırada. The Platform, ortasında büyük bir boşluk olan ve iki kişilik odalarda mahkumların kaldığı bir merkezde geçiyor. Her 30 günde bir kez mahkumların bulunduğu kat değişiyor ve her gün en üst kattan aşağıya yiyecek dolu bir masa indiriliyor. Bu masada herkese yetecek kadar yiyecek bulunmasına rağmen üst kattakilerin açgözlülüğü nedeniyle alt kattakiler aç kalıyor. Bu durumun bir kaosa neden olduğunu gören Goreng ise kendince düzeni değiştirmenin yollarını aramaya başlıyor. 

Battle Royale (2000) | IMDB: 7.6

Japonya yapımı film, aslında daha önce farklı şekillerde işlenen bir konuyu ele alıyor. Gençler arasında suç oranının hızla artması karşısında hükümet yeni bir karar alıyor. Seçilen öğrenciler kimsenin bilmediği bir adaya götürülüyor ve bu adadan yalnızca bir kişi geri dönebiliyor. Ellerine silah verilen gençler, oyunun kurallarına göre yalnızca bir kişi kalana kadar arkadaşlarını öldürmek zorunda. Eğer süre içerisinde birden fazla genç kalırsa hepsi öldürülüyor. Peki bu zor seçime zorlanan Nobu ve arkadaşları ne yapacak? 

12 Monkeys (1995) | IMDB: 8,0

Son olarak harika oyunculuklarla süslenen muhteşem bir başyapıta göz atalım. 1995 yapımı 12 Monkeys’in başrolünde Bruce Willis var. Usta oyuncunun performansı tabii ki tartışılmaz ama bu filmde oyunculuğuyla ön plana çıkan isim bambaşka biri. Genel kanıya göre yakışıklılığıyla ön planda olsa da Brad Pitt’in benzersiz bir oyuncu olduğunu teyit etmek isterseniz ilk izlemeniz gereken filmlerden biri kesinlikle 12 Monkeys olmalı. Üstelik 12 Monkeys’in konusu maalesef günümüzün gerçekleriyle de birazcık örtüşüyor. Bir hastalık nedeniyle yeryüzünde yaşam yok oluyor ve bu hastalıktan geriye kalan az sayıdaki insan yer altında bir sığınak inşa ediyor. Ancak bu sığınak kısa zamanda bambaşka bir düzenin ortaya çıkmasına neden oluyor. 12 Monkeys, karanlık ve bir o kadar da çarpıcı bir film.

Kapak Görseli: TheDigitalArtist