x-ist, Ey Kutsal Basitlik başlıklı karma sergiye ev sahipliği yapıyor. Ansen, Burak Dak, Doğu Özgün, Gökhan Gökseven, Metin Alper Kurt, Murat Palta ve Tayfun Gülnar’ın yer aldığı seçkinin küratörlüğünü Banu Seyhan, asistan küratörlüğünü ise Beran Boran üstleniyor.
Sergi, 7 Ekim’e kadar galerinin Karaköy’deki mekanında görülebilir.
İsmini Nietzsche’nin İyinin ve Kötünün Ötesinde başlıklı metninde geçen ‘’o sancta simplicitas’’ lafzından ödünç alan Ey Kutsal Basitlik sergisi, seyirciye Apollonik ve Diyonizyak zıtlıklar çerçevesinden sanatçıların dualite kavramına olan yaklaşımlarını sunuyor. Bu noktada sergi deneyimindeki hazzı artırabilmek için bu kavramlara biraz daha yakından bakabiliriz.
Apollon, sembolizmde durgun, düzgün, aydın ve ölçülü gücü simgeler. Varlığı akıl yoluyla anlama ve kavramadır. Bir bakıma ışığın karanlığı aydınlatması, uyum, düzen ve kurallılıktır.
Psikanalist Otto Rank bunu ‘’Uyum içinde Bilmek’’ olarak tanımlar. Dionysos ise üzümün ve şarabın tanrısıdır. Hakikati, kaosu, değişimi ve dolayısıyla da sürekli olarak yaratım ve yıkımı temsil eder. Bir tür içgüdüselliği ve hayvansallığı barındırır. Doğa ile bütüncüldür. Kendinden geçmişliğin ve sarhoşluğun temsilcisidir. Böylece Apollon’daki ‘’Kendini bul.’’ Dionysos ile beraber ‘’Kendini unut.’’ olarak karşımıza çıkar.
Nietzsche diyonizyak olanı şöyle tanımlar;
‘’Dionysos’un büyüsüyle yalnızca insanla insan arasındaki bağ yeniden kurulmuş olmaz: yabancılaşmış, düşman ya da boyunduruk altına alınmış doğa da, kaybolmuş oğluyla, insanla barışma şenliğini kutlar yeniden. Yeryüzü gönüllü olarak sunar armağanlarını, barış içinde yakınlaşırlar birbirlerine, kayaların ve çöllerin yırtıcı hayvanları. (…)’’
Herakleitos’un söylediği gibi, her şey bir çatışma sonucu oluşur. Fakat Apollonik ve Diyonizyak olanın çatışması Hegel’in diyalektiğindeki gibi ilerlemeci değil, döngüseldir. Yani Apollonik ve Diyonizyak olanın birbirlerine baskın gelmeyecek şekilde eşit güçlerde karşılaşması, tıpkı tragedyada gördüğümüz gibi dengeli, mükemmel ve harmonik olacaktır. Böylece varoluşun ta kendisi gibi sürekli bir akış ve oluş elde ederiz. Ortaya çıkan şey bir sonuç değil süreçtir.
Bu meseleyi daha iyi idrak edebilmek için sergi metninde yer alan Goethe alıntısından faydalanabiliriz…
‘’Unutmayın tüm bunlar bir zıtlıktan meydana geldi. Yokluk ve varlık zıtlığı, hareketsizlik ve hareket zıtlığı… Bu bağlamda tüm zıtlıklar var oluşu meydana getiren birer anahtardır. Zıtlıklar sayesinde boşlukta formsuz halde salınan enerji somut forma dönüşü deneyim haline geldi. Bu sayede tanrı kendini deneyimleyebildi ve bir evren filizlenebildi.’’
Apollonik ve Diyonizyak olanın ayrımı hem kişide hem de kültürde bir çatışma hali olarak karşılıklı mevcuttur. Haliyle sanat tarihsel olarak da önemli bir dilemmayı dile getiren bu unsurun sanatçıların nezdindeki yansımalarına bakış atma fikri, Ey Kutsal Basitlik sergisini kıymetli bir deneyim sahası haline getiriyor.